Archive for Aralık 2011

Norwich 0 - 2 Tottenham | EPL 18.Hafta

Premier Lig'in en mütevazı kadrosuyla, en oturmuş kadrolarından birinin karşılaşmasıydı. Norwich sezona belki kötü başlamadı ama stadı ve atmosferi hâla bir Championship takımı havasında... Keza kadrosu da öyle. Bu sezon belki kalırlar ama önümüzdeki sezon Blackpool gibi bir düşüş yaşayabileceklerini düşünüyorum.

Zaten Tottenham maçında da bireysel yetenek farkları gözler önündeydi. Tottenhamlı oyuncular rakibin her pas girişimini bozdu, çalım atarken bile rahattılar. Gollerde de öyle... Kalite farkının bu kadar bariz olması Tottenham'a baştan sona üstün bir oyunla gösterdi. Kolay atılan goller ile kolay bir galibiyet geldi. Chelsea, Manchester City, Arsenal puan kaybetmişken; Tottenham ve Manchester United haftanın en kârlı takımları oldular. Tottenham bu 3 puanla Chelsea beraberliğini de telafi etmiş oldu. 2 gol atan Bale ise maçın yıldızı. 2 gol atmasaydı bile maçın yıldızı olurdu.

Premier Lig'de güzel bir haftasonu futbolseverleri bekliyor yine. Tahminlerim;

Manchester United, Blackburn'ü iyice dibe hapseder. Kendisi de zirve yürüyüşüne devam eder. Arsenal bu haftaki kaybın ardından QPR karşısında rahat kazanır. Chelsea Aston Villa'yı yenmek zorunda... Sunderland'in Manchester City'ye çelme takma ihtimali var. Tottenham'ın ise Swansea karşısında yine kazanarak, haftayı kârda kapatacağını düşünüyorum.
29 Aralık 2011 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Claudio Lopez

Bana Lazio'yu sevdiren üstatlardan Claudio Lopez; profesyonel olduğu Racing Club formasıyla... Gençliğinde Arjantin pembe dizilerinde oynayan uzun saçlı abilerden farksızmış.
24 Aralık 2011 Cumartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Tottenham 1 - 1 Chelsea | EPL 17.Hafta

Beraberlik beklediğim bir maçtı. Chelsea iyi olsaydı, Tottenham'ın kazanmasını beklerdim. Ancak Chelsea'nin kötü ve mağlubiyet kredisi olmaması dolayısıyla beraberlik koparmasına ihtimal veriyordum. Tottenham'ın çok üzüldüğü bir skor olduğunu ve çok şey kaybettiğini düşünmüyorum. Bir maç eksikleri de var; Chelsea ile puan farkını 5'e çıkarırlarsa sorun yok.

Maçta atılan 2 gol de aynı... İkisinde de 3 numaraların büyük payı var. Gareth Bale, soldan ortasıyla Adebayor'un golünde aslan payının sahibi oldu. Aynı şeyi Ashley Cole da yaptı. Soldan ortasıyla Sturridge'in golüyle aslan payının sahibi oldu. Sturridge'in yükselişi devam ediyor. Chelsea için adeta yeni bir transfer oldu.

Chelsea 17 maç sonunda 33 , Tottenham 16 maç sonunda 35 puanda.


Tottenham : Friedel, Walker, Gallas, King, Ekotto, Sandro, Parker, Modric, Bale, Van der Vaart (46' Pavlyuchenko), Adebayor

Chelsea : Cech, Bosingwa, Ivanovic (33' Ferreira), Terry, Cole, Ramires, Obi Mikel (45' Romeu), Meireles, Mata, Drogba (76' Torres), Sturridge
23 Aralık 2011 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lider!

Hoca şöyleydi, böyleydi. Kadro yetersizdi. Takımdan çok umutlanmamak lazımdı. Jerrels ve Gist sorundu. Sakatların yokluğunu çok hissediyorduk. Euroleague grup maçları boyunca konuştuklarımız bunlardı. Tüm bunlara rağmen gruptan lider çıktık. Bennet Cantu'yu deplasmanda 83-76 mağlup ettik.

Euroleague'de gruptan lider çıkan ilk Türk takımı,
ve
Bennet Cantu'yu sahasında yenen ilk ve tek takım;
Fenerbahçe Ülker!

Şimdi sorunları bir kenara bırakıp kenetlenme zamanı. Seribaşı olmak gibi bir avantajımız da var. Kadroya yapılacak bir takviyeyle bu takımın Final Four oynayacağına inanıyorum.
Yazan: steven_stiffler

Lazio 0 - 0 Chievo | Serie A 1.Hafta

Mavi ya da lacivert formalı bir takımla, sarı formalı bir takımın maçı çok hoş bir görsellik sunuyor. Sezon başında Lazio'nun Villarreal hazırlık maçında da belirtmiştim. Serie A'da ilk hafta ertelenmişti. O maçlar oynandı. Dün akşam 19.00'da başlayan maçta Udinese ve Juventus birbiriyle yenişemeyince; Milan haftanın en kârlı takımı olmayı garantilemişti. Haftanın kârlı diğer takımı olmak için ise; Lazio'nun şansı vardı.

Chievo orta sıralara oynuyor. Düşme korkusu yok, olacağını da sanmıyorum. Rahat bir takım hüviyetindeler. Lazio ise tıpkı geçen sezon olduğu gibi zirve mücadelesi içerisinde... Evinde bu tip maçları kazanamadığı takdirde yine geçen sezon olduğu gibi gardları düşebilir. Serie A'da ilginç maçlar oynandı dün, bol gol vardı. Napoli'nin Genoa'yı 6-1 yenmesi gecenin en flaş skoruydu. Lazio-Chievo maçı da oldukça ilginçti. Bir dünya pozisyon kaçtı. Hem de öyle böyle pozisyonlar değil... Lazio ideal savunma dörtlüsüne dönmüş olsa da; bireysel savunma hatalarıyla Chievo'ya inanılmaz pozisyonlar verdi. Hep Marchetti devleşiyordu, dün de Bizzarri devleşti. Lazio 1 puanı aldı, 16. hafta sonunda zirvenin 4 puan gerisinde; 4.sırada kaldı. Ben 1 puanı kâr saymak zorunda kaldım, çünkü Chievo gerçekten acayip goller kaçırdı.

Lazio : Bizzarri, Konko (85' Kozak), Biava, Dias, Radu, Cana, Ledesma, Lulic, Hernanes (46' Alvaro Gonzalez), Cisse (65' Rocchi), Klose

Chievo : Sorrentino, Andreolli, Cesar, Frey, Jokic, Bradley, Luciano (75' Sammarco), Hetemaj, Thereau (80' Morero), Paloschi (72' Moscardelli), Pellissier
22 Aralık 2011 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Antalyaspor 0 - 0 Fenerbahçe | STSL 17.Hafta

Dünyanın en dandik liglerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Spor Toto Süper Lig'de ligin yarısı olan 17.Haftayı geride bırakıyoruz. Fenerbahçe için bıraktık hatta... 3 Temmuz sabahı dün gibi. Onca olayın üstüne 17 lig maçı oynamışız, şaka gibi... Bu 17 maçlık ilk periyotta onca zorluğa rağmen topladığımız 35 puanın ve sergilediğimiz performansın iyi olduğunu düşünüyorum.

Biraz halamın bıyığı olsaydı,amcam olurdu tarzında olacak ama makina gibi işlemeye başlayan takımımız dış güçler tarafından bozulmasaydı, şu an çok farklı şeyler konuşuyorduk olacaktık. Yine puan kayıplarımız olacaktı, belki yine Galatasaray'a yenilecektik ama mutlu ve umutlu bir takımımız olacaktı. Ben oyuncularımızda umutsuzluk görüyorum, içimi de bu acıtıyor. Dün Aykut Kocaman'ın soruşturma öncesinde transfer listesinde yer alan isimleri gördüğümde de içim çok acıdı. Bizi bu günlere getirenlerden elbet hesap sorulacaktır, ona şüphem yok. Büyük aşklar, büyük acıları beraberinde getiriyor. Bunları bir sıkıntı,dert olarak yazmıyorum. Benim Fenerbahçe'den her zaman umudum var.

Umut konusunu açmışken... Ligin bence en düz kadrolardan birine sahip olan Antalyaspor ile deplasmanda yaptığımız puan mücadelesinde 2 puan bıraktık. Ancak 2 puandan çok taraftarın Henri Bienvenu'den umudunu kesmesi ön plana çıktı. Üzüldüm. Bienvenu'ye de üzüldüm, taraftarın tavrına da... Hani bu sezon şampiyonluk sezonu değil de, Fenerbahçelilik yılıydı? Hani Aykut hocaya hep destek? Süreç malum... Emenike gitmiş, Niang gitmiş. Yabancı transfer için bütçe kısıtlı. Paranın yettiği oyuncular da yarın küme düşürülmeyeceği garanti olmayan Fenerbahçe'ye gelmek istemiyor. Henri Bienvenu potansiyelli bir forvet. Niang'ın Fransa 2.liginde oynadığı yaşta, Bienvenu büyük bir kulübe geliyor. Hala bunun heyecanını atamamış olmasını normal karşılıyorum. Üstelik takımda tüm futbolcular üzerinde bir baskı ve karmaşık duygular var. Bu sezon da şampiyon olsalar, sezon sonu küme düşürülmeyecekleri garanti değil... Haa benim vicdanımda takım şampiyon, geçen sezon da şampiyon, bu sezon da... Ama hazırlanan ortam Galatasaray'ın şampiyonluğunu tetikliyor. Muhtemelen sezon sonu Galatasaray mutlu sona ulaşacak. İyi oldukları için değil, minare kılıfına uygun olarak hazırlandığı için... İyi olsalardı, tarihinin en zor günlerini yaşayan Fenerbahçe ile puan farkı 2 olmazdı.

Sözüm odur ki; Bienvenu'ye şans tanıyın. Formanın hakkını veren futbolcularımızın hepsiyle gurur duyun. Hepsine destek olun. Bu dandik ligin en güzel takımı, en güzel geleneğidir Fenerbahçe...
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Sadri Şener Hakkında...

3 yıldır blog yazıyorum. Rakip takımlar hakkında maç yazıları harici pek birşey yazmam. Ancak son zamanlarda hafızamın bana anımsattığı bazı şeyler için, Trabzonspor başkanı Sadri Şener için bir şeyler yazma gereksinimi hissettim. Sadri Şener'in Trabzonspor'a daha önceden başkanlık, yöneticilik yaptığı dönemleri hatırlamam. Sadece 2008 yılının başında yeniden Trabzonspor başkanlığına seçildiği dönemden itibaren aklımda kalan bir takım detayları belirteceğim. Aslında o kadar geriye de gitmeyeceğim. Trabzonspor'un bizi mağlup edip Türkiye Kupası'nı aldığı döneme gitmem yeterli olacaktır.

Malum soruşturma süreci öncesinden söylemek gerekirse; Trabzonspor belli gelenekleri olan, Türkiye'de 6 defa şampiyonluğa ulaşmış, saygı duyulması gereken bir takım benim için. Herhangi bir nefret, sempati, antipati duygusu beslemem. Trabzonspor deplasmanları her zaman zor olmuştur, taraftarımız genelde taşlanmıştır. Takımımıza genelde nefret saçılmıştır. Buna rağmen Trabzonspor'a beslediğim bir kin duygusu olmamıştır. Fenerbahçe taraftarının pek çoğunun böyle düşündüğünü zannediyorum.

