16 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Sinema »
- Ne İzledim? #35
Yazan : steven_stiffler
6 Kasım 2013 Çarşamba
O kadar vakitsizim ki, bu seferkinin gerçekten tarifi yok. Her ay film sitelerinde yazdığım yorumları blogda derler, küçük-tatlı eklemeler yaparak sizinle paylaşıyordum. Bu sefer o kadar az vaktim var ki; kopyalayarak paylaşacağım. Hepsi sıcağı sıcağına yazdığım yorumlar olduğu için sorun olmaması gerek. Askerden sonra 36. yazıyla devam ederim inşallah... Şimdilik 35 aylık film tavsiye dizisine 6 aylık bir ara veriyorum. Çok film, çok dizi birikecek.
İsminde "Great" geçen bir filmin görüntüleri anca bu kadar muhteşem olabilirdi! Büyüleyici bir atmosferi var. Hikayenin merakta bırakan kısmı çok başarılı, ancak çözüldükten sonrası biraz daha ortalama sanki... Kitabını okumadım, hikayeye bağlılığını bilemem ancak film olarak beğendim. Gösterişli olan sadece Gatsby değil, film de en az Gatsby kadar gösterişli.
Şu ihtişama bir bakın ! Bu Gatsby bir harika dostum !
Eee ne oldu şimdi, tadı damağımda kaldı ? İşin ilginci, siyasetten hiç anlamam. Oyuncu kadrosu filmi tercih etme sebebi oluyor. George Clooney'in yönetmenliğine ve filmdeki rolüne rağmen kendini çok ön planda göstermemesi artı bir puanımı aldı. Hem Gosling'in, hem Giamatti'nin olduğu filmde "Eeee oyunculuklar çok iyiydi" demek olmaz. Siyaset beni her zaman sıkmıştır ama bu filmde değil... Bir politik filme göre içerisinde eğlenceli diyaloglar bile olduğunu söyleyebilirim.
-Sende telefon numaram var, Mary diye kayıtlı.
-Adının Mary olduğunu biliyorum.
-("Nasıl yedirdim gülümsemesiyle") Benim adım Molly!
Politika işte bu!
Filmin konusunu dahi bilmeden, oyuncu kadrosunu görünce almıştım listeme. Bu kadro komedi işini biliyor. Danny McBride için Hollywood'un Recep İvedik'i diyebiliriz belki ama ekip arkadaşlarıyla birlikte çok başarılı işlere imza atıyor. Franco, Seth ve Danny'nin Pineapple Express filminde de çok eğlenmiştim. Bu adamlar herkesin yapmaya cesaret edemeyeceği bir film yapmışlar. Film hristiyan kesimlerden tepki görecek olsa bile, aslında içerisinde "İnanın" mesajı da içeriyor. İyiliğin cennetle ödüllendirileceği bir şekilde seyirciye aktarılıyor. Hani bir yerden götürürken, bir yerden kurtarıyor film benim nezaretimde. 2013 yılında komik film yapmak zor. Komedi izleyicisini tatmin etmek zor. Neticede ne yapılsa "klişe, daha önce yapıldı, sıradan, vasat" olarak değerlendiriliyor. Seth Rogen'in her filminde konu klişeye kaçsa bile müthiş eğlence buluyorum ben. Oyuncu kadrosunun başarısını överken filmin gerçekten komik sahneler barındırdığı gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. 7,5/10 puan. Daha iyisini yapsınlar da 10/10 verelim. Hadi...
Farkettim ki; çocukluğumdan beri izlerken hep heyecan duyduğum film türü dövüş filmleri. Hele o "Büyük dövüş günü geldi" anonsu tüylerimi diken diken etmeye yetiyor. Dövüş filmlerinde favori karakterim Yuri Boyka'dır ama Warrior'da iki kardeş ve birden fazla aile arasında dramatize edilmiş hikayeyi oldukça başarılı buldum. Tom Hardy kısa bir süre öncesine kadar dikkatimi çekmemiş bir oyuncuydu. Son dönemde filmlerini izlemeye başladım, çok iyi. Özellike burada olduğu gibi "cool delikanlı" rollerine giden bir yüz ifadesi olması kendisine artı katıyor. Warrior, klişe bir dövüş filmi olarak görülebilir ancak klişe bir senaryo olarak değerlendirilmesi haksızlık olur. 8/10 ile favori listeme ekledim.
Hani yaşlı değilim ama Kick-Ass beni olduğumdan daha genç hissettiriyor. Yönetmen değişikliği kendini belli etse de; karakterler filmin kimliğini korumaya devam ediyor. Şiddet sahnelerinde azalma olduğu da gerçek ama bu oldukça küçük bir azalma. Yine hem eğlendiriyor, hem kan dozajıyla suratımızı buruşturtuyor. Chloe Moretz, Hit-Girl rolüyle yine büyülüyor. Geleceğin en iyi ve güzel kadın oyuncularından birisi olacak, olmazsa oturur ağlarım. Üçüncü film son olacakmış, hikayenin de nasıl başlayacağı-ne tür ilerleyeceği hakkında az çok tahminim var ama izlerken yine keyif alacağıma eminim.
"Olmuş" bu film. Owen Wilson ile Vince Vaughn'u o kadar çok izledim ki; sanki ikisi hep bir aradalarmış gibi geliyor bana. Wedding Crashers da fena değildi. Eğlence ve kafa dağıtma söz konusu ise; istenileni veriyor The Internship. Bir de; o gerçek Google kampüsü müydü ya ? Vince Vaughn'ın aynı zamanda senaryoda da emeği olduğunu ekleyelim. Bittiğinde benim de içimde bir umut belirdi. Sinema bazen bu kadar basittir. Seyirciye umut verirsin, dertlerini unutturursun. Seth Rogen'ı, Steve Carrell'i bu yüzden çok severim. Vince Vaughn da bu film ile daha önceki senaryo deneyimlerinden bir adım önde gözüküyor. Filmdeki rolünde çok iyi satışçı ya hani, burada da konuyu seyirciye -umutla birlikte- oldukça iyi satmış bir sinemacıdır gözümde. Önemsiz bir not da; film bitiş jeneriği oldukça güzel düşünülmüş.
Daha önce Real Steel'de izlediğim ve kız çocuk sahibi olmaya karar verdiğim küçük tripli kızı bu filmde de görmek beni mutlu etti. Canım benim ,çok seviyorum lan.
Önce ısınamadım. Dış ses anlatımı çok cazip gelmedi bu hikaye için... Ancak sonra hoşuma gitmeye başladı. Kurgu ve hikayeyi oldukça başarılı buldum. Sonunun çok oldu bittiye geldiğini düşünüyorum. "Olayı çözdük, şöyleyken böyle olmuş" özetlemesiyle bitmesi tatmin etmedi. Ama son derece eğlenceli bir suç hikayesi olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir de şu tip filmlerde kadın oyuncu güzelliğinden bahsetmeyeyim bahsetmeyeyim diyorum ama o ne güzelliktir be Michelle Monaghan ? Michelle Monaghan'ın bu filmde seyirci üzerinde bıraktığı büyüleyici etki = One Night at McCool's'da Liv Tyler'ın bıraktığı etki.
Çok düz, bayağı sıradan ve sıkıcı bir salgın filmi. Çok sıkıldığım bir vaktimde tercih etmeme rağmen sıkıcılığımın giderilmesi bir yana, katlandı mübarek... Uçak sahnesinden artı puan veririm, bana Lost'u hatırlatan oldukça başarılı bir uçak sahnesiydi. Ancak film, hikaye, son; hepsi vasattı. Overrated'ın sözlük anlamı.
Sıradan bir "gençler aile baskısından bunalıp kaçarlar ve dağda bahçede yaşarlar" filmi. Aslında Joe'nun çok eğlenceli bir babası var ama kendisi annesini kaybetmiş olmanın verdiği psikolojik çöküntüsünden kurtulamamanın verdiği bunalımı yaşıyor. Patrick daha çok baskı altında ve kısıtlanmış. İkilinin arasındaki arkadaşlık çok gerçek hayatın içinden... Ayrıca önemli not: kızlar hep arayı bozar beyler!
Seann William Scott hayranlığım belli olsa da, The Rock ile ikisinin 2006'da çekilen (fakat daha önce izlediğim) Southland Tales faciasından sonra ön yargılı baktığım bir filmdi Rundown. The Rundown için oldukça eğlenceli bir aksiyon diyebiliriz. Aralara sos tadında komedi sahneleri de katılmış. Maymun ve meyve olayı da oldukça gülümsetici olmuş. Filmin hakkı 6/10 olsa da, The Rock-Seann William Scott ikilisinden dolayı 6,5/10 verdim. Keşke uyumlu birliktelikleri bu filmde kalsaydı da, Southland Tales'i hiç çekmeselerdi.
İsminde "Great" geçen bir filmin görüntüleri anca bu kadar muhteşem olabilirdi! Büyüleyici bir atmosferi var. Hikayenin merakta bırakan kısmı çok başarılı, ancak çözüldükten sonrası biraz daha ortalama sanki... Kitabını okumadım, hikayeye bağlılığını bilemem ancak film olarak beğendim. Gösterişli olan sadece Gatsby değil, film de en az Gatsby kadar gösterişli.
Şu ihtişama bir bakın ! Bu Gatsby bir harika dostum !
Eee ne oldu şimdi, tadı damağımda kaldı ? İşin ilginci, siyasetten hiç anlamam. Oyuncu kadrosu filmi tercih etme sebebi oluyor. George Clooney'in yönetmenliğine ve filmdeki rolüne rağmen kendini çok ön planda göstermemesi artı bir puanımı aldı. Hem Gosling'in, hem Giamatti'nin olduğu filmde "Eeee oyunculuklar çok iyiydi" demek olmaz. Siyaset beni her zaman sıkmıştır ama bu filmde değil... Bir politik filme göre içerisinde eğlenceli diyaloglar bile olduğunu söyleyebilirim.
-Sende telefon numaram var, Mary diye kayıtlı.
-Adının Mary olduğunu biliyorum.
-("Nasıl yedirdim gülümsemesiyle") Benim adım Molly!
Politika işte bu!
Filmin konusunu dahi bilmeden, oyuncu kadrosunu görünce almıştım listeme. Bu kadro komedi işini biliyor. Danny McBride için Hollywood'un Recep İvedik'i diyebiliriz belki ama ekip arkadaşlarıyla birlikte çok başarılı işlere imza atıyor. Franco, Seth ve Danny'nin Pineapple Express filminde de çok eğlenmiştim. Bu adamlar herkesin yapmaya cesaret edemeyeceği bir film yapmışlar. Film hristiyan kesimlerden tepki görecek olsa bile, aslında içerisinde "İnanın" mesajı da içeriyor. İyiliğin cennetle ödüllendirileceği bir şekilde seyirciye aktarılıyor. Hani bir yerden götürürken, bir yerden kurtarıyor film benim nezaretimde. 2013 yılında komik film yapmak zor. Komedi izleyicisini tatmin etmek zor. Neticede ne yapılsa "klişe, daha önce yapıldı, sıradan, vasat" olarak değerlendiriliyor. Seth Rogen'in her filminde konu klişeye kaçsa bile müthiş eğlence buluyorum ben. Oyuncu kadrosunun başarısını överken filmin gerçekten komik sahneler barındırdığı gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. 7,5/10 puan. Daha iyisini yapsınlar da 10/10 verelim. Hadi...
Farkettim ki; çocukluğumdan beri izlerken hep heyecan duyduğum film türü dövüş filmleri. Hele o "Büyük dövüş günü geldi" anonsu tüylerimi diken diken etmeye yetiyor. Dövüş filmlerinde favori karakterim Yuri Boyka'dır ama Warrior'da iki kardeş ve birden fazla aile arasında dramatize edilmiş hikayeyi oldukça başarılı buldum. Tom Hardy kısa bir süre öncesine kadar dikkatimi çekmemiş bir oyuncuydu. Son dönemde filmlerini izlemeye başladım, çok iyi. Özellike burada olduğu gibi "cool delikanlı" rollerine giden bir yüz ifadesi olması kendisine artı katıyor. Warrior, klişe bir dövüş filmi olarak görülebilir ancak klişe bir senaryo olarak değerlendirilmesi haksızlık olur. 8/10 ile favori listeme ekledim.
Hani yaşlı değilim ama Kick-Ass beni olduğumdan daha genç hissettiriyor. Yönetmen değişikliği kendini belli etse de; karakterler filmin kimliğini korumaya devam ediyor. Şiddet sahnelerinde azalma olduğu da gerçek ama bu oldukça küçük bir azalma. Yine hem eğlendiriyor, hem kan dozajıyla suratımızı buruşturtuyor. Chloe Moretz, Hit-Girl rolüyle yine büyülüyor. Geleceğin en iyi ve güzel kadın oyuncularından birisi olacak, olmazsa oturur ağlarım. Üçüncü film son olacakmış, hikayenin de nasıl başlayacağı-ne tür ilerleyeceği hakkında az çok tahminim var ama izlerken yine keyif alacağıma eminim.
"Olmuş" bu film. Owen Wilson ile Vince Vaughn'u o kadar çok izledim ki; sanki ikisi hep bir aradalarmış gibi geliyor bana. Wedding Crashers da fena değildi. Eğlence ve kafa dağıtma söz konusu ise; istenileni veriyor The Internship. Bir de; o gerçek Google kampüsü müydü ya ? Vince Vaughn'ın aynı zamanda senaryoda da emeği olduğunu ekleyelim. Bittiğinde benim de içimde bir umut belirdi. Sinema bazen bu kadar basittir. Seyirciye umut verirsin, dertlerini unutturursun. Seth Rogen'ı, Steve Carrell'i bu yüzden çok severim. Vince Vaughn da bu film ile daha önceki senaryo deneyimlerinden bir adım önde gözüküyor. Filmdeki rolünde çok iyi satışçı ya hani, burada da konuyu seyirciye -umutla birlikte- oldukça iyi satmış bir sinemacıdır gözümde. Önemsiz bir not da; film bitiş jeneriği oldukça güzel düşünülmüş.
Daha önce Real Steel'de izlediğim ve kız çocuk sahibi olmaya karar verdiğim küçük tripli kızı bu filmde de görmek beni mutlu etti. Canım benim ,çok seviyorum lan.
Önce ısınamadım. Dış ses anlatımı çok cazip gelmedi bu hikaye için... Ancak sonra hoşuma gitmeye başladı. Kurgu ve hikayeyi oldukça başarılı buldum. Sonunun çok oldu bittiye geldiğini düşünüyorum. "Olayı çözdük, şöyleyken böyle olmuş" özetlemesiyle bitmesi tatmin etmedi. Ama son derece eğlenceli bir suç hikayesi olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir de şu tip filmlerde kadın oyuncu güzelliğinden bahsetmeyeyim bahsetmeyeyim diyorum ama o ne güzelliktir be Michelle Monaghan ? Michelle Monaghan'ın bu filmde seyirci üzerinde bıraktığı büyüleyici etki = One Night at McCool's'da Liv Tyler'ın bıraktığı etki.
Çok düz, bayağı sıradan ve sıkıcı bir salgın filmi. Çok sıkıldığım bir vaktimde tercih etmeme rağmen sıkıcılığımın giderilmesi bir yana, katlandı mübarek... Uçak sahnesinden artı puan veririm, bana Lost'u hatırlatan oldukça başarılı bir uçak sahnesiydi. Ancak film, hikaye, son; hepsi vasattı. Overrated'ın sözlük anlamı.
Sıradan bir "gençler aile baskısından bunalıp kaçarlar ve dağda bahçede yaşarlar" filmi. Aslında Joe'nun çok eğlenceli bir babası var ama kendisi annesini kaybetmiş olmanın verdiği psikolojik çöküntüsünden kurtulamamanın verdiği bunalımı yaşıyor. Patrick daha çok baskı altında ve kısıtlanmış. İkilinin arasındaki arkadaşlık çok gerçek hayatın içinden... Ayrıca önemli not: kızlar hep arayı bozar beyler!
Seann William Scott hayranlığım belli olsa da, The Rock ile ikisinin 2006'da çekilen (fakat daha önce izlediğim) Southland Tales faciasından sonra ön yargılı baktığım bir filmdi Rundown. The Rundown için oldukça eğlenceli bir aksiyon diyebiliriz. Aralara sos tadında komedi sahneleri de katılmış. Maymun ve meyve olayı da oldukça gülümsetici olmuş. Filmin hakkı 6/10 olsa da, The Rock-Seann William Scott ikilisinden dolayı 6,5/10 verdim. Keşke uyumlu birliktelikleri bu filmde kalsaydı da, Southland Tales'i hiç çekmeselerdi.
Yorum Gönder