Yazan : steven_stiffler 22 Eylül 2011 Perşembe

Her yeni aya girişte, blogda yazmış olduğum izlediğim filmler serisini bu ay biraz aksattım. Çok yoğun insanım bilemezsiniz. Geç olsun, güç olmasın diye klişe bir cümle kurduktan sonra; filmleri yazmaya başlayabilirim.

İlk olarak bir ergen filmi olan Beastly ile başlayalım. "Ergen filmi ayağı yapıyorsun da, neden izledin ?" diye sorabilirsiniz. Vanessa Hudgens faktörü panpalar. Eski sevgililerimin birkaçının karışımı olan bu tipi ben beğeniyorum, seviyorum. Film de "İnsan da çirkin şansı olsun" dedirtti bana o yüzden. Tam bir boş vakit filmi olduğunu düşünüyorum. Güzel ve Çirkin hikayesinin modernleştirilmiş versiyonu. Yine bir çoğunuzun çocukluğunu bildiği Mary Kate Olsen sevimli kişisenden de bir gudubet çıkarmışlar bu filmde. Türü; fantastik, romantik. Romantizmi pek etkilemedi beni. Onca kaliteli fantastik filmden sonra, bunun fantastik yanını da beğenecek değilim. Ama izlerken sıkılmadım. Zaten 6 puan verdiğim filmden çıkarılacak mesaj; sinema yorum sitelerinin klişelerinden olan "İzlemeseniz de olur. Ben izlerken sıkılmadım" mesajıdır. Bu böyle biline!

Komik desen komik değil, Super ama süper değil, Kick-Ass desen Kick-Ass değil. Bilin bakalım bu hangi film? Evet, 2010 yapımı olan Super'dan bahsediyorum. Bir süper kahramanlık filmi. Tıpkı Kick-Ass gibi... Çok benzetiliyor ama bence uzaktan yakından alakası yok. Kick-Ass izlediğim en enfes tat veren filmlerdendi. Super'da yer yer sıkılmalarım oldu. Pek çok ölüp biteninin olduğu Ellen Page bana itici geliyor. Buradaki rolüyle de iticilik kademesini bir üst kademe yukarı çekti. Eğer filmi Kick-Ass ile kıyaslarsam, vereceğim puan 3,5-4 olur. Ama tek başına ele aldığımda, izlenebilir çerezlik bir film der; 6,5 puanı çakarım. MAA'ya gelsin; "Shut up crime!"

Bana Jason Statham'lı afiş göster, sana filmin senaryosunu çıkarayım. Statham abiyi severiz,o ayrı. Ama her filmde kendi tekrarladığını düşünüyorum. Bir gerçek ise; Hollywood'da aksiyon demek Jason Statham demek. Bu adama karmakarışık duygular besliyormuşum meğer. The Mechanic eski bir filmin, yeniden çekilmiş versiyonu. Orijinalini izlemedim, kıyaslama yapamam. Aksiyon sahneleri tatmin ediciydi. Sonunu tahmin ettim. Ben Foster filmde Edward Norton'a benzemiş gözükse de, oyunculuğunu beğendim. Chuckseverlerin Morgan'ın manitalarından biri olarak tanıdığı Mini Anden'i bu filmde ise Jason abimizin manitası olarak bir kaç küçük sahnede görüyoruz. Hani manita mı desem onu da bilemedim.

Overrated. Imdb puanı fazla abartılı... Başladığı tempoyla devam ediyor, aynı tempoyla sona eriyor. Film başladığında keyifli gelmişti. Konunun nereye gideceğini merak ettim. İlerledikçe daha keyifleneceğini düşündüm. Ama bu düşüncelerim; bir kızı uzaktan kesip yanına gittiğimde tüm fikriyatımın değişmesi gibi değişiverdi. Sıradan bir olayı, sıradan bir anlatımla sunması; insanların beğenisini kazandırmış diye tahmin ediyorum. Herkesin başına gelebilecek türde bir konusu var. Son sahnesi etkileyicidir, kabul ediyorum. Bill Murray oyunculuğunu konuşturmuş. Scarlett Johansson'ın da o zaman 19 yaşında olduğunu düşünürsek, çok iyi bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Japonya'dan manzaralar göreyim dersen izleyin. Ama yok yok, Hızlı ve Öfkeli serisinin Tokyo Drift'ini izleyin daha iyi.

Yine bir ergen filmi... Filmin içeriğinde bol bol Japon ergeni var. Ben bile gaza geldim izlerken. Arkadaşları toplayıp, sokağa çıkıp birilerine dalasım geldi diyeyim; siz hesap edin. Ama Spartacus 1. sezon finali daha iyiydi o konuda bak. Theokoles'i kesecek kadar gaza gelmiştim. Neyse; konuya dönelim. Serizawa ve Genji okulun lideri olmak için kapışan iki çete başıdır. Sonrası da; olaylaaaar,olaaylaaar... İkilinin rekabetinde bana Serizawa daha sempatik geldi. Nasıl diyeyim, daha halktan biri. İkinci filmini de indirdim, (pardon! dvdsini aldım) en kısa zamanda izleyeceğim.

Tezatlarla dolu, ince mesajlar veren bir film. Her seferinde övüyorum ama bıkmadım. Ryan Gosling yine aşmış bir performans sergilemiş. Yerine başkası oynasaydı zaten ilgimi çekmezdi. Sürekli farklı ruh halini taşıyan bir öğretmeni canlandıran Gosling, filme çok büyük artılar katmış. Etkileyici, vurucu sahneleri ve replikleri var. Temposu düşük fakat farklı, izlenmeli diye düşündüğüm bir film. Afişi de müthiş hoşuma gidiyor.

Lan afişini görünce tekrar hatırladım ve gülesim geldi. Tucker and Dale ve Paul'den sonra son zamanlarda izlediğim en eğlenceli filmdi. Genelde olumsuz yorumlar ve düşük puanlar almış. Gelin kardeşinizi dinleyin ve yorumlara aldanmadan izleyin. Sevdiğim bir türün yanına komedi unsuru katılmış. Fantastik-Komedi. Her ikisinin de hakkını vermiş. Aşırı argo var, kabul ediyorum. Ama çoğunuz Sezen Cumhur Önal tipi naif insanlar değilsiniz, kabul edin. Natalie Portman çok tuttuğum bir hatun değil. Ancak bu filmde oldukça güzel gözüküyor. Oyunculuğuna zaten laf etmem. Kolye sahnesi ve Zooey Deschanel'in kolyeye olan tepkisi efsane. Kadrosu da ilgi çekici. İzlemenizi tavsiye ederim demiyorum, kesin izleyin diyorum.

Tipik bir Adam Sandler filmi... Sandler'ın adını piyasaya duyurmaya başladığı dönemlerden. Çocuk filmi gibi gözüküyor ama tam olarak bir çocuk filmi dersem ailelerin, halkın tepkisini çekerim. 

Vizyon filmiydi izlediğimde. Beklentilerimin çok çok üstüne çıktı. Yönetmenin tarzı da ilgimi çekti, hemen diğer filmlerini edindim. Bittiğinde gülmek ve hüzünlenmek arasında kaldım. Böyle filmleri seviyorum. 8 puan abartı değil.

Romantik bir adamım vesselam. Duygu doluyum... Ama Waiting for Forever benim duygularımı ve beklentilerimi karşılayamadı. Duygusal bir film yapmaya çalışmışlar ancak çok sıradan duygular üzerinden dram yapmışlar. Filme romantik yerine fantastik diyorum ben. Zira bir kızın sürekli pijamayla gezen,boş beleş birinden hoşlanması bence romantik değil, fantastiktir.

Simon Pegg ortalamanın üstünde bir İngilizdir. Yazar,çizer,oynar,güldürür. Muhterem bir insandır. Sonunu tahmin etme kaygısıyla izlemediğinizde müthiş keyif alacağınız bir film daha. Filmin verdiği sosyal mesaj; "Önemli olan hızlı koşmak değil, doğru yöne koşmak..." En çok güldüğüm sahne Amerikan Güreşi sahnesiydi. Eğer satırlarımı okuyorsa Mr. Goshtashtidar'a da selamlarımı iletiyorum.

Simon Pegg filmlerinin tamamını izlemeye karar verdikten hemen sonra izledim Hott Fuzz'ı. Komedi türünde olduğunda katılmıyorum. Tamamen suç,gizem ve polisiye üzerine kurulu. İşin garibi ben bu tür filmleri sevmem. Fakat Hot Fuzz'ın kurgusunu çok başarılı buldum. Film deyip geçmemek lazım, gerçekte de var bu tip olaylar. Bu tip hayat süren, tarikata bağlı yaşayan, beyinleri yıkanmış binlerce insan var. O yüzden, çok ilgi çekici bir konusu olduğunu düşünüyorum. Simon Pegg'e ekürisi Nick Frost eşlik ediyor yine... 

Almanlar bu tip psikolojik filmler konusunda çok iyiler. Das Experiment en sevdiğim filmlerinden biridir. Die Welle'i de bu listeye aldım hemen. İkisi de benzer psikolojik süreçleri anlatıyor. Her sahnesi mesaj içeren Die Welle'in etkileyici bir sonla bittiğini de belirtelim. 8/10 puanı hakeden bir yapım.

Casanova; bir döneme ait bir aşkı anlattığından diğer klişe aşk filmleri arasından sıyrılmayı başaran bir yapım. Rahmetli Heath Ledger'a da bu rol oldukça yakışmış. Filmin tehlikesi; insanda acil bir şekilde Venedik'e gitme isteği uyandırması... Evet millet, Venedik davetleriniz kabul edilir. Eğlenceli bir romantik film arayanların tercih etmemesi için bir sebebi yok.

Karmaşık bir kurgusu olsa da; çok kaliteli bir oyuncu kadrosunun sürüklediği bir film olmuş The United States Of Leland. Bir Amerikan bağımsızı. Ryan Gosling bu filmde oldukça toy ve tecrübesiz olmasına rağmen gelecek vaadetmiş. Kevin Spacey küçük rolüne rağmen akılda kalıcı bir oyunculukla ustalığını konuşturmuş. Don Cheadle keza öyle... Nedenler üzerine bir dram. Replikleri akılda kalıcı... Özellikle ; "İnsanların, sadece kötü bir şey yaptıktan sonra bunu söylemeleri çok komik. Demek istediğim, hiç kimsenin, bir çocuğu yanan bir binadan kurtardıktan sonra..."Ben de insanım" dediğini duymadım." Başarılı ve izlenmesi gereken bir dram. 7/10

Bkz. Ne İzledim? #1
Bkz. Ne İzledim? #2
Bkz. Ne İzledim? #3
Bkz. Ne İzledim? #4
Bkz. Ne İzledim? #5
Bkz. Ne İzledim? #6
Bkz. Ne İzledim? #7
Bkz. Ne İzledim? #8

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -