4 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 0 - 3 Arsenal | Görünen Köy
Yazan : steven_stiffler
22 Ağustos 2013 Perşembe
Hiç umudum yoktu; zaten biliyordum ama gönül toz konduramıyor, bazı gerçekler dile gelmiyor. Fenerbahçe'deki durumun vahimliği bir tarafa, şu futbol anlayışımızla hiçbir Türk takımının bir İngiliz takımını eleyebileceğini düşünmüyorum. Hele ki Arsenal gibi Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olmuş bir takım söz konusuysa...
Eleştirilecek pek çok nokta var ama aslında her maç aynısını konuştuğum detaylar bunlar. Fenerbahçe başarısız bir stratejiyle, başarısız ve verimsiz bir transfer dönemi geçirdi. İhtiyaç doğrultusunda sadece Bruno Alves nokta atışı transferdi. Geri kalanların hep tartışılacak yerleri var. E takım da hazır olmadı. Antrenman yöntemlerinde değişiklikler de olunca takıma olumlu etki eder dedik ama tutmadı. Bir de Ersun Yanal'ın takımları sezona genelde iyi başlar, biz neden böyleyiz çözmek zor değil. Takım sistemi Ersun Yanal'a ait değil. Muhtemelen başkan Aykut Kocaman'ın sistemini devam ettirmesini söyledi. Ersun Yanal zaten takım üzerinde otoritesini de kurabilmiş değil. Muhtemelen Ersun Yanal da Aykut Kocaman'la iletişim halindedir ama bu şekilde teknik direktörlük olmaz. Aykut Hoca belli bir plan ve stratejisi olan bir teknik direktördü. Bunun yanına bir de karakter ekledi. Bu her ne kadar bazı kesimlerin hoşuna gitmese de; takıma büründürdüğü karakter çok önemliydi. Ersun Yanal oyunculardan Aykut hoca kadar saygı görmüyor. Bu da hem hocanın, hem oyuncuların sorunu... Başarısızlıkta herkesin payı var. Hiçbir kötü sezondan ders çıkarmayan yönetim en başı çekiyor. Sonra ruhsuz ve kimliksiz futbolcular var. Sonra ayrılmış, bölünmüş, paramparça olmuş taraftar var. Bir de transferlerini yaptırıp, planlamayı yaptırıp, istifa eden Aykut Kocaman'a çok kırgınım. Böyle olmayacaktı hocam... Yine de kalan süre zarfı yönetimin gerekli önlemleri alabilmesi için yeterliydi. Elbette UEFA davasının dezavantajı oldu ama profesyonel bir yönetimle kurtarılamayacak bir sezon değildi bu. Kurtarılabilirdi, koskoca Fenerbahçe... "Sezona kesin şampiyon olacak bir kadro ile gireceğiz" diyerek, taraftara umut vererek ve ligi Avrupa'nın önünde bir hedef göstererek giren bir yönetim çok basit eksikleri gideremeyerek taraftarın gözündeki tüm kredisini de tüketti maalesef.
Dünkü futbol rezaletti. İlk yarı kaleye gidemedik, Szscezsny kariyerinin en rahat maçlarından birini oynadı. İkinci yarı hazır olmayan Gökhan Gönül'ü oyuna almak zorunda kaldık. Sahi Gökhan Gönül neden hâla alternatifsiz ? Bu adamın canı can değil mi ? İlk yarıdaki silik oyunumuz Wenger'e cesaret vermiş olacak ki; ikinci yarı çok rahat ve istediğini yapan bir Arsenal gördük. İlk golde Bruno Alves resmen aciz kaldı. Saçma gol yeme geleneğimizi sürdürdük. İkinci gol Volkan'ın fiyaskosu olurken, üçüncü gol de Kadlec'in dengesizliğinden kaynaklanıyordu. Manşette kullandığım Alper Potuk fotoğrafı bilmeyenlere bir "Tsubasa Alper" imajı verse de; aslında Fenerbahçe'nin dünkü acizliğinin göstergesiydi. Arsenal 3-0 öndeyken 3 kişiyle Alper'e pres yapıyor ve Fenerbahçe'den kimse Alper'e yardım etmiyor. Bir de şu Vollkan'ın Webo'nun kafasını tutması ne abi ya ? Oturup ağlamalık... Emre'nin, Meireles'in yuhalanması; Alex tezahüratları hoş olmadı. Alex'i kalbimizde bırakmalıyız artık, her başarısızlıkta bir bahane olarak kullanmamalıyız. Alex de böyle ister. Oyuncu yuhalanmasına karşıyım ama dünkü Emre ve Meireles gerçekten çok kötüydü. Yine de yuhalanması gerekmiyordu, başka türlü tepki göstermek de var futbolun içinde. Ama Emre'nin eli belinde, Sergen Yalçın hallerini görmek beni kahrediyor. Nerede o Atletico Madrid'den müthiş fit gelen Emre, nerede bu bitik Emre ? Nerede o ilk geldiğinde müthiş paslar atan, sorumluluk alan, nasıl bize geldiğine şaşırdığımız Meireles; nerede önünden geçen Ramsey'e müdahale etmeyi bırak, yürüye yürüye bakan Meireles ? Bir de şu Moussa Sow'un yüzündeki çaresiz ifadeyi görmek beni çok üzüyor. O ifade tribünde 50 bin kişideki ifade... Çok canım acıyor lan.
İçeride, dışarıda gittiğim çok yüz maçta pek çok mucizeyi görmüştüm ama hiç mağlubiyet yaşamamıştım. Dün ilk defa mağlubiyeti yaşadım. Kötü olan mağlubiyet değil, o da sevdaya dahil... Kötü olan; "Daha sezon başı, toparlanırız" diyememek.
Eleştirilecek pek çok nokta var ama aslında her maç aynısını konuştuğum detaylar bunlar. Fenerbahçe başarısız bir stratejiyle, başarısız ve verimsiz bir transfer dönemi geçirdi. İhtiyaç doğrultusunda sadece Bruno Alves nokta atışı transferdi. Geri kalanların hep tartışılacak yerleri var. E takım da hazır olmadı. Antrenman yöntemlerinde değişiklikler de olunca takıma olumlu etki eder dedik ama tutmadı. Bir de Ersun Yanal'ın takımları sezona genelde iyi başlar, biz neden böyleyiz çözmek zor değil. Takım sistemi Ersun Yanal'a ait değil. Muhtemelen başkan Aykut Kocaman'ın sistemini devam ettirmesini söyledi. Ersun Yanal zaten takım üzerinde otoritesini de kurabilmiş değil. Muhtemelen Ersun Yanal da Aykut Kocaman'la iletişim halindedir ama bu şekilde teknik direktörlük olmaz. Aykut Hoca belli bir plan ve stratejisi olan bir teknik direktördü. Bunun yanına bir de karakter ekledi. Bu her ne kadar bazı kesimlerin hoşuna gitmese de; takıma büründürdüğü karakter çok önemliydi. Ersun Yanal oyunculardan Aykut hoca kadar saygı görmüyor. Bu da hem hocanın, hem oyuncuların sorunu... Başarısızlıkta herkesin payı var. Hiçbir kötü sezondan ders çıkarmayan yönetim en başı çekiyor. Sonra ruhsuz ve kimliksiz futbolcular var. Sonra ayrılmış, bölünmüş, paramparça olmuş taraftar var. Bir de transferlerini yaptırıp, planlamayı yaptırıp, istifa eden Aykut Kocaman'a çok kırgınım. Böyle olmayacaktı hocam... Yine de kalan süre zarfı yönetimin gerekli önlemleri alabilmesi için yeterliydi. Elbette UEFA davasının dezavantajı oldu ama profesyonel bir yönetimle kurtarılamayacak bir sezon değildi bu. Kurtarılabilirdi, koskoca Fenerbahçe... "Sezona kesin şampiyon olacak bir kadro ile gireceğiz" diyerek, taraftara umut vererek ve ligi Avrupa'nın önünde bir hedef göstererek giren bir yönetim çok basit eksikleri gideremeyerek taraftarın gözündeki tüm kredisini de tüketti maalesef.
Dünkü futbol rezaletti. İlk yarı kaleye gidemedik, Szscezsny kariyerinin en rahat maçlarından birini oynadı. İkinci yarı hazır olmayan Gökhan Gönül'ü oyuna almak zorunda kaldık. Sahi Gökhan Gönül neden hâla alternatifsiz ? Bu adamın canı can değil mi ? İlk yarıdaki silik oyunumuz Wenger'e cesaret vermiş olacak ki; ikinci yarı çok rahat ve istediğini yapan bir Arsenal gördük. İlk golde Bruno Alves resmen aciz kaldı. Saçma gol yeme geleneğimizi sürdürdük. İkinci gol Volkan'ın fiyaskosu olurken, üçüncü gol de Kadlec'in dengesizliğinden kaynaklanıyordu. Manşette kullandığım Alper Potuk fotoğrafı bilmeyenlere bir "Tsubasa Alper" imajı verse de; aslında Fenerbahçe'nin dünkü acizliğinin göstergesiydi. Arsenal 3-0 öndeyken 3 kişiyle Alper'e pres yapıyor ve Fenerbahçe'den kimse Alper'e yardım etmiyor. Bir de şu Vollkan'ın Webo'nun kafasını tutması ne abi ya ? Oturup ağlamalık... Emre'nin, Meireles'in yuhalanması; Alex tezahüratları hoş olmadı. Alex'i kalbimizde bırakmalıyız artık, her başarısızlıkta bir bahane olarak kullanmamalıyız. Alex de böyle ister. Oyuncu yuhalanmasına karşıyım ama dünkü Emre ve Meireles gerçekten çok kötüydü. Yine de yuhalanması gerekmiyordu, başka türlü tepki göstermek de var futbolun içinde. Ama Emre'nin eli belinde, Sergen Yalçın hallerini görmek beni kahrediyor. Nerede o Atletico Madrid'den müthiş fit gelen Emre, nerede bu bitik Emre ? Nerede o ilk geldiğinde müthiş paslar atan, sorumluluk alan, nasıl bize geldiğine şaşırdığımız Meireles; nerede önünden geçen Ramsey'e müdahale etmeyi bırak, yürüye yürüye bakan Meireles ? Bir de şu Moussa Sow'un yüzündeki çaresiz ifadeyi görmek beni çok üzüyor. O ifade tribünde 50 bin kişideki ifade... Çok canım acıyor lan.
İçeride, dışarıda gittiğim çok yüz maçta pek çok mucizeyi görmüştüm ama hiç mağlubiyet yaşamamıştım. Dün ilk defa mağlubiyeti yaşadım. Kötü olan mağlubiyet değil, o da sevdaya dahil... Kötü olan; "Daha sezon başı, toparlanırız" diyememek.
Kötü oldu valla !