İlk olarak; 2009-2010 devre arası transfer dönemi... Fenerbahçe'nin Daum ile şampiyonluk hedefi var. Trabzonspor kaçıncı sırada hatırlamıyorum. Gökhan Ünal için; 3.5 Milyon Euro + Burak Yılmaz'ı Trabzonspor'a veriyoruz. Fenerbahçe için tartışılabilecek, Trabzonspor için ise makul ve kârlı sayılabilecek, iki takımın da çıkarını düşündüğü, tamamen iyi niyetle gerçekleştirilmiş bir transfer durumu söz konusu. Şimdi, 5 Mayıs 2010 Kupa finali... Trabzonspor ile Şanlıurfa'da karşılaşacağız. Aynı zamanda ligde de Bursaspor ile şampiyonluk mücadelesi vermekteyiz. Kupaya olan şanssızlığımız malum... Alex ile 1-0 öne geçiyoruz. Trabzonspor bizi 3-1 yenerek kupaya uzanıyor. Maç sonrası Trabzonspor başkanı Sadri Şener'in medyaya açıklamaları oluyor. Bursaspor ile yarışan Fenerbahçe'nin muhtemelen şampiyon olacağını ve o yüzden kupayı almalarının da kendileri için iyi olduğunu söylüyor. Aslında açıklamalarının detayını okuduğumuzda; Sadri Şener'in oldukça dostane bir konuşma yaptığını söyleyebiliriz. Forumları hepiniz az çok takip ediyorsunuzdur. Forumları sevmeyen biri bile illa ki takip ediyordur. Ben de o dönem pek çok forumda okuyorum. Sadri Şener'in Fenerbahçe ile iyi ilişkileri olduğu, hatta bazı yerlerde abartılıp Fenerbahçe kongre üyesi olduğu bile söyleniyor. Zaten tavırları da itici değil. Medyaya verdiği pek çok demeç sempatik bulunuyor. Yine ekşisözlük yorumlarına baktığımda; Sadri Şener için "tonton,sempatik vs." yakıştırmalar yapıldığını görüyorum.

Aynı sezonun son maçı... Sadri Şener'e soruyorlar.
-"Fenerbahçe maçından beklentiniz nedir?"
Sadri Başkan alaycı bir tavırla; "Ne olsun? Yenilip geleceğiz" diyor. Sadri Şener'in kamuoyunda öyle bir izlenimi var ki; bugün şike delili sayılabilecek bu açıklama hakkında kimse kötü birşey düşünmüyordu. Malum maçı hepiniz biliyorsunuz. Kaderin bir cilvesidir ki; Fenerbahçe'nin gönderdiği Burak Yılmaz Fenerbahçe'yi yıkan golü atarken; Fenerbahçe dünyaları kaçırıyordu. Trabzonspor bizi şampiyonluktan ediyordu. Yanlış anons skandalı yaşıyoruz. Ben dahil, pek çok Fenerbahçeli ağlıyor, gözlerine inanamıyor. Garip olan ise, Fenerbahçe taraftarı Trabzonspor'a yine kin beslemiyordu. Bir Denizlispor öfkesi ve nefreti yoktu. Aksine; Onur Kıvrak'ın performansı takdir edilmiş, Burak Yılmaz'ın tek şutunun gol olması hakkında konuşulmuştu. Maçtan sonra Sadri Şener; Bursaspor'un şampiyonluğunu tebrik ediyor, ancak anlamsızca kendilerinin daha fazla şampiyon olduğunu söyleyen bir açıklama yapıyordu. Fenerbahçe yönetimi ile Trabzonspor yönetiminin iyi ilişkileri yine devam etti. Sadece; 1996'dan beri Fenerbahçe kompleksi yaşayan Trabzonspor taraftarları, Fenerbahçe'yi şampiyonluktan etmenin mutluluğunu yaşıyordu.

Fenerbahçe'yle ve Aziz Yıldırım'la iyi ilişkileri olan Sadri Şener'in düşüncelerini değiştiren Trabzonspor'dan sonra ilk kez bir Anadolu takımı, Bursaspor'un şampiyon olması olabilir. Toplum; Anadolu'dan şampiyon çıkmaz diye düşünürken Bursaspor'un şampiyon olması; Trabzon halkını da gaza getirmiş, Trabzonspor taraftarlarının başkan üzerinde baskı kurmalarını sağlamış olabilir. Sadri Şener de siyasi ilişkilerini ve Trabzon'un siyasi lobilerini ardına alarak şampiyonluk için düğmeye basmıştı. Zira, Bursaspor'un şampiyonluğunda da Faruk Çelik siyasi etkeni vardı. Sadri Şener'in şampiyonluk için düğmeye basması demek; iyi ilişkiler kurduğu Fenerbahçe ile karşı karşıya gelecek olması demekti. Öyle de oldu. Trabzonspor ile Fenerbahçe şampiyonluk için yarıştı. Gülen taraf Fenerbahçe oldu. Şimdi maç sonrası Sadri Şener'in Telegol'e söylediklerine dikkat!

Özellikle 1:02'de söylediklerine dikkat edin. Henüz Mayıs ayı, Fenerbahçe şampiyonluğu kutluyor. Sadri Şener; Fenerbahçe'nin şaibeli gollerle şampiyon olduğunu duyduğunu söylüyor. Arkada ne idüğü belirsiz biri ise; Aziz Yıldırım'ın çantaları geyiği yapıyor. Sadri Şener'de sinsi bir sırıtış. Benim düşüncem ve iddiam; Fenerbahçe'nin başına gelecekler o günden biliniyor. Sadri Şener'e şampiyonluk vaadediliyor. Fenerbahçe'nin şampiyon olması durumunda ise; bir oyun planlandığı çok net. Herşey hazır, sadece güzel bir senaryo yazmak kalıyor. Sadri Şener sürekli açıklama yapıyor, sürekli medyaya konuşuyor. "Fenerbahçe şampiyon olsaydı, tebrik ederdik" gibi manidar bir açıklaması var. Herşey hazırlanmış. Seçimler bekleniyor. Hem siyasi parti seçimleri, hem de TFF Başkan seçimleri bekleniyor. İkisi birden bittikten sonra ise; bomba patlıyor.

Trabzonspor Fenerbahçe'yi şampiyonluktan ettiği ve Sadri Şener'in olumlu yaklaşımlarda bulunduğu günden bugüne geçen sadece 1,5 futbol sezonu. Bu kadar kısa bir süreçte değişen çok şey var. Fenerbahçe'ye ezeli rakip olamayacak düzeyde bir kulüp olan Trabzonspor ve Sadri Şener; Fenerbahçe'nin karalanma sürecinde en büyük düşman rolünü üstleniyorlar.
20 Aralık 2011 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Arsenal Tuvalet Kağıdı

White Hart Lane, Sunderland maçı öncesi... 5 Pound beyler! İdeal hediye... Premier Lig'in işportacıları bile bir başka oluyor.
Yazan: steven_stiffler

Lazio 2 - 2 Udinese | Serie A 16.Hafta

Zirve mücadelesindeki Lazio'nun en büyük sıkıntısı kritik maçları kazanamaması gibi gözüküyor. Evinde Juventus'a yenilmişti, şimdi Udinese ile berabere kaldı. Lazio'da Luis Pedro Cavanda ligde de bekte tercih edilen isim oldu. Belçikalı genç sağ bek için çok büyük beklentilerim yok. En fazla vasat bir sağ bek olur. Ancak Reja geçen sezondan beri üstünde duruyor, zaman zaman şans veriyor. Avrupa Ligi'nde son maçta ilk onbirde başlattı. Udinese karşısında da aynı şekilde ilk onbirde başlattı. Lakin, Floro Flores'in attığı kafa golünün ortası Cavanda'nın boş bıraktığı alandan gelince; ikinci yarı tecrübeli sağ bek Scaloni oyuna girdi. Scaloni gibi tecrübeli bir futbolcunun senelerdir Lazio'da şans bulamamasına pek anlam veremiyorum. Buna rağmen hâla takımda kalmasına da... Senad Lulic'in beraberlik golü Lazio'yu soyunma odasına moralli götürdü ve bu moralin neticesinde ikinci yarı daha istekli bir Lazio gözüktü. Klose'nin golü de erken gelince üç puan umutları arttı. Ancak Pinzi'nin golü planları sekteye uğrattı ve maç beraberlikle sonuçlandı. Libor Kozak'ın son dakikalarda boş kaleye gönderemediği top ise maçın en kritik ânıydı.

Serie A'da oluşan son puan durumu şu şekilde;
Lazio eğer Udinese'yi yenseydi, Milan ile birlikte zirvenin sadece 2 puan gerisinde olacaktı. Ancak Pinzi'nin golü Udinese'ye çok kritik 1 puan getirdi. Sezona -6 puanla başlayan Atalanta'nın bulunduğu yer ise dikkat çekici. O -6 puan olmasaydı, şimdi Inter ile aynı puanda olacak ve Avrupa Kupaları yarışının içerisinde olacaklardı. Haftaiçi 1.Hafta erteleme maçları oynanacak. Lazio, Chievo'yu ağırlıyor. Bu maçların ardından noel arası var. Noel arasından sonra Lazio'da istikamet Siena deplasmanı...

Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 1 - 0 Sunderland | EPL 16.Hafta

Stoke City mağlubiyetiyle iyi gidişe mola veren Tottenham, Sunderland karşısında 1-0 kazanarak yola devam etti. Tottenham için asıl hedef ilk 4 gibi gözükse de; sinsi, sessiz bir şampiyonluk iddiası var. Ben şu kadroyla şampiyonluğun geleceğini pek zannetmiyorum. Ancak dünya futbolunda son yıllarda sürpriz takımların şampiyonluğa oynaması ve şampiyon olması dolayısıyla küçük bir umut saklıyorum Tottenham için...

Sunderland lige iyi başlangıç yapan, iyi bir kadrosu olan bir takım. Ancak kötü bir gidişat içerisindeler. Martin O'Neill ile toparlayacaklarını düşünsem de; Tottenham karşısında iyi bir futbol sergileyemediklerini de söyleyebilirim. Pavlyuchenko epeydir gol atamıyordu. Adebayor ve Defoe'nin gölgesinde kalmıştı. Sunderland karşısında attığı golle gol özlemine son verdi, hem de 3 puanı getirdi. 

Tottenham : Friedel, Walker, Gallas, King, Ekotto, Sandro (82' Livermore), Parker, Lennon (27' Pavlyuchenko), Modric, Van der Vaart (89' Rose), Adebayor

Sunderland : Westwood, Bardsley (69' McClean), Brown, Bramble, O'Shea, Vaughan, Colback (75' Gardrner), Larsson, Sessegnon, Richardson, Wickham (45' Bendtner)


Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Fenerbahçe 1 - 0 Trabzonspor | STSL 16.Hafta

Fenerbahçe taraftarının Trabzonspor'u en ciddiye aldığı karşılaşmaydı. Açık konuşayım. Trabzonspor'u hiç bir zaman ezeli bir rakip gibi görmedim. Benim gözümde sadece birlikte şampiyonluğa oynadığımız dönemlerde şampiyonluk için yarıştığımız rakibimizdi. Ancak son dönemde oluşturulan gergin ortam, Trabzonspor'un Fenerbahçe'nin hakettiklerine talip olmasıyla ortamı germesi maçın önemini ve Fenerbahçe taraftarının gözünde Trabzonspor'un önemini arttırmıştı. Gelip geçici bir önem... Trabzonspor dediğimiz takım her zaman var olacak. Ama her zaman zirveye oynayamayacak. Her zaman bu kadar güçlü lobisi olmayacak. Hiç bir zaman da Fenerbahçe'nin en ciddi rakibi olmayacak.

Maç öncesi yapılan koreografi meselesine değinelim. Fenerbahçe maçları hariç tribünleri dolduramayan çok bilmişler dün akşamki koreografimize takılmışlar. İki maç tribün görselliği sergileyenlerin senelerdir bu işe emek adayan Fenerbahçe tribünlerine laf söylemeleri komplekslerini gözler önüne sermektedir. Fenerbahçe tribünlerini az çok bilen, bu işlere emek veren insanları az çok tanıyan bir taraftarım. 3 dakika gözükecek bu koreografiler için saatlerce emek harcanıyor. Fotoğraflardan göründüğü kadarıyla çok da şık bir görüntü oluştu. Aykut Kocaman'ın alnındaki çizgiye kadar net bir koreografi, tartışılması yersiz. Fenerbahçe tribünü bu işin pîridir.

Gelelim çok sevdiğiniz, içine edilmiş futbolumuza... Benim için tek ihtimalli maçtı. İçimde en ufak dahi yenilgi hissiyatı yoktu. İddaa'da Fenerbahçe'ye oynamam, totemim var. Dün ise gözü kapalı oynadım. Benim İddaa'da Fenerbahçe'ye oynamam bile kurtaramazdı Trabzonspor'u. Trabzonspor'u kurtaran isim de kaleci Tolga oldu zaten. 1-1 berabere kalıp şampiyonluğu kaçırdığımız maç daha baskılı, daha çok pozisyonlu bir futbol oynamıştık. Dün akşam o kadar üstünlük kuramamış olsak da; maçın hakkı 1-0 değildi. Zaten 1-0'lık galibiyet de pek kimseyi tatmin etmedi hani... Yine de Trabzonspor'un o baskı altında 1 puana razı futbolu ekmeğimize yağ sürdü. Büyük yıldızları Burak Yılmaz topu her aldığında eli ayağı birbirine dolaştı. Taraftar iyi değildi akşam... İntikam için bekleniliyordu, sadece küfür edildi. Trabzonsporlu futbolcuları baskı altına almak sorun değil, aldık da... Ama tribünlerin yer yer susması, bazı pozisyonlarda gerekli tepkiyi gösterememesi maçı intikam havasından çıkardı. Skor 2-0, 3-0 olsa tribünlere daha fazla rehavet çökecekti. Ben hep eleştirdiğimiz Maraton alt tribünündeki abilerin rakip oyuncular taç atmaya gelirken demirlerin üzerinden el kol yapmalarını, tehdit etmelerini özledim. Ergün Penbe'ye nah çeken abiyi görmeyi özledim. Yabancı madde atmak elbette çözüm değil, ancak ortam bu kadar öfke kokarken bu kadar rahat bir maç olmamalıydı.  Sonuçta cezayı göze almıştık. Fotoğraftan da görüleceğiz üzere; Trabzonspor kalecisi Tolga Türk Futbolu'nun en itici karakterlerinden biri olma yolunda dev adımlarla ilerliyor. İki maç iyi performans gösteren futbolcuların havalanmaları normaldir Türkiye'de...

Tüm emeklerimize haksızlıkla talip olan, sıradan bir rakibimiz ancak şu süreçte baş düşmanımız olarak gözüken Trabzonspor'u zor da olsa mağlup ettik. Ancak intikam alınmadı, birşeyler yarım kaldı. İkinci yarıdaki maçta Trabzonspor'un gözü dönmüş taraftarları çok daha büyük pislikler yapacaktır. En kötü ihtimalle Galatasaray taraftarı gibi su, koltuk falan atarlar; golleri yerler otururlar.

Serdar Kesimal'in maçın adamı olmasını tartışmazsınız herhalde... Yobo'yla uyumu çok iyiydi. Ben Serdar transferinden çok ümitli değildim ancak böyle futbol oynamaya devam eder ve 5-6 sene formamızı giyerse; ileride oğlum olursa ismini Serdar koyarım. Net! Gökhan Gönül'ü de beğendim, Ziegler'i de... Mehmet Topuz'un ise 1 seneyi aşkın bir süre sonra yine Trabzonspor'a golünü atması manidardı. Palukçi Mehmet...
19 Aralık 2011 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Shamrock 0 - 4 Tottenham | UEL 6.Hafta

Fotoğraf dünkü maçın soyunma odasından... Shamrock Rovers'ın mütevazı bir stadı, mütevazı bir soyunma odası var. Tottenham'ın Facebook sayfası çok güzel çalışıyor. Keza Twitter'ı da öyle... Premier Lig takımları sosyal medyayı çok etkin kullanıyor. Neyse; konumuz bu değil de Tottenham Avrupa Ligi'nden anlamsızca elenince konu ister istemez kayıyor. Zira şu kupaya en layık takımlardan biridir.

Rakip Shamrock Rovers tam tersi, kupanın en kötü takımı. Amatör bir takım gibi oynuyor. Hele dün akşam kalecilerinin inanılmaz komik anları oldu, çok amatörce hareketleri vardı. İlk maçta 3-1 gibi ucuz bir skorla yırtmışlardı. Tottenham dün akşam maça kazanmak isteyen bir kadroyla çıktı. İlk yarıda 3 tane attılar, ikinci yarı çok kaçırıp 1 tane atabildiler. Goller; Pienaar, Townsend, Defoe ve Kane'den... Redknapp'ın Kane'den beklentileri var gibi. Çok sık şans veriyor. İsim olarak Keane'e benzese de; öyle bir ivme yakalayacağını sanmıyorum. Aynı zamanda İddaa'da da kazandım dün. Tottenham handikap oranı 1,90 çok cazipti, kaçırmadım.

Maçın özetini izlemek isteyenler linkten izleyebilirler. Grupta oluşan son puan durumunu vererek Tottenham için Avrupa Ligi defterini kapatalım.

Paok 12 puan
Rubin 11 puan
Tottenham 10 puan
Shamrock 0 puan
16 Aralık 2011 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

FM 2012 - Leicester City Kariyeri

FM 2011'de Cardiff City kariyerimi yazmıştım. FM 2012'de ise Leicester City'yi yazacağım. Belki devamında bir Lazio, bir Tottenham, farklı bir kariyer de gelebilir. Oyunu çıkar çıkmaz yüklediğimi ve oynamaya başladığımı belirteyim. İlk olarak Hellas Verona ile bir test sürüşü yaptım. Serie B'de oynamak zor. Bu arada hangi takım kimleri alıyor, kimler potansiyelli; onları takip ettim. Daha sonra her yıl geleneksel hale getirdiğim, müthiş zevk aldığım İngiltere Championship kariyerime geçiş yaptım. Daha önceki takım tecrübelerim; Wolverhampton, Preston ve Cardiff'ti. Hepsinle elle tutulur başarılar elde etmiştim. Bir de FM 2011'de yaptığım son kariyer olan Oxford City kariyerim var ki, o da oldukça keyifliydi.

Leicester City uzun zamandır Premier Lig'e hasret bir takım. Yıldızlı kadrosu, bol miktarda parası var. Oyunu sıkılmadan oynamam için yeterli bir sebep. Bu yüzden Leicester City'yi tercih ettim.

Transfer için yeterli bir bütçe verilse de; takımın kimyasını bozmak istemedim. Zaten pek transfere de ihtiyaç yoktu. Kalede Scmeichel ligi rahat çıkaracak bir kaleci. Defansta Pantsil, Konchesky gibi tecrübeli beklerim ve Mills, Bamba, Tunchev gibi yeterli özellikte stoperlerim vardı. Orta sahada Gelson Fernandes, Michael Johnson, Paul Gallagher gibi yıldız isimlerin yanısıra; yine yeterli özellikte Danns, Abe, King, Moussa gibi isimler. Dolayısıyla uzun süreli sakatlıklarda sıkıntı yaşamamak için kısa süreli oyuncu kiralamaları gerçekleştirdim.

Ekran görüntüsünde transfer dönemlerinde yaptığım transfer işlemlerini görebilirsiniz. Pek bakmaya değecek bir durum yok, kiraladığım oyuncuların hiç biri sezonun tamamında takımda olmadı. Sadece benden önce kiralanan Johnson, Gelson Fernandes gibi isimler sezon boyunca takımdaydı.

Hazırlık maçlarında iyi sayılabilecek ekiplerle oynadık. Beklediğimden iyi sonuçlar aldım. Tek bir taktik diziliş üzerine yoğunlaştım. 4 defans, 1 ön libero, 2 orta saha, 2 winger ve tek santrforlu sistemde ısrarcıyım. Lige beklediğimden iyi başladım. Hem ligde, hem kupada galibiyetler gelmeye başladı. Lig Kupası'nda 4. turda Chelsea'ye karşı deplasmanda 1-0 öne geçmemize rağmen baskılara dayanamayıp elendik. Aslında 2'yi, hatta 3'ü bulabilecek kadar pozisyon bulduk.

46 maçın yapıldığı ligde, 23 maçlık ilk yarıyı 55 puanla lider bitirdik. 49 gol atıp, 22 gol yedik. 17 galibiyetimiz, 2 de mağlubiyetimiz var.

Ligin ilk yarısında deplasmanda 6-2 kazandığımız Ipswich Town maçı, sezon boyunca aldığımız en seksi galibiyet oldu aynı zamanda. Üstelik 2-0 geriden gelip, 6 gol birden atmak beni nirvanaya ulaştırdı. Her golde Yılmaz Vural triplerine girdim.

Fikstürün ikinci kısmı bu şekilde... Derby, Nottingham Forrest ve Coventry ezeli rakiplerimiz. Hiç birine maç kaybetmemek taraftarın gözündeki fiyakamı da arttırdı tabi...

Ligde beklentilerimin çok üstünde sergilediğimiz performansla 40.hafta sonunda şampiyonluğu ilan ettik. Yani 6 hafta kala... Takipçilerim sürekli değişti... Bir ara West Ham çok ısrarcıydı, sonra Nottingham, Reading, Burnley gibi takımlar sürekli ikinci sırayı paylaştılar.

Lig sonunda ise puan durumu bu şekilde oluştu. Play-Off maçlarında gülen taraf Nottingham Forest oldu. Aslında ben Brighton Have Albion'ı istedim. Farklı bir lezzet olabilirdi Premier Lig'de... Ancak Nottingham da öyle olacaktır. Hem Nottingham çıkamasaydı, Premier Lig'de hiç ezeli rakibim olmayacaktı. İyi oldu iyi...

Biraz ödüllerden bahsedeyim. İlk olarak sezon içerisinde aldığımız Leicester City'ye ait ödülleri paylaşayım.







Yüzümüzü güldüren, alnımızın akı ekran görüntüleriyle devam edeyim.


Teveccühünüz...

Adamım Gallagher "Yılın Futbolcusu" seçildi.

Sonra da beni övmeler falan tabi...

Ben de "Yılın Menajeri" seçildim tabi... Nasıl da mutluyum,canım benim.

Taraftar da "Gallagher" dedi tabi...
Taraftarın seçtiği "Yılın onbiri"

Bu da oyuncularımın tüm sezona yaydığı performans grafikleri...
Bu da Championship "Yılın kadrosu..." Bizden Nugent ve Gallagher var.

Bu da Championship oyuncu istatistikleri... Sezona Beckford ile değil de Nugent ile başlasaydım, gol kralı çıkarabilirdim. Beckford'un sakatlığı en çok Nugent'a yaradı.

Önümüzdeki sezon Premier Lig'de kalma mücadelesi vereceğim ve blogda yine paylaşacağım.
15 Aralık 2011 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Lazio 2 - 0 Sporting Lizbon | UEL 6.Hafta

0-0 biten Vaslui maçı sonrasında Lazio için ince hesaplar yapmıştım. İşini garantileyen Sporting Lizbon'un yedek ağırlıklı oynayacağını, Zürih'in de Vaslui'ye kolay pes etmeyeceğini tahmin etmiştim. Tam hesapladığım gibi oldu. Sadece Lazio kadrosunda sürprizler biraz tereddüt yaşattı. Kalede Bizzarri eyvallah da; Cavanda, Kozak gibi isimler soru işaretiydi. Kozak geçen sezonun kritik golcüsüydü. Bu sezon ise siftahı yoktu. Dün akşam hem siftahı yaptı, hem de soru işaretlerini kaldırdı. Oynadıkça gol atan bir isim Libor Kozak. Çek futbolunun yeni Jan Koller'i. Ayaklarına çok hakim değil ancak hava toplarını kimselere bırakmıyor. Epeydir oynamayan bir futbolcuya göre iyi iş çıkardı akşam.

Reja'nın sistemindeki kilit isim Hernanes. Tıpkı bizim Alex gibi... Reja, yedek ağırlıklı takım kursa bile Hernanes'ten vazgeçemiyor. Alternatifi yok gibi birşey. Mevki olarak belki Mauri yerinde oynayabilir ama Hernanes'in saha içi liderliği Lazio'ya çok şey katıyor. Dün akşam gözlerden kaçmaması gereken bir detay da; stoper Diakite'nin rakiplerini çalımlayıp Sculli'ye attığı gol pası. Diakite o hareketiyle kendini aştı diyebilirim.

Vaslui'nin Zürih deplasmanında mağlup ayrılmasıyla Lazio gruptan 9 puan toplayarak çıkmayı başardı.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Bursaspor 0 - 2 Fenerbahçe | Kralın Dönüşü

Etkili ve arzulu futbolun yanında Stoch'un ve Semih'in performansı beni en çok mutlu eden detaylar oldu akşam. Aynı zamanda geçen sezon mağlup edemediğimiz tek takımdı Bursaspor. İki maçta da çok iyiydik bence, şanssız iki beraberlik almıştık. Özellikle Kadıköy'deki maçta hakemin Semih'e yapılan net penaltıyı vermediğini hatırlatalım. Semih ilk maçta da golümüzü atan isim olmuştu. Yani Semih bir şekilde Bursaspor maçlarında adından söz ettiriyor.

Çoğunluğun beklediğinin aksine, Galatasaray mağlubiyetinden sonra takımın dağılacaını değil de kenetleneceğini ve Bursaspor maçında kazanacağını düşünüyordum. Hocamızın doğru kadro tercihi de işimizi kolaylaştırdı. Geçen sezonki Kayserispor deplasmanında yaşadığımız kötü tecrübeye rağmen yedekte stoper bulunmaması düşündürücüydü. Bursaspor iyi kadrosunun hakkını veremeyen bir futbol oynayan, vasat altı bir takım görüntüsünde... Kadroyla ters orantılı bir performans gösteriyorlar. Sağ bekleri Chretien'e spikerlerimiz Basser dese de; o benim gözümde her zaman Chretien olacak. Chretien, N'Diaye, Vederson, Ozan, Sestak ve Carson gibi isimler ligin her takımında kadroya girebilecek oyuncular. Buna rağmen Ertuğrul Sağlam'ın tutturamadığı bir maya var. Ben bunun önce şampiyon takımın, sonra geçen sezon 3. olan takımın dengesizce bozulmasına bağlıyorum.

Stoch ve Dia tipinde iki oyuncumuz olduğu için çok şanslıyız. Bu sezon Şampiyonlar Ligi hakkımız çalınmasaydı, bu ikilinin çok ekmeğini yiyecektik. Olmuşa çare yok. Stoch ve Dia'dan geçen sezon ağırlıklı olarak formda olan Dia'ydı. Bu sezon ise ibre Stoch'tan yana. Özellikle içe katederek vurduğu şutların isabeti de artınca, skora katkısı da direkt olarak arttı. En güzel tarafıysa; rakipler Stoch'un ne yapacağını ezbere biliyor ama engelleyemiyor. Çok yetenekli, çok seri ve forma için çok hırslı.

Galibiyeti kolaylaştıran diğer faktörler de var tabi... Sadece Stoch değil, takımın geneli arzuluydu. Gökhan Gönül bu sezon en iyi maçını çıkardı. Serdar Kesimal uzun süredir oynamıyor olmanın verdiği istekle risksiz, temiz bir oyun ortaya koydu. Emre de çok arzuluydu. Gereksiz hırsı hariç tabi... Gidecek söylentilerinin olduğu bir dönemde her maç saha içinde takım arkadaşlarıyla sorun yaşıyor olması can sıkıcı. Hem basına malzeme veriyor, hem de hakkında olumsuz yazılar yazılıyor diye şikayet ediyor. Gitmez diyordum ama gözüken o ki; devre arasında gidebilir. Duyumlar doğru olabilir. Ben de senelerdir Emre'nin yanında Appiah  ya da Aurelio gibi bir oyuncu koyamadığımıza yanarım. Özer'in de akşam pozitif bir oyun ortaya koyduğunu düşünüyorum.

Semih Şentürk benim için özel bir oyuncudur. Her zaman savunduğumu az çok bilirsiniz. Bu sezonki formsuzluğunu psikolojik olarak değerlendiriyorum. Sonuçta bir senelik emekleri çalındı. Her futbolcumuza "aslında size bir yıl boşuna mücadele ettiniz" denildi. Kim olsa psikolojisini etkiler. Semih'i diğer oyunculara nazaran daha fazla etkilemiş gibi gözüküyor. Kral dün akşam golünü attı, gözleri doldu, çubuklu formasına şükretti. Bizim de yüzümüzü güldürdü. Ligde ilk golü... Manisaspor maçında verilmeyen nizami golü var bir de. Pozitif futbol, zor gözüken deplasmanda alınan 3 puan; Trabzonspor maçı öncesi yüzlerimizi güldürdü. Ama Kralın Dönüşü'nün verdiği mutluluk da bambaşka be... Kral Semih'ten önümüzdeki maçlarda gollerin devamını bekliyorum.
13 Aralık 2011 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Stoke 2 - 1 Tottenham | EPL 15.Hafta

İki farklı yarı değil de, iki farklı maç oynandı sanki dün Britannia Stadium'da... Stoke kadrosunda eski Tottenhamlılar; Crouch, Palacios, Etherington, Woodgate gibi isimler var. Etherington'ın değil ama diğerlerinin Tottenham'dan ayrıldıktan sonra eski takımlarına karşı verdikleri ilk sınav oldu. Ancak maça damgayı daha eski bir Tottenhamlı olan Matthew Etherington vurdu.

Maça istekli başlayan taraf Stoke City'ydi. Birkaç tehlikeli pozisyonun ardından golü de buldular. Etherington ilk yarı bitmeden 2 gol atarak; Tottenham'a şoku yaşattı. Haftalardır kazanıyordu Tottenham. Kendini zirve mücadelesinin içinde bulmuştu. İlk yarıda yenilen 2 gol planları sekteye uğrattı.

İkinci yarı ise bambaşka bir Tottenham vardı sahada. Adeta tek kale oynadılar. Lennon yerine oyuna giren Defoe, Stoke savunmasını daha fazla rahatsız etti. Pozisyonlarda ise daha çok Modric'i, Adebayor'u gördük. Geliştirilen organize atakların yanı sıra, ceza sahası dışından etkili şutlar da vardı. Özellikle Modric ve Parker'ın şutları akıllarda yer etti. Tottenham'ın verilmeyen nizami bir golü var.  Kaboul'un kırmızı kartından sonra ise; Stoke bir kaç kez etkili atak yapsa da; maçın skoru 2-1'de kaldı.
12 Aralık 2011 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lecce 2 - 3 Lazio | Serie A 15.Hafta

Serie A'da zirve mücadelesi veren Lazio; İtalya'nın Yılmaz Vural'ı Serse Cosmi'nin çalıştırdığı, ligin dibindeki Lecce ile deplasmanda puan mücadelesi verdi. Lider Juventus'un zorlu Roma deplasmanına çıkacağı hafta alınacak 3 puan zirveye puan olarak daha fazla yaklaşmak demekti.

Maç kadrolarını not düşelim.

Lecce : Benassi, Oddo, Ferrario, Tomovic (46' Giandonato, 56' Grossmüller), Mesbah, Obodo, Cuadrado, Muriel (81' Piatti), Giacomazzi, Olivera, Di Michele

Lazio : Marchetti (62' Carrizo), Stankevicius, Biava (46' Cana), Diakite, Radu, Ledesma, Gonzalez, Lulic, Hernanes, Rocchi (46' Cisse), Klose

Ligin en cacık kadrolarından birine sahip olan, benim kümede kalma şansını en düşük gördüğüm takım olan Lecce; maça istediği gibi başlayabildi aslında. 12.dakikada Di Michele'nin penaltı golüyle 1-0 öne geçtiler. Bu gol Lazio'nun direncini kırmadı. Bir yan top organizasyonuyla beraberlik geldi. Diakite'nin kafa vuruşunu Klose tamamladı. Reja çılgın hoca... Galibiyet isteğini ikinci yarının başında yaptığı değişikliklerle vurguladı. Rocchi yerine Cisse değişikliği tartışılmaz da; Biava yerine Cana değişikliği büyük bir riskti. Reja, Cana'yı gol atsın diye oyuna sokmadı. Sadece savunmayı üçleyip, orta sahayı kalabalıklaştırıp, daha ofansif bir diziliş için Cana'yı tercih etti. Cana'nın bonusu ikinci yarının başında gelen bir gol oldu. Lecce 59'da Ferrario'nun kafa golüyle beraberliği sağladı. Marchetti'nin yerine kaleye geçen Carrizo uzun bir süre sonra Lazio formasıyla maça çıktı. Maçın son bölümünde baskıyı arttıran Lazio; Klose'nin şık kafa golüyle maçı kazandı. Tipik bir Klose kafa golüydü aslında. Ustalık kokuyordu. Ligde 8 gole ulaştı Miroslav. Gol krallığı için iddialı gözüküyor.

Udinese kazandı, Milan berabere kaldı. Juventus'un akşam puan kaybedeceğine inanıyorum. Lazio için kârlı bir hafta sayılabilir. Haftaya Udinese, Stadio Olimpico'ya geliyor.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Galatasaray 3 - 1 Fenerbahçe | STSL 14.Hafta

2008 Kasım'da başlamışım blog yazmaya. Yani ilk kez Galatasaray mağlubiyetiyle ilgili yazacağım. Aslında çok uzun uzadıya söyleyeceklerim de yok. Maçtan önce söylemiştim; 5-0 da yenilsek hakkım futbolcularımıza helaldir demiştim. Onlar Kocaman Aykut ve Kaptan Alex önderliğinde aylarca yenilmediler.  Emekleri çalındı, yine işlerine baktılar. Her zaman çubukluya layık oldular. Bizim başımızı hiç bir zaman öne eğmediler. Kurulan ittifakların oyunlarına karşı isyanlarını sahada gösterdiler. Bir derbi mağlubiyeti tabi ki takımımızın gözümüzdeki asaletini kaybettirmeyecekti.

Hocamız sahaya çıkarken hatalı bir taktiksel yaklaşım belirlemişti. Her zaman oynadığımız dizilimi bozup, yeni bir dizilimle çıkılacak maç değil Galatasaray deplasmanı. Haa içeride olsa; kim oynamış, nasıl oynamış farketmiyor zaten. Ama Seyrantepe'de bu riski almaya değmezdi. Bilica tercih edilebilirdi, onu eleştirmiyorum. Ancak bu kadar kötü bir performansla iyice kredisini tüketmiş oldu. Sağlık olsun. Aykut hocamın canı sağolsun. İlk kez derbi kaybetmiş, çok mu?  Bilica dahil futbolcularımızın hepsinin canı sağolsun. Bu zor günlerde; Fenerbahçe isyanını, Fenerbahçe başkaldırışını gerçekleştiren futbolcularımız bu isimlerdir. Bilica'nın da zor günlerde illa ki katkısı oldu. Dün akşam maçın içine etmesi bize sadece 3 puan kaybettirdi. O da önemsiz, niteliksiz... Bu sezon şampiyonluk sezonumuz değil, Fenerbahçelilik sezonumuz. İnanıyorum ki; kendi futbolumuzla başlayabilseydik, Galatasaray ne kadar iyi olursa olsun maçı kazanacaktık. Akıttığınız terlerin son damlasına kadar helal olsun. Bursaspor maçıyla birlikte yeni bir seriye başlarız diye ümit ediyorum. Altı üstü boktan ligin tek güzel şeyi olan derbinin ilk ayağını kaybettik.

Benim için taraftarlık herşeyden önce gelir. Dolayısıyla "Hakeden kazandı,hebele höbele" şeklinde bir yaklaşımda bulunmayacağım. Futbolda her zaman hakeden kazanmaz. Hele ki ülkemizde futbol eskisi gibi heyecan verici değil, güzel değil... Geçen sezon hakeden şampiyon oldu da ne oldu ? Emekleri çalınmadı mı ? Dün akşam Şampiyonlar Ligi'nde hakeden takım mı son maçını oynadı ? Türk Futbolu'nda "hakeden kazandı" muhabbeti gereksiz. Manchester United-Chelsea maçında hakeden kazanabilir. Juventus-Milan maçında hakeden kazanabilir. Ama Türk Futbolu'nda sadece Fenerbahçe kazanmalı.
8 Aralık 2011 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

2011 Yılın 11'i Oylaması

Her yıl oyladığım ve blogda paylaştığım UEFA Yılın 11'i oylarımı verdim. Pek tatmin etmedi beni bu seneki oylama... Mesela Cristian Maggio'yu çok severim. Ama bu listede görünce şaşırdım. Messi, Ronaldo, Xavi, Iniesta gibi oy vermek farz olan isimlere oy vermedim. Mesut ve Modric konusunda duygusal davrandım. Forvete ise müthiş patlama yapan ve bence günümüzün en iyi iki santraforu olan Cavani ve Falcao'yu tercih ettim. Ronaldo ve Messi kusura bakmasın artık... Hoca olarak yaptığı yatırımların karşılığını alan Jürgen Klopp'u tercih ettim. Müthiş bir sezon geçiren Hummels, Nani, Pique, Bale gibi isimleri ise görmezden gelmedim.
7 Aralık 2011 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -