1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe »
- Alex de Souza
Yazan : steven_stiffler
3 Ekim 2012 Çarşamba
Alex De Souza... Büyüklüğünü ve Fenerbahçe için önemini kimsenin tartışmadığı bir insan ve futbolcu. Ben geldiği günü de dün gibi hatırlıyorum. 15 yaşındayım. Annem ve teyzem televizyon izliyor. Telefonuma gelen mesaj; "Kanka Alex geldi, televizyonu aç". "Verin yaa Alex gelmiş" diye isyan ederek kumandayı elime alıyorum. Fenerbahçe tarihinine damgasını yazacak o adam mahçup ve şaşkın bakışlarıyla karşımızda...
Gelişi çok konuşulmuştu. Fatih Altaylı gibi düşünüp "Fenerbahçe'ye gelmez" diyenler de çoktu. Geldi. Yetmedi, geldiğinde de çok konuşuldu. Yapacaklarıyla da çok konuşalacağı açıktı. Yine ilk maçını ve ilk golünü hatırlıyorum. İstanbulspor savunması delip ilk golünü atıyor. Ortega'dan beridir böyle çalım yapan futbolcu görmediğimizden; arkadaşlarımla birlikte "Bu adam çok manyak topçu lan" nidalarıyla izliyoruz. Aslında o günü ve o günden sonrasını hepiniz en az benim kadar net hatırlıyorsunuz. Alex De Souza Fenerbahçe tarihine adını yazdıracak işler yapıyor. Attığı sayısız golden bahsetmemek imkansız. Çevirdiği, kazandırdığı sayısız maç; Şampiyonlar Ligi'nde asist krallığı, Şampiyonlar Ligi'nde gelen başarıdaki başrolü, düzgün aile yaşantısı, Fenerbahçe kaptanlığına gelmesi... Alex bu süre içerisinde Fenerbahçe içerisinde söz sahibi bir sporcu oluyor. Yeri geliyor; başkan Alex'e danışıyor. Yeri geliyor takımı Alex toparlıyor. Yeri geliyor transferde rol oynuyor.
Golden sonra hep aynı tribüne koşup ailesini selamlıyor. O tribün "Alex tribünü" olarak adlandırılıyor. Ben tribünde o tribün sayesinde buluşabildiğim arkadaşlarımı hatırlıyorum. "Alex tribünün karşısının sağ üst tarafı, tam karşısı, sol üst köşesi" şeklinde mesajlarımızı hatırlıyorum. Her sözleşmesinin son yılında "Acaba gider mi?" korkusu yaşadık. Gitmedi, terketmedi. Ancak sonun yaklaştığını hepimizin farkındaydık. Taraftarın beklentisi; Fenerbahçe'ye büyük hizmet vermiş Alex'in hakettiği şekilde uğurlanmasıydı. Ümit Özat bile omuzlarda uğurlandı bu takımdan... Ümit Özat'ı küçümsemiyorum. "Bir Alex değil..." demeye getiriyorum.
Ona 20 numara da çok yakışıyordu ama 10 numara onunla adeta bütünleşmişti. Kendimizi onun ayrılacağı güne alıştırmıştık. Ama böyle âni olması çok koydu be, mahvetti. Felipe'de onu gördüğümüz için mutlu olduk. Eşini yengemiz, kızlarını kardeşlerimiz gibi sevdik. İşin "sorun" tarafı bir yana... Ben kendimi Alex de Souza gibi büyük bir futbolcuyu canlı izleyebildiğim için çok şanslı görüyorum. İleride heykelinin önünde oturup çocuklarıma anlatacak bir efsanem var. Gidiş şekli hem onu, hem de bizi kahretti. "Erkekler ağlamaz" felsefesine rağmen göz yaşlarımı tutamadım.
Benim için Aykut hâla Kocamandır, Alex hep efsane olarak kalacaktır. Bu konuya daha sonra ayrıyetten değineceğim. İçim hâla sızlıyor ve olanlar kötü bir şakaymış gibi geliyor. Beni en çok sevindiren adamın; ismini defalarca haykırdığım adamın böyle gidişine kahrolmamak elde değil.
Yaşattığın her sevinç için teşekkürler. Bir gün yine yolumuz kesişecek biliyorum. İsmail abinin gemiyi beklediği gibi bekleyeceğim seni Alex de Souza...
Gelişi çok konuşulmuştu. Fatih Altaylı gibi düşünüp "Fenerbahçe'ye gelmez" diyenler de çoktu. Geldi. Yetmedi, geldiğinde de çok konuşuldu. Yapacaklarıyla da çok konuşalacağı açıktı. Yine ilk maçını ve ilk golünü hatırlıyorum. İstanbulspor savunması delip ilk golünü atıyor. Ortega'dan beridir böyle çalım yapan futbolcu görmediğimizden; arkadaşlarımla birlikte "Bu adam çok manyak topçu lan" nidalarıyla izliyoruz. Aslında o günü ve o günden sonrasını hepiniz en az benim kadar net hatırlıyorsunuz. Alex De Souza Fenerbahçe tarihine adını yazdıracak işler yapıyor. Attığı sayısız golden bahsetmemek imkansız. Çevirdiği, kazandırdığı sayısız maç; Şampiyonlar Ligi'nde asist krallığı, Şampiyonlar Ligi'nde gelen başarıdaki başrolü, düzgün aile yaşantısı, Fenerbahçe kaptanlığına gelmesi... Alex bu süre içerisinde Fenerbahçe içerisinde söz sahibi bir sporcu oluyor. Yeri geliyor; başkan Alex'e danışıyor. Yeri geliyor takımı Alex toparlıyor. Yeri geliyor transferde rol oynuyor.
2005, 2007 ve 2011'de Fenerbahçe formasıyla şampiyonluk yaşıyor. 2006, 2010 ve 2012'de son maçta şampiyonluğu kaybediyor. Onun oynadığı Fenerbahçe, sadece bir sezon başarısız oluyor. Onun sebebi de herkesin bildiği gibi Aragones yönetimi. Süper Lig'de gol ve asist krallıkları bulunan, neredeyse her sezon istatistikleriyle en değerli futbolcu olan Alex; yeri geliyor koşmuyor diye eleştiriliyor. Rakibin transfer ettiği her yıldız futbolcu Alex ile kıyaslanıyor. Kimisi 3 Alex ediyor, kimisi 5... Zaman zaman başarısı gölgelenmeye çalışılıyor. Hooijdonk'u o gönderdi diyorlar. Anelka'ya pas atmıyor diyorlar. Hep bir spekülasyonun parçası edilmeye çalışılıyor. O bunlara sessiz kalarak sahada işini yapıyor.
Golden sonra hep aynı tribüne koşup ailesini selamlıyor. O tribün "Alex tribünü" olarak adlandırılıyor. Ben tribünde o tribün sayesinde buluşabildiğim arkadaşlarımı hatırlıyorum. "Alex tribünün karşısının sağ üst tarafı, tam karşısı, sol üst köşesi" şeklinde mesajlarımızı hatırlıyorum. Her sözleşmesinin son yılında "Acaba gider mi?" korkusu yaşadık. Gitmedi, terketmedi. Ancak sonun yaklaştığını hepimizin farkındaydık. Taraftarın beklentisi; Fenerbahçe'ye büyük hizmet vermiş Alex'in hakettiği şekilde uğurlanmasıydı. Ümit Özat bile omuzlarda uğurlandı bu takımdan... Ümit Özat'ı küçümsemiyorum. "Bir Alex değil..." demeye getiriyorum.
Ona 20 numara da çok yakışıyordu ama 10 numara onunla adeta bütünleşmişti. Kendimizi onun ayrılacağı güne alıştırmıştık. Ama böyle âni olması çok koydu be, mahvetti. Felipe'de onu gördüğümüz için mutlu olduk. Eşini yengemiz, kızlarını kardeşlerimiz gibi sevdik. İşin "sorun" tarafı bir yana... Ben kendimi Alex de Souza gibi büyük bir futbolcuyu canlı izleyebildiğim için çok şanslı görüyorum. İleride heykelinin önünde oturup çocuklarıma anlatacak bir efsanem var. Gidiş şekli hem onu, hem de bizi kahretti. "Erkekler ağlamaz" felsefesine rağmen göz yaşlarımı tutamadım.
Benim için Aykut hâla Kocamandır, Alex hep efsane olarak kalacaktır. Bu konuya daha sonra ayrıyetten değineceğim. İçim hâla sızlıyor ve olanlar kötü bir şakaymış gibi geliyor. Beni en çok sevindiren adamın; ismini defalarca haykırdığım adamın böyle gidişine kahrolmamak elde değil.
Yaşattığın her sevinç için teşekkürler. Bir gün yine yolumuz kesişecek biliyorum. İsmail abinin gemiyi beklediği gibi bekleyeceğim seni Alex de Souza...
Sanki çok yakın bir arkadaşım ölmüş gibi bir üzüntü var o günden beri içimde...