3 gün önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Beşiktaş 3 - 2 Fenerbahçe | Düellonun Kaybedeni
Yazan : steven_stiffler
6 Mart 2013 Çarşamba
Fenerbahçe'nin şampiyonlukları hep İnönü'den geçmiştir. Şampiyonluk yarışı içerisindeysek ve İnönü'de kazanıyorsak, yolun yarısından fazlasını geçmiş oluyoruz. O yüzdendir ki; Eskişehir'in Galatasaray'ı elinden kaçırdığı bu hafta İnönü'de alınacak 3 puan şampiyonluk yarışında yepyeni bir Fenerbahçe izletecekti.
Aykut Kocaman'ın gözünde Reto yüzde 51, Hasan Ali yüzde 49... Reto oynadığı zaman savunma, Hasan Ali oynadığı zaman ofans daha sağlam oluyor. Beşiktaş maçını istisna sayarsak, son haftalardaki defansif performansta bu detayı görebiliriz. Ziegler skor avantajında, Hasan Ali de son dakikalarda yapılacak ofansif baskıda tercih edilebilir isimler oluyor. Aykut hoca Beşiktaş savunmasının dağınık görüntüsünü de ele alarak, nasıl olsa gol atacağız düşüncesini de hesaba katarak Ziegler'i tercih etmiş. Yobo'nun olmayışı bu yüzden kötüydü. Bu sezon eski görüntüsünde olmasa da takımın en iyi stoperi Joseph Yobo her türlü. Beşiktaş bu sene taraftarını zaman zaman çıldırtan, izleyene ise zevk veren görüntüde. Kaybedecek bir şey yok mantığıyla oynatan Samet Aybaba, Fenerbahçe karşısında biraz daha tedbirli gözüküyordu. Maçı anlatan spiker her ne kadar 2. dakika itibariyle Beşiktaş'ın baskılı başladığını belirtse de, baskılı başlayan Fenerbahçe'ydi ve Beşiktaş boş alan bırakmamak için çaba gösteriyordu. Gökhan Süzen, İBB'de oynadığı dönemlerde genelde Fenerbahçe maçlarında iyi oynamıştır. Ancak derbide Fenerbahçe'nin bulduğu maden görüntüsünde başladı. Buna bir de istekli ve savaşçı bir Gökhan Gönül eklenince; Fenerbahçe sağ kanadı çok verimli kullandı. Meireles'in de biraz kıpırdanmasıyla Fenerbahçe orta sahada da üstünlüğü aldı. Baskı çok geçmeden golü de getirdi. Ancak tipik bir Türk hakem eyyamıyla Fenerbahçe'nin Webo'yla bulduğu gol sayılmadı. Çok geçmeden yeni bir gol atsak da; hakemin maç içerisindeki Fenerbahçe önyargılı hal ve hareketleri oyuncuları bezdirdi. Maçın başında Veli'nin ceza sahasında elini saklarken eline çarpan topan doğru bir kararla penaltı vermeyen hakemler, benzer bir pozisyonda Fenerbahçe aleyhine el kararı verdi. Ha Koskoca Fenerbahçe yanlış bir el kararını elbette bahane edemez. Ancak rakipte Manuel Fernandes gibi tehlikeli bir duran topçu olmasının da böyle getirileri oluyor. Fenerbahçe'nin en önemli sorunlarından biri duran top savunması. Galatassaray maçında Riera, Beşiktaş maçında da Fernandes müthiş bir orta kesti. İkisini de kendi kalemize attık. Bu tip ortalara hiç kimse dokunamasa da illa ki birine çarpıp kaleye girebiliyor.
İkinci yarıya iki takımın da biraz tutuk başladığını söylemek yanlış olmaz. İlk yarıda Fenerbahçe çok üstündü. Özellikle topla oynadığı zamanlarda çok iyiydi. Topsuz oyunda ise yine başarısız olduk. Topu Beşiktaş'a verdik ve hakemin hatalı kararıyla da olsa gol yedik. İkinci yarıda bir süre sonra yine görüldü ki; Fenerbahçe Beşiktaş'tan daha diri takım. Mamadou Niang hakkındaki fikirlerimi de yazayım. Fenerbahçe'de izlemeye doyamadığım golcülerden birisidir. Beşiktaş'a gittiğine çok üzülmemiştim. Çünkü geldiği ligde yaptığı antrenman düzeyi çok aşağılarda. Zaten geldiği günden beri de Beşiktaş'a katkı vermemişti. Böyle oyuncular genelde Fenerbahçe'ye patlarlar. Manuel Fernandes de buna örnek verilebilir. Bir tane iyi derbisi yokken, bizim maçta iyi oynadı. Niang'ın golünü de buna benzetiyorum. Oyunda çok yoktu ama ikinci ve üçüncü goldeki payıyla galibiyetin kahramanlarından oldu. Fenerbahçe'nin her iki yarıdaki iyi oyununun hakkı kesinlike 3 puandı ama olmadı. Aykut hocanın Mehmet Topal'ı oyuna almasını anlamadım. 4-4-2'ye döndük, galibiyet aradık ama Mehmet Topal gibi çapa dediğimiz oyuncu tabirine uyan bir oyuncuyu oyuna soktuk. 4-4-2'nin orta saha ikilisi Emre ve Meireles'tir. Nitekim Emre hem savunmada, hem hücumda iyi oynama geleneğini sürdürdü. Savunmaya yardıma gelip kaç top çıkardı sayamadım bile... Dirk Kuyt konusundaki hayal kırıklıklarım birkaç maç aradan sonra yeniden devam ediyor maalesef. Mehmet Topuz'a yeteneksiz derdim, yerini alan Dirk Kuyt bana Mehmet Topuz'u özletti. Ceza sahasından çıkaramadığı ortalar "keşke Krasic olsaydı" dedirtti. 90 dakika oyunda kalması da cabası...
Son dakikada yediğimiz gol ile düelloyu kaybettik. Bence şampiyonluk da gitti. Ligin en iyi futbolunu oynayan takım olduğumuz dönemde böyle bir mağlubiyet tüm hesapları bozdu. Takımın son nefese kadar mücadeleyi sürdüreceğine eminim ama artık iş mucizelere kaldı.
Aykut Kocaman'ın gözünde Reto yüzde 51, Hasan Ali yüzde 49... Reto oynadığı zaman savunma, Hasan Ali oynadığı zaman ofans daha sağlam oluyor. Beşiktaş maçını istisna sayarsak, son haftalardaki defansif performansta bu detayı görebiliriz. Ziegler skor avantajında, Hasan Ali de son dakikalarda yapılacak ofansif baskıda tercih edilebilir isimler oluyor. Aykut hoca Beşiktaş savunmasının dağınık görüntüsünü de ele alarak, nasıl olsa gol atacağız düşüncesini de hesaba katarak Ziegler'i tercih etmiş. Yobo'nun olmayışı bu yüzden kötüydü. Bu sezon eski görüntüsünde olmasa da takımın en iyi stoperi Joseph Yobo her türlü. Beşiktaş bu sene taraftarını zaman zaman çıldırtan, izleyene ise zevk veren görüntüde. Kaybedecek bir şey yok mantığıyla oynatan Samet Aybaba, Fenerbahçe karşısında biraz daha tedbirli gözüküyordu. Maçı anlatan spiker her ne kadar 2. dakika itibariyle Beşiktaş'ın baskılı başladığını belirtse de, baskılı başlayan Fenerbahçe'ydi ve Beşiktaş boş alan bırakmamak için çaba gösteriyordu. Gökhan Süzen, İBB'de oynadığı dönemlerde genelde Fenerbahçe maçlarında iyi oynamıştır. Ancak derbide Fenerbahçe'nin bulduğu maden görüntüsünde başladı. Buna bir de istekli ve savaşçı bir Gökhan Gönül eklenince; Fenerbahçe sağ kanadı çok verimli kullandı. Meireles'in de biraz kıpırdanmasıyla Fenerbahçe orta sahada da üstünlüğü aldı. Baskı çok geçmeden golü de getirdi. Ancak tipik bir Türk hakem eyyamıyla Fenerbahçe'nin Webo'yla bulduğu gol sayılmadı. Çok geçmeden yeni bir gol atsak da; hakemin maç içerisindeki Fenerbahçe önyargılı hal ve hareketleri oyuncuları bezdirdi. Maçın başında Veli'nin ceza sahasında elini saklarken eline çarpan topan doğru bir kararla penaltı vermeyen hakemler, benzer bir pozisyonda Fenerbahçe aleyhine el kararı verdi. Ha Koskoca Fenerbahçe yanlış bir el kararını elbette bahane edemez. Ancak rakipte Manuel Fernandes gibi tehlikeli bir duran topçu olmasının da böyle getirileri oluyor. Fenerbahçe'nin en önemli sorunlarından biri duran top savunması. Galatassaray maçında Riera, Beşiktaş maçında da Fernandes müthiş bir orta kesti. İkisini de kendi kalemize attık. Bu tip ortalara hiç kimse dokunamasa da illa ki birine çarpıp kaleye girebiliyor.
İkinci yarıya iki takımın da biraz tutuk başladığını söylemek yanlış olmaz. İlk yarıda Fenerbahçe çok üstündü. Özellikle topla oynadığı zamanlarda çok iyiydi. Topsuz oyunda ise yine başarısız olduk. Topu Beşiktaş'a verdik ve hakemin hatalı kararıyla da olsa gol yedik. İkinci yarıda bir süre sonra yine görüldü ki; Fenerbahçe Beşiktaş'tan daha diri takım. Mamadou Niang hakkındaki fikirlerimi de yazayım. Fenerbahçe'de izlemeye doyamadığım golcülerden birisidir. Beşiktaş'a gittiğine çok üzülmemiştim. Çünkü geldiği ligde yaptığı antrenman düzeyi çok aşağılarda. Zaten geldiği günden beri de Beşiktaş'a katkı vermemişti. Böyle oyuncular genelde Fenerbahçe'ye patlarlar. Manuel Fernandes de buna örnek verilebilir. Bir tane iyi derbisi yokken, bizim maçta iyi oynadı. Niang'ın golünü de buna benzetiyorum. Oyunda çok yoktu ama ikinci ve üçüncü goldeki payıyla galibiyetin kahramanlarından oldu. Fenerbahçe'nin her iki yarıdaki iyi oyununun hakkı kesinlike 3 puandı ama olmadı. Aykut hocanın Mehmet Topal'ı oyuna almasını anlamadım. 4-4-2'ye döndük, galibiyet aradık ama Mehmet Topal gibi çapa dediğimiz oyuncu tabirine uyan bir oyuncuyu oyuna soktuk. 4-4-2'nin orta saha ikilisi Emre ve Meireles'tir. Nitekim Emre hem savunmada, hem hücumda iyi oynama geleneğini sürdürdü. Savunmaya yardıma gelip kaç top çıkardı sayamadım bile... Dirk Kuyt konusundaki hayal kırıklıklarım birkaç maç aradan sonra yeniden devam ediyor maalesef. Mehmet Topuz'a yeteneksiz derdim, yerini alan Dirk Kuyt bana Mehmet Topuz'u özletti. Ceza sahasından çıkaramadığı ortalar "keşke Krasic olsaydı" dedirtti. 90 dakika oyunda kalması da cabası...
Son dakikada yediğimiz gol ile düelloyu kaybettik. Bence şampiyonluk da gitti. Ligin en iyi futbolunu oynayan takım olduğumuz dönemde böyle bir mağlubiyet tüm hesapları bozdu. Takımın son nefese kadar mücadeleyi sürdüreceğine eminim ama artık iş mucizelere kaldı.
Yorum Gönder