Yazan : steven_stiffler 23 Mayıs 2012 Çarşamba

20 gündür yazamadığım bir yazı... Nisan ayında yine çok film izleme fırsatım olmadı. Son zamanlarda gerçekten vaktim olmuyor ama bu aralar biraz daha azimliyim bu konuda. 3 Haziran'daki Aöf sınavlarımdan sonra film yardıracağım ve burada çok daha fazla film yazacağım. Şimdilik işler kesat...

Joseph Gordon-Hewitt son yıllarda hep iyi yapımlarda yer alıyor. Hatta son yıllar demek belki haksızlık olabilir. Toy zamanlarında bile iyi yapımlarda yer almış. Buna en somut örnek 10 Things I Hate About You. Hesher için de her yerde güzel yorumlar okudum ve yüksek Imdb puanı nedeniyle de yüksek beklentiyle izledim. Hatun olarak çok tutmadığım, oyuncu olarak çok başarılı bulduğum Natalie Portman'ın da yer aldığı Hesher filmi beni hayal kırıklığına uğrattı. O verdiği mesaj, o duygu çok iyi yansıtılamamış ve bu uğurda Hesher gibi karizma bir karakter harcanmış.

Afişten ve tiplerden dolayı bir Green Street Hooligans esintisi bekledim. Sürükleyici başlıyor, konusu ilgi çekiyor. Ancak belli bir yerden sonra kopuyor ve konu arasında kopukluklar başlıyor. IMDB puanının 7 olması bence aldatıcı. 6-6,5 puan ortalamasında olması daha makul olurdu. Oyunculuklar da çok yavan geldi bana. İngiliz filmlerini severim. Gerek renkleri, gerek çekimleri, atmosferi filme yine güzel bir hava vermiş. Şiddet sahneleri de idare ediyor ama bir Green Street Hooligans değil, olması da imkansız. Yine de Nisan ayında izlediğim en iyi film diyebilirim. Öyle dandik filmler izlediysem demek...

Ata Demirer'i ve filmlerini seviyorum. Berlin Kaplanı vasat bir senaryonun, sıcak bir filme dönüşmüş hali. Komedi unsurunu çok taşımasa da; yer yer güldürebiliyor. Ama gülmek için izleyecekseniz tavsiye edeceğim bir film olmaz. Çerezlik diye tabir edebileceğimiz, yıllar sonra hatırlanmayacak bir film. Dedeyi, nineyi, enişteyi, halayı, dayıyı çağırın; ailece izleyin. Ferdi Tayfur olsam hiç "senaryo benim" tartışmasına bile girmem. Ata Demirer'in "Almancı aksanını" beğendim. 6/10

Bu filmi nerde gördüm de indirdim bilmiyorum. Muhtemelen Zamunda'da görmüşümdür. Bir akşam canım çok İskandinav sineması çekti. Harddiskte de bu filmi bulunca izleyeyim dedim. Çok gereksiz, çok lüzumsuz. Saf, hatta mal bir kızın fantezilerini anlatıyor. Ya hadi anlatsa yine iyi, anlatmaya çalışıyor. Oyuncular amatörmüş, sonradan öğrendim. Zaten oyunculuk adına da pek birşey yok. Artur rolündeki eleman tam bir Fox Tv dizisi terk. 70 dakikalık süresi de çok cazipti oysa... 3 puan filme, 2 puan başroldeki Helene Bergsholm'e. İzlemeyiniz.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -