13 dakika önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 3 - 0 Beşiktaş | Gönül'lerin Fenerbahçe'si
Yazan : steven_stiffler
7 Ekim 2012 Pazar
Gönüllerin Fenerbahçe'si dedim; çünkü Fenerbahçe futbol oynamaya başladı. Çünkü Fenerbahçe'de yüzler gülmeye başladı. Çünkü Gökhan Gönül döndü. Çünkü Aykut Kocaman'ın da yüzü gülüyor. Çünküleri pek çok... Bu yüzdendir ki; biraz da Gökhan Gönül'ün dönüşüyle "Gönül'lerin Fenerbahçe'si" dedim. Fotomaç tarzı bir başlığım daha oldu.
Borussia Mönchengladbach maçının 100.yıldaki Newcastle maçı olabileceğini düşünüyordum. O zamanı hatırlayalım. Fenerbahçe lige inişli/çıkışlı bir performansla başlamış, aynı zamanda Zico'nun farklı sistem oturtmaya çalışması ve bu uyum sürecinin atlatılamaması; takımın geleceğe dair umut vermemesini sağlamıştı. Zico; Newcastle United maçıyla Fenerbahçe'nin alışmış olduğu oyun düzenine dönmüş, Fenerbahçe de toparlanmış bir görüntü sergilemişti. İşte o Newcastle maçı Fenerbahçe için bir milat olmuştu ve 100.yıldaki unutulmaz şampiyonluk gelmişti. Bu sefer ortada daha sıkıntılı bir süreç olduğunu kabul edelim. Alex konusu uzun dönem kafaları kurcalayacak. Ne Alex'in, ne yönetimin konuşması birşeyi değiştirmeyecek. Takıma olumlu bir hava katmayacak, aksine negatif gelişmeler de söz konusu olabilir. Bir de şöyle düşünelim; Fenerbahçe'nin karakterli bir hocası ve karakterli futbolcuları var. Bu takım karakterini ortaya koyduğunda çok zorlu süreçleri atlatabiliyor. Mönchengladbach ve Beşiktaş maçları da en yakın zor sürecimizdi; kazasız belasız atlattık.
Mönchengladbach maçındaki baskılı futbolun Beşiktaş karşısında da olacağını düşünüyordum. Yobo hariç kadro da aynıydı. Ancak unuttuğumuz nokta; takımın yorgun olacağıydı. Fenerbahçe Almanya'da zaman zaman çok ekstra baskı yapmak zorunda kaldı. Zaman zaman da gücü hesaplı kullandı. Bu da oradaki başarılı sonucun temeli oldu. Beşiktaş karşısına ise gücü hesaplı kullanmaya çıkan bir Fenerbahçe vardı. Beşiktaş ise oldukça dengesiz ve deli gibi bir presle karşılık verdi. Eğer geriye düşmezsek maçın ikinci yarıda farka gidebileceğini düşündüm. Neticede Beşiktaş yorulacaktı. Fernandes vasatı aşamadığı zaman Beşiktaş vasat bir ekip. Fernandes oynadığında ise çok iştahlı bir takım. Beni çekindiren de Beşiktaş'ın iştahlı futboluydu. Beşiktaş'ta topu alanın gözleri hemen Fernandes'i arıyor. Fenerbahçe Meireles-Topal-Cristian orta alanıyla Fernanes-Veli ve Necip'e karşı bariz bir üstünlük kurdu. Sol kanatta ofansif katkısı kısıtlı olan Escude ve defansif katkısı tartışılır bir Uğur Boral olması; Gökhan Gönül'ün de istekli olması Fenerbahçe'nin sağ kanadı aktif bir şekilde kullanmasını sağladı. Nitekim maç boyunca Hasan Ali Kaldırım'ın çok fazla hücum girişimi olmazken, sağ kanatta hem Gökhan hem de Kuyt ile pek çok pozisyon aradık. Hasan Ali de Fenerbahçe'deki rahat maçlarından birini oynamak durumunda kaldı.
Gündüz skor tahminime 3-1, gol tahminlerime de Sow,Kuyt ve Gökhan yazmıştım. Temiz kalpliymişim hadi... Sow'un golü yine mükemmeldi. Baktığınızda Sow estetik bir forvet gibi gözükmüyor ama çok estetik goller atıyor. Gökhan Gönül; sezon başından beri takımın en formsuz ismiydi belki de... Gaziantepspor maçında iyiydi. Haa Gökhan'ın en kötü hâli bile kaleye giren topları çıkardı, ona söz söylemek ayıp olur. Ancak hücumda çok etkisiz bir Gökhan Gönül izliyorduk. Bu akşam hem güzel bir gol attırdı, hem iki gol attı. Gökhan Gönül yeniden döndü ve bu maç da Gökhan Gönül için bir milat olsun dileyelim.
İkinci yarıda Veli'nin gördüğü kırmızı kartın hemen ardından attığımız üçüncü gol takımı rahatlattı. Ersan Gülüm'ün çok hakedip görmediği kart, Krasic'in direkten dönen topu, Meireles-Topal-Cristian üçlüsünün başarılı performansı maçtan diğer akılda kalanlar oldu. Keşke Recep Niyaz'ı da bir 10 dakika olsun izleyebilseydik.
Bu kadar gönül meselesi demişken; keşke bu güzel galibiyetlerimizde kaptanımız Alex de Souza da takımda olsaydı. Artık yollarımız ayrı, kalplerimiz bir belki ama içimizde hep o ukte kalacak gibi...
Takım olarak çok koşup mücadele etti Fenerbahçe'miz.Bu şekilde bir oyuncuya bağlı olmadan oynanan bir oyunda diğer oyuncular da insiyatif alıyor gibi.Kendine güvenleri geldi,güçlü bir takım olduklarını hatırladı oyuncular.
Evet keşke Alex olsaydı ama, daha kaç yıl olabilecekti ki? Tek üzüldüğüm ayrılma şeklimiz oldu,yoksa ayrılık vakti zaten gelmişti...