1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Sinema »
- Ne İzledim? #28
Yazan : steven_stiffler
24 Nisan 2013 Çarşamba
Futbolu bıraktım. Sinemayı da salıvermişlik olmaz. Diziler yüzünden çok film izleyemiyorum bu aralar ama Mart ayında yine fena filmler izlememişim. Spartacus'un bitişi, Game Of Thrones'un başlayışı, dünyanın en heyecansız dizisi olan The Walking Dead'in sümsük sezon finali, Vikings, çoook eskilerden Veronica Mars derken diziler hayatım oldu yine. İkinci öğretim öğrencisi tarzı yaşam şeklim bir yana; 24 gündür yazamadığım şu filmleri artık yazayım diyorum.
Bir animasyon ile başlayalım, şirinlik olsun. Çocukluğuma dönmek istedim. O kadar sevimli bir animasyon. Bu aralar ben
mi çok sevgi doluyum bilmiyorum ama ne izlesem içimde bir özlem hissi
oluyor. Wreck it Ralph'i de izledikten sonra jetonları kapıp Atari
salonuna gidesim geldi. Ya da 5 oyunlu 9999 in 1 atari kasedini alıp
televizyona bağlayasım geldi. İlk sahnelerinde yüzümde beliren çocuksu
gülümseme son sahnelerde de devam etti. Çok özgün bir animasyon
senaryosu. Kimin aklına geldiyse helal olsun.
Anlatımın yalınlığını sevdim ama bu tür çarpık aile ve cinsel tercih
ilişkilerinin çok çok incelendiği filmlere kolay kolay ısınamıyorum.
Yine de farklı bir film isteyenlere önerebilirim. Müzikleri belki çok
akılda kalıcı değil ama yine de güzel. Ayrıca Marta Etura'nın
oyunculuğunu farkında olmadan bayağıdır beğeniyorum galiba. İlk defa
Luis Tosar'sız bir filmini izledim ama yine de güzel. Jorge ile bazı
benzer yönlerimiz olması beni hüzünlendirse de; onun kadar şanssız
olmadığım için de sevindim elbet. Çok hisli yorum yazdım ha...
Aşık oldum filme, bildiğin aşık oldum. Bu kadar yalın bir konudan nasıl
bu kadar güzel bir film çıkarılabilir ? Onlar ne şahane repliklerdir ?
Betimlemelerini, repliklerini, tespitlerini yediğim harika filmi be...
Son bölümlerdeki "klişemsi" sahneler bile o kadar çok yakışmış ki...
İnsanın hayatına yön verebilecek kadar güzel bir anlatımı var.
"Kimi aradığımı biliyorken onu bulamıyorsam, kimi aradığımı bilmeden onu
nasıl bulacağım?"
Şiddetle tavsiye... Özellikle modern ortam romantiklerinin seveceğini
düşünüyorum. Sevgiliyle de izlenir, tereddütsüz seçebilir; belki bu filmle manitayı da etkilersiniz hani köftehorlar.
Tam olarak "eğlenceli bir haftasonu filmi" olarak değerlendirilebilir.
Konuyu okuduğumda kafamda bir şeyler canlandı elbet, ancak olayların az
biraz da olsa kafamda canlananların dışında gelişmesi de hoşuma gitti.
Bill Nighy'nin performansı başarılı. Tipi ve hareketleri ise az biraz
Christian Slater'ın He Was A Quiet Man'de canlandırdığı Bob karakterini
anımsatıyordu. Filmin içerdiği sübliminal mesaj : EMİLY BLUNT'A AŞIK OLUN.
Adamlarım! İlk filmdeki heyecanı bulamasam da yine hareketli ve oldukça gaza
getiriciydi. Serizawa bence Genji'den daha karizmatik bir lider. Ayrıca
Rinda-Man konusunda bu filmde hayal kırıklığına uğradım. Izaki, Maki,
Mikami brothers ile yine renkli bir film olmuş. Kız kılıklı Ryo'ya uyuz
oldum. Döbüş sahneleriyle öne çıkan bir seri. Liseliler izlemesin, sonra okulda kavga çıkarıyorlar.
6 dakika boyunca gülümseten, "Serendipity" tadında bir animasyon. Kısa film olunca yorum da kısa kaldı tabi...
Başından sonuna kadar, durmaksızın içime daraltan bir film oldu. Her
sahnesinde şiştim. Cinnet geçirecek noktaya geldim. Üzüldüm, yer yer
kahroldum. Bir şey var ki; Güney Korelilerin yaşam tarzlarını
sevmiyorum. Bunu filmin konusu için demiyorum, genel olarak
yemeleri-içmeleri-tavırları-mimikleri hoşuma gitmiyor. İnsanlıkları
başka, o açıdan severim. İntikam filmlerinde çok iyiler. Bunun için ise
bir intikam filmi demek çok da doğru olmaz. Aksine filmde Bok-Nam'ın
fazlasıyla iyi niyeti söz konusu. Üzüldüm, gerildim, kahroldum, bazı
sahnelerine bakmakta ve düşünmekte güçlük çektim. Gerilim filmleri
içinde özel bir yeri olması gerektiğini düşünüyorum. En azından
Hollywood gerilimlerini katlar. Çok başarılı, bir o kadar da herkesin
izleyemeyeceği bir film.
Film genelde iyi, diğer Türk komedi filmlerinle kıyasladığımızda ise
epey iyi... Oyunculukları ben de çok beğenmedim. Bazı sahnelerde çok
abartı tepkiler var. Salim'in Fenerbahçeli olması ve bunu kamyonetiyle
yansıtmasından da hoşlandığımı söyleyebilirim. İzlenebilir bir absürt
komedi olmuş, diğer "çok reklam yapan" komedilerden daha iyi.
Tam olarak yokluktan -nefes alsın yeter mentalitesiyle- izlediğim bir film olsa da, o sıkıntıdan patladığım
vakti iyi-kötü geçirmeme yardımcı oldu. Filmin adı, afişi ne olduğunu
açık bir şekilde ortaya koyuyor zaten. Vakit geçirmek değil de, yoklukta
-çerezlik olarak- izlenebilir.
Bkz. Ne İzledim? #1
Bkz. Ne İzledim? #2
Bkz. Ne İzledim? #3
Bkz. Ne İzledim? #4
Bkz. Ne İzledim? #5
Bkz. Ne İzledim? #6
Bkz. Ne İzledim? #7
Bkz. Ne İzledim? #8
Bkz. Ne İzledim? #2
Bkz. Ne İzledim? #3
Bkz. Ne İzledim? #4
Bkz. Ne İzledim? #5
Bkz. Ne İzledim? #6
Bkz. Ne İzledim? #7
Bkz. Ne İzledim? #8
Yorum Gönder