Archive for Temmuz 2013

Premier Lig Transfer Değerlendirmelerim


 

Eskiden transfer haberlerine tek tek başlıklar açar, bir heves yazardık. Şimdi ise; biz büyüdük ve kirlendi dünya. Haliyle vakit sıkıntımız var. Çoktandır yazmak istediğim sezonun transfer değerlendirmesini şimdilik Premier Lig'i özetleyerek yazmak istedim. Transfer sezonları eskiden daha zevkliydi tabi. Arap sermayesi de kirlenen dünyanın bir parçası oldu, yapacak bir şey yok. Platini anca gelsin bizimle uğraşsın.

An itibariyle, transfer sezonunun bitmesine henüz 1 ay olmasına rağmen en çok para harcayan yine Premier Lig takımları... Şampiyon Manchester United transferde sessizliğini koruyor. Fabregas için uğraşıyorlar ama o transfer çok da olası gözükmüyor. Yerine aynı mevkiye başka oyuncu düşünürler mi, yoksa illa Fabregas olsun mu istiyorlar bilemem. Manchester City yine en çok para harcayan takım. 111 Milyon Euro harcayarak 4 transfer yaptılar. Negredo, Navas, Fernandinho ve Jovetic. Jesus Navas'ı yıllardır çok beğenirim. Büyük transfer yapamamasına anlam veremiyordum. Nihayet o transfer geldi. Üstelik Manchester City'nin iyi bir sağ kanada ihtiyacı vardı. Pellegrini'nin isteğiyle alınması da oyuncunun sıkça şans bulabileceğini gösteriyor. Nitekim Negredo'yu da çok beğenirim ama Dzeko varken gerekliliğini tartışırım. Tevez'in yerine Jovetic'i düşünürsek de; Jovetic'in Premier Lig'e uyum sağlayacağını düşünüyorum. Aslında geçen sezon, bir önceki sezonun gölgesinde bir performans sergilese de; bir gün Premier Lig'e transferi kaçınılmazdı.

Jose Mourinho'nun yuvaya dönmesiyle bence sezonun en iddialı takımı olan Chelsea; yine Mourinho usülü transferlerle gidiyor. Andre Schürrle en yüksek bonservis bedelini ödedikleri oyuncu. Marco Van Ginkel; fizik olarak soru işareti gibi gözükse de, Mourinho'nun rotasyonunda kendisine yer bulacaktır. Chelsea'de hâla birinci sınıf golcü eksikliği var. Rooney için teklif yaptılar, olmadı. Bence Chelsea'ye Edinson Cavani yakışırdı, onu da Arap sermayesi kaptı. Abramovich'in elini biraz daha cebine atması lazım. Fernando Torres ve Demba Ba ile tüm sezon işler ne kadar iyi gider bilinmez. Chelsea'de gelenlerin aksine gidenlerin sayısı dikkat çekiyor. Yaşlı oyuncularından kurtuldular. Pek çok oyuncuyu da kiralık gönderdiler. Bunların içinde en dikkat çeken isimler; Marko Marin ve Oriol Romeu. İkisi de La Liga'da oynayacaklar.

Mezarcı Arsenal yine transferde sessizliğini koruyor. Sadece Yaya Sanogo'yu aldılar; onu da kendi usülleri olan bedavacılıkla. Hakikaten biz bu Arsenal'a Andre Santos'u 7 Milyon'a sattık yahu, helal olsun yönetim. Arsenal oyuncu almadığı gibi geçen sezon kiraya gönderdiği kelepirleri de geri döndü. Park Chu-Young'u Türkiye'ye getiren bir babayiğit çıksa keşke... Tottenham için detaylı bir yazı yazmıştım. O günden bugüne değişen tek şey; Nacer Chadli'nin takıma katılması oldu. Andre Villas-Boas galiba Bale'i serbest oynatmaya devam edecek. Bu transferin bir başka anlamı da; Gareth Bale'in Real Madrid'e satılacağı olabilir. Aman ha! Bu arada William Gallas, David Bentley gibi isimlerle yollar ayrıldı. David Bentley muhtemelen kariyerine Championship'te devam eder.

Liverpool bu seneyi yine kayıp geçireceğe benziyor. Transfer edilen 4 oyuncu da Liverpool'a çıtayı yükseltecek isimler değil. Kolo Toure tecrübesi bir nebze iş yapar. Mignolet kaleyi idare eder. 8er Milyon Euro verilen Iago Aspas ve Luis Alberto neler katabilir soru işareti ? Iago Aspas'ın rotasyon oyuncusu olacağı ise kabak gibi ortada. Bir de Luis Suarez giderse; oy oy oy oy... Everton'a geçelim. Menajer tercihi çok güzel, eyvallah. Roberto Martinez benim de beğendiğim bir isim. Bir kere adam güleryüzlü, hep gülüyor. Nasıl sevilmesin bu adam ? Gel gelelim transferlerine... Geçen sezon "bitti" denilen ve Wigan'da küllerinden doğan Arouna Kone; Everton'da iş yapar ama bonservis bedeli bence fazla. 7 Milyon az para değil yahu. Deulofeu da kaliteli transfer. Rotasyona bonservissiz transfer edilen Alcaraz yerine, iyi bir as stoper transfer edilip; eldeki isimlerden biri rotasyona çekilebilirdi. Kaleci Robles ise; bu sezon Howard'ın arkasında bekler, seneye Allah kerim...

Swansea geçen sezon taraflı-tarafsız futbolseverlerin beğenisini kazanan bir futbol ortaya koymuştu. Laudrup'un İspanya ağırlıklı transferleri bu sezon da devam etti. Jose Alberto Canas; Laudrup'un ilk transferi olmuştu. Adamın karizmatik bir isminin olmasının yanı sıra geçen sezon Benat ile birlikte Betis'in dikkat çeken isimlerindendi. Bedava almak güzel iş. Orta sahaya yapılan diğer takviyeler; Liverpool'dan transfer edilen Jonjo Shelvey ve yine Betis'ten alınan Alejandro Pozuelo. Shelvey mutlaka oynayacak bir oyuncu da, Pozuelo tamamen Laudrup'un keşfi. Savunmaya ise Espanyol'un genç savunmasıcı Jordi Amat alındı. Bu sezon Michu'ya gol yollarında eşlik edecek isim ise FM Efsanesi, Aygır, Ayıboğan forvet tanımlamasının gerçek hayattaki karşılığı olan Wilfried Bony. Transferi Swansea'yi epey uğraştırsa da böyle gözde bir oyuncuyu almak başarılı bir iştir. Üstelik direkt oynayacağını düşünüyorum.

Londra ekipleri West Ham ve Fulham ile devam edelim. West Ham, geçen sezon da formasını giyen Andy Carroll harici bonservis ücreti ödemedi. Andy Carroll'a da oldukça yüklü bir miktar ödediler. 17 Milyon 500 Bin Euroluk bedel ile Andy Carroll pahalı transfer geleneğini sürdürdü. Shakthar'dan bedelsiz transfer edilen Razvan Rat da takımda mutlaka yer bulacaktır. Ancak Real Betis'ten alınan Adrian'ın durumu soru işareti. Fulham'da ise; Martin Jol yaptığı transferlerle hedef büyütmüş gözüküyor. Benim çok sevdiğim hocadır, her zaman söylerim. Bedelsiz transfer edilen Derek Boateng iyi bir rotasyon oyuncusu olacaktır. Fernando Amorebieta'nın ise bedelsiz alınması çok önemli bir transfer işi yine... Kaleye de Stekelenburg'un transfer edilmesiyle; Fulham savunması geçen sezonun üzerine koymuş oldu. Ancak hücuma da takviye şart.

Southampton geçen sezon yükseldiği Premier Lig'de kaldı ve haliyle cebini de doldurdu. Bu sezon iki önemli futbolcuya, önemli miktarda bonservis bedeli ödediler. Dejan Lovren için 10 Milyon Euro, Victor Wanyama için ise 14 Milyon 500 Bin Euro verdiler. West Bromwich Albion ise transfer sezonunu sessiz ve sakin geçirenlerden. Sadece Nicolas Anelka'yı aldılar; ki özledik Reis'i. WBA bu sezon düşebilir. Gönderdikleri oyuncular hep alt liglere gitmiş. Genel kadro yapısı da Championship düzeyinde zaten...

Aston Villa geçen sezonu çok sıkıntılı geçirmişti. Belki de hiç ummadıkları bir Christian Benteke performansıyla ligde kaldılar. Bu sezon ise transfer dönemini hareketli geçiriyorlar ve bir daha düşme korkusu yaşamak istemiyorlar. Menajer Paul Lambert da tam bir FMci çıktı. Football Manager'in nimetlerinden yararlanacak gibi gözüküyor. Jores Okore, Leandro Bacuna ve Nicklas Helenius; Football Manager'in yıldız oyuncuları. Bacuna'yı şu an Leeds kariyerimde kullanıyorum, oyunda çok iyi. Tonev ve Luna diğer transferleri. Bu transferlerin en yaşlısı 23 yaşındaki Tonev. Diğerleri 20-21-22. Paul Lambert'ın ligden düşme korkusu yaşamamak için tecrübeli oyunculara da ihtiyacı var. Stoke City de transfer sezonunu sakin geçirenlerden. Stoke City deyince bir çoğumuzun aklına gelen Rory Delap ve taç atışları bu sezon olmayacak. Eric Pieters ve Marc Muniesa, Stoke'un transferleri.

Geçen sezon Paolo Di Canio'nun gelişiyle ilgi odağı bir takım haline gelen Sunderland, bu sezon da "pozitif futbol" felsefesini benimseyecek. Paolo Di Canio renkli kişilik, zaten yıllardır severim. Mignolet ve Elmohamedy'nin 12 Milyon Euro kazanan Sunderland, transfere ise 21 Milyon Euro civarı harcama yaptı. En yüksek bonservis bedeli ödediği isim ise, yakından tanıdığımız Jozy Altidore. ABDli golcüye 10 Milyon ödediler. Paolo Di Canio, İtalyan transfer alma adetini de sürdürdü. Juventus'lu sol kanat Giaccherini için 7,5 milyon bedel ödediler. Arsenal'ın İtalyan kalecisi Vito Mannone de transfer ettiği diğer vatandaşı. Lazio'da geçen sezon kadro dışı kalan Modibo Diakite'yi de bedelsiz transfer ettiler. Rotasyon için sağlam transfer. Basel'de geçen sezonki performansıyla dikkat çeken önlibero Cabral'ı da bonservissiz transfer ettiler. Savunmaya Valentin Roberge'i bedelsiz aldılar. Göteborg'dan transfer edilen Karlsson, Le Havre'dan alınan El Hadji Ba ve Altrincham'dan alınan Watmore geleceğe yönelik genç transferleri. Ezeli rakip Newcastle ise geçtiğimiz sezonun devre arasında çok harcama yapmıştı. Buna rağmen ligde beklentileri yerine getiremediler. Fransa ekonomisine de katkıda bulunan Newcastle, bu sezonu transferde sessiz geçiriyor.

Ligin yeni takımları arasında şu ana kadar en çok parayı harcayan Cardiff. İşin ilginç yanı ise, en az oyuncu alanın da Cardiff olması. Andreas Cornelius için 9 Milyon Euro'ya yakın bir ödeme yaptılar. John Brayford  ise bonservis bedeli ödedikleri diğer isim. Hull City ise bütçesi gereği bonservisi elinde olan ve ucuz oyunculara yöneldi. Kaleyi Beşiktaş'tan Allan McGregor'a emanet ettiler. Steve Harper tecrübesiyle yedeklediler. Curtis Davies, Elmohamady, Figueroa, George Boyd ve Yannick Sagbo diğer transferleri. Crsytal Palace da az transfer yapmadı. Ancak alınan isimlerin geneli Championship düzeyinde. Sadece Jose Campana dikkat çekiyor, İspanya U20'den çok beğendiğim bir oyuncu.
30 Temmuz 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Ne İzledim? #31

Moralliydim. Haziran ayında deli gibi film izleyecektim. Taa ki; uzun süreli iş seyahati çıkana kadar. Ayın 16'sına kadar ne izlediysem o. Ondan sonra dizi bile izleyemedim. Leyla ile Mecnun sezon finali hariç. Burak Aksak, duy beni; sana çok kızgınım! Justin Bieber'ın "bir Hi bile demediği" kız kadar kızgın ve üzgünüm.

Kategorisinde kült olmuş bir filmle başlayalım. Yıllar önce izlemiştim. Tazelemek için yeniden izledim. 90lı yıllarda yılbaşı akşamları ailece izlenen sıcak komedi filmleri tadında olduğunu düşünüyorum. Bill Murray çoğunluğun aksine benim çok beğendiğim bir oyuncu olmasa da; Groundhog Day'in kariyerinin en iyi işlerinden biri olduğu ortada. Her sabah aynı olaylarlayla uyanmasına önce sıkılacakmışım gibi geldi ama sonra öyle olmadığını gördüm. Yer yer güldüren sahnelerin yanında, yer yer duygulandıran ve hüzünlendiren sahneleriyle; birden fazla lezzeti sunması filmi unutulmaz kılıyor. 

Yorumlar beklenti çıtamı yükseltmişti. Beklediğim kadar etkilenmedim dolayısıyla. Ancak yine de iz bırakan bir yapım olduğu gerçek. Özellikle çocuk oyuncular bitirdi beni, her biri müthiş oynamış. Bazı mantık hataları ve anlamadığım noktalar da farkettim. Görselliği müthiş, özellikle tsunami sahnesinde tüyler diken diken izledim. En önemlisi ise; gerçek bir hikayeden alıntı olması.

O GÜZELİM KIZLARA NASIL KIYDIN ALLAHSIZ ?!! diye başlıyor; filmin Türkiye'de bugün vizyona girdiğini söyleyerek devam ediyorum. İyi gerilim filmi bulmak gerçekten zor iken; Maniac'tan yeterince gerilim keyfi aldığıma sevindim. Aslında sıradan bir gerilim filmi hikayesi gibi dursa da; olayları katilin gözünden izlemek farklı bir hava katmış. Bir de kızları öldürme olayı ilerlemeli bir RPG oyunu görevi havasındaydı. Film çok germiyor belki ama ölüm sahnelerini izlemek gerçekten zorlu. Nora Arnezeder'i de ilk defa gördüm, gerçekten çok güzel bir hanımefendiymiş. Tamam seviyeyi bir kenara bırakıyorum; Oğlum hastası oldum lan! :(

Çok fazla Bilim-Kurgu sevmeyen birisi olarak; türünde en beğendiğim filmlerden olduğunu söyleyebilirim. District 9'u çıktığı tarihten beri biliyorum, aslında çok da tavsiye eden oldu ama neden izlemek için bu kadar beklediğimi bilmiyorum. Yine bir "Ne izlesem?" diye arşivi karıştırırken; ilk 3 dakikasında kapılıp gittiğim film oldu. Hikayeyi çok beğendim, uzaylı tasviri de her zaman düşündüğümüzden ve bize lanse edilenden oldukça farklıydı. Hikayenin sonu da istediğim gibiydi. Klişe ve basit bir son bekliyordum ama az biraz ters köşe olduğum için oldukça tatmin oldum. İyi bilim kurgu, tatmin edici aksiyon ile 8/10 puanlık bir film.

Uçak yolculuğu esnasında izledim, ona rağmen sıkıldığım anlar oldu. Bu tür filmleri seviyorum, zira görselliğini yine beğendim. Ama konu ve kahramanlık çok sıradan işlendiği için beklentilerin altında kalan bir film olduğunu düşünüyorum. 

19 Temmuz 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Yeni Sezonda Tottenham

Doyurucu bir sezonun ardından Tottenhamlı taraftarların ve tüm dünyanın merak ettiği "Gareth Bale gidecek mi?" sorusu hâla bir cevap bulamadı. Görünen köy; Gareth Bale kalacak diyor. Ancak transferin son gününe kadar neler olacağı belli olmaz. Tottenham'ın en önemli ismi, formasıyla bir şampiyonluk yaşamayı hakediyor. Fakat gerçekçi olduğumuzda o da oldukça zor gözüküyor. Andre Villas-Boas'ın kadroyu yine Bale üzerine kuracağını düşünerek, sezon öncesi yazısını yazacağım. Umarım şomağızlık yapmış olmam.

Tottenham yine sakin bir transfer sezonu geçiriyor. Tottenham yönetiminin de transferleri geç yapma gibi bir huyu var. Paulinho'ya 20 Milyon Euro ödediler ve geçen sezon aradıkları Modric'in yerini dolduracak bir oyuncu aldılar. Paulinho'yu çok izlemedim, biraz da önyargılıyım. Anlatıldığı gibiyse Modric'in yerini dolduracağına inanıyorum. Tottenham'ın hâla acil ihtiyaçları var. Mesela birinci sınıf bir forvet şart. İyi bir sol bek de alınmazsa olmaz. Geçen sezonki gibi Vertonghen ile Naughton ile idare etmek bir yere kadar. Şu güzelim kadroya, belki de Bale'li son sezona yazık olmasın.

Satılması gereken oyuncular da var. Mesela satılmayacağını düşünüyorum ama Assou Ekotto geçen sezon verimsizdi. Satılması gerekir. Fenerbahçe'ye gelse başarılı olacağını düşündüğüm bir isimdi. Tottenham'ın zayıf halkası gibi gözüküyor. Daha full bir sol bek gerek Tottenham'a. Assou Ekotto sakatlıktan sonra eski formundan uzak. Üstelik Danny Rose da kiradan dönmüşken, rotasyonda sağlam bir isim olacakken; Assou Ekotto ile yollar ayrılmalı ve yeni bir sol bek alınmalı. Bir de Adebayor tabi ki. Hastalık derecesinde sevmiyorum kendisini. Tottenham'ı koca sezon forvetsiz oynattı. Zaman zaman şapkadan tavşan çıkarıyor, hakkını yemem. Ama Tottenham forveti değil. Mesela eski takımı Monaco'ya satılsın. Falcao'nun yedeği ya da partneri olsun. Ya da Premier Lig'den mutlaka alıcısı çıkar. Her halükarda 6-7 milyon Euro getirir. Khumalo'dan Tottenham stoperi olmaz. Bu sezon da kiraya verilir belki ama satılsa satılsa bir Championship takımına ya da Fransa'ya falan satılır. Bir de Townsend, hatta bana kalsa Livermore da gönderilmeli. Townsend için olumlu yorumlar okuyorum, kiraya verilerek en azından bir sezon daha beklenmeli.

Tottenham'da kalede yine sıkıntı olmayacağını düşündüğüm bir sezon bekliyorum. Hugo Lloris ve yaşlı kurt Friedel istikrarlı kaleciler. Özellikle Lloris geçen sezon sonradan açılmasına rağmen tüm önyargılarımı kırdı. Her zaman söylerim. Dünya futbolunda bek sıkıntısı var. Bu bek sıkıntısı içinde Tottenham'ın Walker'ı çıkarması çok büyük bir şans. Walker'ın yedeği olarak da Naughton'ın bulunması da öyle... Naughton geçen sezon sol bekte oynayarak maç tecrübesini de kazandı. Walker'a iyi bir alternatif olacak. Walker'dan bir yaş büyük olmasına rağmen maç tecrübesini geçen sezon kazanması da farklı bir detay. Sol bekte Assou Ekotto'dan vazgeçmişliğimi belirttim. Danny Rose geçen sezon Sunderland'de oynadı, şans buldu. Sonradan sol bek olan bir oyuncu için fena bir alternatif değil. Ofansif yönü de kuvvetli, Rose'un takımda tutulması gerektiğini düşünüyorum. Oraya transfer edilmesini istediğim oyuncuların başında ise Aleksandar Kolarov geliyor. Manchester City'den ayrılması gündemdeyken, alınabilecek en iyi isim. Domenico Criscito da yıllardır Tottenham sol bekinde görmek istediğim isimlerdendir. Stoperlerde sorun yok gibi gözüküyor. Vertonghen geçen sezon kendini aşınca, forması da garanti oldu tabi. Partneri olarak Dawson, Kaboul ve Caulker seçenekleri var. Ben tercihimi Kaptan'dan yana kullandım. Ama formda bir Kaboul, Premier Lig'in en üst düzey stoperlerinden birisi kesinlikle.

Andre Villas-Boas'ın sisteminde orta sahada oyunun iki yönünü oynayan iki oyuncu olması gerekiyor. Ödenen bonservis miktarına bakılırsa Paulinho bunlardan birisi olacak. Bir diğeri için pek çok aday var. Parker, Sandro, Dembele güçlü adaylar. Livermore ve Huddlestone alternatifler. Huddlestone iyi bir alternatif. Benim ikili tercihim Sandro ve Paulinho olur. İki Brezilyalı. Sandro'nun futbol dünyasında değerini göremeyen oyunculardan birisi olduğunu düşünürüm. Önlerinde 3 ofansif oyuncu olacak. Bunlardan bir tanesi serbest roldeki Gareth Bale, bir diğeri ise elbette Lennon. Bale'i zaman zaman forvet arkası gibi serbest rolde izlesek de, solda oynaması öncelikli tercih olmalı diye düşünüyorum. Forvet arkası olarak ise Sigurdsson, Holtby, Dempsey değerlendirilir. Bu 3 oyuncunun bir ortak özelliği de her iki kanatta da alternatif olacak olmaları.

Gelelim forvete... Defoe çok iyi bir golcü, ceza yayı üzerinden gollerinin hastasıyım. Ama tek forvetli sistemin golcüsü değil. Buna rağmen çok gol atıyor, o da onun yeteneği. Adebayor'u gönder gitsin. Bir transfer şart. Ama iki forvet oyuncusuyla da koca sezon geçmez. Üçüncü bir alternatif de gerekiyor. Öncelikli olarak kilit bir golcü şart. Fiorentina'nın aldığı Mario Gomez'i Tottenham nasıl almaz ? Eğer Manchester City satmakta ısrarlıysa Edin Dzeko mutlaka alınmalı. Leandro Damiao ismi yeniden gündeme gelmeli... Christian Benteke de değerlendirilebilecek isimlerden. Üçüncü forvet olarak ise; Sunderland'den Connor Wickham, Watford'dan Troy Deeney gibi isimler düşünülebilir. Benim hayalimdeki Tottenham forveti Pierre Aubameyang'dı. Onu da Borussia Dortmund kaptı. Yukarıda tahmin ettiğim ve istediğim Tottenham dizilişini ekledim.

Yeni sezon hazırlıkları kapsamında 24-27 Temmuz'da Barclays Asia Trophy oynanacak. Hong Kong'da yapılacak turnuvada Tottenham'ın yanısıra; Manchester City, Sunderland ve South China takımları yer alacak.
17 Temmuz 2013 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 2013/2014 Sezonu Formaları


Dün Tottenham'ın formalarını yazmıştık. Bugün Lazio ile devam edelim. Fenerbahçe nasıl olsa yaz sonunda formaları satışa sunuyor.  Lazio geçen sezon Macron ile sözleşme yapmış ve Macron ilk sezonunda müthiş formalarla geçer not almıştı. Hâla siyah formaya niyetim var, güvenilir bir yerden bulursam alacağım. Forma tanıtımında tüm futbolcular yer alırken, basın fotoğraflarında iç saha formasını yeni transfer Felipe Anderson, deplasman formasını Senad Lulic, alternatif formayı Abdoulay Konko, kaleci formasını ise Bizzarri yer aldı.

İç saha formasında Lazio'nun belli bir çizgisi var. Formalar yine reklamsız, yine sade, yine şık. Lazio'nun tarzını seviyorum. İç saha formasının özellikle yakasını beğendim. Forma hakkında yapılacak pek yorum da yok. Alışılmış Lazio iç saha forması.

Deplasman formasını Lulic giydi. Geçen sezon siyahtı, bu sezon çok şık bir lacivert. Yaka kısmı yine güzel, formanın kalıpları da oldukça şık gözüküyor.

Sarı forma, lacivert şort kombinasyonuna ise BAYILDIM. Biraz kız moda bloggerı gibi yazdım ama öyle ne yapayım ? Müthiş bir sarı forma, inşallah çok giyilir. Belki bu sezon bu formaya hallenirim.

Kaleci formasında ise gri, füme tonlarında renk tercih edilmiş. Lazio'nun yeni transferleri ve kadro yapılanmasıyla ilgili de yakın zamanda bir yazı yazacağım.
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Tottenham Hotspur 2013/2014 Formaları

Selamlar. 1 aydır Bakü'deyim. Bakü'de olmam bir yana, maalesef iş dışında hiçbir şeye vakit bulamadım. Gezemedim, yazın tadını çıkaracak faaliyetlerde bulunamadım. Haliyle o kadar yoğunluk arasında blog aklıma bile gelmedi. Blogumun ana konularından Tottenham ve Lazio yeni sezon formalarını tanıttı. Öncelikle Tottenham'dan tanıtım geldiği için, Tottenham formalarını kısaca yorumlamak ve yıllık geleneği sürdürmek istiyorum. Vakit bulduğumda Lazio'nun formalarını da yazacağım.

Lazio sempatimin çocukluğumda efsane bir takım olmasının yanı sıra, müthiş formalarının da payı vardı. Tottenham sempatimde ise sade formalar başrol oynuyordu. Puma markasıyla yapılan Tottenham formalarını genellikle beğenmişimdir. Ancak son 2-3 sezondur Londra temsilcisi formalarda sınıfta kalıyordu bence. Hani sadelik yine iyi, güzeldi ama gidip İngiltere'den forması alınacak bir hali de yoktu. Under Armour, Tottenham'da başka hiçbir takımda görmediğim bir marka hâla. Bu sefer daha şık bir iç saha forması yapmışlar. Yine sadelik ön planda. Forma bana 90lı yıllarda İngiltere'de giyilen sade formaları hatırlattığı için çok beğendim. Ayrıca HP göğüs reklamı da şık durmuş bence. Uzun uzun yazılardansa, tek bir logonun oluşturduğu göğüs reklamlarını tercih ederim. Formanın fiyatı türk lirasıyla; 186 lira. Oğlum çok pahalı ya!

Deplasman formasında ise tercih yine maviden yana olmuş. Maviyi ve mavi giyen takımları severim. Ancak şu Tottenham'ın kullandığı mavi tonunu sevmiyorum. Çok cırtlak duruyor. Geçen sezon Leeds United'ın giydiği deplasman formasındaki mavi ton kullanılsa çok daha şık olurdu bence. Kaleci formasında ise tercih turuncudan yana kullanılmış. Tanıtılan formalar arasında Alternatif forma ve ikinci bir kaleci forması yok. Sezon içerisinde alternatif forma tanıtımı gelebilir. Kaleci forması ise mutlaka gelir.
14 Temmuz 2013 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -