Yazan : steven_stiffler 26 Şubat 2012 Pazar

İyice sirke dönen, siyasetin ve zengin iş adamlarının oyuncağı olan Ultra Süper Lig'imizin 28.haftasında Eskişehirspor deplasmanına gittik. Eskişehirspor'a karşı son maçlarda şansımız hep tutuyordu. Bir futbol şehri olarak anılan, hatrı sayılır bir taraftar kitlesi olan Eskişehirspor'un stadını hiç canlı görmedim. Hatta ben Eskişehir'i de hiç gezmedim. Ancak zeminin berbatlığını ekran başından net bir şekilde görebiliyorduk. Eskişehir'e yakışmayan bir zeminde Fenerbahçe'ye yakışmayan bir futbol oynadık.

Benim çocukluğum Fenerbahçe'nin çok büyük başarılarıyla geçmedi. Özellikle o yıllarda deplasman maçlarında epey zorlandığımızı ve puanlar bıraktığımızı hatırlıyorum. Buna rağmen çocukluğumu Fenerbahçe'nin büyüklüğünü anlayabilmekle geçirdiğimi söyleyebilirim. Taraftar 3 Temmuz'dan beri büyük cefa çekiyor. Daha bir gece önce biber gazı yedi. Malum tehditlere rağmen çubuklu ruhundan bir an vazgeçmedi. Dolayısıyla taraftar futbolcuların da o kadar savaşmasını istiyor. Haklılar... Lakin bazı tepkiler haksız.

Ben her hafta burada benzer şeyleri yazıyorum. Çünkü her hafta aynı şeyleri yaşıyoruz. Taraftarın herşeye tepki göstermeye hakkı var. Fenerbahçe kulübü herşeyden önce halkın takımı. Takımın üzerinde olan bu psikolojinin öyle 1 yılda atlatılabilecek birşey olduğunu düşünmüyorum. En çok üzüldüğüm ise; sevgilisi terketse 3 ay depresyondan çıkamayacak yaştaki, henüz taraftarlık olguları oturmayan kardeşlerimizin sosyal medya üzerinden vermiş olduğu tepkiler. Diyorum ya; ben küçüktüm. Babam bugünün futbolundan pek anlamaz. Benimle hiç bir zaman "sadece futbol" konuşmadı. Hep Fenerbahçe konuştu. Taktik, teknik hiç birşey bilmeden; sadece Fenerbahçe'yi konuşarak büyüdüm. Futbolla biraz ilgili olunca zamanla diğerleri de öğreniliyor. Yeri geliyor konuşuluyor. Ancak, şu an bunların yeri değil.

Fenerbahçe psikolojisi 3 Temmuz'da değil, Şampiyonlar Ligi'nden men edilme oyununun oynandığı gün tepetaklak oldu. O gün bugündür ayağa kalkamıyor. Hiç birimiz başımızı yastığa rahat koyamazken; bu kadar yersiz tepki göstermek kendimizi yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Şunu net biliyorum. Fenerbahçe ligin ilk yarısında lige havlu atsaydı, bugün kimse bu kadar tepki göstermeyecekti. Ancak Fenerbahçe futbolcusu berbat durumdaki psikolojisine rağmen umulandan daha fazla savaştı. Bugün de savaşıyor. Ama bir yerde direnç yetmiyor işte... Stadımızdaki maçlarda da iyi oynamıyoruz ki... Bizlerin desteği üst düzey olduğu için kazanabiliyoruz. Deplasmanlarda da destek büyük... Futbolcularımız da biliyorlar ki; stada gelemeyen en az 20 milyon kalp onlarla atıyor. Ama bir yerde yetmiyor be...

Biletli ve kilometrelerce yol kateden Cefakar Fenerbahçe taraftarının şehre ve stada alınmaması da sadece futbol değil, bir Türkiye ayıbı... Bugün çektiğimiz bu cefa ve eziyetler çok yakın bir zamanda bizlere başarı ve ödül olarak geri dönecek. Ulan çok pozitif bir cümle kurdum şimdi biliyorum da; benim kalbim bundan başka ihtimale inanmıyor. Bu sezon şampiyon olamamak Fenerbahçe'nin sonu olmayacak. Bu sezon; ilk şampiyonluğu yaşayamamamız olmayacak. E futbol olduğu sürece son da olmayacak. Siz dua edin de bu ülkede futbol yaşasın. Şampiyon her zaman olunur.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -