1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 2 - 0 Beşiktaş | Kadıköy Gerçeği
Yazan : steven_stiffler
7 Şubat 2012 Salı
İçim en rahat gittiğim derbilerden biriydi. Tabi Beşiktaş derbisinde bir Galatasaray derbisi havası hiç bir zaman olmuyor. Fakat; efsane deplasman hikayeleri ve genelde seyir zevki yüksek futbol Beşiktaş maçlarını daha anlamlı kılıyor. Beşiktaş ilk maçta bizim deplasmanda kazanma serimizi bozmuştu. Daha önce de Kadıköy'de galibiyet serimizi bozmuşlukları var. Bunun gazına gelen cengaverlerin de Japon bayraklarını yanından eksik etmediğini gördük. Fenerbahçe'nin Kadıköy'de yenilmeme serisini bozmaktı amaç. Yoksa Beşiktaş'ın alacağı 3 puan da o kadar önemli değildi zaten. Beşiktaş için önemli olan; genelde Fenerbahçe'nin alamayacağı puan ve kupalardır. Her Fenerbahçe-Beşiktaş maçı gelenektir, o japon bayrakları sonradan itinalya rulo haline getirilir.
Beşiktaş'ın eksiklerini olduğunu biliyorduk. Ancak yakın geçmiş zamanda, geçen sezon eksiklerle dolu Galatasaray'a 10 yıl sonra Kadıköy'de 1 puan vermiştik. Sabri reyiz üçlü falan çekmişti, coşturmuştu hani. Sahi unutulmamış, Galatasaraylı kardeşlerimizin hafızasında "Mutlu bir an" olarak kalmıştır. Fenerbahçe ideal kadrosuyla sahadaydı. Eksiksiz Fenerbahçe kadrosunun ideali budur. Sadece Sow'un gelir gelmez maça çıkması tartışılır, ki ben çıkmasından yanayım. En azından hazır ve antrenmanlı geldi. Sadece uyum sorunu vardı. Zaten maç içinde de buna pek çok kez şahit olduk. Beşiktaş taraftarının maça gelmek hakkıydı, geldiler. Keşke "olaylar olaylar" olmasaydı tabi ama rutin birşey gibi gözüküyor artık. Beşiktaş'ın daha önce bize karşı bu kadar defansif bir kadroyla çıktığını hatırlamıyorum. Tanju'yu falan daha önce hiç izlememiştim. Bilirsiniz futbolu pek sevmem (.) İbrahim Toraman'ı da bu kadar "joker" kılan özelliğini hep merak etmişimdir. Yine önlibero oynadı, yine tipik etkisiz eleman Toraman'dı. Koskoca Beşiktaş (ki bunu yazma sebebim iyi kadrosudur) ileride sadece Simao'nun avucuna bakıyordu. Avucu olmadı sanki, ayak içine diyelim hadi. Pektemek iyi golcü ama Yobo gibi kaliteli stopere karşı tek başına etkili olabilecek türde değil. Fenerbahçe'nin bu kadar defansif bir Beşiktaş karşısında ilk yarı en az 2 gol bulması, hadi hiç olmadı bol pozisyon bulması gerekirdi. Pozisyon bulundu bulunmasına da, "o da kaçar mı?" dediğimiz pek pozisyonumuz olmadı diğer maçlara oranla. Takımın havası taraftara, taraftarın havası takıma yansıyordu; Fenerbahçe de istekli oynuyordu. Bu sezon duran toplarda Lugano'yu mumla aradığımız gerçeği var. Topuz'un Trabzonspor'a attığı duran top golü en akılda kalanı, onun haricinde de Yobo'nun bu golü en akılda kalacak olanı olacak. Yobo attığı bu golle "Yeni Uche" unvanını da resmileştirdi aynı zamanda.
İkinci yarıya gelirken "bari bu maç geri çekilmesek" düşüncesi beni de sarmıştı. Kadıköy'de bir türlü kabullenemediğim bu futbolu, hele ki Beşiktaş'a karşı asla kabullenemezdim. Ama yine yedik tırnakları, yine bol bol ettik duaları. Beşiktaş çok iyi olduğundan değil, Fenerbahçe Beşiktaş'ı iyi olmaya davet ettiğinden. Tamam, günümüz futbolunda pek çok olan birşey bu. Benim de bu yıl futbolu pek tartışmadığım malum. Benim için yine sakıncası yok, eyvallah. Ama Fenerbahçe tribünlerdeki taraftarı memnun edecek oyunu pekala oynayabilirdi ikinci yarıda da. Allahtan Ernst yeteneksiz, tehlikeli pozisyonlara o girebildi. Müthiş bir ön libero ama hücum anlamında yetenek fakiri. Stoch yine hücumdaki en büyük silahımızdı. Beşiktaş maçlarına ayrı bir sempati besleyen Alex etkisizdi. Mehmet Topuz son maçlarına oranla iyiydi. Beşiktaş zaman zaman taçları bile çok rahat kullandı. Bunda da Fenerbahçe'nin abartı şekilde geriye yaslanması etkiliydi. Ziegler'in özellikle son maçlarda göze çarpan yavaşlığı beni de rahatsız etmeye başladı. Ama potansiyelinin bunun üzerinde olduğunu bildiğimden içim rahat. Sow'la doğru düzgün verkaç dahi yapılamadı. Fizik olarak hazırdı, ancak takımla uyum konusunda göze batacak şekilde sorun yaşadı. Ben Sow'un yerine girebilecek Bienvenu'nün rakibi yıpratacağını ve ikinci golü bulduracağını düşünüyordum. Lakin bu görevi "Deli Fişek" ya da "Diego Capel" Caner üstlendi. Sow'a attırdığı gol Sow'u taraftarın önünde yücelten muazzam bir jest oldu. Fenerbahçe vasat bir futbolla ve Kadıköy gerçeğiyle ezeli rakibi Beşiktaş'ı bir kez daha devirdi. Haa sokakta hâla; "Fener Galatasaray'ı, Galatasaray Beşiktaş'ı, Beşiktaş Fener'i hep yeniyor yeaa" geyiği yapan insanlar yok değil.
Şu ekran görüntüsüyle bitireyim. Sabah uyanır uyanmaz ilk işim "Yobo gol atar" bahsini oynamak olacaktı. Lakin şeytan dürttü işte; handikaplı Juventus'u da aldık. Kupon patladı ama Yobo gözümde bir kez daha yüceldi. Geçtiğimiz sezon Sivasspor maçı öncesi; "Yobo atıyooor, şampiyonluk geliyooor" diye bir tweet yazmıştım. (Bkz. https://twitter.com/#!/serkanozerik/status/72084347594866688) Yobo beni yanıltmıyor. Yabooo Yaboo Yaboo!
Beşiktaş'ın eksiklerini olduğunu biliyorduk. Ancak yakın geçmiş zamanda, geçen sezon eksiklerle dolu Galatasaray'a 10 yıl sonra Kadıköy'de 1 puan vermiştik. Sabri reyiz üçlü falan çekmişti, coşturmuştu hani. Sahi unutulmamış, Galatasaraylı kardeşlerimizin hafızasında "Mutlu bir an" olarak kalmıştır. Fenerbahçe ideal kadrosuyla sahadaydı. Eksiksiz Fenerbahçe kadrosunun ideali budur. Sadece Sow'un gelir gelmez maça çıkması tartışılır, ki ben çıkmasından yanayım. En azından hazır ve antrenmanlı geldi. Sadece uyum sorunu vardı. Zaten maç içinde de buna pek çok kez şahit olduk. Beşiktaş taraftarının maça gelmek hakkıydı, geldiler. Keşke "olaylar olaylar" olmasaydı tabi ama rutin birşey gibi gözüküyor artık. Beşiktaş'ın daha önce bize karşı bu kadar defansif bir kadroyla çıktığını hatırlamıyorum. Tanju'yu falan daha önce hiç izlememiştim. Bilirsiniz futbolu pek sevmem (.) İbrahim Toraman'ı da bu kadar "joker" kılan özelliğini hep merak etmişimdir. Yine önlibero oynadı, yine tipik etkisiz eleman Toraman'dı. Koskoca Beşiktaş (ki bunu yazma sebebim iyi kadrosudur) ileride sadece Simao'nun avucuna bakıyordu. Avucu olmadı sanki, ayak içine diyelim hadi. Pektemek iyi golcü ama Yobo gibi kaliteli stopere karşı tek başına etkili olabilecek türde değil. Fenerbahçe'nin bu kadar defansif bir Beşiktaş karşısında ilk yarı en az 2 gol bulması, hadi hiç olmadı bol pozisyon bulması gerekirdi. Pozisyon bulundu bulunmasına da, "o da kaçar mı?" dediğimiz pek pozisyonumuz olmadı diğer maçlara oranla. Takımın havası taraftara, taraftarın havası takıma yansıyordu; Fenerbahçe de istekli oynuyordu. Bu sezon duran toplarda Lugano'yu mumla aradığımız gerçeği var. Topuz'un Trabzonspor'a attığı duran top golü en akılda kalanı, onun haricinde de Yobo'nun bu golü en akılda kalacak olanı olacak. Yobo attığı bu golle "Yeni Uche" unvanını da resmileştirdi aynı zamanda.
İkinci yarıya gelirken "bari bu maç geri çekilmesek" düşüncesi beni de sarmıştı. Kadıköy'de bir türlü kabullenemediğim bu futbolu, hele ki Beşiktaş'a karşı asla kabullenemezdim. Ama yine yedik tırnakları, yine bol bol ettik duaları. Beşiktaş çok iyi olduğundan değil, Fenerbahçe Beşiktaş'ı iyi olmaya davet ettiğinden. Tamam, günümüz futbolunda pek çok olan birşey bu. Benim de bu yıl futbolu pek tartışmadığım malum. Benim için yine sakıncası yok, eyvallah. Ama Fenerbahçe tribünlerdeki taraftarı memnun edecek oyunu pekala oynayabilirdi ikinci yarıda da. Allahtan Ernst yeteneksiz, tehlikeli pozisyonlara o girebildi. Müthiş bir ön libero ama hücum anlamında yetenek fakiri. Stoch yine hücumdaki en büyük silahımızdı. Beşiktaş maçlarına ayrı bir sempati besleyen Alex etkisizdi. Mehmet Topuz son maçlarına oranla iyiydi. Beşiktaş zaman zaman taçları bile çok rahat kullandı. Bunda da Fenerbahçe'nin abartı şekilde geriye yaslanması etkiliydi. Ziegler'in özellikle son maçlarda göze çarpan yavaşlığı beni de rahatsız etmeye başladı. Ama potansiyelinin bunun üzerinde olduğunu bildiğimden içim rahat. Sow'la doğru düzgün verkaç dahi yapılamadı. Fizik olarak hazırdı, ancak takımla uyum konusunda göze batacak şekilde sorun yaşadı. Ben Sow'un yerine girebilecek Bienvenu'nün rakibi yıpratacağını ve ikinci golü bulduracağını düşünüyordum. Lakin bu görevi "Deli Fişek" ya da "Diego Capel" Caner üstlendi. Sow'a attırdığı gol Sow'u taraftarın önünde yücelten muazzam bir jest oldu. Fenerbahçe vasat bir futbolla ve Kadıköy gerçeğiyle ezeli rakibi Beşiktaş'ı bir kez daha devirdi. Haa sokakta hâla; "Fener Galatasaray'ı, Galatasaray Beşiktaş'ı, Beşiktaş Fener'i hep yeniyor yeaa" geyiği yapan insanlar yok değil.
Şu ekran görüntüsüyle bitireyim. Sabah uyanır uyanmaz ilk işim "Yobo gol atar" bahsini oynamak olacaktı. Lakin şeytan dürttü işte; handikaplı Juventus'u da aldık. Kupon patladı ama Yobo gözümde bir kez daha yüceldi. Geçtiğimiz sezon Sivasspor maçı öncesi; "Yobo atıyooor, şampiyonluk geliyooor" diye bir tweet yazmıştım. (Bkz. https://twitter.com/#!/serkanozerik/status/72084347594866688) Yobo beni yanıltmıyor. Yabooo Yaboo Yaboo!
Yorum Gönder