5 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 2 - 1 Beşiktaş | Direnişe Devam
Yazan : steven_stiffler
1 Mayıs 2012 Salı
Fenerbahçe saha dışındaki mücadelesiyle bir spor kulübünden çok daha fazlası olduğunu kanıtlamıştı. Saha içinde ise mücadele zaman zaman yetersiz kalmış, bu da bir takım olumsuz sonuçları beraberinde getirmişti. Süper Final ile birlikte futbolcularımız da mücadele düzeylerinde seviye atladılar. Artık Fenerbahçe futbol takımı da sadece bir futbol takımı değil, direnişin ta kendisi.
Beşiktaş, Süper Final'in en demoralize takımı. Yeni bir başkanları, yeni bir hocaları var. Ancak yenilik her zaman olumlu bir ivme getirmiyor. Beşiktaş'a da getirmedi. Futbolcular mücadele ediyor, en azından kimseye yatmıyorlar. Fenerbahçe maçına da her zaman olduğu gibi ayrı bir motivasyonla hazırlanmışlar. Başlar başlamaz bu açık ve net bir şekilde sahaya yansıdı. Halis Özkahya ligde beğenmediğim hakemlerden birisi. Ben Fırat Aydınus hariç hiç bir hakemi beğenmiyorum gerçi, kimse beğenmiyor. Onun için bile "Görev Adamı" videosu yapanlar var. Birilerinin köşke çıkmasından mıdır, yoksa farklı bir görüşmeden dolayı mıdır bilinmez. Böyle şeyler de Fenerbahçe aleyhine olduğu sürece asla ortaya çıkarılmaz zaten. Çok rezil bir hakem yönetimi vardı. Halis hocanın ilk yarıdaki yönetimi maçın önüne geçti. Skora direkt etki ettiğini söylemek doğru olmaz. Ancak kartlarını tutarlı kullanmadığı, küçük fakat mide bulandıran pek çok hata yaptığı söylenebilir. Bunu sadece Fenerbahçe açısından yazmıyorum. Mücadele etmeye çalışan Beşiktaş açısından da kötü bir hakem yönetimi oldu. Beşiktaş için iyi yanı maçı 11 kişi tamamlamaları oldu.
İlk yarıda Beşiktaş durdurup vurmayı planlamış gibi gözükürken; Fenerbahçe Beşiktaş'ın durduracağı kadar futbol oynayamadı. Bir çaba vardı ancak bu çaba bal yapmayan arı misaliydi. Alex'in yokluğunda atakları Cristian yönlendirmeye çalışıyor, sırtı kaleye dönükken etkili olan Semih'in üzerinden Stoch ile pozisyon bulmaya çalışıyorduk. Volkan'ın sakatlandığı pozisyon da oyunu epey soğuttu ve ilk yarıdaki futbol, dişe diş mücadelenin önüne geçemedi. İkinci yarı hem futbol, hem mücadele vardı. Önce golü yedik; ki Egemen maç boyunca en çok tiksindiğimiz futbolcuydu. Toraman varken bu rolü haketmesi ayrıca takdirlik. Golün üzerinden çok geçmeden, taraftar henüz tam panik olmamışken imdada Stoch yetişti. Müthiş bir frikik golü attı. Rüştü'nün yediği bu golleri en iyi çeken bilir. Neyse ki artık Volkan var. Bir kaleciden çok daha fazlası. Maç 1-1'ken kurtardığı Quaresma'nın şutu maçın kırılma ânıydı. Çünkü o esnada taraftar sabırsız ve aceleciydi. Ayrıca oyun kurma konusunda sıkıntımız vardı. Her top sol kanada Stoch'a şişiriliyordu. Takımımız karakter dışında da çok iyi bir takım. Sadece oyuncu karakterlerimizle bu kadar yol katetmedik yani... İnanılmaz sabırlı ve arzulu oynadık. İkinci golün geleceği çok netti. Reto Ziegler maç boyunca Quaresma'yı geçirmedi. Müthiş oynadı. Stoch çok iyiydi. Selçuk oyunuyla "bunca zamandır neredeydin?" dedirtti. En iyi Selçuk Şahin performanslarından birini izledik. Maçın kötü adamı Egemen kendi kalesine attığı golle Fenerbahçe'nin galibiyetinde pay sahibi oldu. Tıpkı Yiğit İncedemir gibi... Her ikisi de kendi kalesine gol atmayı ayrı haketti.
Aykut Kocaman'ın oyuncu değişiklikleri çok yerindeydi. Caner yerine Bienvenu'yle forveti çiftlemesi, Topuz yerine Dia'yı oyuna alma cesaretini göstermesi maçı ne kadar istediğimizin göstergesiydi. Şimdi 3 maç kaldı. Muhtemelen yine stres içerisinde izleyeceğimiz Beşiktaş ve Trabzonspor deplasmanları var. Tahminim; Fenerbahçe bu iki maçı kazanırsa puan silme cezası gibi bir komedi gerçekleşecek. Tüm saha dışı oyunlar bunu gösterir nitelikte...
Beşiktaş, Süper Final'in en demoralize takımı. Yeni bir başkanları, yeni bir hocaları var. Ancak yenilik her zaman olumlu bir ivme getirmiyor. Beşiktaş'a da getirmedi. Futbolcular mücadele ediyor, en azından kimseye yatmıyorlar. Fenerbahçe maçına da her zaman olduğu gibi ayrı bir motivasyonla hazırlanmışlar. Başlar başlamaz bu açık ve net bir şekilde sahaya yansıdı. Halis Özkahya ligde beğenmediğim hakemlerden birisi. Ben Fırat Aydınus hariç hiç bir hakemi beğenmiyorum gerçi, kimse beğenmiyor. Onun için bile "Görev Adamı" videosu yapanlar var. Birilerinin köşke çıkmasından mıdır, yoksa farklı bir görüşmeden dolayı mıdır bilinmez. Böyle şeyler de Fenerbahçe aleyhine olduğu sürece asla ortaya çıkarılmaz zaten. Çok rezil bir hakem yönetimi vardı. Halis hocanın ilk yarıdaki yönetimi maçın önüne geçti. Skora direkt etki ettiğini söylemek doğru olmaz. Ancak kartlarını tutarlı kullanmadığı, küçük fakat mide bulandıran pek çok hata yaptığı söylenebilir. Bunu sadece Fenerbahçe açısından yazmıyorum. Mücadele etmeye çalışan Beşiktaş açısından da kötü bir hakem yönetimi oldu. Beşiktaş için iyi yanı maçı 11 kişi tamamlamaları oldu.
İlk yarıda Beşiktaş durdurup vurmayı planlamış gibi gözükürken; Fenerbahçe Beşiktaş'ın durduracağı kadar futbol oynayamadı. Bir çaba vardı ancak bu çaba bal yapmayan arı misaliydi. Alex'in yokluğunda atakları Cristian yönlendirmeye çalışıyor, sırtı kaleye dönükken etkili olan Semih'in üzerinden Stoch ile pozisyon bulmaya çalışıyorduk. Volkan'ın sakatlandığı pozisyon da oyunu epey soğuttu ve ilk yarıdaki futbol, dişe diş mücadelenin önüne geçemedi. İkinci yarı hem futbol, hem mücadele vardı. Önce golü yedik; ki Egemen maç boyunca en çok tiksindiğimiz futbolcuydu. Toraman varken bu rolü haketmesi ayrıca takdirlik. Golün üzerinden çok geçmeden, taraftar henüz tam panik olmamışken imdada Stoch yetişti. Müthiş bir frikik golü attı. Rüştü'nün yediği bu golleri en iyi çeken bilir. Neyse ki artık Volkan var. Bir kaleciden çok daha fazlası. Maç 1-1'ken kurtardığı Quaresma'nın şutu maçın kırılma ânıydı. Çünkü o esnada taraftar sabırsız ve aceleciydi. Ayrıca oyun kurma konusunda sıkıntımız vardı. Her top sol kanada Stoch'a şişiriliyordu. Takımımız karakter dışında da çok iyi bir takım. Sadece oyuncu karakterlerimizle bu kadar yol katetmedik yani... İnanılmaz sabırlı ve arzulu oynadık. İkinci golün geleceği çok netti. Reto Ziegler maç boyunca Quaresma'yı geçirmedi. Müthiş oynadı. Stoch çok iyiydi. Selçuk oyunuyla "bunca zamandır neredeydin?" dedirtti. En iyi Selçuk Şahin performanslarından birini izledik. Maçın kötü adamı Egemen kendi kalesine attığı golle Fenerbahçe'nin galibiyetinde pay sahibi oldu. Tıpkı Yiğit İncedemir gibi... Her ikisi de kendi kalesine gol atmayı ayrı haketti.
Aykut Kocaman'ın oyuncu değişiklikleri çok yerindeydi. Caner yerine Bienvenu'yle forveti çiftlemesi, Topuz yerine Dia'yı oyuna alma cesaretini göstermesi maçı ne kadar istediğimizin göstergesiydi. Şimdi 3 maç kaldı. Muhtemelen yine stres içerisinde izleyeceğimiz Beşiktaş ve Trabzonspor deplasmanları var. Tahminim; Fenerbahçe bu iki maçı kazanırsa puan silme cezası gibi bir komedi gerçekleşecek. Tüm saha dışı oyunlar bunu gösterir nitelikte...
Maç sonu anlatımınız çok akıcı,çok yerinde ve okunası.
Tebrik ederim.
Selçuk konusuna katılıyorum ,harika oynadı,kendini aştı hareketleri ile.
Cristian ise hep dikine oynadı ve kısa sürede rakip sahada olmamızı sağladı.Maçı hakettik.
Egemen tarafından gol atılmasına ise ayrıca çok çok sevindim.
Hepsinin emeklerine,yüreklerine sağlık.
Hep destek- Tam destek !