Yazan : steven_stiffler 24 Nisan 2013 Çarşamba

Futbolu bıraktım. Sinemayı da salıvermişlik olmaz. Diziler yüzünden çok film izleyemiyorum bu aralar ama Mart ayında yine fena filmler izlememişim. Spartacus'un bitişi, Game Of Thrones'un başlayışı, dünyanın en heyecansız dizisi olan The Walking Dead'in sümsük sezon finali, Vikings, çoook eskilerden Veronica Mars derken diziler hayatım oldu yine. İkinci öğretim öğrencisi tarzı yaşam şeklim bir yana; 24 gündür yazamadığım şu filmleri artık yazayım diyorum.

Bir animasyon ile başlayalım, şirinlik olsun. Çocukluğuma dönmek istedim. O kadar sevimli bir animasyon. Bu aralar ben mi çok sevgi doluyum bilmiyorum ama ne izlesem içimde bir özlem hissi oluyor. Wreck it Ralph'i de izledikten sonra jetonları kapıp Atari salonuna gidesim geldi. Ya da 5 oyunlu 9999 in 1 atari kasedini alıp televizyona bağlayasım geldi. İlk sahnelerinde yüzümde beliren çocuksu gülümseme son sahnelerde de devam etti. Çok özgün bir animasyon senaryosu. Kimin aklına geldiyse helal olsun.

Anlatımın yalınlığını sevdim ama bu tür çarpık aile ve cinsel tercih ilişkilerinin çok çok incelendiği filmlere kolay kolay ısınamıyorum. Yine de farklı bir film isteyenlere önerebilirim. Müzikleri belki çok akılda kalıcı değil ama yine de güzel. Ayrıca Marta Etura'nın oyunculuğunu farkında olmadan bayağıdır beğeniyorum galiba. İlk defa Luis Tosar'sız bir filmini izledim ama yine de güzel. Jorge ile bazı benzer yönlerimiz olması beni hüzünlendirse de; onun kadar şanssız olmadığım için de sevindim elbet. Çok hisli yorum yazdım ha...

Aşık oldum filme, bildiğin aşık oldum. Bu kadar yalın bir konudan nasıl bu kadar güzel bir film çıkarılabilir ? Onlar ne şahane repliklerdir ? Betimlemelerini, repliklerini, tespitlerini yediğim harika filmi be... Son bölümlerdeki "klişemsi" sahneler bile o kadar çok yakışmış ki... İnsanın hayatına yön verebilecek kadar güzel bir anlatımı var. "Kimi aradığımı biliyorken onu bulamıyorsam, kimi aradığımı bilmeden onu nasıl bulacağım?" Şiddetle tavsiye... Özellikle modern ortam romantiklerinin seveceğini düşünüyorum. Sevgiliyle de izlenir, tereddütsüz seçebilir; belki bu filmle manitayı da etkilersiniz hani köftehorlar.

Tam olarak "eğlenceli bir haftasonu filmi" olarak değerlendirilebilir. Konuyu okuduğumda kafamda bir şeyler canlandı elbet, ancak olayların az biraz da olsa kafamda canlananların dışında gelişmesi de hoşuma gitti. Bill Nighy'nin performansı başarılı. Tipi ve hareketleri ise az biraz Christian Slater'ın He Was A Quiet Man'de canlandırdığı Bob karakterini anımsatıyordu. Filmin içerdiği sübliminal mesaj : EMİLY BLUNT'A AŞIK OLUN.

Adamlarım! İlk filmdeki heyecanı bulamasam da yine hareketli ve oldukça gaza getiriciydi. Serizawa bence Genji'den daha karizmatik bir lider. Ayrıca Rinda-Man konusunda bu filmde hayal kırıklığına uğradım. Izaki, Maki, Mikami brothers ile yine renkli bir film olmuş. Kız kılıklı Ryo'ya uyuz oldum. Döbüş sahneleriyle öne çıkan bir seri. Liseliler izlemesin, sonra okulda kavga çıkarıyorlar.

6 dakika boyunca gülümseten, "Serendipity" tadında bir animasyon. Kısa film olunca yorum da kısa kaldı tabi...

Başından sonuna kadar, durmaksızın içime daraltan bir film oldu. Her sahnesinde şiştim. Cinnet geçirecek noktaya geldim. Üzüldüm, yer yer kahroldum. Bir şey var ki; Güney Korelilerin yaşam tarzlarını sevmiyorum. Bunu filmin konusu için demiyorum, genel olarak yemeleri-içmeleri-tavırları-mimikleri hoşuma gitmiyor. İnsanlıkları başka, o açıdan severim. İntikam filmlerinde çok iyiler. Bunun için ise bir intikam filmi demek çok da doğru olmaz. Aksine filmde Bok-Nam'ın fazlasıyla iyi niyeti söz konusu. Üzüldüm, gerildim, kahroldum, bazı sahnelerine bakmakta ve düşünmekte güçlük çektim. Gerilim filmleri içinde özel bir yeri olması gerektiğini düşünüyorum. En azından Hollywood gerilimlerini katlar. Çok başarılı, bir o kadar da herkesin izleyemeyeceği bir film.

Film genelde iyi, diğer Türk komedi filmlerinle kıyasladığımızda ise epey iyi... Oyunculukları ben de çok beğenmedim. Bazı sahnelerde çok abartı tepkiler var. Salim'in Fenerbahçeli olması ve bunu kamyonetiyle yansıtmasından da hoşlandığımı söyleyebilirim. İzlenebilir bir absürt komedi olmuş, diğer "çok reklam yapan" komedilerden daha iyi.

Tam olarak yokluktan -nefes alsın yeter mentalitesiyle- izlediğim bir film olsa da, o sıkıntıdan patladığım vakti iyi-kötü geçirmeme yardımcı oldu. Filmin adı, afişi ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor zaten. Vakit geçirmek değil de, yoklukta -çerezlik olarak- izlenebilir.


Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -