- Anasayfaya Dön »
- Sinema »
- The Graduate seviyorum,çünkü...
Bu bir film analiz yazısı değildir öncelikle.Zaten hiç bir filmi normal yollardan değerlendiremem.Mutlaka bir kulp takarım.Ya da kendi deyimlerimle,argolaştırarak değerlendiririm.Özellikle PS I love You,Sweet November gibi aşk filmlerinin anasını ağlatmışımdır.Film analiz ve yorumlama işi csyasoo'ya yakışıyor.Sigara Yanıklarına yakışıyor.Ben ancak filmlere bok atarım.
Siyah beyaz filmleri sevmem.Kovboy filmlerini de sevmem.Clint Eastwood gitsin kumda oynasın hatta.Bir filmi almadan -indirmeden- önce yılına bakardım.TRT'de eski filmleri,70li yılların saç modellerini gördüğümde "Bu ne alla'sen?" gibi tepkiler vererek kanalı çevirirdim.Ön yargıları olan bir insanım kabul.Ön yargılarım sayesinde bazı şeyleri tabulaştırıyorum.Taa ki her tabu bir gün yıkılabilir.
İşte o tabu yıkımını,eski filmlere bakış açımı değiştirmemi sağlayan filmdir The Graduate.Bir yerde hakkında güzel yorumlar okuyup indirmiştim.5 ay yattı harddiskimde.İzlemedim.Afişteki ; çoraplı kartoloş bacağa aldanacak değildim.Dustin Hoffman'ı severim.Zaten ismi de futbolcu ismi gibi.İlker Yasin'in "Dastin Hofman" deyişini bile duymak isterdim.Çok iyi bir oyuncu olduğundan,yıllardır bu piyasada olduğundan dolayı hiç de merak etmedim nasıl parladığını.Kimsenin merak etmem.Doğuştan taşaklı sanıyordum adamı.Meğer onun dönüm noktası da The Graduate'miş.
İçimde gizliden gizliye barındırdığım romantik bir herif vardır.O yüzden aşk filmlerini severim.Ama böylesi şehvetli olanları değil.Buradan gerisi spoilera girecek ister istemez.Bir tane Mature,bilemedin Milf kıvamında bir hatunun tüysüz,20li yaşların başında,abazanlığını içinde yaşayan bir erkeği baştan çıkarma çabasıyla başlıyor film.Bu erkek yani Benjamin,aklında binbir paradoks olan bir kardeşimiz ayrıca.Filmle ilgili Ekşi'de şöyle bir yorum var.Her okuduğumda güldüğüm bir yorumdur,bombadır,gerçekçidir.
Saçma sapan sahnelerle dolu bir filmdir aynı zamanda.Benjamin Elaine'i ilk buluşmada striptiz bara götürür.Elaine o kadar salakça ağlar ki,Türk sinemasında öyle bir ağlama sahnesi çekilse oyuncu yerden yere vurulur.Deyim yerindeyse oynayanın da filmi çekenin de ağzına sıçılır.Sinema ile barışık bir ülkeyiz malum.Sanat insanlarıyız.Ama burada Elaine'i; yani gerçek ismiyle Katharine Ross'u yerden yere vuramazsın.Çünkü The Graduate'tir bu film.Candır.
Çığlık sahneleri bombadır.İzlerken yadırgarsınız ama eğlenirsiniz de...Hayvanat bahçesi sahnesi en sevdiğim ikinci sahnedir.En sevdiğim sahneyi fotoğrafta kullandım.Mantık hataları saymakla bitmez.Elaine 3 dakika ağlar,sonra öpüşür kaynaşır,aşık olur.Bayan Robinson eski kaşardır,ortaya tecavüz iddiası atar.Kimse Benjamin'i iplemez,sormaz,sorgulamaz.Çükü kesilesice olur birden...Yazıktır,günahtır.Mantığa sığmaz.Müzikleri pek bir bombadır,zaten biliyorsunuzdur.Bizim filmlerimizde nikah basıldığı zaman imza atılmamış olur.Burada imza atılıyor,Benjamin imzadan sonra Malkoçoğlu edasıyla elinde haçla ortamda bitiveriyor ve Elaine'i anca kaçırıyor.Olaylar çok hızlı gelişiyor ve nasıl gelişeceği tahmin edilebiliyor.Ama yine de izlemekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.
Sevdiğim bir film hakkında atıp tutmak benim de hakkım diyerekten bu yazıyı da yazmış bulundum.
Yoğun iş tempoma devam şimdi...
Yorum Gönder