Yazan : steven_stiffler 30 Mayıs 2010 Pazar

1 haftadır AÖF finalleriyle boğuşuyorum. Boğuştuğuma değdi mi, bence değmedi. Bu akşam milli maç keyifliydi. Kazım'ın futbolu Fenerbahçe'de kalması konusunda olumlu bir arzu belirtti bende. Başka bir gündem davası da ; bizim çok önemsediğimiz, Avrupalıların pek önemsemediği söylenen Eurovision'du. Green Day çakması grubumuz Manga'nın kıytırık şarkısıyla yarışacağı, Norveç'te düzenlenen yarışmaydı. Eurovision'u yıllardır takip ederim. Farklı kültürlerden esintiler sunmasını seviyorum yarışmanın. Örneğin ; Rus dayılarım çıktı, kar altında kazaklarla şarkı söyledi. Ya da ülkemizin hala çarşaflı kadınlardan, sarıklı dedelerden oluştuğunu zanneden gerizekalı Avrupalılara Manga ile bir kez daha mesaj vermiş de olabiliriz.

Finalden önce sadece Almanya, Azerbaycan, Romanya, Bosna Hersek şarkılarını dinledim. Manga'nın şarkısına açıklandığından beri pek şans vermiyordum. Aldıkları derece beni şaşırttı. Almanya eğlenceli şarkısı, sempatik, dünya tatlısı, cilveli yarışmacısıyla gönlümü feth etmişti :) Azerbaycan'ı da kardeşlikten dolayı destekliyordum. Gönlüm Azerilerden yanaydı, lakin onların da iyi bir derece aldıklarını düşünüyorum.

Lena'nın 91 doğumlu olmasına da şaşırdım ne yalan söyleyeyim. Hatun demişken ; geçen yılın bombalarından İzlandalı Johanna'nın puanları bildirmesi güzel bir jest oldu. Bir de Romanyalı hatunun deri pantolon olayı iyi olmuş, deri iyidir. Ermeni hatunun balonları çok ilgimi çekmedi açıkçası. Şişirmiş, dar da bir kıyafet giyerek balonlarını sergilemeyi düşünmüş. Şarkılar geçen yıllara oranla daha kaliteliydi. Eurovision formatında hareket şarkılar ağırlıkta olmalı diye düşünüyorum. Her zaman da hareketli şarkılar favoridir zaten. Bunda slow parçalar daha ağırlıktaydı. Manga'yı öne çıkaran detaylardan birisi de buydu. Arkada dans eden Power Ranger ne kadar gerekliydi bilmiyorum. Azerbaycan'ın slow şarkısı Drip Drop güzeldi. Diğer şarkılar da izlerken sıkan cinsten değildi açıkçası. İsrail hariç... İspanya'nın başına gelen olay geceye renk kattı. O abuk sabuk tiplere az bile gerçi o durum. Klasik olarak yumurta-domates bile fırlatılabilirdi. Eurovision'da hep merak ettiğim sahne dekorunun o kadar kısa sürede nasıl değiştirilebildiği. Bu konuda fikri olan beni aydınlatırsa sevinirim :)

Türk Telekom'un Eurovision temalı reklamında Kanada,Çin falan var bu arada. Rezillik...Bülent Özveren de bu akşam kendince yaptığı espriyle tepkimizi çekmeyi başardı. Yediği küfürün haddi hesabı yok. Büleeeent başgaaaan ............

Siyasetin eskisi kadar karışmadığı, şarkıların ve sempatinin de oy alabildiği bir Eurovision akşamı oldu. İsviçre ve Belçika'dan bize az puan gelmesine şaşırdım sadece. Sonuçta ikinciyi az kişi hatırlar. Şampiyonlar Ligi vizesi de olmadığından 1. olamadıktan sonra çok da önemli değil kaçıncı olduğumuz.

One Response so far.

  1. MuL€ says:

    yazı baştan sona güzel olmuş benim de hep merak ettiğim bişeye değinmişsin..okadar kısa şarkı aralarında dekorun çabucak değiştirilmesi olayı..Bende öğrenmek isterimbir bilenden.Enteresan cidden.Eline sağlık bu arada.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -