Yazan : steven_stiffler 3 Ocak 2011 Pazartesi

Uzun zamandır çok film izliyorum. Her boş vaktimi film izleyerek geçiriyorum diyebilirim. Hatta Torrent hiç durmaz, sürekli film indiririm. Geçen ay işler çok yoğundu ama yine de epey film izlemişim. Bundan sonra Blogda geçtiğimiz ay izlediğim filmler ve verdiğim puanları paylaşacağım. Geçen Ay Kick Ass ve Klass filmlerini yazmış, herkese tavsiye etmiştim. Kick-Ass şüphesiz geçen ay izlediğim, hatta geçen yıl izlediğim filmlerden en iyisi. Bu iki filmi yazdığım için liste dışı bırakıp, diğer filmlere değineceğim. Bir filmde aradığım kriter her zaman sürükleyici ve mantıklı olması değil. Bazen çok boş beleş filmleri bile sevebiliyorum. Hep spor, hep futbol yazmak da sıkıyor bazen. Bundan sonra filmlere de çomak sokup, bol hatun fotosu falan paylaşasım var. Haa bir de FM Kariyer serime devam etmek istiyorum.

İlk olarak geçen ay izlediğim En Kötü Filmleri yazacağım. Hep kötü film izlerim ama geçen ay izlediğim 3 film bünye kaldırmayacak derecede kötüydü.

Geçen ay izlediğim en kötü film, şüphesiz Penthouse filmiydi. Normal şartlarda yarıda kapatacağım bir film. İş için İzmir'e gitmem gerekti ve yanıma her güne 1 tane gelecek sayıda film aldım. Uzun zamandır arşivde bekleyen, bana çekici gelmeyen filmleri yanıma aldım. Böylelikle mecburiyetten izlemiş olacaktım. Ayrıca "kadroda Kaley Cuoco var lan, idare etsin yeter" diye düşündüm. Ancak tam bir zaman kaybıydı. Harddiskten pek film silme huyum yoktur, ama eve döner dönmez ilk işim bu filmi silmek oldu. Popoya kanmayın panpalar.

IMDB Puanına kanıp indirdiğim filmlerden birisi. Ayrıca Kore Sinemasının çekici bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Duygularımı yitirdiğim anlarda açarım bir Kore yapımı aşk filmi. Duygulanırım, insancıllaşırım. Rüya ile gerçek arasında gidip gelen bu film oldukça sıkıcı ve gereksizdi. Sonunu merak etmeden kapattım,uyudum. 3 puan bile fazla...


Ahhh Tamara, Vah Tamara... Biraz American Psycho 2 tadı alırım umuduyla indirip izlediğim bu filme de 3 puandan fazla veremedim. Oysa afişteki ablam American Psycho 2'deki Mila Kunis'e ne kadar da benziyordu.

Bizim Okul filminin İngiliz çakma versiyonu. Herkes tarafından ezilen, alay edilen tombalak bir gün intihar eder ve film başlar. Başroldeki okul başkanı kız profili cuk oturmuş. Çirkin ve sevimsiz bir kıza başrol oynatmışlar. Her çirkin kız okul başkanı değildir, ancak her okul başkanı kız çirkindir. Fatoş Kabasakal'a benzeyen kötü kız rolündeki April Pearson* güzelliğiyle filme +1 puan kazandırıyor.

Geçelim Ortalama, hoş vakit geçirten, başka da birşey vermeyen filmlere... Kafa dağıtmak için böyle filmlerin de gerekli olduğunu düşünüyorum.

Günümüzde çok görülen birşey aslında uzaktan aşk yaşamak. Bilmiyorum belki eskiden de vardır ama eskiden bu kadar yaygın olduğunu düşünmüyorum. Şimdi MSN adresini alan, uzaktan manita yapıyor. Sevgilisinden yeni ayrılmış tiplememiz, bir barda tanıştığı Erin'e aşık oluyor. (Aman ne farklı bir konu!) Aralarına mesafeler falan giriyor, uzaktan yürütme çabaları, tipik tripler falan... Başrol oyuncularından Drew Barrymore'un Justin Long'dan çok daha yaşlı durduğunu belirtmekte fayda var. Ancak çok sempatikti bu filmde. Özellikle gülüşüne hasta oldum. Sıkıcı değil. Vizyon filmi ama sinemada izlemeye değmez. Alın,indirin izleyin falan.

Starter For 10 (2006) - 6/10
Kapçık ağızlı Rebecca Hall'un, kızların ölüp bittiği James McAvoy'la başrolü paylaştığı film. Çalışkan erkek, duyarlı kız teması. James McAvoy'un nasıl bir tipsiz olduğunu görmek isteyenler izlesin. Konu olarak, türün diğer filmlerine nazaran daha farklı ve hoştu. Ayrıca James'in duvarında The Graduate posteri var lan daha ne olsun ? Hem bir partide de The Graduate'in parçalarını çalıyorlardı. Evet güzel artılar bunlar...

Dünyanın en güzel kadınlarını say deseniz, Liv Tyler'ı bu listeye sokmazdım. Taaa ki bu filmi izleyene kadar. Güzel bir yapım bu. Liv Tyler sadece filmdeki elemanları etkilemekle kalmıyor, izlerken sizi de etkisi altına alabiliyor.

Nick and Norah's Infinite Playlist (2008) - 6/10
Başroldeki tipsiz kızın farklı bir çekiciliğini olduğunu hissediyorsunuz filmi izlerken. Eleman da tam sütoğlan. Yeni bir filmi daha var,onu da izleyeceğim en kısa zamanda. Filmde gaylere guylara hiç gerek yoktu.

Easy A (2010) - 5,5/10
IMDB'yi her zaman ciddiye almamak gerektiğini gösteren bir film. 7,3 puanı var şu an. 20 binden fazla insan oy kullanmış. Benden 5,5 puan çıktı. Çoooook sıradan bir film. İri göğüslü Aly Michalka her yerde karşıma çıkıyor bu aralar. Emma Stone için hoş hatun diyorlar. Bana çok farklı gözükmedi. "İzlemezseniz birşey kaybetmezsiniz" türünden bir film.

Cashback (2006) - 6/10
2 senedir elimde, izlememiştim. Geçenlerde Yasin yazdı, izleyeyim dedim. Umduğum tadı alamadım. Zaman kavramını işleyen, zamana güzellik(çıplaklık) katan bir film. IMDB'de 7,5 ortalaması var. Bence boş vakiti filmi ama izlemeyin demem. Beğenenler muhakkak olacaktır.


Türkçe ismini "Ananı da!" şeklinde yapmışlar. Ödüllü film... Hakikaten bazen "Ananı da!" dedirtiyor. Farklı bir lezzet arayanlara tavsiye edilir. Ancak ben ortalamasında 7,8 puanın çok fazla olduğunu düşündüğüm için 6,5 puan verdim.

Ben X (2007) - 7/10
Klass filminin üzerimde bıraktığı etkiden sonra benzer bir film olan Ben X'i de izlemek istedim. Bu da bir Avrupa yapımı; Belçika/Hollanda. Klass kadar etkilemedi. Ancak ikisi de dramatik, ikisi de sağlam ders veriyor. İkisinin de sonu şaşırtıyor. Bir bilgisayar oyununda etkisinde kalan, Otizm hastası bir çocuk. Benny rolündeki eleman müthiş bir oyunculuk çıkarmış. Arka plandaki anlatım sahneleri olmasa daha güzel olabilirdi.

Mary and Max'te uğradığım hayal kırıklığından sonra bu animasyon iyi geldi. Sıcak bir anlatımı ve eğlendiren bir yapısı var. Bir animasyon filminde olmazsa olmaz iki özellik. Kızlardan Edith olan çok sevimli. (Hayır küçüğünü demiyorum, ortanca olanı diyorum. Yani doğru diyorum; adı Edith.)

Vizyon filmi, bilmeyen yoktur zaten. Yönetmen kalitesini konuşturmuş. Justin Timberlake'in oyunculuğu idare etmiş. Abartıldığı kadar iyi değil ancak güzel film. Kürek yarışı sahnesindeki müzik de on numara. Aradım buldum akşam; Trent Reznor and Atticus Ross - In the Hall of the Mountain King şarkının ismi. Ağır spoiler olacak ama söylemeden duramayacağım. Millet bir kızdan ilham alıp Facebook gibi bir icat yaratıyor ulan!

Das Experiment (2001) - 8/10
Geçen ay izlediğim en iyi film şüphesiz. Hapishane filmlerini severim. Oyuncular da çok iyiydi. Özellikle Berus'a ayar oldum. Çok başarılı oynamış. Alman Nazisi eleman... Şu Moritz Bleibtreu da hep kaliteli yapımlarda yer alıyor. İzlemeyen kalmasın ağalar !

Benim yapacağım film yorumları ancak bu kadar olur. Değişiklik olsun, her ay seriye devam edeyim dileğim.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -