Yazan : steven_stiffler 23 Nisan 2012 Pazartesi

Bazen kelimelerle kendini ifade edebilmek zordur. Duygular yazılara ve dile gelmez. En yoğun duygulardır bunlar. İşte böyle bir gündü 22 Nisan 2012... Pek çok konuda adaletsizlikten yakınsak da, hayatın bir adaleti vardır işte. Futbolun yoktur, çoğu zaman olmadı. Eğer ki futbolun adaleti olsaydı, bu sezon Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde oynardı. Tüm olaylar bir kenara, sadece Şampiyonlar Ligi hakkının gasp edilmesi bile futbolun adaletsizliğinin örneğidir. Fenerbahçe son maçta Trabzonspor karşısında dünya pozisyona girip berabere kalarak şampiyonluk kaybettiğinde konuşmayanlar, bugün futbolun adaletinden bahsediyor. Hayatın adaleti var olmasına var da, insanların iki yüzlülüğünü örtmeye yetmiyor.

3 Temmuz'dan bu yana geçen süreçte çektiklerimiz sadece Fenerbahçe sevdamız uğruna değil, hayatın içinde de vermiş olduğumuz bir sınav oldu. Kiminin iyi bir Fenerbahçeli olduğu tescillendi. Kiminin sözde Fenerbahçelilik adı altında güç yalakası olduğu ortaya çıktı. Bunlar sadece insanın Fenerbahçeliliğini değil, karakterini de yansıttı. Fenerbahçe'nin dış güçler dışında içinde de düşmanları vardı. Fenerbahçe zaferi hepsini yerle bir edecekti. Daha iş bitmedi, bitmiş gibi konuşmayalım. Ama hayatın adaleti, Allah'ın adaleti Fenerbahçe'nin yanında olacak. Benim buna inancım sonsuz.

İşin duygusal tarafını bir yana bırakıp saha içine bakalım. Fenerbahçe çok iyi takım, sadece özgüven sorunu yaşıyordu. Onu da Kayserispor maçında Sow'un son dakikada attığı golle bir kenara bıraktı. Trabzonspor maçıyla özgüven tavan yaptı. Şimdi Galatasaray maçıyla ipler de elimize geçti. Galatasaray taş gibi takım. Yedek kulübelerinde Riera, Baros gibi yıldızlar var. Bu takımı bir senede kurdular. Dış desteği bir yana bırakıp baktığımızda bile çok iyi takım olduklarını görebiliriz. Ben sezon başından beri yazıyorum. Galatasaray iyi takım, iyi futbol oynuyor. Ama Fenerbahçe'den çok üstün değil. Futbol olarak üstün, takım olarak değil. Takım olmak sadece iyi futbol oynamaktan ziyade değildir. Galatasaray iyi takım olsa, Melo-Riera olayı patlak vermezdi. Galatasaray sağlam temeller üzerine kurulu bir takım değil. Galatasaray bir dış güç projesi. O dış güçlerin neler olduğunu tek tek sayamayacağım. Medyadan tut, siyasiye kadar... Fenerbahçe gerçek anlamda bir takım. Başında gururlu, onurlu, yürekli bir lideri; Aykut Kocaman'ı var. Alex gibi lider kaptanı, Volkan gibi, Selçuk gibi, Gökhan gibi karakterli simge olmuş futbolcuları var. İşin en güzel tarafı da; sorunsuz yabancıları var. Gelen gideni aratmadı. Ziegler, Sow, Bienvenu hem faydalı hem de sorunsuz isimler. Dia sanki Fenerbahçe'nin altyapısından yetişmiş, forma sırasını bekleyen bir genç gibi sabırlı. Stoch hem yıldız, hem Fenerbahçe sevgisi dolu. Dolayısıyla iki takım arasındaki fark sadece 5 puan ile somutlaştırılan bir farktı. Fenerbahçe de o farkı eritti.

Geçen hafta kötü oynayan Galatasaray, hakem desteğini de arkasına alarak pasif bir takım olan Beşiktaş karşısında kazanmıştı. Fenerbahçe ise Trabzonspor'u iyi futboluyla mağlup etmişti. Aykut Kocaman duracağı yeri bilen bir insan ve teknik direktör. Ben bunlara rağmen Galatasaray'a gerektiğinden fazla saygı duyduğunu düşünüyorum. Bunun sıkıntısını 2-2'lik maçta yaşamıştık. Yine baskılı başladık, sabırlı ve dengeliydik. Derken Ziegler susturdu tribünleri. İsviçreli Fenerbahçeli'nin artık gol atma vakti gelmişti. Cristian'ın şutu gol olsa Fenerbahçe belki de çok erken geri çekilecekti. Bu Galatasaray'a ilk yarı bitmeden yine golü getirebilirdi. Gerçi Galatasaray ilk yarı bitene kadar yine gol atabileceği kadar pozisyon buldu. Burada da Volkan faktörü devredeydi. İkinci yarı Fenerbahçe çekimser başladı. Galatasaray şuursuzca saldırarak başladı. Bu kadar şuursuzca saldıran bir Galatasaray karşısında Stoch ya da Dia çok pozisyon bulabilirdi. Aykut hoca zamanında oyuna sürmedi. Yine klasik gol yemeyi bekledik. Ben hiç Aykut Kocaman'ı eleştirmeyen bir taraftar olarak bu sefer eleştirecektim, gerçekten çok kızmıştım. Ama golden sonra oyuna giren Stoch ve Özer maçın kaderini değiştiren isimler oldular. Galatasaray dünyaları kaçırırken, Fenerbahçe bulduğu tek pozisyonla işi bitirdi. Goldeki üçlü; Özer-Bienvenu ve Stoch. Yani Aykut Kocaman'ın oyuna sonradan aldığı isimler... Volkan, Bekir, Yobo mükemmel oynadılar. Onca pozisyon harcayan Galatasaray'ın tek golünü duran toptan atması da ironikti. Cristian etkisiz maçlarından birini çıkarırken, Selçuk iyi mücadele etti.

Biz bazı şeyleri konuşunca gereksiz tepki görüyoruz ama olsun. Fenerbahçe taraftarı iyi günde değil, her gün takımının yanında oluyor. Geçen sezon sesi soluğu çıkmayan Galatasaray taraftarları bu sezon takımı zirveye oynarken birden meydana çıktılar. Fenerbahçeliye Twitter'da TT yapıyorsunuz, sanal taraftarsınız derler; kendileri statlarını dolduramazlar. Sadece büyük maçlarda koreografi hazırlarlar, İstanbul Belediye maçında bile koreografi yapan Fenerbahçe tribün emekçilerine dil uzatırlar. Koreografileri güzel hazırlanmıştı, kimsenin emeğine bok atacak değilim. Ama öyle bir koreografinin bizim futbolcularımızı nasıl motive edeceği düşünülmemişti. Ayrıca koreografinin sızması falan, herşey amatörceydi. Koreografi konusunda bizim başımıza gelenler kazadır, Galatasaray'ınki ise amatörlük. Ben 23 yıllık hayatımda Galatasaray'ın bize karşı bu kadar üstün oynadığı bir maç da hatırlamıyorum. Muazzam mücadelemizle ipleri elimize almışken kalan tüm maçları kazanmaktan başka bir çaremiz yok. Fenerbahçe'nin önümüzdeki hafta Beşiktaş ile oynayacağı maçta alacağı 3 puan garanti değilken; Galatasaray'ın Trabzonspor'a karşı kazanacağına çoğu insan emin. Hatır şikeleri dönecek yine... Yine Fenerbahçe Türkiye'nin 4'te 3'üne karşı savaşacak. Belki yine zafer kazanacak ama yine "şikeci" olan taraf olarak anılacak. Böyle bir dünyada Fenerbahçe için yapacağımız en önemli şey inanmak ve dua etmek. Yüz yılın en sağlam kapağını takacağımıza ve kurulan ittifakların oyunlarını bozacağımıza, en anlamlı şampiyonluğumuzu alacağımıza inancım tam. Maç esnasında heyecanına kalbi dayanmayan Galatasaray taraftarı Fatih Çalışkan arkadaşımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Galatasaray camiasına baş sağlığı diliyorum. Keşke her hafta futbolun saha dışını konuşturacak bu tip olaylar olmasa.

Fenerbahçe taraftarı çubukluyu giyen futbolcularını unutmazlar. Ama kahramanların yeri her zaman ayrıdır. Onlar efsane olarak anılır. Bir gün bu işlerden elini, ayağını çektiğin zaman sen de efsane olarak anılacaksın Volkan Demirel.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -