Yazan : steven_stiffler 14 Temmuz 2012 Cumartesi

Haziran ayında hem vakit bolluğundan, hem açıköğretimde dördüncü sınıfa geçmenin de moraliyle film izlemeye daha fazla vakit ayırabildim. Çok da iyi filmler izledim hani... Sinemayı seviyorum ama hâla izlemediğim baş yapıtlar, "Oha bunu nasıl izlemedin lan?" diyeceğiniz filmler çok. İzlediğim en iyi film Goon değildi belki ama Seann William Scott'ın olduğu bir sahne varken manşete başka sahne koyamazdım.

Değişik bir film, sağlam bir konu. Bir solukta izlediğim, seyir zevki yüksek bir film. Herkes kamera olayına takmış ama ben pek takmadım. Bence böyle de gayet izlenebilir olmuş. Çok iyi sahneler var, ancak pek çok soru işareti de bırakıyor. "Nasıl böyle oldular ? Kamera çekimleri ne oldu?" vs vs vs... Farklı bir yapım izlemek isteyenler zevk alacaktır. Ancak izleyenlerin çoğunun sonundan tatmin olmadığını belirtmek gerekir.

Fatih Akın'ın ilk uzun metrajlı filmi. Fatih Akın'ı çok severim. Bu film ile birlikte tarzının temelini atmış zannediyorum. Çünkü filmlerinde hep benzer bir tat hakim. Anlamsız buldum ben üçlünün arkadaşlık/kardeşlik bağını... Yani "vay be ne arkadaşlık!" dedirtecek türden birşey değil. Ama izlerken keyif veriyor, müzikleri falan çok iyi. Özellikle Sezen Aksu'nun Davet şarkısının çalması beni aldı götürdü. Müzikler konusunda Im Juli filmindeki ekiple çalışmış Fatih Akın. Ekip mi, tek bir kişi mi onu da bilmiyorum gerçi... Mehmet Kurtuluş'un oyunculuğu yine çok iyi. Ama hikaye çok sağlam değil... Fatih Akın zaten basit hikayelerden olağanüstü işler çıkartan bir yönetmen. İşte bu filmle birlikte de bunun temelini attığını düşünüyorum.

İnanılmaz bir hayalgücü... Filmi anlamak için sakin kafayla izlemek gerekiyor. Ona rağmen tam anlayabilmek için filmden sonra yorumları okudum. Gerçekten şaşırtıcı bir yapım, sinemayı seviyorum. İzlediğim en iyi oyuncu performanslarından birisi de Christian Slater'dan, muazzam bir oyunculuk. Ayrıca "Elisha Cuthbert çok seviyoruuuum yeaa!" diyen genç; bir şey anlamayacak olacağını bilsen bile bu filmi izlemelisin dostum.

Filmin başları çok hoşuma gitti, epey sahnede de güldüm. Gidişatı daha iyi olabilirdi. Gelişme bölümünü çok beğenmedim, ama sonucu da sevdim. Kevin Spacey'i ve rollerini sevmiyorum, sevemiyorum. Jennifer Aniston ise 2.kez gözüme güzel gözüktü. İlk güzel gözüktüğü film de Just Go With It'ti. (Jennifer Aniston'ı bile beğenmiyorum, çok Behlül birşeyim yine...) Colin Farrell'in kafası mükemmel olmuş.Eğlendim, izlediğime değdi. 6,5/10 verilir.

İşte kral, işte reis; işte Seann William Scott! Senaryoyu Jay Baruchel'in yazmasına şaşırdım. Seann Willim Scott için söyleyebileceğim tek şey; adam gerçekten mükemmel. Oynadığı rolün hakkını vermediği ve cacık bir rolde oynadığı bir filmini hatırlamıyorum. Goon ilk bakışta klişe bir başarı hikayesi gibi gelebilir ama seyrederken öyle değil. Doug Glatt çok saf bir karakter. Filmin geçiş sahnelerinde kullanılan müzikler çok yerinde. Alison Pill çok güzel bir kadın oyuncu değil belki ama bu filmde Doug Glatt'ın karakterine yakışır, saf bir güzelliği var. Filmdeki herşeyi dört dörtlük anlamak için tabi Hokey bilgisi de gerekiyor. Ben bir tek bunun eksikliğini çektim. 7,5/10 veriyor, iyi ki keşfedilmişsin Seann William Scott diyorum. Ulan çok büyük reyizsin be!

Hep övgüsünü duyduğum bir filmdi. Kısa bir süre önce Kıbrıs'ta sektörün tadına bakmıştım ben de :) Eğlenceli ve sürükleyici. Kevin Spacey'i bir türlü sevemiyorum. 2 saatin üzerindeki filmlere genelde vakit ayıramam ve film seçerken süresini göz önünde bulundururum. Bunda 2 saat nasıl geçti anlamadım. İspanya-Fransa maçına tercih ettim ki; yine olsun yine yaparım.

Hakkında uzun uzun yazmak, çok spoiler vermek isterdim. Kim Ki-Duk gerçekten nasıl bir psikoloji ve hayat tarzına sahip merak ediyorum. Bu nedir? Bu nasıl bir sıradışılıktır? Konu sinemaysa; müthiş. Ancak filmi sindirmek zor. Pepee bile "İnsan sevdiğini hiç üzer mi?" diye şarkı söylerken; sürekli bol gömlek giyen, dokuz canlı karakterimiz Han-Ki'nin yaptıkları insanlığa sığmaz. İlk görüşte aşık olduğu kızı; yanındaki erkek arkadaşına rağmen öpen Han-Ki; kız tarafından herkesin önünde küçük düşürülür. İlk bakışta kızı kötü yola düşürerek intikam alıyormuş izlenimi veren Han-Ki; aslında kızla aynı dünyaların insanı olabilmek adına bunu yapmıştır. Yine de iğrenç, yine de tiksindirici ve sapkın bir aşkın hikayesi. Aşktan ziyade bir tutku diyelim. Filmin soundtrack şarkısı mükemmel. Hem kızgınlığı, hem tiksinmeyi, hem de inanılmaz bir hüznü yaşayabilirsiniz. Herkesin seveceği bir film değil; sanırım ben de çok sevmedim. Ama başarılı olduğunu kabul ediyorum. Kim Ki-Duk çok ağır rahatsızsın!

Sıradışı bir konusu olan, müthiş eğlenceli bir film. Ricky Gervais'i bu film için özellikle tebrik etmek gerekir. İlk dakikasından itibaren filme kapıldım gittim. Son yarım saatlik bölüme kadar müthiş eğlendiriyor. Ancak "gök" muhabbetine girdiği an; başlarda aldığım tadı alamadım. Zaten Ricky Gervais de bundan dolayı tepki görmüş. Filmin verdiği mesajlar çok iyi ve yerinde. Özellikle kadın-erkek ilişkileri konusunda müthiş bir ana fikri var. Hayatta dikkat etmediğimiz küçük detaylara dair ilginç tespitler var. Özellikle huzurevi tasvirini buna örnekleyebilirim. Çok beğendim.

Gerilimden ziyade psikolojik olarak nitelendirebiliriz. Pek çok yorumdaki kadar gerilmedim ama film sürükleyici ve başarılıydı. Celda 211'den tanıdığımız Malamadre'miz Luis Tosar, ve yine Celda 211'den tanıdığımız Marta Etura'nın çok iyi oyunculuk çıkardığını söyleyebiliriz. Cesar sadece mutsuz değil, aynı zamanda takıntılı. Filmin sonu ise alışılagelmişin dışında olduğundan gayet başarılı. "Gayet" demeyeyim hadi, bence "net" başarılı.

Mitoloji bilmem. Mitoloji bilenler filmi kötü olarak nitelendiriyor. O yüzdendir ki; Imdb puanı falan oldukça düşük. Mitolojide sadece isimleri bilen biri olarak, filmi fantastik türünde değerlendirdiğimde beğendiğimi söyleyebilirim. Efektleri fena değil, genel olarak bir solukta izlenebilecek bir temposu da var. E yetti bana... Gemma Arterton'a kostümü de çok yakışmış. İkinci filmi de en kısa zamanda izleyeceğim.

Filmin konusunu çok başka hatırlıyordum. Mila Kunis'i yine American Psycho'daki gibi bir karakterde zannediyordum. Bu kamp olayı da gerçekmiş, ilk defa duydum. Filmde çok aksiyon yok ama kendini izletiyor. Hikaye de zaman zaman heyecanlandırabiliyor. Ben beğendim.

Klişe bir gençlik filmi olsa da, espriler bel altı olsa da; izlerken güldüm ve sıkılmadım. Uzun uzun değerlendirilecek bir film değil ama eğlenceli, kafa dağıtmalık bir film olduğunu söyleyebilirim. Sinemada izlemedim. Sinemaya bunun için gidilir mi ? Bence gidilmez. O yüzden sinemaya gidip de izleyenlerin beğenmemesine de hak veririm.

0-0 beraberliğe çıkan iki takımın mücadelesi gibiydi. Türü severim, gerçek bir hikayeden uyarlama olmasından dolayı da ilgimi çekmişti. Ancak bu kadar izlenebilirliği olmayan film izlemişliğim de nadirdir. Kötü. Oyunculuklar amatörce. İnanılmaz gereksiz sahneler var. 80 dakikalık bir filme göre gereksiz sahneler oldukça uzun. Sebepsiz, anlamsız bir film. Uzun zaman sonra izlediğim bir filme bu kadar düşük puan veriyorum. Klass filmiyle kıyaslanamaz bile...


Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -