Yazan : steven_stiffler 9 Temmuz 2014 Çarşamba

Bir önceki yazımda belirtmiştim. Ağırlığı dizilere yetişmeye verdim. Vikings ve Game Of Thrones'un sezon finalini yapması, Arrow'u yakalamış olmamdan sonra; sinemaya daha fazla vakit ayırmaya başladım. Dürüst olmak gerekirse; Football Manager'e ayırdığm vakit daha fazla. Lazio ile 6.sezonu yarıladım. Boş zamanlarımda da işe gidiyorum. Haftasonları sahura kadar oturup film izlemek de bambaşka keyif... Kola-Cips ikilisini bıraktığımdan beri eskisi kadar film izleme isteğim gelmiyor. Mesela askerden döner dönmez kesin izleyeceğim dediğim Veronica Mars'ı hâla izlemedim. Yine de listede tatmin edici filmler olduğunu düşünüyorum.
Mükemmel senaryo ile kurgulanmış, Will Ferrell'ın Dustin Hoffman'ın ağırlığını da arkasına alıp döktürdüğü; enfes film. Will Ferrell kesinlikle vasat filmlerin komedi oyuncusundan çok daha fazlası, bunu nadiren gösterebilmiş olması çok kötü. Ağırlıklı olarak duygusal ilerleyen bu hikaye; bence bitmesi gerektiği kadar da duygusal bitti. Müzikleri de hikayeye uyumlu ve etkiliydi. Ağrılıklı olarak romantik bir film olmasa da; Will Ferrell'ın "Whole Wide World" söylediği sahnede romantizm tavan yapıyor. Ve elbette Dustin Hoffman... Will Ferrell her ne kadar döktürmüş olsa da; Dustin Hoffman'ın yanında yabancı kontenjanının +1'i gibi kalıyor.

Onur Ünlü ve Ekibinin faktörüyle, askerden gelir gelmez sevdiceğimle beraber gittiğim film oldu. Onur Ünlü yine Eflatun Film oyuncularıyla başarılı bir iş çıkarmış. Şubat ve Leyla ile Mecnun'un oyuncularını kullanmış. Ayrıca filmde kullandığı müzikler de yine Şubat dizisini hatırlatıyor. Nitekim; Şubat'ta çok farklı ve başarılı yorumlanan "Bir Derdim Var,Bin Dermana Değişmem" şarkısını bu sefer Serkan Keskin'in müthiş yorumlamasıyla izliyoruz. Benim için Türkiye'de zaten 2 çok büyük oyuncu var. Biri yine Serkan Keskin, diğeri elbette Sermet Yeşil. İkisinden de farklı iki projede "Bir Derdim Var,Bin Dermana Değişmem" performansı izlemek çok güzel. Hayranlıkları bir yana bırakıp film ile ilgili yoruma geçecek olursak; çok iğneleyici göndermeler var. Ağırlıklı olarak polisiye. Ama yer yer güldürüyor da... İmam Selman karakteri de oldukça sempatik bir karakter. +18 olmasının sebebi küfürlü sahnelerin fazla olması. Zaten bol söven bir milletiz, bence aklı selim herkes izleyebilir. Özellikle imam nikahıyla ilgili tespite hasta oldum. Başarılı bir Onur Ünlü projesi daha. Sen çok yaşa Onur Hoca!

Ben Stiller çok tuttuğum bir oyuncu değildir ama bu filmdeki yönetmenlik ve oyunculuk performansıyla bu yargımı yıktı. Bilmiyorum, ben de filmin fragmanını ilk izlediğimden beri beğeneceğimi düşünmüştüm. Başlangıç sahnesiyle çekiyor, roman gibi akıp gidiyor. Görsellik şahane. Bunda Grönland'ın payı büyük diyeceğim ama Afganistan çekimleri bile şahane! Ben Stiller'ın kendi mizah anlayışından ufak kesitler de barındırıyor. Amerikalı ve Afganistanlı'nın gülümseyerek konuşabilmesi ile bile farklı bir yaklaşıma dokunup geçmiş. Yüz yaşlandırma tekniği de ayrıca mükemmeldi. Yaşlandırma demişken; yaşlandırılmış Zooey Deschanel Kristen Wiig de rolünü kotarmış. Film kimi zaman izleyiciyi de Walter Mitty'nin hayal dünyasında yaşatıyor; ki bu da filmi başarılı kılmak için yeterli bir sebep zaten. Gerçi ben hâla Eyjafjallajökull diyemiyorum. Olsun, film iyi. 1947'de çekilen filmi izlemedim. Birebir aynı olduğunu zannetmiyorum. O yüzden; filmin sonunun klişeye bağlanması da seyircinin istediği bir son ile bitmesini sağlamaktır diye tahmin ediyorum.

İzlerken Bim'in pazarlamacıları markalarını hazırlarken neler düşünüyor, o fikirler kimden çıkıyor çok merak ettim. Le Fukk! Konusu ve verdiği mesajlarıyla beni yeterince tatmin etmiş, seyir zevki son derece yüksek bir film. Dünya Kupası'nda maçlar bol gollü geçiyor ya, işte öyle bir film. Amber Heard hakkında yazmayayım yazmayayım dedim, zaten bakışları baygın falan diye düşündüm. Ama yazmasam ayıp be yazmasam ayıp ! "Ne yaptım deme lan Allahsız" demelik bir Amber Heard izliyoruz. Tabi partneri de çok hoş eşlik etmiş. Eleman çakma Jared Leto olsa da; rolüne yakışmış. Reklam ve pazarlamanın dışında hayatımızda yaptığımız tüm seçimlerin aslında ne kadar imaj olabileceğini de sorgulatıyor. Aslında hayatımızda bir pazarlama gibi değil mi ? Bir iş görüşmesinde kendimizi satıyoruz. İnsan Kaynakları soruyor : "Kendinizi 185 yıl sonra nerede görüyorsunuz?" - "Uzayda görüyorum" diyerek işi kapıyoruz. Tabi uzayda görmek yetmez, bu cümleye yakışır bir bakış ve gülüşe sahip olmamız gerekir. Imdb puanının bu kadar düşük olması kesinlikle son bölümünün oldu bittiye getirilmesi kaynaklı olmalı. Başka bir açıklaması olamaz. Ben de buradan 0,5 puan kırdım; 6,5/10 diyorum.

Çoluk,çocuk,torun,tombalak; maaile izlenebilecek bir fantastik film olmuş. Angelina Jolie ve görsellikler almış götürmüş. Süresi de oldukça makul, çok uzatılabilecek bir hikaye gidişatında olmasına rağmen; oldukça yerinde bir sürede bitirilmiş. Malefiz de oldukça sempatik bir karakter ayrıca, hani kötülük yaparken bile sempatik tavırları var. Angelina Jolie'ye oldukça yakışan bir rol olmuş; ki boynuzla bile güzel olabileceğini gösterme fırsatı da yakalamış.

Yorumlar dolayısıyla beklenti biraz yükselmişti ama afişine ve konusuna baktığımda beni ne beklediğini tahmin ettiğimi söylemek de yanlış olmaz. The Host'u izleyenleriniz vardır. Hadi onu geçtim, Hunger Games'i mutlaka izlemişsinizdir. İkisine çok benzeyen, hatta resmen bir serinin devamı gibi bir film. Konusu orijinal gibi gözüküyor evet. Ama yapımcıların farkında olduğu bir klişe gerçek var : AŞK SATAR. "Aşk olmadan film mi olur alla'sen?" serzenişiyle çekilmiş, overrated olsa da seyri keyifli bir çerezlik. Uyumsuz musun ? Allah başka dert vermesin.

Yorumların geneli "erkek filmi" olduğu kanısında. Ben de bu fikre katılıyorum. Filmin verdiği basit "arkadaşlarımızı sevelim,sayalım" mesajı da benim için yeterli ve etkili oldu aslında... Yer yer güldüren, eğlenceli bir dostluk filmi olarak özetleyebiliriz.

Uzun uzadıya yorum yazılacak bir film değil. Hatta Seth Rogen kalitesinin altında bir film bile diyebilirim. Ancak yine de keyifli. Özellikle son sahnesiyle, soundtrack parçalarıyla gönlümü kazandı. Ebeveyn-Evlat ilişkisini yorucu olmayan bir dille, keyifli denebilecek bir yol filmiyle lanse etmişler. Çok fazla markanın reklamını içeriyor bu arada... Aloe Blacc-I Need A Dolar şarkısı da filme anlam katan küçük bir detay. Chuckseverlere uyarı : Küçük miktarda Yvonne içerir. Oruç bozmaz.

Bir kaç eğlenceli replik dışında pek bir şey yok. Çerezlik kategorisinde, klasik ve rutin bir liseli filmi. Owen Wilson'ın zaten ön planda olan burnuyla ilgili sahneler de burnunu ayrıyetten ön planda kılıyor. İyi burun... Burundan bağımsız konuşuyorum; Owen Wilson, Roberto Mancini'ye benzemiyor mu ?

Çok hareketli diyeceğim ama aslında çok gürültülü demek daha doğru olabilir. İlk film Türk Sineması için ortalama üzeri bir komediydi ve oldukça eğlenmiştim. Devamı niteliğinde çekilen ikinci filmde; ilk filme olan bağlılığı iyi düzeyde sağlamış bir senaryo gördüm. Fulya Zenginer-Ezgi Asaroğlu ikilisi arasında 100 kere Ezgi derim ama burada oyuncu değişikliği gerçekten olmamış. Yer yer güldüren, vasat diyebileceğim bir komedi. Siyahi arkadaşların kendi aralarındaki diyaloglar eğlenceliydi. Bu arada şimdi farkettim; şiddet sahneleri nezdinde düşünüldüğünde Dale & Tucker tarzı bir komedi filmi yapılmaya çalışılmış olunabilir. Ha gayret...

Bkz. Ne İzledim? #1
Bkz. Ne İzledim? #2
Bkz. Ne İzledim? #3
Bkz. Ne İzledim? #4
Bkz. Ne İzledim? #5
Bkz. Ne İzledim? #6
Bkz. Ne İzledim? #7 

Bkz. Ne İzledim? #8
Bkz. Ne İzledim? #9
Bkz. Ne İzledim? #10
Bkz. Ne İzledim? #11
Bkz. Ne İzledim? #12
Bkz. Ne İzledim? #13
Bkz. Ne İzledim? #14
Bkz. Ne İzledim? #15
Bkz. Ne İzledim? #16
Bkz. Ne İzledim? #17
Bkz. Ne İzledim? #18
Bkz. Ne İzledim? #19
Bkz. Ne İzledim? #20
Bkz. Ne İzledim? #21
Bkz. Ne İzledim? #22
Bkz. Ne İzledim? #23
Bkz. Ne İzledim? #24
Bkz. Ne İzledim? #25
Bkz. Ne İzledim? #26
Bkz. Ne İzledim? #27
Bkz. Ne İzledim? #28
Bkz. Ne İzledim? #29
Bkz. Ne İzledim? #30
Bkz. Ne İzledim? #31
Bkz. Ne İzledim? #32
Bkz. Ne İzledim? #33
Bkz. Ne İzledim? #34 
Bkz. Ne İzledim? #35
Bkz. Ne İzledim? #36

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -