Yazan : steven_stiffler 20 Eylül 2010 Pazartesi

Aykut Kocaman döneminde oynadığımız ilk derbi maçta kötü futbola rağmen bol pozisyon ürettiğimiz bir maçı kazanamadık. Yıllardır aynı hataları yapıp, kafayı duvarlara vurmak buna rağmen bir türlü gerekli dersleri çıkaramamak cümlelere dökmesi zor bir durum.

Fenerbahçe hocalarının ortak bir yönü var. Takıma ilk önce kendi oyun tarzlarını aşılmaya çalışıyorlar. Bu süreç sıkıntılı geçtiğinden dolayı hocanın üstündeki baskı artıyor. Bu sefer günü kurtarma, önümüzdeki maçı 3 puanla kapatalım stresine giriyorlar. Ee olay da burada kısır döngüye giriyor. Çünkü hoca Daum'un sistemine,oyun anlayışına dönüyor. Zico da gördük bunu. Takımı çift forvetli oynatmaya çalıştı,olmadı. Newcastle maçıyla Daum anlayışına geçti. Ondan sonra kendi oyun anlayışını Daum'un saha dizilişiyle pekiştirdi ve başarılı oldu. Aragones geldi, Semih'i forvet arkası gibi oynattı. Alex ve Semih'in forvet arkası oynadığı garip bir sistem denedi,tutmadı. Daha sonra Daum'un oyun düzenine döner gibi yaptı,onu da beceremedi. Daum geçen sene tekrar gelince farkını belli etti. Takım dinç ve topu ayağında çok tutan, çok pas yapan ve maçın sonuna kadar kopmayan bir takım haline geldi. Daha sonra gelişen bir takım olumsuzluklar yüzünden kötü sonuçlar geldi ve Daum son haftalarda takımı 1-0'a oynatmaya başladı. Dakika kaç olursa olsun, attığımız golün üstüne yatmaya başladık. Son haftaya kadar da başarıyla sürdürdük bunu. Şimdi aynısını Aykut hocamız yapıyor. Dün akşamı kurtarabileyim diye; gereksiz bir 1-0a yatma olayına girdi. Bunun öncesinde bir ilk yarıya bakalım;

Beşiktaş maça iyi başladı. Pas yüzdesi epey yüksek oynadı. 20 dakikalık bir zaman dilimi var Beşiktaş'ın üstün gözüktüğü ve Fenerbahçe'nin 3 pas yapamadığı. Fenerbahçe'nin kendi evinde pas yapamamak dışında bir yanlışı da Beşiktaş'ın geçilmesi kolay beklerine karşı kanattan geriden bindirme yapamamaktı. Sadece Dia'nın soldan bindirmeleri, bireysel çabalarıyla sonuca gitmek zor gözükünce; devreye Andre Santos girdi. Sadece 2 kez çıktı, 2 orta yaptı. Biri Niang'ın golüyle, diğeri Gökhan Gönül'ün kaçan pozisyonuyla sonuçlandı. Golü yedikten sonra sudan çıkmış balığa dönen Beşiktaş ne yaptığını bilmeden oynamaya başlayınca; Fenerbahçe'nin pozisyonları peş peşe gelmeye başladı. Niang'ın kaçan pozisyonundan sonraki İbrahim Toraman suratı herşeyi özetliyordu. Beşiktaşlı futbolcular sıkıntılı bir süreç içerisine girdiler ve ipler Fenerbahçe'nin eline geçti. Fakat burada devreye yine yıllardır sıkıntısını çektiğimiz cömertliğimiz girdi. Niang atamadı, Dia vuramadı, Alex tavana asamadı. İlk yarının 1-0 bitmesiyle Beşiktaş ve özellikle Schuster rahat bir nefes aldı.

Alex'siz Fenerbahçe düşünemeyenlerdenim. Ancak akşamki yüksek tempo, skordaki üstünlük; Alex'i Stoch ile değiştirmeye elverişliydi ikinci yarı başlangıcında. Olası bir Stoch değişikliğiyle oyuna atletik bir oyuncu almış olacak; ileriye atılan her topta Dia ve Stoch'un süratinden ve adam geçme yeteneğinden yararlanıp pozisyon bulabilecektik. Benzer maçları Beşiktaş'la defalarca oynamıştık Serhat Akın zamanında. Serhat Akın'ın yaptığı iş bitirme olayını Stoch ve Dia da yapabilirdi akşam. Ancak anlamsız bir Emre-Özer değişikliği oldu ve Mehmet göbeğe kaydırıldı. Schuster'den de bir Nihat-Bobo değişikliği bekliyordum. Ancak tipik Alman hoca edasıyla risk alma işini biraz daha geciktirdi Schuster. Fenerbahçe'nin bu yarıda da topa hakim olamaması, buna rağmen kontradan pozisyonlar bulması golü getirmedi. 15 dakika kalan yapılan Alex-Cristian değişikliği maçın gidişatını etkiledi. Cristian yine bir hayalet gibi gezinmek için sahadaydı. Sahada olması bile rakip savunmayı çekindiren Alex'in çıkmasıyla; Schuster'in de aldığı Aurelio-Bobo değişiklik riskiyle Beşiktaş ileride daha fazla gelmeye başladı. Pas yapamayan Fenerbahçe'nin 2 ya da 3 orta saha oyuncusunu aynı anda sahaya sürmesi pek birşey farkettirmedi. Savunmanın arasına atılan bir pozisyonda Fenerbahçe savunması uyuyunca Bobo çok net pozisyona girdi ve orada Volkan'ın penaltı yaptırmaması kaçınılmazdı. Sahada hayalet gibi gezinen, attığı paslar bize gelen Guti'nin penaltı golüyle çok kritik 2 puanı kaybettik. Türk Futbolu'ndaki bir gerçekle yüzleştik. Fenerbahçe derbide berabere bile kalsa üzülür. Fenerbahçe'den puan almayı başaran rakipleri ise; galip gelmişçesine sevinir.

Bireysel olarak değerlendirirsek; Dia sahanın en iyisiydi. Niang savunmayı çok zorladı. Bilica savunmada çok iyi mücadele etti. Ancak topu tekmelemek yerine topa vurmayı öğrense artık ve iyi bir alternatifimiz olduğunu bilip maçları rahat izlesek; hiç fena olmaz. Özer şu haliyle Mehmet Topuz'dan daha fazla formayı hak ediyor. Ancak Dia-Stoch ikilisi onbirde oynarsa rakip üzerinde çok daha olumlu bir baskı kurarız. Aykut hocayla bu iş olmayacak gibi... Oyuncu değişiklikleri yerinde olmadığı gibi; takımı çok iyi çalıştırdığını da düşünmüyorum. Ama Fenerbahçe tarihinin en başarılı hocası olmasını gönülden istiyorum.

İlk yarı bitiminde "inşallah kaçanları aramayız" dedim. Ama maalesef aradık... Her zaman da arıyoruz. Bu işe bir çözüm bulmak gerek artık... 1-0cı zihniyete sonsuza dek hayır!

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -