12 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 0 - 0 Trabzonspor | Golsüz Tek Kale
Yazan : steven_stiffler
7 Ekim 2013 Pazartesi
Maç öncesi mantığım galibiyet, hissiyatım beraberlikti. Mantığımın galibiyet olma sebebi Perşembe günü izlediğim Trabzonspor'du. Lazio karşısında açık oynadıkları için, bu maçta açık oynamasalar bile kötü durumdaki savunmalarına gol atabileceğimizi düşündüm. Hissiyatımın berabere olma sebebi yok, hissiyat işte...
Trabzonspor'da Mustafa Akçay bazı hatalarından ders çıkarmış. Mesela Olcan'ı sol bekten almış, orijinal yerine koymuş. Ancak bu sefer Aykut Demir sol bekteydi. Sağ bekte oynadığını görmüştüm ama sol bek bambaşka olay. Eh stoperde de Mustafa Yumlu olunca, sağdan bastırır; stoperlerin arasına attığımız ortalarla Webo ve Sow ile golü buluruz diye hesapladım. Takımda hem Bruno Alves, hem de Meireles olmayınca takımın vücudunun iki önemli organı protez gibi oluyor. Bruno Alves ligdeki en iyi ve en tecrübeli savunmacı olmasının yanı sıra, hücumda duran top organizasyonlarında da önemli bir isim. Meireles ise gösterişsiz bir oyun formatında oynatılsa da, orta sahadaki yükün büyük bölümünü yüklenen ve pas trafiğine yön veren oyuncu. Yerine oynayanı Holmen değil de Alper olarak düşünmek lazım. Holmen Alper'in, Alper Meireles'in yerine oynadı. Alper ile Meireles farklı oyuncular. Holmen ilginç futbolcu, yaşı 22-23 olsa büyük liglere transfer yapma potansiyeli var. Bunca yıldır üst düzey bir lige gidememiş olması ne kadar şanssızlığıysa, 28inde Fenerbahçe'ye gelmesi o kadar şansıydı. Maça iştahlı başlamamızda Holmen'in payı vardır. Adam direkt ileriye yönelik oynamaya çabalıyor. Çok çabalaması pas hatalarını da getirdi, 90 dakika sahada kalamadı ama olsun. Holmen'i beğendim ben dün. Trabzonspor'un yeteneği kısıtlı yerlilerin yanında Henrique gibi -bana göre iyi-, Adrian gibi oldukça iyi, Malouda ve Bosingwa gibi tecrübeli yabancıları var. Kaleci Onur Kıvrak da iyi kalecidir, 2010'da tek başına bizim bir şampiyonluğumuzu almıştır. Ancak şu hali net göbekli adamın. Fenerbahçe'ye karşı ekstra motive oluyor, ekstra maçlar çıkarıyor. Dün yine ekstra bir maç çıkardı bana göre... Kaçırdığımız pozisyonlar bir yana; sol bekinde Aykut Demir'in, stoperinde Yumlu'nun oynadığı takıma gol atamamak beni üzdü.
Gol atamamızın sebebi çok uzun zaman sonra forvetlerdi. Önceden "üretemiyoruz, ileri top taşıyamıyoruz. Götürsek Sow atar, Webo çakar, Emenike 5 yapar, Kuyt karambolde tamamlar" tarzı düşünceler vardı. Dün ürettik, istedik, aradık, iştahla saldırdık. Ancak üretkenlik skora yansımadı. Ersun Hoca'nın değişiklikleri bana göre çok yerinde değildi ama en azından risk aldı ve galibiyet için oynadı. Ayrıca Ersun Yanal'ın değişiklikleri karşısında Mustafa Akçay çok acayip değişiklikler yaptı, bir nevi afalladı. Forveti dörtlemek bana göre gecenin yanlış hamlesiydi. Zira 4 forvetimiz sahadaydı ama orta saha bomboştu. Neyse ki çok uzun sürmedi bu olay. Moussa Sow dün beni üzen bir performans gösterdi. Ayakta duramadığı gibi, oldukça laubali bir görüntüyle maçı golsüz ve formsuz tamamladı. Webo'nun çabası harikaydı ama yetmedi. Webo çok klas golcü. Emenike'deki patlama gücü ve hız, Sow'daki estetik Webo'da olsa; adam çok büyük golcü olur. İyisiyle kötüsüyle Emre Belözoğlu'nu da özlemişim. Trabzonspor'a karşı ne zaman çok üstün oynasak yenemiyoruz. Ayrıca Avni Aker'de gördüğümüz düşman muamelesinin bizim futbolcuları her sene ekstra motive ettiğine inanıyorum. İçeride biraz daha futbol düşünüyoruz. Deplasmanda futbolun asla sadece futbol olmadığını hatırlıyoruz.
Hakem dün bütün maç boyunca ağzında düdükle gezse de, maçı gerecek bir yönetim sergilemediğini düşünüyorum. Trabzonsporlu futbolcular; özellikle Onur ve her sezon olduğu gibi elbette Zokora ortamı germeye gelmişler. Tabi bunda başkanın da payı büyük. Trabzonspor çok acayip rol kesen, sindirilmiş ezilme psikolojisini kaldıramayan bir camia. Bizim taraftar yıllarca taşlandı Trabzon'da, yazılıp çizilmedi bile. Şimdi Trabzonspor başkanı ortamı gerebiliyor, taraftarı tahrik edebiliyor. "Başkanınız gelsin ulan" diyebiliyor. Yahu bunları Aziz Yıldırım yapsaydı neler olurdu bir düşünün?
Son olarak; futbolu bu noktaya getirenlere hakkımı bir kez daha helal etmiyorum.
Trabzonspor'da Mustafa Akçay bazı hatalarından ders çıkarmış. Mesela Olcan'ı sol bekten almış, orijinal yerine koymuş. Ancak bu sefer Aykut Demir sol bekteydi. Sağ bekte oynadığını görmüştüm ama sol bek bambaşka olay. Eh stoperde de Mustafa Yumlu olunca, sağdan bastırır; stoperlerin arasına attığımız ortalarla Webo ve Sow ile golü buluruz diye hesapladım. Takımda hem Bruno Alves, hem de Meireles olmayınca takımın vücudunun iki önemli organı protez gibi oluyor. Bruno Alves ligdeki en iyi ve en tecrübeli savunmacı olmasının yanı sıra, hücumda duran top organizasyonlarında da önemli bir isim. Meireles ise gösterişsiz bir oyun formatında oynatılsa da, orta sahadaki yükün büyük bölümünü yüklenen ve pas trafiğine yön veren oyuncu. Yerine oynayanı Holmen değil de Alper olarak düşünmek lazım. Holmen Alper'in, Alper Meireles'in yerine oynadı. Alper ile Meireles farklı oyuncular. Holmen ilginç futbolcu, yaşı 22-23 olsa büyük liglere transfer yapma potansiyeli var. Bunca yıldır üst düzey bir lige gidememiş olması ne kadar şanssızlığıysa, 28inde Fenerbahçe'ye gelmesi o kadar şansıydı. Maça iştahlı başlamamızda Holmen'in payı vardır. Adam direkt ileriye yönelik oynamaya çabalıyor. Çok çabalaması pas hatalarını da getirdi, 90 dakika sahada kalamadı ama olsun. Holmen'i beğendim ben dün. Trabzonspor'un yeteneği kısıtlı yerlilerin yanında Henrique gibi -bana göre iyi-, Adrian gibi oldukça iyi, Malouda ve Bosingwa gibi tecrübeli yabancıları var. Kaleci Onur Kıvrak da iyi kalecidir, 2010'da tek başına bizim bir şampiyonluğumuzu almıştır. Ancak şu hali net göbekli adamın. Fenerbahçe'ye karşı ekstra motive oluyor, ekstra maçlar çıkarıyor. Dün yine ekstra bir maç çıkardı bana göre... Kaçırdığımız pozisyonlar bir yana; sol bekinde Aykut Demir'in, stoperinde Yumlu'nun oynadığı takıma gol atamamak beni üzdü.
Gol atamamızın sebebi çok uzun zaman sonra forvetlerdi. Önceden "üretemiyoruz, ileri top taşıyamıyoruz. Götürsek Sow atar, Webo çakar, Emenike 5 yapar, Kuyt karambolde tamamlar" tarzı düşünceler vardı. Dün ürettik, istedik, aradık, iştahla saldırdık. Ancak üretkenlik skora yansımadı. Ersun Hoca'nın değişiklikleri bana göre çok yerinde değildi ama en azından risk aldı ve galibiyet için oynadı. Ayrıca Ersun Yanal'ın değişiklikleri karşısında Mustafa Akçay çok acayip değişiklikler yaptı, bir nevi afalladı. Forveti dörtlemek bana göre gecenin yanlış hamlesiydi. Zira 4 forvetimiz sahadaydı ama orta saha bomboştu. Neyse ki çok uzun sürmedi bu olay. Moussa Sow dün beni üzen bir performans gösterdi. Ayakta duramadığı gibi, oldukça laubali bir görüntüyle maçı golsüz ve formsuz tamamladı. Webo'nun çabası harikaydı ama yetmedi. Webo çok klas golcü. Emenike'deki patlama gücü ve hız, Sow'daki estetik Webo'da olsa; adam çok büyük golcü olur. İyisiyle kötüsüyle Emre Belözoğlu'nu da özlemişim. Trabzonspor'a karşı ne zaman çok üstün oynasak yenemiyoruz. Ayrıca Avni Aker'de gördüğümüz düşman muamelesinin bizim futbolcuları her sene ekstra motive ettiğine inanıyorum. İçeride biraz daha futbol düşünüyoruz. Deplasmanda futbolun asla sadece futbol olmadığını hatırlıyoruz.
Hakem dün bütün maç boyunca ağzında düdükle gezse de, maçı gerecek bir yönetim sergilemediğini düşünüyorum. Trabzonsporlu futbolcular; özellikle Onur ve her sezon olduğu gibi elbette Zokora ortamı germeye gelmişler. Tabi bunda başkanın da payı büyük. Trabzonspor çok acayip rol kesen, sindirilmiş ezilme psikolojisini kaldıramayan bir camia. Bizim taraftar yıllarca taşlandı Trabzon'da, yazılıp çizilmedi bile. Şimdi Trabzonspor başkanı ortamı gerebiliyor, taraftarı tahrik edebiliyor. "Başkanınız gelsin ulan" diyebiliyor. Yahu bunları Aziz Yıldırım yapsaydı neler olurdu bir düşünün?
Son olarak; futbolu bu noktaya getirenlere hakkımı bir kez daha helal etmiyorum.
Çok yerinde bitirmişsin arkadaşım . Al benden de o kadar !