1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 1 - 0 Eskişehirspor | STSL 11.Hafta
Yazan : steven_stiffler
20 Kasım 2011 Pazar
Eskiden, eskiden dediğim çok değil; bu sezon başlayana kadar olan tüm sezonlarda milli maç arasından sonra Fenerbahçe özlemimin yanına lig ve futbol özlemi de eklerdim. Cuma günü açılış maçını kim yapıyor diye merak eder bakardım. Puan durumunu hatırlama amaçlı göz atardım. Şimdi herşey çok başka... Artık sadece Fenerbahçe'yi özlüyorum. Futbolu bile özlemiyorum. Zira futbol özlemimi İngiltere,İtalya gibi liglerden maçlar özleyerek giderebiliyorum. Stada gitme amacım da iyi futbol değil, sadece Fenerbahçe'nin yanında olmak... Oysa kombinemi alırken, benim de verdiğim destekle iyi futbol oynayarak her maçımızı kazanmaya çalışacağımızı umuyordum. Her maç ayrı bir heyecan yaşayacağımızı umuyorum. O heyecan yok, lig heyecanı yok. Sadece Fenerbahçe heyecanı var. Aykut Kocaman'ın maç sonunda söylediği gibi; ben de lig heyecanını öldürenleri tebrik etmek istiyorum.
Eskişehirspor geçen sezon bize maç sattığı iddia edilen, Trabzon maçı için ise bizden teşvik primi aldığı iddia edilen bir kulüp. Ümit Karan ve Bülent Uygun içeride. Ama duydum ki; Eskişehirspor taraftarı bizim aleyhimize şike tezahüratları yapmış. Futbolu bilen, futbolu yaşayan bir kitle olduklarını düşünürdüm. Yanılmışım. Pek birşey anlamadıkları, körü körüne sadece Eskişehir sevgisi barındırdıkları; Bülent Uygun ve Ümit Karan'a sahip çıkmayışlarından belliydi. Eskişehirspor değil, Eskişehir sevgisinden bahsediyorum. Oysa bu süreçte en fazla zarar gören takımlardan biri Eskişehirspor. Fenerbahçe, Sivasspor ve Eskişehirspor. İstanbul Belediye'yi saymıyorum. İskender ve İbrahim'in eksikliğine rağmen, taraftar baskısı olmaması ve iyi bir hocalarının olmasıyla süreci sıkıntısız atlattılar. Ancak Eskişehirspor'da durum çok farklı. Şu an teknik direktör koltuğunda Bülent Uygun, sportif direktörlük koltuğunda ise Ümit Karan oturuyor olacaktı. Ümit Karan orada ne yapardı bilinmez. Ancak Bülent Uygun'lu Eskişehirspor; Skibbe ile bulunduğu yerden çok daha iyi bir yerde bulunacaktı, buna sonsuz inanıyorum. Bu sezon Avrupa vizesi bile alabilirdi.
Fenerbahçe tribününe de değinelim. Maçtan önce Nazlı'da çok güzel bir ortam vardı. Son 2 maçtır bu kadar iyi değildi oradaki ortam. Dün akşam ise soğuk havaya rağmen güzel ve keyifliydi. Maçta da tribünün böyle keyifli olacağını düşündüm. Ancak pek öyle olmadı. Deplasman yasağı kararını protesto amaçlı ilk 10 dakika koridora indik. Yine belli başlı tribünler boşaldı. Katılım olmaması beklediğim birşeydi zaten. "Olsa güzel olurdu" düşüncesini belirtmek için yazdım sadece... Yine de koridorlarda güzel bir ortam oluştuğunu söyleyebilirim. Maçtan önce Emre ve Volkan'a özel olarak yapılan tezahüratlar ve hazırlanan pankartlar da güzeldi.
Karakterli futbolcularımızdan oluşan takımımız ise; gol atmak için adeta bizim tribüne yeniden çıkmamızı bekledi. Maça baskılı başladık, önde basarak başladık. Neticesinde Alex-Bienvenü özverisiyle attığımız gol geldi. Golden sonra Nadarevic'in atılmasıyla üzerimize bir rahatlık geldi. İlk yarı 2. golü atabilecek kadar futbol oynadık aslında... Ama golün gelmemesi, ikinci yarıda biraz da takımın yorgunluğu maçı zora soktu. Takımımız kötü oynadı. Hep kazanmasına, hep iyi oynamasına alışınca; tribünde de olumsuz münferit tepkiler duydum. Takım iyi oynamaya alışsa bir dert, kötü oynasa bir dert... Garip bir taraftar kitlemiz var. Emre ve Gökhan Gönül arasında olan olaya anlık birşey olarak bakıyorum. Aile içinde olabilecek bir durum olduğunu düşünüyorum. Basın abartır, alışıktır. Türk insanı da abartmaya meyillidir. Ancak aralarında söylendiği gibi kişisel bir problem olsa bu paslaşmalarını bile etkilerdi diye düşünüyorum. Daha önce çok örneğini gördük. Dün akşam ise olaydan sonra bile Emre ile Gökhan birbirine yardım etti, saha içerisindeki görevlerini yerine getirmek için çabaladılar. Volkan'ın son dakikada Dede'nin güzel şutunu kurtarması maçın kilit anı oldu. Dede demişken, dünya gözüyle çocukluğumun sol beklerinden Dede'yi de izlemiş olduk. Eskişehirspor'un iyi isimlerinden birisiydi. Biz kötüydük, Eskişehirspor çok daha kötüydü. Biz de Alex üzerine düşeni yaptı. Bienvenü yorulana kadar iyiydi. Bekir ve Bilica savunmada hatasız oynadılar. Bienvenu'nün yeni geldiği bir ligde 11.Haftada 4 gole ulaşan istatistiği ise hiç fena değil. Bienvenü'yü eleştirmek için biraz zaman tanıyın. Bienvenü'yü harcamayın.
Aykut Kocaman'ın maç sonu açıklamaları ise her zamanki gibi çok yerinde...
Eskişehirspor geçen sezon bize maç sattığı iddia edilen, Trabzon maçı için ise bizden teşvik primi aldığı iddia edilen bir kulüp. Ümit Karan ve Bülent Uygun içeride. Ama duydum ki; Eskişehirspor taraftarı bizim aleyhimize şike tezahüratları yapmış. Futbolu bilen, futbolu yaşayan bir kitle olduklarını düşünürdüm. Yanılmışım. Pek birşey anlamadıkları, körü körüne sadece Eskişehir sevgisi barındırdıkları; Bülent Uygun ve Ümit Karan'a sahip çıkmayışlarından belliydi. Eskişehirspor değil, Eskişehir sevgisinden bahsediyorum. Oysa bu süreçte en fazla zarar gören takımlardan biri Eskişehirspor. Fenerbahçe, Sivasspor ve Eskişehirspor. İstanbul Belediye'yi saymıyorum. İskender ve İbrahim'in eksikliğine rağmen, taraftar baskısı olmaması ve iyi bir hocalarının olmasıyla süreci sıkıntısız atlattılar. Ancak Eskişehirspor'da durum çok farklı. Şu an teknik direktör koltuğunda Bülent Uygun, sportif direktörlük koltuğunda ise Ümit Karan oturuyor olacaktı. Ümit Karan orada ne yapardı bilinmez. Ancak Bülent Uygun'lu Eskişehirspor; Skibbe ile bulunduğu yerden çok daha iyi bir yerde bulunacaktı, buna sonsuz inanıyorum. Bu sezon Avrupa vizesi bile alabilirdi.
Fenerbahçe tribününe de değinelim. Maçtan önce Nazlı'da çok güzel bir ortam vardı. Son 2 maçtır bu kadar iyi değildi oradaki ortam. Dün akşam ise soğuk havaya rağmen güzel ve keyifliydi. Maçta da tribünün böyle keyifli olacağını düşündüm. Ancak pek öyle olmadı. Deplasman yasağı kararını protesto amaçlı ilk 10 dakika koridora indik. Yine belli başlı tribünler boşaldı. Katılım olmaması beklediğim birşeydi zaten. "Olsa güzel olurdu" düşüncesini belirtmek için yazdım sadece... Yine de koridorlarda güzel bir ortam oluştuğunu söyleyebilirim. Maçtan önce Emre ve Volkan'a özel olarak yapılan tezahüratlar ve hazırlanan pankartlar da güzeldi.
Karakterli futbolcularımızdan oluşan takımımız ise; gol atmak için adeta bizim tribüne yeniden çıkmamızı bekledi. Maça baskılı başladık, önde basarak başladık. Neticesinde Alex-Bienvenü özverisiyle attığımız gol geldi. Golden sonra Nadarevic'in atılmasıyla üzerimize bir rahatlık geldi. İlk yarı 2. golü atabilecek kadar futbol oynadık aslında... Ama golün gelmemesi, ikinci yarıda biraz da takımın yorgunluğu maçı zora soktu. Takımımız kötü oynadı. Hep kazanmasına, hep iyi oynamasına alışınca; tribünde de olumsuz münferit tepkiler duydum. Takım iyi oynamaya alışsa bir dert, kötü oynasa bir dert... Garip bir taraftar kitlemiz var. Emre ve Gökhan Gönül arasında olan olaya anlık birşey olarak bakıyorum. Aile içinde olabilecek bir durum olduğunu düşünüyorum. Basın abartır, alışıktır. Türk insanı da abartmaya meyillidir. Ancak aralarında söylendiği gibi kişisel bir problem olsa bu paslaşmalarını bile etkilerdi diye düşünüyorum. Daha önce çok örneğini gördük. Dün akşam ise olaydan sonra bile Emre ile Gökhan birbirine yardım etti, saha içerisindeki görevlerini yerine getirmek için çabaladılar. Volkan'ın son dakikada Dede'nin güzel şutunu kurtarması maçın kilit anı oldu. Dede demişken, dünya gözüyle çocukluğumun sol beklerinden Dede'yi de izlemiş olduk. Eskişehirspor'un iyi isimlerinden birisiydi. Biz kötüydük, Eskişehirspor çok daha kötüydü. Biz de Alex üzerine düşeni yaptı. Bienvenü yorulana kadar iyiydi. Bekir ve Bilica savunmada hatasız oynadılar. Bienvenu'nün yeni geldiği bir ligde 11.Haftada 4 gole ulaşan istatistiği ise hiç fena değil. Bienvenü'yü eleştirmek için biraz zaman tanıyın. Bienvenü'yü harcamayın.
Aykut Kocaman'ın maç sonu açıklamaları ise her zamanki gibi çok yerinde...
Yorum Gönder