Archive for Ocak 2013

Gaziantepspor 1 - 2 Fenerbahçe | Nihayet!

Çoktandır unuttuğumuz bir görüntüyle bitti Gaziantep deplasmanı... Futbolcuların az sayıda deplasman taraftarıyla karşılıklı tezahüratları. Bu görüntüyü çok özlemiştik, çok beklemiştik.

Son 3 maçta sadece 1 puan almamıza rağmen ligden kopmayışımız, umutları sağlam tutma sebebiydi. Gaziantepspor deplasmanı her zaman zor oluyor, ancak takımın deplasman fobisi galibiyet ihtimalini daha çok düşündürüyordu. Fenerbahçe'yi son haftalarda beğendiğimi söyleyeyim. İstek var, hırs var; eksik bir şeyler ise hâla var. Elazığspor beraberliği çok ekstra puan kaybıydı. O puan kaybı Gaziantep'te olsaydı, o kadar ekstra sayılmazdı. Ancak Elazığspor beraberliği lüks olurken, Gaziantepspor maçında da galibiyetten başka bir seçenek bırakmıyordu. Mehmet Topuz önemli futbolcu, her zaman kadroda olması gerektiğine inandığım; joker bir isim. Sağ kanatta başladığı maçı sağ bekte bitirdi. Aynı zamanda maçın kahramanlarındandı. Dün ilk yarıda aslında kötü de oynamadık. Gol atma isteğiyle pek çok girişimimiz oldu. Ancak ceza sahası etrafında etkisiz kaldık. Sow'un yalnızlığı paylaşılmıyor çünkü... Yediğimiz kontraatak golünden önce Meireles'e yapılan faulün es geçilmesi ve Kuyt'ın saçma sapan top kaybı gole çıkarılan davetiyeydi. Yine her zamanki gibi bu sezon golü bulunmayan bir oyuncu, ilk golünü Fenerbahçe'ye attı.

İkinci yarıda baskılı bir başlangıç bekliyordum. Takımın 10 dakikalık futbolu çok memnun etmedi. Maçın genelinde hücumda bal yapmayan arı gibiydik. Üretmeye çalıştık ama beceremedik. Mehmet Topal ne yapar ? diye eleştiriyordum ki, müthiş mücadelesine yakışan bir asist yaptı. Gol yine tanıdıktı, takımın her şeyi değil belki ama pek çok şeyi olan Moussa Sow. Fenerbahçe'nin en büyük sorunu kapanan takımları açamamak. Dün Gaziantepspor kapandıkça içim daraldı. Neyse ki; Semih Şentürk maç 0-0'ken kaçırdığı golden daha zor bir pozisyonda, yine sol ayakla topu ağlara gönderdi ve çoktandır unuttuğumuz deplasman galibiyeti keyfini yaşattı.

Bireysel performanslara bakarsak; Volkan'a çok iş düşmedi. Orhan Şam idare etmeye çalışıyordu ama yine yetersizdi. Bekir çok iyiydi. Egemen golde hatalıydı. Hasan Ali özellikle ikinci yarı çok iyiydi. Cristian yine ruhsuztu. Meireles çok iyiydi, dönen topların çoğunu topladı. Kuyt her zaman mücadele ediyor ama performans olarak dün kötüydü. Mehmet Topal iyi mücadele etti, oyuna katılım gösterdiği bölümde gol attırdı. Mehmet Topuz maçın en iyisiydi. Sow yine her zaman alıştığımız gibiydi. Semih ise; oyuna girdiğinden beri faul yapsa da; galibiyet golünü atarak nöbetçi golcü unvanını hatırlattı.
27 Ocak 2013 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 0 - 1 Chievo | Serie A 22.Hafta

Çok anlamsız, saçma sapan bir mağlubiyet aldı Lazio. Zirve yarışına iyice dahil olduğunda, bunun da baskısını hissetmeye başlamış olsalar gerek; son iki maçta galibiyet gelmedi. Hernanes'i kadroda göremeyince sakat zannettim, ancak ikinci yarıda oyuna girince yedek oturmasına anlam veremedim.

Juventus dün sürpriz bir şekilde Genoa'ya puan kaybetti. Lazio'nun zirve ile arası açılmadı. Bugün Napoli'nin de puan kaybedeceğini düşünüyorum. Ancak Lazio'nun bu baskıyı bir yana bırakıp, geçtiğimiz haftalardaki mücadelesini sürdürmesini ve lig bitiminde en kötü ihtimalle 3. sırada yer almasını ümit ediyorum.

Lazio : Marchetti, Konko, Biava, Dias, Radu (74' Kozak), Ledesma, Gonzalez (61' Hernanes), Brocchi (45+6' Mauri), Lulic, Candreva, Floccari

Chievo : Puggioni, Dainelli, Andreolli, Cesar, Jokic, Guana (68' Seymour), Cofie, Rigoni, Sardo (30' Vacek), Thereau, Paloschi (74' Stoian)

Sarı Kartlar : Dias, Vacek, Biava, Hernanes

Gol : 61' Paloschi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 1 - 1 Manchester United | EPL 23.Hafta

Müthiş bir maçı kaçırmışım müthiş... Yağmur, kar, ıslak zemin, tempo; keyifli bir maç için gerekli olan pek çok şey mevcutmuş. Tottenham, Old Trafford'da tarihi bir galibiyet almıştı ilk maçta. O maçın kahramanı Dempsey'di. Bu maçın kahramanı da De Gea olacakken, yine Dempsey noktayı koyan isim olmuş. Dempsey'nin tarzını çok beğenmiyorum ama Manchester United'a bela olduğu kesin.

Zeminin temizlenmesi için oldukça zaman harcanmış. Zemin çok güzel bir hale de gelmiş. Zaten keyift nirvana yaptıran Premier Lig maçları, bu havalarda çok daha başka oluyor. Maça hızlı başlayan Tottenham'ken, golü atan yine Manchester United olmuş. Tottenham için galibiyeti kaçıran taraf demek yanlış olmaz. De Gea'nın gününde olması, zaman zaman da United'ın savunmacılarının kritik müdahaleleri skorun 90'a kadar 1-0 devam etmesini sağlamış. 90'da sahneye çıkan Dempsey, bir puanı kurtarmış. Böylelikle Tottenham bu sezon Manchester United'a iki maçta da mağlup olmadı. Assou Ekotto uzun bir süre sahalara dönerken, Parker da uzun bir süre ilk onbirde yer aldı.

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Caulker, Naughton (64' Assou Ekotto), Lennon, Parker (80' Huddlestone), Dembele, Bale, Dempsey, Defoe

Manchester United : De Gea, Rafael, Ferdinand, Vidic, Evra, Jones, Carrick, Cleverley (73' Valencia), Kagawa (62' Rooney), Wellbeck, Van Persie

Sarı Kartlar : Dawson, Dempsey, Rafael, Evra, Carrick, Rooney

Goller : 25' Van Persie, 90+2' Dempsey
25 Ocak 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Palermo 2 - 2 Lazio | Serie A 21.Hafta

Geçtiğimiz haftasonu çalıştığım için maçları izleyemedim. Sonuçlarından bile çok sonradan haberim oldu diyebilirim. Fenerbahçe'nin maçını izleyememek elbette üzdü. Tottenham-Manchester United maçı da beklediğim bir başka maçtı, o da kaçtı. Lazio'nun her hafta takılmasını bekliyorum. Taş gibi takım Lazio ama gidişatı beklentinin çok üstünde. Bana hâla kaldıramayacaklar gibi geliyor. Palermo ise Genoa ile birlikte sezonun hayal kırıklığı. Gasperini'nin işi zor...

Lazio'da Klose'nin yokluğunda beklentim her zaman Rocchi olurdu. Rocchi Inter'e gittiği için artık beklentim Libor Kozak. Ancak Petkovic'in formda Floccari'yi tercih etmesi çok doğal bir şey. Nitekim Floccari'nin attığı kafa golü de tam usta işi. Floccari Lazio'nun ligin ikinci devresinde ekstra bir transfer gibi oynayacak gibi gözüküyor. Palermo'nun düz adam Arevalo ile beraberliği yakalaması ve hemen ardından Dybala ile öne geçmesi Lazio için soğuk duş etkisi yaratsa da; savaşan Lazio yine puanı kurtarmayı başarmış. Hernanes'in Alex'i hatırlatan penaltısıyla hem de... Petkovic'in 2-1'den sonra iki savunmacı çıkarıp iki hücumcu alması takdire şayan. Lazio ikinci sıradaki yerini Napoli'ye kaptırsa da, hâla zirve yarışının içerisinde bulunuyor. Haftaya Chievo'yu yenerler.

Palermo :  Ujkani, Aronica (46' Munoz), Von Bergen, Garcia, Dossena, Arevalo, Ilicic (79' Malele), Kurtic, Morganella (65' Anselmo), Dybala, Miccoli

Lazio : Marchetti, Cavanda, Ciani, Biava, Radu (73' Candreva), Ledesma (80' Kozak), Cana, Mauri, Lulic (68' Gonzalez), Hernanes, Floccari

Sarı Kartlar : Garcia, Cavanda, Miccoli, Lulic, Von Bergen, Cana

Goller : 10' Floccari, 70' Arevalo, 71' Dybala, 84' Hernanes (penaltı)
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 2 - 0 Atalanta | Serie A 20.Hafta

Geçen hafta söylemiştim. Lazio şampiyonluk yarışında müthiş bir inanç ve özgüvenle oynuyor. Juventus'un Parma'ya karşı puan kaybedeceğini de söylemiştim. Her ne kadar aykırı bir sistemi olan Donadoni çalıştırsa da; Parma kaliteli takım. İtalya'da daha 18 hafta var. Kadro kalitesi rakiplerinden birkaç adım önde olan Juventus hala favori. Ancak Lazio da bu yarışı götürecek kapasiteye sahip gözüküyor.

Lazio için zor olan geçen haftaydı. Çok hakederek kazanmışlardı ve bana ilk defa zirve yarışı için bu kadar ümit verdiler. Atalanta'nın kadrosu iyi ancak oturmuş bir takım değil. Lazio'nun puan kaybetmesi sürpriz olurdu. İlk yarı iki takım da birbirini yokladı. Lazio ligde kendini çok kabullendirmiş. Atalanta arkayı sağlama almayı düşündü. Dolayısıyla çok etkili gözükmedi. Oynamaktan ziyade oynatmamayı düşünen rakibi gören Petkovic, ikinci yarıya risk alarak başladı. Floccari oyuna girdi ve çift forvete döndüler. Tedbir olarak da Lorik Cana oyundaydı. Alvaro Gonzalez'in karşıladığı ekstra iş gücü bu maçta yoktu. Olası kontraatakları frenlemek için Lorik Cana doğru tercihti. Beklentileri karşılayamayan bir sezon geçiren Floccari, attığı tartışmalı golle Lazio'ya üstünlüğü getirdi. Golde Floccari'nin eline çarpıyor top, Atalanta'lı oyuncular itirazlarında haklı. Bilinçli olmasa da bir elle kontrol ve gol olayı var. O pozisyondan birkaç dakika önce Atalanta kanat oyuncusu Giorgi'nin çizgiden çıkardığı bir top var ki; muazzam. Golden sonra iyice oyundan düşen Atalanta, Lazio'yu pek çok defa savunmada karşılamak zorunda kaldı. Mauri'nin müthiş ortasına da ters vuruş yapan Brivio skoru tayin ederken, Lazio Juventus ile puan farkını üçe indirdi.

Lazio : Marchetti, Konko, Biava, Ciani, Radu, Ledesma, Mauri, Lulic (46' Cana), Candreva (46' Floccari), Hernanes, Klose (87' Cavanda)

Atalanta : Consigli, Raimondi, Stendardo, Canini, Brivio, Carmona, Moralez (74' De Luca), Bonaventura, Cigarini, Giorgi (81' Parra), Denis (85' Radovanovic)

Sarı Kartlar : Candreva, Stendardo, Raimondi, Cigarini, De Luca, Ciani, Carmona

Kırmızı Kart : Carmona

Goller : 67' Floccari, 77' Brivio (kendi kalesine)

Zirvede puan durumu :

Juventus 45
Lazio 42
Napoli 40
Inter 38
14 Ocak 2013 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

QPR 0 - 0 Tottenham | EPL 22.Hafta

Loftus Road'da Halef ile Selef karşılaştı dün. Tottenham'da önemli başarılara imza atan ve takıma iskelet oluştursan Harry Redknapp geçen sezon sonunda görevinden ayrılmıştı. Halef olarak yerine gelen Andre Villas-Boas; Redknapp'ın yolundan gitmese de kendi farklı stratejilerini Tottenham'a aşılamaya başlamıştı. Zor durumdaki Quenn Park Rangers; menajer olarak ligin kurt hocalarından Harry Redknapp'a bel bağlamış ve ekstra puanlar almaya başlamıştı.

Dün bu iki menajer karşı karşıya geldi. QPR'ın az çok nasıl oynayacağı konusunda fikir sahibiydim. Az gollü bir maç bekliyordum, ancak Tottenham'ın sessiz kalacağını da düşünmüyordum. Bahis dilinde bir laf vardır ya; "sabaha kadar berabere" diye, öyle bir maç oldu. İlk yarı o kadar sıkıcı ve yavandı ki, ikinci yarıyı izleme hevesimi kaçırdı. Redknapp yine kendi bildikleriyle QPR'ı ligde tutundurmaya çalışıyor. Cisse'yi pek düşünmüyor. Hücum hattında sadece Taarabt'a bel bağlamış gözüküyor. Tabi arada Wright-Phillips'in parlamalarının da olma ihtimali var. Tottenham'ın Adebayor'la ligde 4. sırada olması bence başarı. Forvet arkası Dempsey, tek forvet Defoe tam olarak ihtiyaçları karşılamıyor. Defoe-Adebayor forvet hattı da öyle... Defoe sezon başından beri iyi, ancak Adebayor'un performansı inişli çıkışlı. Bu yüzden Sneijder lazım bu takıma. Hadi Sneijder olmasın, en azından Defoe'ya partner alınmalı. Tottenham'ın üçüncü bir forveti yok. Geçen sezon yine Saha vardı. Hücum silahları var, Dempsey ve Sigurdsson yeterince iyi ama ikisi de forvet değil. Forvet mutlaka alınmalı. Villas-Boas'ın haftalardır 10-15er dakika oyuna alarak hazırladığı Parker, dün Sandro'nun sakatlanmasıyla 25'te oyuna girdi ve iyi de oynadı. Oysa Parker'ın kiralık olarak gideceği gündemde... Umarım böyle bir hata yapılmaz.

QPR : Julio Cesar, Onuoha, Hill, Nelsen, Fabio, Derry, Mbia, Park Ji Sung, Wright-Phillips, Mackie, Taarabt

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Vertonghen, Naughton, Lennon (78' Sigurdsson), Dembele, Sandro (25' Parker), Bale, Adebayor (68' Dempsey), Defoe

Sarı Kartlar : Mbia, Dembele.

Haftaya Tottenham-Manchester United maçı var.
13 Ocak 2013 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Ne İzledim? #25

2011 yılını 117 filmle bitirmiştim. 2012 yılında 118 film hedefi koymuştum. Çok yoğun çalıştığım için bu sayıya ulaşamadım ve 2012'yi 106 filmle bitirdim. Hâla izleyemediğim kült filmler, hatta seriler var. Öğrenciliğin kıymetini bilemedik, şimdi zaman büyük sorun... Böyle söyleyenlere zamanında inanmayız da; şimdi gerçekten öyle olduğunu görebiliyorum. Sayı elbette çok önemli değil, kişisel rekorumu kırma hedefim vardı. Geçen yıl izlediğim en iyi film hangisiydi karar vermek zor. Sanırım Big Fish'i bir adım önde tutarım. Bu arada artık film takiplerimi filimadami.com 'da yapıyorum. Çok güzel bir siteymiş, geç keşfettiğime üzüldüm. Hangi oyuncunun, hangi yönetmenin kaç filmini izlemişsin, hangi yıldan kaç film izlemişsin gibi güzel ayrımlar yapabiliyorsun.

Aksiyon filmlerini çok klişe bulduğum için çok tercih etmem. Premium Rush; yüksek temposuyla kendini seyrettiriyor. Bisiklet sahneleri ve kuryemizin sürmeden önce kafasından geçirdiği sahneler başarılı. Joseph Gordon'a da ayrı parantez açmak lazım... Son yıllarda en çok başrol oynayan oyunculardan birisi zannediyorum. 90 dakika boyunca tempo düşürmeyen bir haftasonu filmi arayanların tercih edebileceği bir yapım. Bisiklet sürmeyi özletiyor.

İlk çıktığı dönemde indirmiş, bir türlü izleme isteği yakalayamamıştım. Nihayet izledim, hem de hiç konusunu dahi okumadan... Müthiş bir aksiyon-macera havasına soktu beni. Sonunu hiç kestiremedim, bir solukta sonuna kadar heyecan ile izledim. Sonunu kestirememek heyecanımı katlasa da; sonunda sinirden ağlayacak hale geldim. Bu kadar güzel bir filme bu kadar kötü bir son yapılmamalıydı. Ayrıca film içinde çok fazla mantık hatası var. Her şeyden yoksun büyümüş, elektriği bile görünce şaşıran bir kızın internet cafeye girmesi inanılmaz saçmaydı. Yaşattığı heyecan ve merak duygusunun yanı sıra, çekimlerin kalitesinin de faktörüyle filme puanım 7/10. Yorumuma ek olarak; Saoirse Ronan henüz 18 yaşında... İzlediğim iki olağanüstü başrol performansı var: The Lovely Bones ve Hanna.

Bir gün Kim Ki-Duk'la karşılaşsam kendisine önce bir güzel söverim. Hastasıyız, severek takip ediyoruz ama bir insanın psikolojisi bu boyutlarda olmamalı bence. Bilmiyorum, başarısının sebebi belki de bu... Korelilerin inanılmaz intikam hikayeleri bitmiyor. Aslında tipik Kim Ki Duk havası hakim yine... Sessizliği, acayip ilişkileri, şiddeti; her bir sahnesi buram buram Kim Ki Duk kokuyor. Sessizlik diğer filmlerine nazaran biraz bozulmuş. Daha çok diyalog var. Öte yandan kamera açılarında da farklılıklar var sanki. Kim Ki Duk biraz daha farklı çekimler yapmaya yönelmiş ve başarılı da olmuş. Filmin sonunda şaşırdığımı söyleyemem. Yönetmeninden dolayı zaten normal bir son beklemiyordum. Mutlaka içime işleyecek bir son gelecekti, çok bariz bir durum. Yine de Kim Ki Duk'un en acayip atmosferli intikam filmi Nabbeun Namja'dır. O filmdeki havayı Pieta'da bulamadım. Oyunculukları beğendim. Güney Kore filmlerinde mimiksizlikten yakınırım ben. Bunda baştan sona o acı ifadesini aldım. Sayın Duk; şu yemek sahneleri olmasın lütfen her filmde... Kültür farklılığı da bir yere kadar.

Hem savaş sonrası dönemi, hem de psikolojik bir gerilimi barındırması filmi oldukça farklı ve zevkle izlenebilir kılmış. İzlemeden önce okumuş olduğum yorumlar ve ismi beni Klass tarzı bir film beklentisine soktu. Ancak Ondskan'ın Klass'ın yanında biraz daha soft kaldığını söyleyebilirim. Filmin çok büyük bölümünde ne olacağına dair heyecanlı bir bekleyiş var. Ancak son kısımlarda o heyecanımı kaybettim. Beklentimin dışında bir son olduğunu kabul ediyorum, ancak filmin güzelliğini bozduğunu söyleyemem. Erik'in göstermiş olduğu azim ve sabır da takdire şayandı. Zevkle izledim, yine izlesem yine aynı zevki alacağımı düşünüyorum.

Normal bir hayatı bu kadar normal anlattığı için midir bilemiyorum, güzel film. Burada normalden kastım, gerçeğe çok yakın olması ve herkesin sahip olabileceği iyi iş/kötü aile yaşamını sade ve güzel anlatmasından ibaret. Filmde çok fazla markadan bahsedilmesi biraz reklam kokusu sunsa da; dramın kalitesine etki ettiğini düşünmüyorum. Filmin verdiği mesajlar da çok net ve düşündürücü. En sevdiğim ise; Tartar sosu almaya giderken tartar sosunu unutmasını sağlayan o sahne :) Eşinin istediği bir şeyi unutmak, üstelik öyle bir sebepten unutmak tam erkek işi. Baba-Oğul ilişkileri de oldukça duygulandırıcıydı.

Adam Sandler da Don Cheadle da benim için çok iyi dram oyuncularıdır. Komediyle özleşen oyuncular genelde dramatik rollerde harikalar yaratır. Bunun için aklıma gelen diğer isimler; Jim Carrey ve Seth Rogen. Adam Sandler daha önce Click'te de muazzam oynamıştı. Reign Over Me; başladığı tempodan 1 dakika bile şaşmayan sarsıcı bir dram. 11 Eylül saldırılarıyla alakalı çok film yapıldı ancak Reign Over Me tadında yaklaşan çok fazla film de yok. Dostluk, belki vefa güdüsü; çok güzel bir film ortaya çıkarmış. 

Çerezlikleri sona bıraktım. Romantik komedi izleyesim vardı. E haliyle yüksek beklentiyle izlemedim. Zaman zaman eğlendiren ortalama bir romantik komediydi. İstanbul sahnesi var diye izleyen hiç izlemesin, 3 saniyelik bir sahne. Filme puanım 6, Catherine Zeta Jones'la birlikte 6,5. MILFciler sever bu filmi, ahahaha yaban çakalları sizi... Bu arada Justin Bartha = Faruk K.

Bariz çocuk filmi, ancak Tim Burton yine o büyülü ve fantastik dünyayı çok güzel yansıtmış. Efektler, grafikler, sahneler muazzam. Helena Bonham Carter sempatikliğin zirvesine çıkmış. Anne Hathaway benim gözümde zaten her zaman White Quenn'dir. Hikaye çok bilindik olduğundan merakla izlemedim, ancak Tim Burton'ın fantastik filmleri illa ki kendini izletiyor. Oyuncu kadrosu da filmi unutulmaz kılan bir kadro.

Hayatta her şeyinizi kaybetseniz bile her zaman baştan başlamak için bir şans vardır. Ama bence bu filmle değil... Will Ferrell'ın oyunculuğu elbette izletiyor ama her zamanki eğlenceli filmlerinden biri değil. Maalesef "izlemeseniz de olur" diyeceğim.

Basit ve gereksiz bir film olmuş. Katherine Heigl için söyleyebileceğim tek şey "oy oy oy!" olsa da; kariyerini bu tip filmlerle geçiştirmesine de üzülüyorum. Romantik desen değil, komik desen hiç değil, macera desen neresinde ? Başroldeki elemanı da pek gözüm tutmadı.

İzlerken zaman zaman sıkıldığım, sıradan bir gençlik filmi Cherry. Biraz annelik duygusu var, biraz ergenlik, biraz da asosyallik... Yani çok da alışılagelmişin dışında konular değil; klişe olarak bile değerlendirilebilir.

Söz, 2013'te Lord Of The Rings'i izliyorum. Kesin izliyorum ya, banko izliyorum.

11 Ocak 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Lazio 2 - 1 Cagliari | Serie A 19.Hafta

Geçtiğimiz haftasonunun en zevkli maçlarından biriydi. Lazio'nun üstün oyununa rağmen ibre birden Cagliari'ye döndü. Daha sonra Cagliari böyle bitirecek derken, favori maçı çevirmeyi bildi. Lazio'nun lige verilen aradan sonra motivasyonunda eksilme olabileceğini ve puan kaybedeceğini düşünüyordum. Lig ikinciliği Lazio için çok büyük bir yük.

Her takımda zaman zaman taşları oynatmak gerekiyor. Ancak Lazio'da bu mantık yok. Petkovic her maça aynı kadroyla çıkıyor. Sadece Biava ve Ciani arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Son haftalarda Ciani oynuyordu, bu kez Biava'yı seçti. Candreva yerine de Lulic tercihi bence isabetliydi. Maç oldukça tempolu ve Lazio üstünlüğüyle oynanan bir ilk yarıya sahne olsa da gol gelmedi. İlk yarıda Dias'ın sarı kart gördüğü pozisyonda ağır kalması Lazio'nun stoperlerinin yetersiz olduğunu fakat çok iyi idare ettiğini bir kez daha hatırlattı. Her zaman söylediğim gibi, Lazio şampiyon olmak istiyorsa mutlaka üst düzey bir stoper almalı. Dias-Biava müthiş uyumlu, ancak hızlı ve güçlü bir stoper olan Dias'ı ağır görmek beni endişelendirdi açıkçası. İkinci yarıda Cagliari'nin golü geldi. Marco Sau güzel vurdu. Golden sonra Lazio'nun mükemmel baskısı var. Aradaki güç farkını sahaya öyle güzel yansıttılar ki; Fenerbahçe'nin oynadığı futbolun neden beğenilmediğini bir kez daha anladım. Kaçan net pozisyonlar, direk falan derken; 79'da çok sürpriz bir isimden geldi gol. Pek golcü bir kariyeri olmayan Abdoulay Konko beraberliği getirdi. Her ne kadar Lazio tribünleri her maç boş gibi gözükse de; tribündekilerden müthiş bir gol sesi yükseldi. Hani ben hep kadro yetersiz diyorum ya; hem takımda, hem de taraftarda zirve arzusu çok müthiş aslında. 83. dakikada olaylar gelişti ve Klose'nin düşürülmesine hakem tereddütsüz penaltı gösterdi. Bence karar doğruydu. Cagliari takım halinde itiraz edince; hem kaleci Agazzi, hem de Andrea Cossu kırmızı kart gördü. Candreva penaltıyla işi bitiren isim oldu. Suskunluğunu da bozdu diyebiliriz. Lazio yarım saatlik müthiş baskısıyla maçın nasıl çevrilebileceğini gösterdi.

Öte yandan Cagliari düşme potasında. Küme düşerlerse eğer; Nainggolan, Ekdal gibi isimler takımda kalmaz. Belki bir de Ibarbo... Ertesi gün Juventus'un puan kaybı Lazio'da ciddi ciddi heyecan yarattı.

Lazio : Marchetti, Konko, Biava, Dias (74' Ciani), Radu, Ledesma (74' Floccari), Gonzalez (63' Candreva), Hernanes, Mauri, Lulic, Klose

Cagliari : Agazzi, Perico, Del Fabro, Rossettini, Avelar, Conti, Nainggolan, Ekdal, Dessena (56' Cossu), Sau (75' Nene), Ibarbo (85' Avramov)

Sarı Kartlar : Dias, Dessena, Conti, Agazzi

Kırmızı Kartlar : Agazzi, Cossu

Goller : 62' Sau, 79' Konko, 86' Candreva (penaltı)

Serie A'nın zirvesinde son puan durumu şu şekilde;
Juventus 44
Lazio 39
Napoli 37

Gelecek haftanın programında ise; Napoli - Palermo, Parma - Juventus, Lazio - Atalanta var.

Napoli'yi bilmiyorum ama Juventus'un puan kaybetme olasılığı bence yine yüksek. Lazio için Atalanta maçı bir büyük fırsat daha olabilir.
9 Ocak 2013 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 3 - 1 Reading | EPL 21. Hafta

Ligin ilk yarısındaki maçta Tottenham oynamış, Reading seyretmiş, maç da 3-1 bitmişti. Aynı skor, benzer futbol vardı. Reading bu sefer daha çok gol pozisyonu buldu. Bana göre ligin en yetersiz kadrosu Reading'te. Sadece Pogrebnyak kadronun kalitesini arttırıyor. Championship'ten yükselmelerini ise; yıllardır birlikte oynayan oyuncularına bağlıyorum. Federici, Kebe, Pearce, Jem Karacan gibi oyuncular yıllardır Reading kadrosunda.

Tottenham yoğun maç temposundan müthiş çıktı. Haftalardır yenilmemenin verdiği özgüvenle oynuyorlar. Reading golü erken buldu. Frikik sonucu direkten dönen topu Pogrebnyak kafayla boş kaleye gönderdi. Tottenham defansının pozisyonda uyuması akılda kalan bir an oldu. Ancak Reading'in bu üstünlüğü çok sürmedi. Michael Dawson kafayla skoru dengeledi ve objektiflere yukarıdaki pozu verdi. Dawson ve Distin yıllardır favori stoperlerimdir. Tottenham kadrosuna ilk yazılacak stoperdir Dawson. Sezon başında satılmanın eşiğinden dönmüştü, sezon içerisinde de zaman zaman forma şansı buluyor kaptan. İkinci yarıda Tottenham'ın baskısının artacağı elbette ki beklenen gelişmeydi. Aaron Lennon'ın attırdığı ikinci gol enfesti. Aaron Lennon da son haftalarda iyice kendisi gibi oynamaya başladı. Maçı izleyen Roy Hodgson kendisini mutlaka milli takımda değerlendirmeli. Lennon'ın ikinci golü attırmadan önce yapmış olduğu "top bende" hareketi bence Ronaldo'nun "Calma" sıyla kapışır. 2-1'den sonra Reading risk almaya başladı. Kaçan net pozisyonları da var. 79. dakikada oyuna birkaç dakika önce giren Clint Dempsey Tottenham'ı rahatlatan golü attı. Bu gol aynı  zamanda Elvir Boliç'in Schmiachel'a attığı golü anımsattı.

Tottenham müthiş serisinin de katkısıyla 21 maçta 39 puanla üçüncü sırada yer aldı. Chelsea'nin 38 puanı ve maç eksiği bulunuyor. Tottenham için hedef mutlaka ilk 4 olacaktır. Geçen sezon çok büyük şanssızlıkla Şampiyonlar Ligi'nin kapısından dönmüşlerdi. Tottenham'ın saçma sapan takımlara kaybettiği puanlar ise şimdiden aranmaya başladı.

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Vertonghen, Naughton, Sandro, Dembele (69' Parker), Lennon, Sigurdsson (75' Dempsey), Defoe, Adebayor (87' Livermore)

Reading : Federici, Gunter, Pearce, Mariappa, Harte, Kebe, Jem Karacan (56' Robson-Kanu), Leigertwood, Guthrie, McAnuff (73' Le Fondre), Pogrebnyak (84' Hunt)

Goller : 5' Pogrebnyak, 9' Dawson, 51' Adebayor, 79' Dempsey
3 Ocak 2013 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Sunderland 1 - 2 Tottenham | EPL 20.Hafta

Premier Lig'deki yoğun maç temposu benim yoğun iş ve ders tempomla birleşince, yetişmek de zor oluyor tabi... Bu akşam bile yılın ilk günü, kanalların da hepsi açık, bir heves izlemeye oturdum; sonra önümde duran test kitabı ağır bastı. Benim canım sağolsun, Tottenham kazansın diyorum.

Martin O'Neill Premier Lig'de en beğendiğim menajerlerden. Sunderland, Manchester City karşısında aldığı galibiyetin moraliyle çıktı maça... Tottenham ise haftalardır kaybetmiyor ve çok iyi futbol oynuyor. Aston Villa karşısında alınan farktan sonra, bir deplasman daha... İlk yarının son bölümünde Overrated John O'Shea attığı golle Sunderland'i 1-0 öne geçirdi. İkinci yarı başlar başlamaz Sunderland daha uyanamadan Tottenham'ın golleri geldi. Önce Cuellar kendi kalesine atarken, sonra Aaron Lennon'ın kendi kendine var edip attığı gollerden biri geldi. Aaron Lennon tarzı futbolcuları bu yüzden ayrı seviyorum. Hızı sayesinde ne yapacağı belli olmuyor. 2-1'den sonra Sunderland beraberliğe çok da yaklaşamazken, Tottenham'da Defoe'nin kaçırdığı mı diyelim yoksa Kaleci Mignolet'in kurtardığı mı diyelim; müthiş bir pozisyon var. İlk yarının son bölümünde kendisini yere bırakan Defoe'ye kart vermeyen ve pozisyonu devam ettiren hakem Martin Atkinsson, maçın son bölümlerinde bu kez ceza sahasında kendini yere bırakan Gareth Bale'e sarı kart göstererek kendi içinde çelişkiye düştü. Villas-Boas her maçın son bölümlerinde Parker'ı oyuna alarak maç performansı kazandırmaya çalışmaya devam ediyor.

Sunderland : Mignolet, Gardner, O'Shea (68' Bramble), Cuellar, Kilgallon (62' Campbell), Johnson, Colback, Larsson (80' Wickham), McClean, Sessegnon, Fletcher

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Caulker, Naughton, Lennon (82' Parker), Sandro, Dembele, Bale (90' Sigurdsson), Adebayor, Defoe (75' Dempsey)

Sarı Kartlar : Cuellar, Dawson, Dembele, Bale

Goller : 40' O'Shea, 48' Cuellar (kendi kalesine), 51' Lennon

Herkese mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum. Fenerbahçe'nin şampiyon olduğu, Tottenham ve Lazio'nun Şampiyonlar Ligi'ne gittiği bir yıl olsun.


1 Ocak 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -