Yazan : steven_stiffler 5 Ağustos 2010 Perşembe

Anlatmak istediğimi başlıkta, tek cümleyle özetledim aslında... Türk Futbolu her geçen gün geriye gidiyor. Galatasaray'ın UEFA alması, Beşiktaş'ın Lucescu'yla UEFA'da çeyrek final görmesi, Fenerbahçe'nin Zico ile Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek final görmesi ; bizi gelecek için hep umutlandıran şeyler olmuştur. Ancak Galatasaray 10, Beşiktaş 6-7, Fenerbahçe 3 senedir bu başarıların yanına dahi yaklaşamıyor. Bunda takım iskeletini bozmak, hocada istikrar sağlayamamak hususları gerçekten önemli. Türk Futbolu'nun en büyük sıkıntısı, takımların çok sık hoca değiştirmeleri. Takımın iskeletinin temeli de hoca olduğuna göre, başarılı bir hocaya başarısız bir sezonundan sonra dahi destek olmak, sabır göstermek gerektiğini hâla kavrayamadık. Zihniyetler değişmedikçe Türk Futbolu hep geriye gidecek. Ve dün akşamki gibi, geçen seneki gibi bunun örneklerini önümüzdeki sezonlarda da göreceğiz.

Ben kendimce çok iyi bir Fenerbahçeliyim. Her Fenerbahçeli gibi... En kötü zamanlarımızda bile yönetimi istifaya çağırmayan, hiç bir futbolcuyu ıslıklamayan bir Fenerbahçeliyim. Bugün takım tutmuyor olsaydım; bana "Fenerbahçe nasıl bir takım?" diye sorsalardı, "Heyecanını kaybetmiş oyunculardan kurulu bir takım" derdim. Bu takım taraftarın da heyecanını kaybettiren bir takım olma yolunda ilerliyor üstelik. Hadi Alex yıllardır Fenerbahçe'de. Lugano yıllardır burada. Volkan 2 şampiyonluk travması yaşadı. Selçuk desen öyle... Bu adamlar bu travmalardan sonra heyecanını yitirebilir. Belirli zamanlarda formsuz olabilir. Futbolcudan önce insan bunlar. Lakin, 1 sezondur bizimle olan Andre Santos, Cristian Baroni, Gökhan Ünal, Bekir İrtegün gibi oyuncuların heyecanını kaybetme hakkı yoktur. Bu adamlar sportif olarak pek başarısı olmayan oyunculardır. Fenerbahçe için canlarını dişlerine takıp oynaması beklenenlerdir. Bu kadar heyecansız bir Fenerbahçe daha önce görmemiştim.

Aykut hocayı eleştireceğiz. Nasıl olsa hepimiz teknik direktörüz bu ülkede. Ancak eleştirmek başka, yiyip bitirmek başka... Tercihlerini eleştirebiliriz. Madem Gökhan Gönül iyiydi, niye Bekir'le başladın diye eleştirebiliriz. Cristian Baroni'ye nasıl tahammül etti diye eleştirebiliriz. Alex'i çıkardı diye eleştiririz. Ben bir de ; madem hızlı oyuncular aldırdın, neden yavaş futbol oynatıyorsun hocam ? diye soruyorum. Takım hücuma çıkmaya acizdi dün. Erken yoruldu, Koch zamanındaki kondisyon-fizik tabi ki yok. Cristian Baroni takımın el freni. İyi oyununu hep övdüğüm, çok görülmeyen ve benim görebildiğimi düşündüğüm olumlu yanlarını geçen sezon boyunca hep yazdım burada. Ancak gördüm ki, kafasında Fenerbahçe ve futbol yok Baroni'nin. Akşam takımı en olgun ataklarda bile frenleyen adam oldu. Stoch'un kendini yere atması ve oyundan atılması çok büyük acemilik. Selçuk,Kazım,Stoch. Son üç maçta, üç kıytırık oyundan atılma hikayesinin kahramanları... Issiar Dia takımın en gayretli oyuncusuydu. Heyecanını yenemeyip, pas ve şut arasında kalması onu turun getiren kahraman olmaktan alıkoyan sebep oldu maalesef. Aykut hocanın kafasında 4-3-3 yatıyor, ikinci yarı bunu bir kez daha belli etti. Takım hareketlenmişken, Stoch'un atılması bütün dengemizi bozdu.

Bize 1 Volkan, 10 tane Gökhan Gönül gerekiyor. Bunu da eklemeden edemedim. Son olarak ise ; her sezon transfer nasıl yapılamaz? örnekleri sunan yönetimimizle, otu boku ıslıklayan sözde taraftarımızla, ne yazık ki biten ya da bitmek üzere olan tribünlerimizle, heyecansız futbolcularla, Young Boys geldi diye sevinen uzmanlarla (!) işin çok zor Aykut hoca... Korkarım ki; Aykut hocaya da sabredemeyecek, 8-10 hafta sonunda göndereceğiz. Sonuçta yönetimin hiç birşeyden ders almadığı aşikar. Aykut hoca da çocukluğumun en büyük golcüsü olarak aklımda kalır o halde...

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -