Roma 1 - 1 Lazio | Serie A 31.Hafta

Her zamanki gibi kıran kırana bir Derby Della Capitale oldu. Lazio'da Fenerbahçe yorgunluğu vardı. Fenerbahçe maçında da akıllarında zaman zaman derbi oldu. İki ezeli rakip de sert oyunla birbirini mağlup etmeye çalıştı. Neticede ise kaybetmeyen yine Lazio oldu.

İki takım için de derbi olmasının dışında çok şey ifade eden bir lig maçıydı. Roma kazanırsa; Lazio ile puanları eşitleyecek; bu sezon ilk defa Avrupa için bu kadar fazla umutlanacaktı. Lazio kaybettiğinde ise; Inter'in kaybını değerlendirememiş, üstüne bir de Roma'yı yarışa dahil etmiş olacaktı. Lazio'nun galibiyeti ise Inter'in puan kaybını değerlendirmek ve Fiorentina'nın da üzerine çıkmak demekti. Maça "ev sahibi konumundaki" Roma baskılı başlamaya çalıştı. Kötü geçen bir sezonun belki de en anlamlı galibiyeti Lazio karşısında alınabilirdi. Kazanmak için sahaya çıkan Roma, 10 dakikalık bir bölümden sonra kontrolü Lazio'ya kaptırdı. Lazio kendi oyununu oynamaya başladı. Fenerbahçe karşısında oynayamamıştı, çok da iyi olmuştu orası ayrı. Candreva yine hücumda çabalayan bir görüntü sergiliyordu. Zira sakatlıktan çıkan Klose çok etkisiz. Hücumda yükün büyük bölümünü Candreva üstleniyor. Az biraz tehlikeli pozisyondan sonra Hernanes'in enfes gol vuruşu geldi. Lazio'nun yıldızı attığı mükemmel gol ile bir Roma derbisinde daha taklasıyla taraftarı selamladı. Golden sonra Lazio üstünlüğü iyice ele aldı. Fakat çok iyi pozisyonlardan yararlanamadılar.

İkinci yarı tam Lazio'nun istediği gibi başladı. Roma kendine gelemeden, Lazio penaltı kazandı. Roma derbilerinde de penaltı bir rutin oldu. Neredeyse her Roma derbisinde iki takım da penaltı kazanıyor. Golde mükemmel vuruş yapan Hernanes, penaltıyı çok kötü kullanarak kaçırdı. Kaçan penaltı sonrası Roma havaya girdi. Hernanes'in bir de penaltı yaptırmasıyla iyice dibe battığı ikinci yarıda, Totti'nin penaltı golü beraberliği getirdi. Biava'nın atılmasıyla son 20 dakikayı eksik oynayan Lazio, bu 20 dakikada beraberliği korumaya çalıştı. Son birkaç dakikada buldukları pozisyonları değerlendiremediler. Lazio geçen sezon olduğu gibi, bu sezon da Roma'ya kaybetmedi. Petkovic de alınan sonuçtan memnun gözüküyor. Maçın hakemi yine kartlık pozisyonları değerlendirirken, bir kaç pozisyonda hata yaptı. Bradley'in ilk yarıda çok net bir kartını vermedi mesela. İlk maçtaki kırmızı kartından dolayı milli takımdan çıkarılan De Rossi, dün akşam yine bir sert müdahaleyle sarı kart gördü ve oyundan alındı. Maç öncesi tribün olayları yine dillerdeydi. Her Roma derbisinde olduğu gibi hastaneler yine fazla mesai yapmış.

Roma : Stekelenburg, Torosidis, Marquinhos, Castan, De Rossi (53' Destro), Marquinho, Florenzi (73' Dodo), Bradley, Pjanic, Lamela, Totti

Lazio : Marchetti, Gonzalez, Cana, Biava, Radu (90' Stankevicius), Ledesma (70' Ciani), Onazi, Hernanes, Candreva, Lulic, Klose (60' Kozak)

Sarı Kartlar : Radu, De Rossi, Lulic, Cana, Lamela, Biava, Pjanic, Castan

Kırmızı Kart : 69' Biava

Goller : 16' Hernanes, 57' Totti (penaltı)
9 Nisan 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 2 - 2 Everton | EPL 32.Hafta

Tottenham için zor maçtı. Everton kötü olduğu dönemlerde bile Tottenham'a kolay kolay kaybetmiyor. Basel maçında sakatlanan Gareth Bale'siz de ilk maçtı. Tottenham'ı her zaman forvetsiz oynuyor diye yazıyorum. Bu maçta forvetli, iyi performans gösteren Adebayor ile oynasa da; Bale'in yokluğunda ilk maçta puan kaybetti.

Bale'in yokluğuyla birlikte Clint Dempsey yeniden ilk onbire döndü. Sahadaki futboldan alakasız da birkaç notum var. Paul Gascoigne tribünde maçı izledi. Şarkıcı Jessie J de maçı izleyenler arasındaydı. Bir de bildim bileli okul tıraşı olan Kyle Walker; horoz saçlarıyla oynadı. Tekrar futbolla alakalı kısımlara döneyim. Maç golle başladı. Adebayor artık geleneksel hale gelen, yamularak attığı gollere bir yenisini ekledi. 1. dakikada gelen bu golle skor 1-0 olsa da; Tottenham oyuna hükmetmekte zorlandı. Aslında tipik denk gibi gözüken güçlü takımların tempolu Premier Lig maçlarından biriydi. Tottenham da, Everton da gol atmak için özveri gösterdi. Özellikle bir pozisyonda Tottenham savunması gol yemek için elinden geleni yaptı ama Everton atamadı. 15.Dakikada yan toptan beklenen gol geldi. Kornere kafayı Jagielka vurdu ve skor dengelendi. Direk savunmasının  berbat olduğu bir pozisyondu. Yanlış hatırlamıyorsam pozisyon esnasında uzak direkte Caulker vardı. Euro 2008'de İsveç'in yediği bir gol sonrası; İsveçli futbolcu Lustig direği tutamamasından dolayı eleştirilmiş, mizahi internet sitelerine konu olmuştu. Tottenham'ın yediği gol için de benzer bir gol diyebiliriz. İkinci yarıda tempo azalmadı. Kevin Mirallas'ın kendi çabasıyla attığı güzel golle bu kez Everton üstünlüğü sağladı. 2-1'den sonra toparlanan Tottenham yüklendi. Direkler ve kaleci şansıyla birlikte Everton oldukça uzun süre direndi. Maçın son bölümlerinde Adebayor'un direkten dönen topunu tamamlayan Sigurdsson oldu. İzlandalı, Tottenham'ın son dakikalardaki golcüsü olma yolunda ilerliyor. Maçın hakkı beraberlik gibi gözüküyordu, öyle bitti. Tottenham ipleri Arsenal'ın eline verdi. Üstelik önlerinde zorlu bir fikstür var. Everton da sinsi takibine devam ediyor. Tottenham'da sanırım Ceballos ilk kez yedekler arasındaydı.

Ledley King, maçtan önce Jessie J'e forma hediye etti. Jessie J yine çok yakışıklı çıkmış.

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Caulker, Vertonghen, Parker, Dembele, Holtby, Sigurdsson, Dempsey, Adebayor

Everton : Howard, Coleman, Distin, Jagielka, Baines, Heitinga, Barkley, Gibson, Osman, Mirallas, Anichebe

Sarı Kartlar : Mirallas, Dempsey

Goller : 1' Adebayor, 15' Jagielka, 53' Mirallas, 87' Sigurdsson
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Orduspor 0 - 2 Fenerbahçe | Çok Yaşa Salih!

Ligin ikinci yarısından itibaren kağıt üzerinde yaptığım tüm hesaplarda en çok korktuğum deplasmandı Orduspor maçı. Ordu tahmin ettiğimden daha kötü bir yerde olduğu için çekincem artmıştı. Üstelik Orduspor ile lig lideri arasındaki ilişki de malum... Çok zorlu bir deplasmanda, çok temiz bir 3 puan aldık.

Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe ile ikinci yarılarda yükselen performansı devam ediyor. Zaten hoca ilk yarılardaki kötü performansa çare bulsa; takım tutulmaz bir hâl alacak. Haa yine alacak ama malum... Ne zaman Fenerbahçe atağa kalksa ortalık karışıyor. Dün akşam yaşananları herkes gördü, herkesin vicdanına bırakarak sadece Orduspor maçı ile ilgili yazmak istiyorum. Aykut Kocaman mecburi bir rotasyon uygulamak zorunda kaldı. Caner'in Lazio maçında ışık vermesi elbette güzel bir şeydi ancak Sow'un yokluğundan dolayı Webo'nun performansı soru işaretiydi. Cristian yerine Salih de çok cesur bir hamleydi. Hoca devre arası Belhanda'yı alamadıktan sonra "Salih ile devam edeceğim" dediğinde dalga geçenler olmuştu. Ancak çok gariptir ki; Belhanda'yı transfer edemeyişimizden dolayı müthiş bir yıldız kazanıyoruz. Egemen de Lazio maçında çok efor sarfetmişti. Bekir-Yobo ikilisi tercihi de doğruydu. Orduspor'a müthiş gaz verilmiş. Hector Cuper riskleri almış, savunmada hiç birlikte oynamayan iki yabancısını koymuş, ofansif anlamda da çok sayıda oyuncuyu sahaya sürmüştü. Çalkantılı bir hafta geçiren Orduspor'da Hector Cuper artık son demlerini oynadığı için risk almaktan çekinmemiş. Maça baskılı başlayan Orduspor oldu. Fenerbahçe ise müthiş bir savunma direnci gösterdi. Çok pozisyon bulamadık ama bulduğumuz ilk net pozisyonu da attık. Caner'in golden önceki mücadelesi ve asisti üst düzey; Salih'in kontrolü ve gol vuruşu da birinci düzeydi. Devreyi 1-0 önde kapatırken, ilk yarıda en beğendiğim şey takımın mücadelesi ve savunmadaki direnciydi. Orduspor'u hem yorduk, hem de müthiş mücadele verdik. Savunmada her topta 2 oyuncumuz vardı.

Maçın ikinci yarısında artık oyunun kontrolü tamamen bizdeydi. Ben Meireles'i yine beğendim. Basit hataları oldu ama mücadelesiyle orta sahayı komple almamızı sağlayan isim de oydu. Salih'in ikinci golünde ise nasıl sevineceğimi şaşırdım. Top havalandığı an gol olacağı çok belliydi ama ağlarla buluştuğunu müthiş bir sevinç yaşadım. Takım halinde göstermiş olduğum üst düzey mücadele, zaman zaman iyi futbolla da çok kritik bir galibiyet aldık. Önce Lazio'yu düşüneceğiz, sonra ise çok zor bir Eskişehirspor maçımız olacak. 2 haftada alacağımız 6 puan bize çok iyi gelecektir. Ancak dış etkenlerin aldığı nokta düşündürücü...

Salih Uçan'ın müthiş performansı, sanki yıllardır çubuklu formayı giyiyormuşçasına gösterdiği özveri de takdire şayan. Sen çok yaşa Salih Uçan! Çocuklarımızın Alex'i ol.
8 Nisan 2013 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

İddaa#52

Uzun zamandır bahis tahminlerimi yazmıyorum. Çünkü bu işte çok kötüyüm. Risk almakta ise berbatım. Zaten oynadığım 15-20 lira, kaybede kaybede bir hâl oldum son 3 haftadır. Bir de böyle deneyelim diyerekten; sadece Cumartesi tahminlerimi yazacağım.

Ankaragücü - Göztepe : 2 - 1.80 -
Regensburg - FSV Frankfurt : Üst - 1.65 +
Dortmund - Augsburg : H1 - 1.75 +
E.Frankfurt - Bayern Münih : 2 - 1.45 +
Brighton - Leicester : 1 - 2.20 -
Burnley - Bristol City : 1 - 1.80 +
Derby - Ipswich : 1 - 1.85 -
MK Dons - Crawley : Üst - 1.70 -
Kidderminster - Lincoln : 1 - 1.35 +
Rennes - PSG : 2-3 Gol - 1.75 +
Juventus - Pescara : H1 - 1.40 -
Barcelona - Mallorca : H1 - 1.50 +

7 Tuttu
5 Yattı
6 Nisan 2013 Cumartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Fenerbahçe 2 - 0 Lazio | Sen Sahada, Biz Tribünde

Her şeyiyle güzel gece oldu. Sabah uyandığımda heyecanlıydım. Açıkçası 0-0'a da razıydım. Lazio gibi gol yollarında etkili bir takımdan gol yememek önemliydi. Tabi kadroları görünce düşüncelerim değişti. Haftasonu Catania karşısında olduğu gibi Gonzalez'i sağ beke çekmiş Petkovic. Orta sahada hem Hernanes, hem Ederson vardı. Onazi gelecek için heyecan veren bir isim olsa da; bu maçın zayıf halkası olabilirdi. Fenerbahçe'de ise taraftarın heyecanı ve maçın başından beri verdiği güven avantajı bulunuyordu.

Bu sezon en çok üzüldüğüm ve en çok eleştirdiğim nokta; taraftarın takım ile bir bütün olamamasıydı. Bu takıma çok net şekilde yansıyor. En hırslı oyuncularımıza bile yansıyor. Örneğin Volkan'ın suratı hep asık. Futbolcular baskıdan yana hep şikayetçi. Elbette ki taraftar her zaman önceliktir. Ancak bizim de psikolojik durumumuz gerçekten çok iyi değil. Yaşadıklarımızdan dolayı her şey bir an önce bitsin, herkesi yenelim, her maçı kazanalım, hep iyi futbol oynayalım diye bekliyoruz. Bunu da anlayabiliyorum. Ancak çelişki takımın sabıra dayalı futbol oynamasıyla başlıyor. Taraftar sabırsız. Aykut Kocaman'ın futbol anlayışı ise sabıra dayalı. Bazen iyi, bazen kötü, bazen çok kötü olabiliyor oyunumuz... Dün sabahtan beri maçı heyecanla bekleyen, takıma çok güvenen, eh biraz da Avrupa maçı izlemeyi özleyen taraftar kitlesi mevcuttu. Bu güven ilk dakikadan itibaren sahaya yansıdı. Lazio'nun Roma maçına çok daha fazla önem vereceğini, ancak bu maçı da kazanmak için her şeyi yapacağını düşünüyordum. Gördük ki; Petkovic beraberliğe gelmiş. Zira Marchetti 3.dakikadan itibaren topu her aldığında zamandan çaldı. Lazio önde basarak başladı. Sonra her zamanki iki takımın da birbirini ölçmesi ve tartmasını izledik. İlk yarı çetin bir mücadele vardı. Fenerbahçe 25-30'tan sonra biraz daha istekliydi yine. Lazio'nun net pozisyonu yok. Sert oynamaları da cabası. Onazi özellikle her pozisyonda faul yaptı. Fizik olarak bizden üstün bir takım gibi gözükseler de; ikili mücadelelerde başabaş oynadık. Özellikle Sow, Gökhan Gönül, Kuyt, Meireles ve Egemen'in yıkıldığı pozisyon hatırlamıyorum.

İkinci yarıda işler değişecekti. Beklediğimden erken oldu. Onazi'nin kırmızı kartı Lazio'ya pahalıya patlarken, Fenerbahçe'ye müthiş bir cesaret verdi. Aykut Kocaman'ın kırmızı karttan sonraki her hamlesi de yerindeydi. Caner kötü oynasa bunu söyleyebilir miydik ? Ben söylerdim. Belki Caner'i biraz eleştirirdim ama maçta o ân Caner'in oyuna girmesi gerekiyordu, girdi. Önce direkleri dövdük. Özellikle ikinci yarıda bol miktarda şut attık. Aslında ilk yarıda da denemelerimiz oldu ama toplar hep savunmadan döndü. İkinci yarı Meireles bol bol insiyatif aldı. Yani Meireles'in aslında haftalardır kötü olmadığı, sadece taktik gereği risksiz ve basit oynadığını gördük. Meireles'e insiyatif verilirse; çok daha faydalı oluyor. Cristian'ı bile beğendim dün. Çok iyi mücadele etti. Hernanes'ten de Ederson'dan da iyiydi. Hernanes Lazio'da hiç ön libero oynamamıştı. Dün Ledesma kulübede, Cana stoperde, Gonzalez sağda olunca Hernanes biraz daha geride oynadı. Yerinde Ederson oynadı. Ederson çok çabaladı ama Hernanes hiç varlık gösteremedi. Lazio'nun hücumda en istekli oyuncusu Candreva; savunmada ise Cana ve Radu'ydu. Radu ise hücumda etkisiz kaldı. O da takımın genel etkisizliğinden kaynaklıydı. Aykut Kocaman maçtan önceki basın toplantısında; "oyununu rakibe kabul ettiren kazanacaktır" şeklinde düşüncesini belirtmişti. Oyununu rakibe kabul ettiren Fenerbahçe oldu. Sonuçta da Aykut Kocaman'ın dediği gibi; oyununu rakibe kabul ettiren kazandı.

Bireysel performanslara baktığımızda Gökhan, Kuyt, Sow, Webo, Meireles'i çok beğendim. Egemen çok iyi mücadele etti. Yobo, Volkan'a pek iş düşmedi. Topal da defansif anlamda elinden geleni yaptı. Oyuna sonradan dahil olan Caner, Salih, Topuz çatır çatır oynadı. Sadece Ziegler kötüydü. Önünden kaçıp giden topları sayamadım. Penaltıdan gol sevincinin her zaman ufak bir samimiyetsizliği olur. Webo'nun penaltıdan sonraki sevinci ise efsaneydi. İzlediğim en iyi hakem performanslarından biriydi. İtalyanlar çok şikayetçi. Lazio forumlarını okudum. Atmosferden çok etkilenip hayran kalanlar da var, hakeme çok isyan edenler de... İtalyan basını ise hakeme isyan etmeyi tercih etmiş. Lazio ile bir ortak noktamız UEFA'dan çok çekmemiz olsa da; onlar Platini'nin Fenerbahçe'yi desteklediğini yazıyorlar. Net bir beyin sulanması söz konusu... Marchetti'nin kurtardığı topların Lazio'ya turu getireceğine inanan var. 2-0 çok temiz skor bence ama elbette futbolda hiçbir şey önceden kestirilemiyor. Erken yenecek bir gol işleri tersine çevirebilir. O yüzden özellikle ilk yarım saatte gol yemememiz çok önemli.

Fenerbahçe uzun zaman sonra "Antrenör Takımı" kimliğine büründü. Türkiye'de çok zor antrenör takımı olmak... Türkiye'de gaz takımı olmak kolay. Aykut Kocaman her şeyiyle eleştirilmesine rağmen, doğrularından vazgeçmedi ve Fenerbahçe'yi antrenör takımı haline getirdi. Biraz daha yüksek sesle destek verilse, bir kaç sene içerisinde çok daha büyük başarılar alacağımızı düşünüyorum. Ama hoca çok yıpratıldı. Bu sezonki olası kayıplarda daha da fazla yıpranacağını düşünüyorum ve sonuna kadar destekçisi olmayı sürdüreceğim. Mutlu uyuduk, mutlu uyandık. Her şeyden öte; takım-taraftar yeniden kenetlendik. Bence sezonun en zor deplasmanlarından birine çıkacağız. Orduspor maçını da kazanırsak çok daha büyük inanç olacak. Dün Okul Açık tribünde açılan dev pankart gibi... Sen sahada, biz tribünde; ölümüne Fenerbahçe.

5 Nisan 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler

Swansea 1 - 2 Tottenham | EPL 31.Hafta

Yine keyifli bir Tottenham maçı izledik. Yine kısa kısa, not not geçeceğim. Her şeyden önemlisi Tottenham'ın yarışın içerisinde kalması ve tabi ki Chelsea'nin puan kaybetmesi.

  • Swansea sezonun flaş takımı. Hem iyi futbol oynuyorlar, hem iyi yerdeler. Ancak maç başladığı andan itibaren evinde oynayan Swansea değil de, Tottenham gibiydi.
  • Vertonghen yine attı. Sadece kafayla değil, her türlü gol atıyor. Stoper oynadı ama sol bek golü attı. Gol sevincindeki Superman hareketini de çok seviyorum. Elle kalp yapmalar falan eskidi artık.
  • Golden hemen sonra Ashley Williams'ın ağır olan Adebayor'u kaçırması EPL seviyesinde olacak iş değil. Ashley Williams o kadar ağır Adebayor'u kaçırıyorsa, gitsin kumda oynasın. Adebayor da o golü kaçırıyorsa, hiç oynamasın ya. Hatta kaçırmıyorsa da oynamasın, en azından Tottenham'da.
  • Gareth Bale ! Mükemmel futbol, mükemmel gol.
  • Michu değişik topçu. Komple bir forvet diyemezsiniz ama çok özellikli, fonksiyonu bol. Sezon sonunda ne kadar bonservisle, nereye gidecek merakla bekliyorum.
  • Michu maç boyunca çok agresif ve saldırgandı. Atılmaması mucizeydi. 
  • Maçın kırılma anı Dyer'ın direkten dönen kafa şutu. Şanssızlıktan başka bir şey olamaz. Gol olsa maç daha erken 2-1 olacaktı.
  • Tottenham son dakikalarda çok iyi kapandı. Gareth Bale bile savunmada ekstra katkı verdi.
Swansea : Vorm, Tiendalli, Chico (66' Monk), Williams, Davies, Britton, De Guzman (57' Ki),  Routledge, Dyer, Hernandez (79' Shechter),  Michu

Tottenham : Friedel, Walker, Dawson, Vertonghen, Naughton, Parker, Dembele, Sigurdsson (77' Holtby), Lennon, Bale, Adebayor (62' Defoe)

Sarı Kartlar : Adebayor, Michu, Walker, Davies, Holtby, Parker

Goller : 7' Vertonghen, 21' Bale, 71' Michu
3 Nisan 2013 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Fenerbahçe 2 - 0 Akhisar Belediye | STSL 27.Hafta

Kalan her maç final elbette ama içlerinde en rahat gözükeniydi bence Akhisar maçı... Akhisar'ı küçümsediğimden değil, futbolda kimseyi küçümsemem. Akhisar'ın ligin altında kadrosuyla çok iyi mücadele verdiğini düşünüyorum. Ancak kısıtlı yeteneklerle bize duran top harici gol atmalarını zor görüyordum. Kolay galibiyet olmadı elbette ama çok da zor olmadığını düşünüyorum.

  • Gekas çok çekinilecek golcü. Bence underrated oyunculardan birisidir. Almanya'da oynadığı dönem de çok beğenirdim. Ancak bu sefer etkisizdi. Tüm taktik de onun üzerine kurulduğu için, Gekas'ı kilitlemek yeterli oldu.
  • Mehmet Topuz'u sağ bekte de olsa izlemek güzeldi. Takıma çok fazla enerji ve dinamizm aşıladığını düşünüyorum. Son 2 sezonluk performansını bu sezon gösteremiyor olsa da, mutlaka takımda olması gereken önemli bir oyuncu.
  • Bekir-Egemen'e çok iş düşmedi. Gelen topları karşılamak yeterli oldu. Bekir'in bir pozisyonda yaptığı hata ise yine taraftarın gözündeki "hep hata yapan Bekir" imajını korumasını sağladı.
  • İlk yarının son 10 dakikalık bölümü hariç sergilediğimiz oyun beni tatmin etmedi. Ancak Lazio öncesi kötü oyun elbette kabul edilebilir.
  • Caner'in onbirde şans bulduğu zamanlar kötü oynaması kabullenemez. Stoch'un formsuzluğu, Krasic'in etkisizliği söz konusuyken forma şansı en yüksek isim Caner. Gel gör ki; onbir oynadığı zaman hiç formayı hakettiğini kanıtlamıyor. 
  • Caner demişken; taraftarın oyunu beğenmemesini anlarım ama ıslıklanma olayı gerçekten anlaşılabilecek gibi değil. Şampiyonluk yolu ıslıktan geçmez. Oyuncu ıslıklanmasının takıma bir şey kazandırdığını hiç görmedim. Caner'in saçma tepki vermesi de bonusu oldu. Hayırlı olsun.
  • Aykut Kocaman'ın oyuncu değişikliklerini yerinde buldum. Stoch'u da istekli buldum. Daha uzun bir maraton var, Stoch'tan faydalanabilirsek ekstra bir güç olur.
  • Sow-Webo süper ikili. İkisinin sahaiçinin yanı sıra, saha dışındaki ilişkisinin de iyi olduğu ortada. Saha dışı ilişkisinin de sahaya iyi bir performans olarak yansıdığını düşünüyorum.
  • Webo ayakla ilk golünü attı. Golden önce yaptığı kafa vuruşu yine çok iyi. Hani nasıl diyeyim, kafası biraz büyük diye mi bu kadar iyi vuruyor acaba ? Johnson'ın da kafası biraz iriydi, o da sağlam vururdu. Benim de kafam büyüktür.
  • Sow kaleye ne kadar yakın, gol o kadar yakın. Webo'nun yerine geçeli 5 dakika olmadan golü attı.
  • Orhan Şam'ın müthiş asisti özgüven açısından önemli.
  • Hakemin vermediği gol kararı yine rezalet. Kuponumu yatırması önemsiz. Ancak bugün MHK başkanının yaptığı açıklama da Fenerbahçe'ye olan ön yargının ispatı.
  • Saha dışı etkenlere çok takılmak istemiyorum ama maalesef bir gerçek var. Fenerbahçe'yi yine şampiyon yapmayacaklarını düşünüyorum.
  • Kalan maçlar içerisinde en zor olan bence Orduspor deplasmanı. Haftaya şu 3 puanı alalım, umutlar tazelensin.
2 Nisan 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 2 - 1 Catania | Serie A 30.Hafta

Son Lazio değerlendirmemden dolayı çok güzel tepkiler aldım. Açıkçası beklemiyordum, blog işini de eski şevkle yapmadığımı her zaman dile getiriyorum. Dolayısıyla arada son hafta lig maçları da kaynamış oldu. Milli maç arasıyla birlikte 2 hafta gibi bir süre geçmiş olsa da; maçlarını yazıp arşivlediğim 3 takımın da maçlarını yazmayı ihmal ettim. Dün Lazio'yu ilk yarı izleyebildim. İkinci yarıyı ise özet halinde izledim. Ligde hedefinden iyice uzaklaşan Lazio, 3 hafta sonra kazandı.

Kağıt üzerinde Lazio'nun favori gösterilmesi kabul edilebilir ama puan durumuna baktığınızda Catania'nın da ligin flaş ekiplerinden olduğunu görebilirsiniz. Eğer dün kazansalardı, Lazio'nun üzerine çıkacaklardı. Mütevazı bir kadroyla, iyi sonuçlar aldılar. Sezonu iyi bir yerde bitireceklerini düşünüyorum. Lazio'da stoper sıkıntısı var. Fenerbahçe için büyük avantaj. Mevcut stoperleri de zaten ağır adamlar, bir de Lorik Cana'yı oynatmak durumunda kalıyorlar. Dün savunma hattı Gonzalez, Biava, Cana ve Radu'dan kuruluydu. Gonzalez'i hep Mehmet Topuz'a benzetiyorum. Haksız mıyım? Adamın oynamadığı mevki kalmadı. İlk yarının tamamını izledim. Lazio çok baskılı bir futbol oynadı. Onazi de bizim Salih gibi... Oynadıkça daha iyi oluyor, izlemek zevk veriyor. Lazio ve Fenerbahçe' yi gerçekten yapısal anlamda birbirine benzetiyorum. Hernanes'i Alex, Onazi'yi Salih, Radu'yu Emre, Gonzalez'i Mehmet Topuz ile eşleştiriyorum. Lazio'da dün Saha onbirde çıktı. İyileşen Klose'nin yedekte olması eyvallah da, formda Kozak'ın yedek başlaması bence sağlıklı bir müdahale değildi. Zaten Petkovic de farketti. Saha gerçekten formsuz, etkisiz. İlk yarıda Candreva atakları yöneten oyuncuydu. Lorik Cana da bir pozisyonda yaklaşık 50 metre top sürüp, iki adam çalımladı ki; sol kanattan Lulic koptu geliyor zannettim. Meğer yeteneksiz Cana'ymış. Top direkten döndü. İkinci yarıda Lazio'nun bireysel hatadan yediği gol var. Radu ağır kalıyor ve uzaklaştırmak istediği top Izco'ya çarparak ağlara gidiyor. Son 25 dakika Lazio'nun yine o korktuğum baskısı söz konusu olmuş. Mağlup duruma geçtiklerinde çok iyi bastıklarını her zaman söylüyorum. Son 20 dakika riskleri alan, golü arayan, sanki şampiyonluk maçıymış gibi baskı yapan bir Lazio oluyor. Üstelik oyunda hem Klose, hem Kozak var. Neticesinde önce Leggrotaglie'nin kendi kalesine attığı, sonra da Candreva'nın kazandırıp gol yaptığı penaltı var. Lazio 2-1 kazanarak Avrupa Ligi iddiasını sürdürdü. Şampiyonlar Ligi şansı ise çok düşük. Haftaya Derby Della Capitale...

Lazio : Marchetti, Gonzalez, Biava, Cana, Radu, Ledesma, Onazi (63' Ederson), Candreva, Hernanes (75' Klose), Lulic, Saha (62' Kozak)

Catania : Andujar, Leggrotaglie, Marchese, Bellusci, Alvarez, Izco, Lodi, Biagianti (86' Doukara), Gomez (78' Castro), Bergessio, Barrientos

Sarı Kartlar : Marchese, Ledesma, Lodi, Marchetti, Barrientos

Goller : 50' Izco, 79' Leggrotaglie (kendi kalesine), 81' Candreva (penaltı)
31 Mart 2013 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio Değerlendirmesi

Bugüne kadar Lazio'nun maçlarını hep Lazio'ya sempati besleyen bir futbolsever olarak izledim ve yazdım. Şimdi işler değişti. İstemesem de Lazio ile çeyrek finalde eşleştik. Neden istemediğim; elbette Lazio'nun bize ters geleceğini düşündüğüm oyun yapısı. Ancak İngiliz ekiplerindense Lazio çok daha iyi bir seçenek elbette... Bu sefer değişiklik yapacağım ve bir Fenerbahçe taraftarı olarak Lazio'yu ele alacağım.

Eddy Reja'dan önce Lazio kimliksiz bir takımdı. Saha dışından değil, saha içinden bahsediyorum. Saha dışını sorsanız; Lazio'nun ırkçılığı ve faşistliğine gider olay. O da değişti ama oraya sonra geleceğim. Eddy Reja, İtalya'nın "kurt" teknik adamlarından. Geldiğinde Lazio'yu küme tutma hedefi vardı, tuttu. Bir sonraki sezondan itibaren ise Lazio'yu üst sıralara oynatmaya başladı. Son 3 sezondur Lazio üst sıralara oynuyor. Geçtiğimiz sezon sonunda Eddy Reja istifa etti ve teknik direktörlüğe pek çok isim gündeme geldi. Sürpriz bir tercih ile Vladimir Petkovic'i getirdiler. Petkovic transferinde pay Sportif Direktör Igli Tare'nin... Bildiğiniz gibi Vladimir Petkovic geçtiğimiz sezon Samsunspor'u çalıştırmış, sezonu tamamlayamamıştı. Lazio'da Igli Tare'nin İsviçre ile bağlantıları sağlam. E Petkovic'i de Young Boys'un başında olduğu dönemden biliyor. Dunga gelecek gibi duruyordu. Futbolculardan Senad Lulic'in eski hocası olan Petkovic tercih edildi. Bu tercih şüphesiz ki Lazio taraftarının da kafasını karıştırmıştı.

Lazio'nun kadrosu kağıt üzerinde çok sansasyonel durmasa da; tamamen görev adamlarından kurulu, kaliteli bir kadro. Petkovic bu kadroyu lige çok iyi hazırladı ve lige çok iyi başlangıç yaptılar. Benim de Petkovic'in bu işi götürebileceğine dair şüphelerim vardı, ancak kendisi beklentilerin çok üstüne çıkan bir performans gösterdi. Ligde uzun süre zirve yarışı içerisinde mücadele verdi. Juventus'a kafa tutacak bir tempoya gelemese de, ikinciliği oldukça zorladı. Ta ki son haftalarda yaşadığı form ivmesinin düşüşüne kadar. Ligde çıta düştü, geçtiğimiz hafta Fiorentina'ya kaybederek; bu sezon ilk defa Avrupa Kupaları çizgisinin altına düştüler. Ligde son 8 haftada sadece Pescara'yı yenebildiler. Bu istatistiği muhtemelen çok okuyacaksınızdır. Ancak o 8 maça baktığımızda; haketmedikleri puan kayıplarını aldıklarını söyleyebilirim. Özellikle Napoli'yi ellerinden kaçırdılar. Napoli'yi yenselerdi ikincilik iddiaları devam edecek, ligi bu kadar boşvermiş bir görüntü sergilemeyeceklerdi. Şimdi Uefa Avrupa Ligi'nde gidişattan dolayı ligi ikinci plana atmış durumdalar. Ligdeki performans konusunu ligin büyük takımlarına karşı oynadıkları maçlar ve aldıkları sonuçlarla sonlandıralım :

Napoli 3 - 0 Lazio | Serie A 5.Hafta
Lazio 3 - 2 Milan | Serie A 8.Hafta
Lazio 3 - 2 Roma | Mavi Roma
Juventus 0 - 0 Lazio | Serie A 13.Hafta
Lazio 1 - 0 Inter | Serie A 17.Hafta
Lazio 1 - 1 Napoli | Serie A 24.Hafta
Milan 3 - 0 Lazio | Serie A 27.Hafta

Bu sonuçların yanında Lazio'nun İtalya Kupası yarı finalinde Juventus'u eleyerek finale çıktığını belirtelim. Lazio, İtalya Kupası'nda Inter ya da Roma ile final oynayacak.

Lazio'nun kadro değerlendirmesine geçelim. Herkes futbolcularını illa ki tanıyordur. Serie A "klişelerin aksine" müthiş keyifli bir lig ve bu ligi keyifli kılan takımlardan biri de ofansif oyunuyla Lazio. Her takım gibi Lazio'nun da olmazsa olmazları var elbet. Bu isimler başlıca Marchetti, Hernanes, Candreva, Ledesma ve Radu olarak sayılabilir. Radu sezonun büyük bölümünde sakattı ve sakatlıktan müthiş bir formla döndü. En son dün akşam Stuttgart maçındaki asistleri ile parladı. Tek tek bakacak olursak;

Kalede Marchetti müthiş bir kaleci. Muslera Galatasaray'ın gündemindeyken, çok iyi bir kaleci olduğunu bildiğim için Galatasaray'ın almasını istememiştim. Galatasaray iyi bir kaleci kazandı, peki Lazio iyi bir kaleci kaybetti mi ? Teoride evet, uygulamada hayır. O dönem Milli takımın üçüncü kalecisi pozisyonuna yükselen Marchetti'yi getirdiler. Federico Marchetti oldukça iyi bir kaleci. Formunda olduğu bir gün ona gol atmak çok zor. Ayrıca sadece kaleciliği değil, takıma katmış olduğu ruhla da değerli bir isim olduğunu kanıtlıyor. Dün akşam sakatlandı ve sakatlığının ne kadar süreceğini bilmiyorum. Yedeği Bizzarri de tecrübeli, zaman zaman iyi maçlar çıkaran bir oyuncu.

İdeal kadrodaki sağ bekleri Konko. Fiziğinin stoper gibi olması yanıltmasın. Komple bir bek oyuncusu ve ofansif anlamda da başarılı. Şu an sakat. Yedeği Cavanda da kadro dışı. Cavanda bu yıl şans bulmaya başladı, biraz daha ofansif bir bek olarak nitelendirebiliriz. Ocak ayında Sporting Lizbon'dan Pereirinha'yı aldılar. Hem savunmanın, hem orta alanın sağında oynayabiliyor. Bu adamın nesine bakıp aldılar bilmiyorum, çok silik bir futbolcu. Konko iyileşmezse madenimiz olabilir.

Stoperleri nispeten ağır isimler. Hani öyle seri olup da, psikopat markaj yapan oyuncular değil. Tecrübeleriyle ön plana çıkıyorlar. Biava ve Dias ideal ikili. 3 yıldır birlikte oynuyorlar, birbirlerini tamamlıyorlar. Dias biraz daha seri, hamleli bir stoper ama bu sezon eski hızını aratıyor. Hangi maçtı hatırlayamadım, bir maçta ağırlığı yüzünden rezil olmuştu. Blogda yüklenmiştim. Üçüncü alternatifleri; önceki transfer dönemlerinde bizimle de adı geçen Ciani. Adam ayaklı karizma ama onun için de birinci sınıf bir stoper diyemeyiz. Bazen kazmalıkları da olmuyor değil. Modibo Diakite biraz daha sert, sağlam bir savunmacı ama uzun zamandır kadro dışı. Burada alternatif olarak eski Galatasaraylı Lorik Cana'yı oynatıyorlar. Stoper olarak oynadığı hemen hemen her maç sarı kartı var. Stankevicius'u neredeyse hiç değerlendirmediler bu sezon.

Sol bekte sezon başında Radu'nun sakatlığından dolayı farklı alternatifler denediler. Bazen Cavanda, bazen Scaloni oynadı. İdeal seçenek ise ofansif bir tercih olan Senad Lulic oldu. Young Boys'un bizi elediği dönemde takımın en dikkat çeken oyuncularındandı. Bana göre orta sahanın solunda daha iyi oynuyor. As sol bekleri is Stefan Radu. Radu için mükemmel futbolcu tanımı yapmak yanlış olmaz. Hem savunması, hem hücumu iyi. En çekindiğim oyunculardan birisi. Ancak çok pisliktir, çok çirkeftir ve çabuk sinirlenir. Mutlaka Radu'yu sinirlendirmeli, onun üzerinden oynamalıyız. Bu işi Kuyt ile yapabilir miyiz bilmiyorum ama sağlıklı bir Krasic ile Radu'yu çok kolay etkisiz hâle getirebilirdik. Zaten Lazio forumlarından baktığım kadarıyla Krasic'ten çok çekiniyorlar. Bilseler oynamadığını...

Lazio'nun saha içi oyun dizilişi 4-2-3-1. Orta sahada pis işleri yapan 2 adam oynatıyorlar. Bunlardan birisi ikinci kaptan Ledesma. Gösterişsiz oynar ama çakaldır. Zaten tanımayan yoktur. Lazio'nun en gözde yıldızlarından birisi. Diğer isim ise Alvaro Gonzalez. Ben onu her zaman Mehmet Topuz'a benzetiyordum. Her maç Lazio'nun en çok koşan oyuncusu diyebiliriz herhalde... O da gösterişsiz oynar ama bu sezon skora katkı da veriyor. Alternatiflerinden Broochi hem sakat, hem yaşlı. Onazi ise parlayan yıldızlardan. Fiziki özellikleri kısıtlı olsa da, bir ön liberoya göre tekniği çok iyi. Stuttgart'a ilk maçta gol attı. Yobo ile Nijerya Milli takımında Afrika Kupası'nı kaldıran kadrodaydı ve finalde de oynadı. Forvete yakın 3 isim oynatıyor Petkovic. Sağ kanatta Candreva, sol kanatta Lulic ya da Mauri, forvet arkasında ise Hernanes oynuyor. Hernanes'in alternatifi de vatandaşı Ederson. Candreva ligin ilk yarısı müthiş oynadı, ikinci yarıda formu çok düştü. Zaten bir ara yedeğe de çekildi. Kaptan Mauri de benim hastası olduğum ama son haftalarda formsuzluğundan dolayı yedek kalan bir isim. Hernanes'i elbette herkes tanıyor. İstatistikleri asla bir Alex ayarında olmuyor ama tarz olarak Alex'e benzettiğim yegâne oyuncu. Zamanında herkes ön libero olarak yazıyordu. Lazio'da asla ön libero oynamadı. Gerçek bir 10 numara. Candreva ile birlikte en çok çekindiğim oyuncu. Sol kanat performansımız bazen soru işareti olduğu için Candreva'dan özellikle çekiniyorum.

Gelelim forvetlere... Miroslav Klose ligde en golcü oyuncusu. Her zamanki, bildiğimiz Klose. Bir süredir sakat, bizim maçlara iyileşeceğini söylüyorlar. Alternatifi olan Sergio Floccari ise sezonun ilk yarısında çok etkisizdi. Ancak 2013'e çok iyi başladı. Golleri atıyor şu sıralar... Ben Floccari'nin dünya futbolunun underrated isimlerinden olduğunu düşünüyorum. Adamda her türlü gol vuruşu var. Üçüncü alternatif Libor Kozak. Çek futbolcuyu yeni Koller olarak nitelendirseler de, bence çok daha fazla özelliği var. Boyu uzun olduğu için akıllara ağır bir pivot santrafor modeli geliyor ama öyle değil. Ara paslarda falan kaçabiliyor, top sürüp gol atabiliyor, ceza sahasında tek vuruşla bitiricilik gösterebiliyor. Dördüncü alternatif ise Louis Saha. Bildiğimiz, fakat gol atamayan Louis Saha. Klose sakatlandığı için alındı. Uefa listesinde ismi var mı bilmiyorum.

Petkovic'in iyi bir analist olduğunu ve Aykut Kocaman ile daha önceki karşılaşmalarında (Young Boys ve Samsunspor) yenilmediğini hatırlatarak Lazio'nun genel oyun şablonu hakkında bilgi verelim. Kurada istemiyordum, çünkü bize ters gelecek bir oyun anlayışları var. Gol yemeleri zor değil ama gol atmaları da zor değil. Özellikle mağlup duruma düştükleri maçlarda inanılmaz bir baskı kuruyorlar. Abarttığımı düşünmeyin, gerçekten inanılmaz baskı kuruyorlar. Fenerbahçe 1-0'ı oynayamıyor, zorlanıyoruz. Lazio ise tam geriye düşüp maç çevirecek takım. Bu sezon pek çok maçta bu şekilde puan aldılar. Öyle baskı kuruyorlar ki; frikik, penaltı bir şey kazanıyorlar illa ki... Mönchengladbach maçını örnek verelim. 10 kişiyle 2-1 öndeyken, 3-2 geriye düştüler. Devamında inanılmaz bir baskıyla deplasmanda 3-3 beraberliği kurtardılar. Ligde 21.haftada Palermo karşısında geriye düştükten sonra kurdukları baskıyla yine 1 puanı kurtardılar. 20.Hafta Atalanta karşısında 60'dan sonra ofansif bir anlayışı bürünerek 2-0 kazandılar. 19.Hafta son 20 dakika müthiş bir baskı kurarak 1-0 geriden gelip 2-1 kazandılar. Bunun bu sezon pek çok örneği var. Lazio'nun son dakikalardaki baskısına dikkat ! Kadıköy'de mutlaka gol arayacaklardır ve 1-0 galibiyet bile yeterli olmayabilir diyorum.

Uefa Avrupa Ligi'nde, kupanın favorilerinden Tottenham ile gruplarda iki maçta da yenişemediler. İki maç da 0-0 bitti. Roma'daki rövanş maçının seyircisiz olması çok büyük avantaj. Lazio son yıllada ırkçı kimliğinden kurtulmaya çalışsa da, NO RACISM yazılı formayla maça çıksalar da, taraftarlarının içinde ırkçı kesim var. Webo, Sow ve Yobo'ya olası hakaretler gelebilirdi. Lazio taraftarlarının deplasmana gelen Tottenham taraftarlarını öldüresiye dövdüğü gerçeğini de unutmayalım. Oraya deplase olmak dünyada yaşanması gereken bir tecrübedir belki ama riski gerçekten de büyüktür. Bizim gibi Uefa'dan çok çeken bir takım oldukları ve İstanbul'a sağlam bir deplasman tribünüyle geleceklerini de belirtelim. Olay çıkmaması ümidim... Eleyemeyeceğimiz bir takım elbette değil, ancak kesinlikle "kolay kura" değil. Taktiksel anlayış olarak bize çok yakın oynuyorlar, bizim gibi sabırlı ve organize atak yapıyorlar. Bir şansımız da fikstürlerindeki zorluk. Derby Della Capitale oynayacaklar ki; Laziolular için derbi galibiyti her şeyden önemlidir. Derbide çok eksik verip, rövanşa da eksik kadroyla çıkabilir. Şu da var; onlar da bizden çekiniyor. Kadromuzda çok sayıda yıldız olduğunu düşünüyorlar. "Kağıt üzerinde" şans olarak bence bir adım öndeler ama Kadıköy'de gol yemezsek işler değişecektir. Yarı final görmeden kupa hayali kurmayacağım ama olur da öyle bir durum söz konusu olursa Patrick Kluivert'ı kura çekimlerinden dolayı bile efsanelerim arasına yazarım.
15 Mart 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Fenerbahçe 1 - 1 Viktoria Plzen | Salih Uçan!

Bir hafta önce deplasmandaki iyi futbolumuzla zaten turu haketmiştik. O maçın 1-0 bitmesi Plzen kalecisinin başarısıydı. Seyircisiz maçlar çok çirkin olsa da, Plzen karşısında turdan emindim. Ancak tehlike elbette vardı. Plzen'in ilk maçta göremediğimiz meziyetlerinden ben de çekiniyordum.

Maçı izlerken yapılan yorumlara baktığımızda bir tedirginlik ve güvensizlik söz konusuydu. Ancak bence kötü başlamadık. Top bizdeyken oldukça istekliydik. Sorun yine topsuz oyundu. Sezon başındaki gibi topsuz oyunda çok verimsiz gözüküyorduk. Lakin mücadele 90 dakika boyunca iyiydi. Salih Uçan oyuna girer girmez pozitif etkisi kendini gösterdi ve peşinden bir de gol geldi. Salih golde hem pozisyonu hazırladı, hem de Alexvâri bir içeri koşuşla, Alexvâri bir dokunuşla bitirdi. İlk yarıda zaman zaman iyi pozisyonlar hazırladık ancak sonunu getiremedik. İkinci yarıda da 15 dakika kötü değildik. Golü yedikten sonra işi yine strese bağladık. Rajtoral iki maçta da en çok dikkatimi çeken oyuncu oldu. Söyledikleri gibi birkaç sene içinde Avrupa'nın önemli liglerinde görebileceğimiz bir futbolcu. Darida iki maçta da oyunda çok gözükmedi. Golü attıktan sonra da o kendine geldi. Maçın son bölümlerinde yaşadığımız stres bu sezon alıştığımız stresti. Kalecinin girdiği pozisyonda yüreğim ağzıma geldi. Oraya ışınlandığını düşünüyorum. Özellikle stres yaşadığımız bu dakikalarda birkaç kez yakaladığımız kontraatak fırsatlarını ise değerlendiremedik. Beşiktaş'ın bize 1 kere de attığını biz 2 kere de Plzen'e atamadık. Kontraatak konusunda çok beceriksiziz.

Çok değerlendirmeye açık bir maç olduğunu düşünmüyorum. İlk maçtaki oyunumuzla hakettik, dünkü maçın hakkı da beraberlikti. Neticede iki ayaklı bir tur, bir maçı değil; iki maçı haketmek zorundasınız. Fenerbahçe iyi-kötü; tarihinde ilk kez çeyrek finale çıktı. Bireysel performanslara bakarsak; Caner'in dün sahanın en iyilerinden olduğunu düşünüyorum. Gökhan Gönül de öyle. Kuyt yine istekli ama beceriksiz günündeydi. Volkan'ı abim gibi seviyorum ama şu hallerini aklım almıyor. Bir değil, iki değil... Salih Uçan gol attığında ise kendim atmışım gibi sevindim. Yüreğine sağlık çocuk...

Kura çekiminde istemediğim 4 takım var. 3 İngiliz, bir de Lazio'yu istemem elbette. Hislerim Benfica çıkacak diyor. Tahminlerimi de şöyle yazayım :
Tottenham-Basel
Lazio-Newcastle
Fenerbahçe-Benfica
Rubin Kazan-Chelsea
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 3 - 1 Stuttgart | Kolay Tur

Lazio, Avrupa Ligi Top 16'da en kolay tur atlayan takım oldu. Stuttgart da en kolay elenebilecek takımlardandı zaten. Ne oynadıkları belli değil... İyi savunma yok, iyi hücum yok, acayip bir takım. Zaten ligdeki durumları da iç açıcı değil. Lazio ise ligde yarıştan kopmuş ve Avrupa Ligi motivasyonunu fullemiş bir takım olarak oynadım maçlarını. Tur kaçınılmazdı.

Stuttgart maçın ilk tehlikeli atağını yapan taraf olsa da, Lazio maça 2-0 önde başlayan taraf oldu. Peşpeşe geldi goller... Kozak büyük golcü olacak. Olacak ama ne zaman olacak ? Yine müthişti, girdiği ilk iki pozisyondan iki gol çıkardı. Kendisini sadece hava toplarında etkili zannedenlere bir kere daha golcülüğünü kanıtladı. Her iki golün de yardımcı rol oyuncusu Stefan Radu. İlk goldeki orta bir sol bek için olmazsa olmaz bir beceri olmalı, eyvallah. Ama ikinci goldeki pas bir sol bek pasından ziyade bir 10 numara pasıydı. Kozak'ın bitiriciliği de öyle tabi... İkinci yarı Stuttgart yalandan bir baskı yaptı, Hajnal ile golü buldu. Lazio son bölümde önce Kozak ve Ederson'la kaçırdı, sonra Kozak hattrick golünü attı. Lazio için oldukça kolay bir kura oldu. Seyircisiz maçta bu kadar pozitif futbol da ayrı keyif verici. Elbette Fenerbahçe ile Lazio eşleşsin istemem. Lazio'nun oyun yapısı bize çok ters.

Lazio : Marchetti (43' Bizzarri), Pereirinha, Biava, Ciani, Radu, Onazi, Mauri (65' Ledesma), Hernanes (74' Ederson), Candreva, Lulic, Kozak

Stuttgart : Ulreich, Sakai, Serdar, Niedermeier, Molinaro, Gentner, Holzhauser, Hajnal (74' Harnik), Okazaki, Ibisevic, Macheda (64' Traore)

Sarı Kartlar : Ibisevic, Hajnal, Biava

Goller : 6', 8', 87' Kozak, 62' Hajnal
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -