9 saat önce
Archive for Nisan 2011
Zico Babadır !

Kashima Antlers Legends ve With Hope United arasında düzenlenen maçta Zico'nun yanı sıra Japon futbolunun önde gelen emeklileri forma giymiş. Benim tanıdığım isimler; Nishizawa, Fukunishi ve Takayuki Suzuki. Maçta forma giyen bir diğer tanıdık sima ise; Kamerunlu eski golcü Patrick M'boma.

Bucaspor 3 - 5 Fenerbahçe | Çocuklarımıza Anlatabileceğimiz Maç






Tottenham 2 - 2 West Brom | Yakışmayan Sonuç

Odemwingie Dünya Kupası'nda oynadığı bencil futboluyla dikkatimi çekmiş, sinirlerimi bozmuştu. West Bromwich'e geldi geleli kendini epey geliştirdi. Attığı gol enfes bir vuruşun ve yeteneğin eseriydi. Yakışmayan; Tottenham defansının bu golü seyretmesiydi. Pavlyuchenko'nun golü biraz balık gol gibi dursa da; Defoe'nin golü defalarca izlenecek türdendi. West Bromwich'in bir penaltısının verilmediğini de yazalım. Gallas'ın maçın başında kaçırdığı müthiş bir gol var. Pavlyuchenko'nun boş kaleye atamadığı gol ve Gomes'in yediği ikinci gol ise ikilinin alışılagelmiş, sonu olmayan hareketlerindendi. Bu akşam Manchester City kazanırsa fark açılıyor. Tottenham'ın Şampiyonlar Ligi şansı zora giriyor.
Inter 2 - 1 Lazio

Lazio ise; Muslera-Lichsteiner,Dias,Biava,Garrido-Ledesma,Bresciano,Hernanes,Mauri-Zarate,Floccari onbiriyle sahadaydı. Zarate'nin son haftalarda yükselen formu bu maçta da devam etti. Penaltıdan Lazio'yu 1-0 öne geçiren golü atsa da; bence penaltıyı kalecinin üstüne vurmak böyle bir deplasmanda alınmaması gereken bir riskti. Inter kırmızı karttan ve golden sonra kısa bir süre kendine gelemedi. Lazio bu dakikaları iyi değerlendiremedi. Oyunu daha çok rölantiye almaya ve sayısal üstünlüğü avantaj haline getirmeye çalıştılar. Inter'in başına gelebilecek en şanslı olay duran toptan atılabilecek bir goldü. O gol de usta ayak; Wesley Sneijder'dan geldi. Muslera'nın duruşu gole davetiye çıkarmaktı.

Tottenham 3 - 3 Arsenal | Hiç Bitmeseydi

Maçta dengeler sağlanamamış, tempo henüz ayarlanamamışken Nasri'nin golü geldi. Aslında yazmaktan bıktım usandım ama; bir Gomes klasiğiydi bu gol yine. Top adeta içinden geçti Brezilyalı kalecinin. Tottenham tekrar geriye düşünce risk almaya başladı. Aslında erkendi ancak taraftarın desteğini de arkasına alan Tottenham için atılacak bir gol maça daha erken ortak olmalarını sağlayacaktı. Soldan Bale ile etkili gelmeye çalışan Tottenham'da Crouch pek ortalıkta gözükmezken, Pavlyuchenko arada bir kendini gösteriyordu. Yine hızlı bir hücum geliştiren Arsenal üçüncü golünü attı. Van Persie ile fark ikiye çıktı. Devamında Tottenham adına talihsiz bir olay gerçekleşti. Takımın hem en önemli isimlerinden olan, hem de sahanın en istekli isimlerinden olan Gareth Bale; kaleci ile girdiği pozisyonda sakatlandı. Tedavisi sürerken alışılmış bir Huddlestone füzesi farkı bire indirdi. Tom'un golden sonraki cool tavrı da her zamanki gibiydi. Bale ise ilk yarıyı sekerek de olsa tamamladı.

Yine kolay kolay unutulmayacak, bol gollü bir Kuzey Londra derbisi izledik. Maç bittiğinde üzüldüğümü söylesem yalan olmaz. Sonuç ise; iki takıma da pek bir getirisi olmayan fakat pek götürüsü de olmayan bir sonuç oldu.
Catania 1 - 4 Lazio

Akşam Udinese'nin Napoli deplasmanında aldığı sürpriz sayılabilecek galibiyet ile 4.lük yarışında rahat bir nefes alamadı yine Lazio. Napoli ise şampiyonluk umudunu kaybetti gibi bir şey artık... Haftaya Inter deplasmanı var, Lazio en azından beraberlik çıkarmalı. Udinese ise bu hafta Inter'i yenen Parma'yı ağırlayacak. Lazio için önümüzdeki hafta en kritik viraj olacak.
Herşeye Rağmen Şampiyon!

- Hacettepe'nin doping skandalı en başta geliyor tabi ki. Bize Taurasi gibi dünyanın en seçkin basketbolcusuna ve Penny Taylor gibi çok büyük bir basketbolcuya mâl olan bu skandala rağmen,
- Avrupa Şampiyonluğu hedefimizin, hayalimizin çalınmasına rağmen,
- Medyanın doping skandalındaki tutumuna rağmen,
- Doping skandalı sorumlularının vermeleri gereken hesabı verememelerine rağmen,
- Didem Akın'ın pasif menajerliğine; iyi/kötü hiç bir olayda ortada gözükmemesine rağmen,
- Yabancılardan beklenen verimi alamamamıza rağmen... Vajda'nın bir türlü oynayamaması, Horakova'nın hayal kırıklığı yaratan performansı, Matovic'in beklentileri karşılayamayan istikrarsız performansı, Angel'ın Twitter'dan yazdıklarına rağmen...
- Zico'dan sonra gördüğüm en babacan hoca olan Ratgeber'in yaptığı basit yanlışların, aşırı sert eleştirilmesine rağmen,
- .......................
- ...............
- ...........
- .......
- Ve Fenerbahçe üzerinde oynanan bütün kirli oyunlara rağmen...
Fenerbahçe 1 - 0 Gaziantepspor | Antep'in Kasapları

Alex ile Hürriyet'in çarpışması ve ikisine dikiş atılması futbolun içinde olan şeyler. Ancak Hürriyet'in maç boyunca kasaplığı üzerindeydi yine. Sarı kart göreceği birkaç pozisyon varken, Hüseyin Göçek oldukça geç kullandı sarı kart tercihini. Niang'ın penaltı pozisyonu tam bir skandal, sarı kart tam bir emek hırsızlığı... Geçen hafta kıçıyla gol atan Semih'in Caner'in "Al da at" deyişini değerlendiremeyişini maça henüz ısınamamasına bağlıyorum. Gaziantep pek hücum yapmayı düşünmediği için Cenk Tosun ve Vagner sahada en az görünen oyuncuları oldular. İlk yarıda zaten Gaziantep'in şutu yok sanırım. İkinci yarıda biraz Olcan'ın çabasıyla hareketlenseler de baskıları 3-5 dakikalık birşeydi. Caner'in yavaş yavaş oyundan düşmesiyle taraftar Dia diye tezahürata başladı. O esnada tercüman Samet ısınan oyunculara doğru geliyordu. Dia ya da Stoch girecekti belli ki; Dia girdi. Bazıları yine "Aykut taraftarın isteğiyle Dia'yı oyuna soktu" demeye başlamış tabi. Ben katılmıyorum. Bir kaç dakikaya Dia yada Stoch'tan birisinin oyuna gireceği belliydi. Elyasa sağ tarafta gözle görülür bir şekilde aksamaya başlamıştı. Dia'nın oyuna girişi ve durduralamayan bire birleri sayesinde maç biraz daha hareket kazandı. Özellikle 30-35 metre top sürüp, adam geçip; Alex'e verdiği topun gol olmaması futbol için bir kayıptı. Alex dün hem duran toplarda, hem son vuruşlarda etkisizdi. Ancak yine her atakta Kralex'in ismi vardı. Yine çok iyiydi. Gaziantepspor'dan kart görmeyen kaç futbolcu var bakmadım. Kalecinin görmediğinden eminiz. Her sarı kartlık pozisyonda "Bunun sarı kartı var değil mi?" diye birbirimize sorduk. Vagner ve Elyasa sarı kart görürken; sarı kartları var zannediyordum mesela ben. Murat Ceylan'ın atılması Tolunay'a Zurita hamlesi yaptırdı. Zurita da girer girmez Antep kasaplığı örneklerinden sunmaya başlayarak; sarı kartı gördü zaten.
Gaziantepspor'un en önemli üç değeri; Cenk Tosun,Nounkeu ve Karczemarzskas kesinlikle. Avrupa'da oynayabilecek kalitede bu 3 isim. Nounkeu'nun sakatlanıp çıkışı bizi biraz olsun rahatlattı. Çünkü savunmada her topa en kritik müdahaleyi Nounkeu yapıyordu. Kendi adıma söyleyeceğim; maç boyunca hiç inancımı kaybetmedim. Tribündeki yüzlere baktığımda herkes aynıydı. Herkes gol yemeyeceğimizin bilincinde, atacağımız golü bekliyordu. Kimi benim gibi dua ediyordu, kimi stresten tırnaklarını yiyordu, kimi gol sevinci için sabırsızlanıyordu. O gol 94'te geldi. Tribünde en çok kendimden geçtiğim gollerden birisi oldu. İnanmışlığın golüydü. Tıpkı Luciano'nun Sakarya'da attığı kafa golü gibi, şampiyonluk habercisiydi. Tolunay'ın, Gazianteplilerin sert oyunlarına; hakem üçlüsünün kontrolsüz yönetimine rağmen unutulmayacak bir galibiyet aldık. Maçı da tıpkı başladığımız gibi; "Şampiyonluğa Yürüyerek" bitirdik.
Adı Fenerbahçe!

Abdi İpekçi'de aldığımız 1 galibiyet ve serideki 1-1lik durumla saha avantajını elde etmiştik. Caferağa'daki 2 maçı kazanmak şampiyonluk demek. İlk ayağını da kazasız belasız atlatmak büyük bir avantaj demek. Maç beklediğim gibi dengeli başladı. Galatasaray iyi bir şut yüzdesiyla başlayınca; iyi oynadığımız dakikalarda bile farkı açamadık. Yalnız Galatasaray'a sınıf atlatan oyuncular belli. Fowles, Augustus ve Tamika. Bu üçlünün gününde olması, Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye karşı başa mücadele vermesi anlamına geliyor. İlk yarıda Nevriye, Matovic ve Angel'ın etkili oyunuyla skoru önde götürmeyi başardık. İkinci yarıda ise sahneye sürpriz bir isim çıktı. Avrupa Şampiyonası'nın MVP'si seçilerek Fenerbahçe kariyerine başlayan; sezon başından beri "Ha oynadı,ha oynayacak" diye iyi oyun beklediğimiz Horakova sahne aldı. Hem savunma yaptı, hem makinalı tüfek gibi skora bağladı işi. Peşpeşe sayılarla farkın açılmasını ve seri yakalamamızı sağladı. Aslında tüm takım iyiydi, haksızlık etmeyelim. Nevlin'in çok kritik müdahaleleri oldu. Anete'nin üçlükleri çok kritik anlarda geldi. Son çeyreğin başında yakaladığımız seri maçı koparmamızı sağladı. Maçın yıldızı Horakova ve Angel ikilisiydi. Angel çok istekli ve hırslıydı. Maç sonrası açıklamaları da çok aklı başındaydı. Sevinmek için erken dedi, uyardı. Taurasi ve Penny'den sonra daha fazla sorumluluk almaya başlayan Ivana Matovic'i ise ayrı bir seviyorum. Nevriye sakatlıktan yeni çıkmasına rağmen ; zaman zaman oyunda gözükmese de iyi oynuyor. Birsel bugün hücumda çok görünmese de, her zaman taraftarın sevgilisi. Şimdi şampiyonluk için tek bir adım kaldı. O maçı da kazanıp, Hacettepecilere iyi bir mesaj vermek lazım...
Bir gün, üç branş, üç galibiyet.. Yakar, yıkar geçer tüm dünyayı, Adı Fenerbahçe!
Tottenham 0 - 1 Real Madrid | Gomes Klasiği




Maçtan enstantanelerle bitirelim. Yaşattığın Şampiyonlar Ligi heyecanı ve izlettiğin güzel futbol için teşekkürler Spurs...



