12 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Sinema »
- Ne İzledim? #34
Yazan : steven_stiffler
17 Ekim 2013 Perşembe
Bu seride bazen giriş cümlesini yazmak zor oluyor. Tercihimi hemen Ryan Gosling filmi sahnesiyle yaparak ilgiyi oraya çekiyorum. Çakaaaaalım çakaaaal... Only God Forgives çok uzun süre beklediğim, gösterim tarihinde Azerbaycan'da olduğum için sinemada izleyemediğim filmdi. Altyazısı da kolay düşmedi. Yakalar yakalamaz izledim, beklediğimi bulamadım. Ancak filmin can alıcı sahneleri de yok değildi, birazdan geleceğim. Fotoğrafını kullandığım sahne de bu sahnelerden biriydi.
Beyler Korecem nasıl Korecem ? Tabi ki berbat, kopyala yapıştır yapıyorum film isimlerini. Bu yüzdendir ki en sevdiğim Koreli yönetmen hâla Kim Ki-Duk. Tek kelimelik film isimlerine efsane filmler sığdırıyor adam. Geçen ay Türkiye'deydi bu arada, görenler "şeker gibi" bir adam olduğunu söylüyor. Savaş filmleri genelde bir savaşı ve o savaşta yaşananları düz bir dille anlatır. Bu filmde ise; savaşın getirdikleri/götürdükleri, aldıkları, alamadıkları, psikoloji, asker, halk; her açıdan bir bakış açısıyla sunulmuş. İki kardeşin gözünden anlatılması da senaryoyu çok farklı ve başarılı kılmış. İzlediğim en iyi savaş filmlerinden... 7,5/10. Bu arada kısa dönem falan ama 2 ay sonra askere gideceğim. DUYMAYAN KALDI MI ? Şartlar filmdeki gibi değil, imkanlar filmdeki gibi değil belki ama yine de psikoloji olarak "keşke askere gitmeden önce izlemeseydim" dediğim bir film oldu.
Beyler Korecem nasıl Korecem ? Tabi ki berbat, kopyala yapıştır yapıyorum film isimlerini. Bu yüzdendir ki en sevdiğim Koreli yönetmen hâla Kim Ki-Duk. Tek kelimelik film isimlerine efsane filmler sığdırıyor adam. Geçen ay Türkiye'deydi bu arada, görenler "şeker gibi" bir adam olduğunu söylüyor. Savaş filmleri genelde bir savaşı ve o savaşta yaşananları düz bir dille anlatır. Bu filmde ise; savaşın getirdikleri/götürdükleri, aldıkları, alamadıkları, psikoloji, asker, halk; her açıdan bir bakış açısıyla sunulmuş. İki kardeşin gözünden anlatılması da senaryoyu çok farklı ve başarılı kılmış. İzlediğim en iyi savaş filmlerinden... 7,5/10. Bu arada kısa dönem falan ama 2 ay sonra askere gideceğim. DUYMAYAN KALDI MI ? Şartlar filmdeki gibi değil, imkanlar filmdeki gibi değil belki ama yine de psikoloji olarak "keşke askere gitmeden önce izlemeseydim" dediğim bir film oldu.
Bak bunun isminin çok tatlı bir telaffuzu var. Portekizce olunca tabi Alex De Souza ses tonuyla çınlıyor kulaklarınızda... Neyse. Çok uzun zamandır elimde olan ve izlemeyi beklettiğim bir filmdi.
Brezilya sinemasını seviyorum, çok farklı bir anlatım tarzları oluyor.
Yine karışık fakat oldukça başarılı bir kurguya sahip bir film. Anlatım
tarzı ve görsellik bana "O Homem Que Copiava" filmini hatırlattı. Her
ikisinde de özgün bir mizah ve aksiyon anlayışı var. Ben sonunu tahmin ettiğim için biraz hevesim kursağımda kalsa da; sıradışı bir keyif
isteyenlere tavsiye ederim.
Ben bu filmi çok beklemiştim ya, bu şekilde olmamalıydı. Yönetmen apaçık
şekilde Kim-Ki Duk'tan feyz almış, bu çok belli. Bambaşka bir intikam
filmi yapayım derken, hikayeyi de kendi içinde çok bambaşkalaştırmış.
Görsellik müthiş, bu konuda en iyiler listesinde girer. Sahne geçişleri
ve kamera kullanımı amatör bir gözle baktığımda çok başarılı. Ryan
Gosling diloluğumu da her zaman söylerim, büyük oyuncu. Yine döktürmüş
ve rolüyle bütünleşmiş. Sahnelerde kullanılan müzikler başarılı. Bangkok
kültürünü de göstermesiyle artı bir puan daha yazdım haneye hadi... Ama
eksikler de var. Hikayenin sonunu bağlama şeklini sevmedim. Kim
Ki-Duk'un her zaman yaptığı seyirciye vurduğu bitirici son vuruşu, Refn
yapmayı başaramamış. Drive'daki gibi yine belli başlı simgeler ve
semboller üzerine yoğunlaştığı da dikkatlerden kaçmıyor. En önemlisi de
hikayenin bağlandığı noktayı anlayabilmek için şöyle bir oturup, sakin
kafayla düşünmek gerekiyor.
Yine 7/10 puan veriyorum ama tatmin olmadığımı da belirteyim.
Dolu dolu bir 1 saat 42 dakika geçirdiğimi ve filmi sevdiğimi
düşünüyorum. Tam olarak bir kategoriye sokamadım, zira pek çok duyguyu
ve türü içerisinde barındıran ve dramatik tarafı daha ağır basan bir
filmdi. Kitaptan bihaberim bu arada... Oyuncuların uyumu da oldukça
dikkat çekiciydi. Ezra Miller yardırmış. Emma Watson da tarihin en güzel
ve başarılı Emma Watson'ıydı. Film bittiğinde bir yanım mutlu, diğer
yanım perişandı. Elbette müzikler de ön planda... Çalan pek çok şarkıyı indirdim bile.
İnsanı güldüren çok film vardır. Ama tekrar tekrar hatırladığında, her
seferinde gülümseten çok film yoktur. School of Rock benim için bu
filmlerden biri olacak. Bunca zaman izlemediğim için gerçekten üzgünüm.
Zira yakın zaman önce filmin oyuncuları 10.yıllarını kutlamak için bir
araya gelmiş ve yine şarkılarını seslendirmiş. Oldukça saçma sahneleri
olmasına ve pek çok filmin verdiği standardımsı mesajları vermesine
rağmen müthiş eğlenceli ve pek çoğu komediden de birkaç adım öndeydi.
Çok güldüm, şarkılarla coştum ve herşeyden önemlisi izlerken ve
bitirdiğimde mutluydum. Kesinlikle başucu filmi.
Çocuk oyuncuların her biri ayrı yetenek iken, her biri de bir o kadar
sevimliydi. Final şarkısı sahnesi defalarca izlenecek türden...
Yönetmenin ilk işi olmasına rağmen, öncelikle oyuncu seçimlerinin harika
olduğunu söylemek istiyorum. Jennifer Connelly ile Lily Collins
gerçekten anne-kız kadar birbirine benziyor. Greg Kinnear karizmasıyla
filmi baştan sona götürüyor. Liseli rolünde 25-30 yaşındaki isimler
değil de 16-17 yaşındaki oyuncuların kullanılmış olması bile güzel bir
detay. Her oyuncu oynadığı karakterini hakkını veriyor. Öte yandan,
zamanı su gibi akıp geçiren filmlerden biri olduğunu da belirteyim. Tek
seferde, durdurmadan, mola bile vermeden izlenebilecek kadar keyifli ve
sade bir anlatımı var. Sıcak ve içten, yer yer duygulandıran, belki
gözlerinizi doldurabilecek bir yapım. 7/10 puanı hakediyor.
Sıradan bir konusu olmasına rağmen, yüksek IMDB puanı ve Luis Tosar'ın
başrol olması beklentiye sokuyor. Maalesef beklentiyi de karşılayamıyor.
Aslında giriş başarılı, filmde rock ağırlıklı çalan parçalar başarılı,
Luis Tosar zaten oyuncunun hası. Ancak film konu itibariyle yavan. Sürpriz sayılabilecek sonu, -bence- oldukça mantıksız finali ile yine
de izlenebilecek bir İspanyol filmi.
Filmle ilgili söyleyebileceğim tek şey; kızlar güzel. Zaten anlatım
itibariyle pek film gibi de gelmedi bana. Gerçek bir hikaye olması
ilginç kılan yanı işte, başka bir şey yok. Haa bir de, kızlar güzel
evet. Afiş de Paint terk sanki ?
Arkadaşlar spoiler veriyorum: FİLMDE HİÇBİR ŞEY OLMUYOR. Evet, aynen
böyle bir film. Zaten Tobey ile Ray Liotta gibi sevmediğim iki oyuncunun
olduğu filmi nereden buldum, ne zaman buldum, neden izledim bilmiyorum.
Başlangıcınca oldukça renkli bir film gibiydi, ancak geneli boş bir
film. İzlemeyin. İzleyen beni Msn'den silsin, Twitter'dan unfollowlasın, Facebook'ta arkadaş listesinden kaldırsın, Whatsapp'ta blocklasın. Şaka lan şaka, kıyamadım yine hadi. Ama izlemeyin bence..
Çok fazla artısı olmayan, ortalama bir aksiyon/dövüş filmi. Girişi
itibariyle sıkılmadan ve çok beklenti içerisinde olmadan izlenebilir.
Yorum Gönder