Yazan : steven_stiffler 3 Ekim 2011 Pazartesi

Her zaman, her yerde yazıyorum. İzlemekten en keyif aldığım derbi Kuzey Londra derbisi. Her zaman açık futbol var, 0-0 bitse bile kaçan bol pozisyon oluyor. Arsenal bir kaç sezon öncesine kadar bariz üstün olsa da, son 1-2 senedir Tottenham Arsenal'a karşı üstünlüğü ele almış olması derbiyi daha heyecanlı kılıyor. Arsenal lige en zor lig başlangıçlarından birini yaptı bu sezon. Manchester'dan 8 yemenin yanı sıra, lige kümede kalma potasında başlayan Blackburn'den de 4 yemişlerdi. Bu aynı zamanda Blackburn Rovers'ın 7 maçta aldığı tek galibiyet olma özelliğini taşıyor.

Fabregas'ın gidişi, 8 gollü mağlubiyetten sonra gelen yeni transferler ve altyapıdan gelen genç oyuncular Arsenal'ı yeni kurulmuş bir takım havasına soktu. Henüz takım olmayı da başarmış gözükmüyorlar. Arteta, Santos, Gervinho takıma katkı sağlayabilecek oyuncular olarak gözükmelerine rağmen; Frimpong, Jenkinson, Coquelin, Chamberlein gibi genç isimler sürekli takımda yer bulmalarına rağmen henüz soru işaretlerini atabilmiş değiller. Ayrıca kaleci Szcezsny'nin de çok fazla güven verdiğini düşünmüyorum ben. Tottenham ise tam bir takım havasında. Son 2-3 sezondur kadronun iskeletini bozmuyorlar. En önemlisi; gidenlerin yerine daha kalitelilerini alıyorlar. Az ve öz transfer yapıyorlar. Benim hep eleştirdiğim sağ bek yokluğu da bu sezon Walker ile aşılacakmış gibi gözüküyor.

Wenger dün Andre Santos yerine Gibbs'i tercih etti. Andre Santos, Şampiyonlar Ligi maçında etkili oynamış, bir de gol atmıştı. O yüzden derbide Gibbs tercihine anlam veremedim. Redknapp ise zorluk derecesi yüksek bir maç olmasına ve derbi olmasına rağmen iç sahada 4-4-2 oynama geleneğini bozmadı. İlk yarıda kaçan bir kaç net pozisyon olmasına rağmen tempo beklenen düzeyde değildi. Hiç de o düzeye yükselmedi hani... Son yıllarda Kuzey Londra derbisinin müthiş bir temposu, müthiş bir izlenebilirliği var. Dün ilk 25 dakikanın uyuttuğunu bile söyleyebiliriz. İlk yarının bitmesine 5 dakika kala, Arsenal üstün bir futbol oynarken geldi Tottenham'ın golü... Adebayor ve Van der Vaart rolleri değişti. Adebayor, Van der Vaart tarzı müthiş bir orta yaptı. Van der Vaart'a da bu ortayı güzel bir golle sonuçlandırmak düştü. Golden sonra Burak Yılmaz tarzı "anneaaaa" demese de; kameralara karşı yaptığı "goooaaaaal" sesi duyulmaya ve görülmeye değerdi.

İkinci yarı tempo nispeten biraz daha iyiydi. Arsenal çok zaman kaybetmeden, 51'de yakaladığı beraberliği. Aaron Ramsey attı. İstatistiklerden göreceğiniz üzere Arsenal topla çok daha fazla oynasa da, oyunda bariz bir üstünlük ortaya koyamadılar. Tempo Arsenal'in insiyatifinde gözükse de, pozisyonlara girmeyi başaran taraf Tottenham oluyord. Ancak Adebayor'un etkisizliği gol yollarında takımı tıkıyordu. Redknapp'ın Van der Vaart-Sandro değişikliğine anlam veremesem de; gol bu değişiklikten sonra geldi. Karşı karşıya birkaç pozisyon çıkaran Szcezsny, Walker'ın mükemmel şutunu çıkaramadı. Gol gerçekten enfesti, yattığımdan yerden izlediğim maçta yataktan fırladım. Adebayor ve Bale'in kaçırdığı pozisyonların gol olmaması neyse ki takımı sıkıntıya sokmadı ve 2-1'lik skor korundu. Tottenham son yıllardaki derbi üstünlüğünü devam ettiriyor.

2 Responses so far.

  1. Adsız says:

    Sana göre hangisi daha baba derbi yada senı daha cok mac öncesı heyecanlandırıyor. Tottenham vs Arsenal mi yoksa Lazio vs Roma

  2. Atmosfer olarak Lazio-Roma, futbol olarak Kuzey Londra..

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -