Yazan : steven_stiffler 11 Haziran 2011 Cumartesi

Uzun zamandır FM kariyerimi yazmıyordum. Aslında Cardiff City kariyerimi bitirdim. Hatta Oxford United ile çok zevkli bir kariyer yapıyorum şu an. Ancak blogda yarım bırakmak istemedim Cardiff hikayemi. Son sezonu oynayalı epey oldu, hatırladığım kadarıyla özet geçeceğim. Beklentilerimin çok üstüne çıktığım, çok zevkli bir kariyer olsa da; sezon sonu istediğim hiç bir transferi yapamadığım için ve takımda bir sürü regen oyuncu dolduğu için sıkıldım ve 5 sezonda bitirdim. Geçen sezonu 4. bitirmiş ve Şampiyonlar Ligi için ön eleme oynamaya hak kazanmıştım.

Tüm sezonun transferleri bu şekilde. Yıldız savunma oyuncum Mongongu takımda çok huzursuzluk çıkarmaya başladığı için Man. City'ye kakaladım. Zaten kendisinin kişisel özelliklerinde de "dönek,çatışmacı" bir oyuncu olduğunu görürsünüz. Emektar savunmacım Stendardo ile yolları ayırdım. Championship'ten beri bizimle oynuyordu. İşime yaramayan oyuncuları serbest bıraktım. Darcy Blake ve Whittingham'ı serbest bırakma nedenim ise vizyonumun büyümesi oldu. Yoksa ikisi de kullandığım oyunculardı. Geçen sezonun hayal kırıklıklarından Andy Carroll'ı ise kelepir fiyata elden çıkarmak zorunda kaldım. Yedek kaleci olarak Monaco'dan Papa Coulibaly'yi transfer ettim. Man.City'den her sezon almaya çalıştığım Boateng'i nihayet gelmeye ikna ettim ve su fiyatına kiraladım. City Boateng'i her oyunda elden çıkarıyor. Takip etmenizde fayda var. Mongongu'dan boşalan bölgeye Ezequiel Garay'ı 11.25 milyona transfer ettim. Kendisi sezon boyunca takımın yıldızı görevini üstlenecek ve verdiğimiz paranın hakkını verecekti. Joe Hawson genç bir regen. Adam Johnson ise yine Man.City'nin elden çıkarmaya çalıştığı yıldızlardan birisiydi ve tam da bizim takıma lazım olan adamdı. Devre arası transfer döneminde uzun süre takip ettiğim 3 regen oyuncuyu aldım. Bunlardan Goosens'in profili oldukça göz dolduruyordu. Tipik bir Ajax altyapı oyuncusuydu.

Hazırlık maçlarında aldığımız seksi sonuçlarla lige moralli başladık. Ligde de iyi başlangıç yapmamıza rağmen, Şampiyonlar Ligi Play-Off elemesinde tecrübesizliğimizin kurbanı olarak Benfica'ya her iki maçta da yenildik ve elendik. Doğal olarak Uefa Avrupa Ligi'nde mücadele etmeye hak kazandık.

Aslında Uefa Avrupa Ligi'nde önceki sezondan dolayı tecrübemiz vardı. Çok da güzel bir gruba düşmemize rağmen bu kulvarda hayal kırıklığı yaşadık. Evimizde hem Dinamo Kyiv'e, hem de Olympiakos'a kaybetmemiz sonumuzu hazırladı. Grupta puan durumu şu şekilde oluştu :

Kupa benim için pek ön planda gelen birşey değildir. Genellikle yedek oyuncularımı ve genç oyuncularımı oynatırım. Ancak Carling Cup'ta sırasıyla Newcastle,Oldham ve Burnley'i eleyerek Yarı Final'e kadar geldik. Yarı Final'de Aston Villa'ya 0-1 ve 0-0lık skorlarla elendik. FA Cup'a ise, Bristol Rovers'ı eleyerek başladık. Aston Villa'dan Carling Cup'ın intikamını alarak yola devam ettik. 5. turda Peterborough'yu eledik ve 6. turda Manchester City'ye elenerek bir kulvarda daha yolun sonuna geldik.

Sezon içerisinde Totalde 17, ligde 14 maçlık yenilmezlik serisi yakaladık. Yakaladığımız bu seri bizi ligde beklenenin çok üstünde bir sıralamada tutuyordu. Sezon içerisinde aldığımız en sansasyonel galibiyet ise son şampiyon Tottenham'a karşı olandı.
Maça adeta 1-0 yenik başlamamıza rağmen, Morimoto'nun işi şova vurmasıyla 4-1 kazandık ve taraftarları mutlu ettik. Bu tip skorlardan sonra yönetim müthiş bir güven duyuyor. Güzel bir kredi açıyorsunuz kendinize... Atın, acımayın.

Sırasıyla aldığım puan durumu SSlerine geçeyim.
Ligin 7. haftasında 2. sıraya yerleşince, bunun yakalayabileceğim en iyi derece olacağını düşünerek bastım Alt+F9 tuşlarına...

Ancak hiç düşündüğüm gibi olmadı. Ligin ilk yarısını lider bitirdim. Üstelik takım 40 yıllık büyük takım gibi oynuyordu ve gelecek vaad ediyordu. Ee tabi biraz havaya girdim. Özellikle Garay, Granero ve Morimoto'nun performansının liderlikte payı çok büyüktü.

Bu da lig sonundaki puan durumu. Arsenal'ın 5 puan gerisinde ligi 2. bitirdik. Arsenal'a evimizde 2-1 kaybettiğimiz maç bizim için en kritik puan kaybı olurken, 37. haftada Tottenham'a 2-1 yenilmemiz ise şampiyonluk umudumuzu son haftaya taşımadan ligi bitirmemizi sağlıyordu.

Gelelim sezonun ödüllerine... İlk olarak gol ödülleri...

Iago'nun sezonun henüz başında attığı gol aynı zamanda sezonun da en güzeli golü seçilmişti. Aslında ceza sahası dışından birbirinden güzel gollerimiz var.

Daha sonra sezon içerisinde futbolcularımın aldığı ödüller:


Özellikle Frits Goosens ödüllere her ay damgasını vuran oyuncumuz oldu. Adriano'nun verimsizliği, Bakambu'nun istikrarsızlığı nedeniyle oldukça fazla şans verdim Goosens'e. Oyuna devam etseydim, muhtemelen Barcelona, Real Madrid falan alacaktı.

Menajer Ödüllerine gelelim.


Sezon içerisinde 3 ay listeye girsem de; sezon sonunda yılın en iyi 2. menajeri seçilmeyi başardım. Aguirre reyiz tecrübesini konuşturarak beni geride bıraktı. Hem ligde, hem bu ödülde...

Bunlar da oyuncu istatisklerimiz... Morimoto attığı gollerle takımı sırtlayan oyuncumuz oldu. Moses ve Bakambu da skora oldukça katkı verdiler. Stoperimiz Garay ise kornerlerde rakiplerin korkulu rüyası oldu. Evet ben bunu hep yapıyorum. Yaşasın korner taktikleri!

Sezon sonunda oluşan profilim bu şekilde:
Medya ilişkilerim iyidir evet.


Sezonun en iyi 11'ine sadece Ezequiel Garay'ı dahil edebildik. Yeter.

Bu da sezon boyunca oynadığım tüm maçların sonuçları... Yakaladığım serileri görebilirsiniz.


Yakın zamanda Oxford United kariyerimi de SSler ile anlatacağım. FM Candır.

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -