3 dakika önce
- Anasayfaya Dön »
- Sinema »
- Ne İzledim? #26
Yazan : steven_stiffler
21 Şubat 2013 Perşembe
Ocak ayında izlediğim filmleri ancak yazabiliyorum. Yeni açıköğretim sistemi malumunuz... O kadar ders çalışacak vaktim olsa, neden açıköğretimle uğraşayım ? O da ayrı bir mesele... Azerbaycan'a gittim, normalde orada her akşam film izlerdim. Bu sefer ders çalışmak zorunda kaldım. Askerlik yakın, yeşil donları alın diyecektim ki; iyi vize notlarından sonra berbat final sorularıyla yüzleştim. Beklemedeyiz bakalım. O yüzden 2013'e sinema açısından doyurucu başlayamadım.
Bin-Jip ile birlikte Kim Ki Duk'un en ünlü iki filminden biri. Sanki kafa dinlendirici bir yapısı var gibi başlıyor ama öyle devam
ettiğini söylemek zor. İlkbahar,Yaz eyvallah; ama Sonbahar,Kış'ın gerçek
hayattaki kadar yorucu olduğunu söylemek lazım. İnsan ömrünü
mevsimlerle bağdaştırarak anlatmak Kim Ki-Duk'tan beklenecek kalitede.
Çocuğun hayvanlara işkence ettiği sahnelerde sinirlerim bozuldu. Usta
Keşişin olaylara bakışı ve müdahaleleri de oldukça etkileyiciydi.
Vıcık vıcık aşklara inat psikopat bir aşk filmi... Bilmiyorum, sadece "aşk filmi" olarak da
nitelendirmemek lazım. Başlangıcı çok pozitif, sebepsiz yere mutluluk
veriyor. Sonlarında bir anlamsızlık, bir eksik kalmışlık var. El
kamerası falan kullanılmış ama ben çekimleri çok beğendim. Kurgu
sıradışı düşünülmüş ancak tam istenilen düzeyde uygulanamamış bence. Çok
düşük bütçeyle, izlenebilirliği yüksek bir film yapmışlar. Çekimler ve
özellikle müzikler harika... Lykke Li duyunca zaten içim bir huzur
doldu.
Birbirinden farklı karakterde iki üvey kardeşin, birbirinden zıt
olaylarla yollarını kesişmesini anlatan güzel bir film. Adamım Moritz
Bleibtreu yine rolün hakkını vermiş. Bu arada çok güzel bir afişi
olduğunu düşünüyorum. Film pek çok açık sahneyle akılda kalacakken,
sonunda kurtarmış ve sonuyla akılda kalmayı daha fazla haketmiş.
Çok bizden bir hikaye Çoğunluk. Diyaloglar bire bir yaşantımızdan...
Film de bu yüzden çok doğal. Kanka muhabbetlerinin aynısını yaşamayan
erkek yoktur. Yine baba baskısı (ki buradaki aile çok muhafazakar bir
aile de değil) gençleri bunaltan ve hayatlarında çizmek istedikleri yola
taş koyan bir unsurdur. Bunlar çok güzel yansıtılmış. Ancak pek
neden-sonuç ilişkisi olmayan bir film. Neden var ama sonuç yok. O yüzden çok abartılacak bir film olmadığını düşünüyorum.
Mark Ruffalo overrated bir oyuncu olsa da, filmin hakkını vermiş. Çok
sıradışı bir şey beklemiyordum, tercih etme sebebim yorumların genelinin
olumlu oluşu. Bir haftasonu filmi olarak keyif aldığımı söyleyebilirim.
Çok duygulanmadım, çok da gülmedim belki ama izlerken keyif aldım.
Güldüğüm az biraz sahne vardı, en çok Hayalet Avcısı sahnesine güldüm.
Çerezlik ve hareketli bir film. Başlangıcı güzel yapıyor aslında...
Ancak klişelerden kurtulamıyor. Haa duvarın öte tarafındaki tipler çok
saçma ama oldukça başarılı. Zaten filmin atmosferini sevdim. Sanki
bambaşka bir dünyada geçiyor. Ee baştan sona da aksiyonu barındırıyor
ancak bu özelliğiyle ancak televizyonda izlenecek bir film olmuş. Hayko
Cepkin'in Sol karakterini canlandırarak sinemaya adım attığı film de diyebiliriz :)
Yorum Gönder