Yazan : steven_stiffler 4 Aralık 2011 Pazar

Beklendiği gibi iddianame tam Galatasaray maçı öncesi açıklandı. Fenerbahçe'nin durumu zaten malum... Cumartesi sabahı Ankaragücü maçı var diye uyanıp, öğleden sonra küme düşürüldüğümüzü bile öğrenebileceğimiz süpersonik bir adalet sistemimiz var. Taraftar futbolu umursamıyor. Sadece ben değilim, kimse umursamıyor. Futbol ve skor arka planda. Öncelik Fenerbahçe'nin hakları, Fenerbahçe'ye verilmesi gereken destek.

Kadroda kim var,kim yok onu bile maçın başında kadroları anons ederken öğreniyorum. Rakip takım kadrosuna ise hiç bakmıyorum. Fenerbahçe'm yine Kocaman Aykut ve Kaptan Alex önderliğinde sahaya çıkıyor. Alex sahaya adımını atar atmaz tribünlerde öyle bir heyecan... Yine şampiyonluk tezahüratları, yine maçın başlangıç düdüğüyle omuz omuza. Hayatımda ilk kez görüp tribünde omuz omuza yaptığım insanlar yine benim kardeşim, arkadaşım, abim, ablam... En güzeli de; onca hakkı yenen, emekleri çalınan futbolcularımız alınterlerinin son damlasına kadar mücadele ediyor. Tek amaçları yine Fenerbahçe'ye layık olmak, yine tribündeki bizleri mutlu edebilmek. Bunu yaparken futboldan da zevk alabiliyorlar. Bu da tribündeki bizleri mutlu etmeye yetiyor. Geçirdiğimiz zor günlerde, en azından bize hakettiğimizi veren futbolcularımızla ve hocalarımızla gurur duyabiliyoruz.

Fenerbahçe tribünü benim için her zaman güzeldir. İyi/Kötü bir yana; tribündeki insan her zaman güzeldir. Bazen tezahürata katılım çok olur, kötü bir tribün atmosferi oluşur. Ama tek amaç Fenerbahçe'nin kazanmasıdır. Herkes Fenerbahçe için dua eder. Dün böyle güzel bir ortam vardı işte... Bu sezonun en güzel tribünlerinden biri ilk taraftarlı maçımız olan İstanbul Belediye maçıydı. Karabük maçında ise çok keyifli bir tribün vardı. Dün ise; her ikisi mevcuttu. Hem tezahüratlara katılım olması gerektiği kadar fazla, hem de keyifli bir tribün vardı.

Futbolumuz da göz doldurdu. 2 gol yedik ama çok pozisyon vermeden yedik. Ankaragücü kötü takım. Biz de açıklarını bilerek oynadık. Stoch'un iştahlı futbolu mükemmel gollerini getirdi. Aynı zamanda taraftarın Stoch'u bağrına bastığı bir maç olmasını sağladı. Geçen hafta çok önemli bir pozisyonu harcamış ve eleştirilere maruz kalmıştı. Yine bu sezon form grafiği oldukça yüksek olan Cristian Baroni'nin de güzel bir füzesini izledik. 2 sene önce Ankara'da da Ankaragücü'ne benzer bir gol atmıştı. Hani şu Serkan Kırıntılı'yı bağlayıp rahat kazandığımız maç (!). Beni en çok sevindiren ise Dia'nın golü oldu. Sakatlıktan yeni çıkan Issiar Dia, biraz da şans faktörüyle önünde bulduğu topu gol yapınca ayrı mutlu oldum. Dia ve Stoch benim Fenerbahçe'de uzun yıllar görmek istediğim oyuncular. Dia'yı geçen sezonki kadar mutlu görmediğimde üzülüyorum. Ayrıca attığı her golden sonra tribünlere koşup, sevincini taraftara sarılarak yaşamasını samimi buluyor ve seviyorum. Şimdi dandik ligin en kayda değer maçı olarak gözüken derbi var. Galatasaray'a karşı yine kazanmak için gideceğiz. Skordan çok Emre'nin oynayıp oynamayacağını merak ediyorum. Lütfen oyna Emre...

Fenerbahçe 13.Hafta geride kalırken hâla ligde lider. Galatasaray ise gönüllerin şampiyonluğu unvanına ve kumpas yardımıyla seneye Şampiyonlar Ligi'ne gitmeye en yakın takım olarak gözüküyor.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -