Yazan : steven_stiffler 21 Şubat 2013 Perşembe

Ocak ayında izlediğim filmleri ancak yazabiliyorum. Yeni açıköğretim sistemi malumunuz... O kadar ders çalışacak vaktim olsa, neden açıköğretimle uğraşayım ? O da ayrı bir mesele... Azerbaycan'a gittim, normalde orada her akşam film izlerdim. Bu sefer ders çalışmak zorunda kaldım. Askerlik yakın, yeşil donları alın diyecektim ki; iyi vize notlarından sonra berbat final sorularıyla yüzleştim. Beklemedeyiz bakalım. O yüzden 2013'e sinema açısından doyurucu başlayamadım.

Bin-Jip ile birlikte Kim Ki Duk'un en ünlü iki filminden biri. Sanki kafa dinlendirici bir yapısı var gibi başlıyor ama öyle devam ettiğini söylemek zor. İlkbahar,Yaz eyvallah; ama Sonbahar,Kış'ın gerçek hayattaki kadar yorucu olduğunu söylemek lazım. İnsan ömrünü mevsimlerle bağdaştırarak anlatmak Kim Ki-Duk'tan beklenecek kalitede. Çocuğun hayvanlara işkence ettiği sahnelerde sinirlerim bozuldu. Usta Keşişin olaylara bakışı ve müdahaleleri de oldukça etkileyiciydi.

Vıcık vıcık aşklara inat psikopat bir aşk filmi... Bilmiyorum, sadece "aşk filmi" olarak da nitelendirmemek lazım. Başlangıcı çok pozitif, sebepsiz yere mutluluk veriyor. Sonlarında bir anlamsızlık, bir eksik kalmışlık var. El kamerası falan kullanılmış ama ben çekimleri çok beğendim. Kurgu sıradışı düşünülmüş ancak tam istenilen düzeyde uygulanamamış bence. Çok düşük bütçeyle, izlenebilirliği yüksek bir film yapmışlar. Çekimler ve özellikle müzikler harika... Lykke Li duyunca zaten içim bir huzur doldu.

Birbirinden farklı karakterde iki üvey kardeşin, birbirinden zıt olaylarla yollarını kesişmesini anlatan güzel bir film. Adamım Moritz Bleibtreu yine rolün hakkını vermiş. Bu arada çok güzel bir afişi olduğunu düşünüyorum. Film pek çok açık sahneyle akılda kalacakken, sonunda kurtarmış ve sonuyla akılda kalmayı daha fazla haketmiş.

Çok bizden bir hikaye Çoğunluk. Diyaloglar bire bir yaşantımızdan... Film de bu yüzden çok doğal. Kanka muhabbetlerinin aynısını yaşamayan erkek yoktur. Yine baba baskısı (ki buradaki aile çok muhafazakar bir aile de değil) gençleri bunaltan ve hayatlarında çizmek istedikleri yola taş koyan bir unsurdur. Bunlar çok güzel yansıtılmış. Ancak pek neden-sonuç ilişkisi olmayan bir film. Neden var ama sonuç yok. O yüzden çok abartılacak bir film olmadığını düşünüyorum.

Mark Ruffalo overrated bir oyuncu olsa da, filmin hakkını vermiş. Çok sıradışı bir şey beklemiyordum, tercih etme sebebim yorumların genelinin olumlu oluşu. Bir haftasonu filmi olarak keyif aldığımı söyleyebilirim. Çok duygulanmadım, çok da gülmedim belki ama izlerken keyif aldım. Güldüğüm az biraz sahne vardı, en çok Hayalet Avcısı sahnesine güldüm. 

Çerezlik ve hareketli bir film. Başlangıcı güzel yapıyor aslında... Ancak klişelerden kurtulamıyor. Haa duvarın öte tarafındaki tipler çok saçma ama oldukça başarılı. Zaten filmin atmosferini sevdim. Sanki bambaşka bir dünyada geçiyor. Ee baştan sona da aksiyonu barındırıyor ancak bu özelliğiyle ancak televizyonda izlenecek bir film olmuş. Hayko Cepkin'in Sol karakterini canlandırarak sinemaya adım attığı film de diyebiliriz :)

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -