Geçtiğimiz Mart ayı, blogu açtığımdan beri en az ilgilenebildiğim ay oldu. Blog yazma nedenimin her zaman kişisel arşiv olduğunu söylüyorum. Ancak takip edilmek, bir şekilde sayfaya bakıldığını bilmek bile insanı teşvik etmeye yetiyor. Dolayısıyla gelen blogspot yasağı epey heves kırıyor insanda. Pek çok blog yazan arkadaşta da aynı sıkıntı olduğu belli. Bir de açıköğretim stresi derken, Mart ayında pek ilgilenme fırsatı bulamadım. Tottenham ve Lazio'nun son maçlarını yazmaya fırsatım olmamıştı. Bu haftasonu da ikisinin de maçlarını izleyemedim sınavlar sebebiyle. Ancak ikisinin de geniş özetlerini izleme ve az biraz fikir edinme şansım oldu.

Tottenham'da bir düşüş olduğu belli. Chelsea'nin istikrarsız gidişi Tottenham adına bir avantaj olsa da bu avantajı değerlendirme fırsatlarını değerlendiremediler. Wigan benim EPL'de en etkisiz gördüğüm takımlardan birisi. İte kaka gidiyorlar. Ancak çok kaliteli oyuncuları da var. Moses'i blogu ilk açtığım dönemde yazmıştım. Kendini geliştirirse çok kaliteli bir golcü olacak. Bu maçta da oldukça etkili bir oyun ortaya koymuş. Genel olarak Wigan'ın daha etkili ve istekli olduğunu, hatta Gomes gününde olmasa net bir galibiyet alabileceğini söylemek doğru olur. 13 gol girişimi var Wigan'ın. Bunların 3-4 tanesi çok net pozisyonlar. Tottenham'ın net pozisyonu yok. Dolayısıyla 0-0lık sonuca şükretmek lazım. Ayrıyetten sezon başından beri Van der Vaart'ın etkisiz olduğu maçlarda Tottenham'ın çok zorlandığını düşünüyorum.. Akıllar biraz da Madrid eşleşmesinde olduğundan etkisiz bir futbol ortaya konduğunu düşünebiliriz. 8 maç kala, Chelsea'nin 5 puan gerisinde kalmak çok büyük bir dezavantaj. Ligi 5.sırada bitirmek Tottenham adına hayalkırıklığı olabilir. Hem Chelsea'nin, hem Liverpool'un bu kadar kötü olabildiği bir sezon yakalamak her zaman kısmet olmaz.