1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 3 - 1 Kasımpaşa | Özlenen Fenerbahçe
Yazan : steven_stiffler
26 Şubat 2013 Salı
Trabzosnspor karşısındaki futbolla keyiflenmiş ve umutlanmış, Bate Borisov maçının son bölümündeki futbola ise kızmış ve üzülmüştüm. Aykut Kocaman'ın çalıştırdığı Fenerbahçe'yi bana 20 sene sonra sorsalar; "Her zaman başarıyı isteyen, birlik ve beraberliğiyle başarıyı kovalayan bir takımdı" diye özetlerim. Bu sezon ise bu görüntüyü çok göremediğimiz gibi futbolcuların suratlarının sürekli asık olması can sıkıcıydı. Kasımpaşa maçı ise bu açıdan bir milat olabilir. Artık taraftarın ve camianın beklentisi de budur.
Aykut Kocaman'ın Ziegler'i neden aldığı artık anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Hasan Ali de oynasa, Ziegler de oynasa oluyor. Biri diğerini aratmıyor. Rotasyonda iki iyi sol bekimiz oldu. Kasımpaşa karşısında sıra Reto Ziegler'deydi. Maçta ne olduğunu, ne olacağını anlamadan yediğimiz penaltı golüyle adeta 1-0 yenik başladık. Golün erken yenmesinin avantajı çevirmek için daha uzun bir süremiz olmasıydı. Ufak çaplı bir panikten sonra takım kendi oyununu oynamaya başladı. Stoch'un oyunda olması çok büyük etki göstermese de, yine de kendini belli ediyordu. Ancak Stoch'un belli ritüelleri var ve bunlardan vazgeçmeli. Oyunun içinde daha fazla olmalı. İlk yarının son bölümüne sıkıştırılacak bir gol takımın üzerindeki yükü alacaktı ama olmadı.
Fenerbahçe çok fazla duran top kazanıp değerlendiremeyen bir takım görüntüsünde... Sadece Alex'i değil, Lugano'yu bile arıyoruz. Emre'nin de duran top performansının düştüğü ortada. Ben kornerleri genelde Cristian, zaman zaman da Ziegler'in kullanmasından yanayım. Bir türlü gelmek bilmeyen gol takımı iyice strese soktu. Fenerbahçe taraftarını da alışmış olduğu stres ile maç izleme pozisyonuna... Sow'un oyuna girmesiyle takım hareketlendi. Sow da oldukça soğukkanlı ve istekliydi. Kilidi Webo açtı. Takımın üzerindeki galibiyet ateşini körükleyen isim oldu. Hakemin berbat yönetimi ve Kasımpaşalı futbolcuların oyunu soğutma çabaları maçı çığrından çıkarsa da; taraftarın performansı maçı kazandıran etken oldu. Duran toplarda etkili olamıyor dediğim Fenerbahçe 3 golden ikisini korner organizasyonlarıyla buldu. Penaltı pozisyonu Fenerbahçe'ye, hem de son dakikada olduğu için tartışılsa da; futbolu bilen ve vicdan sahibi herkese göre net penaltıdır diye düşünüyorum. Ayrıca o pozisyondan iki dakika önce Yalçın'ın Sow'a yaptığı hareket de öyle... Dün akşam Galatasaray'ın Orduspor'a attığı ilk golü ofsayttı, bugün kimse konuşmuyor. Basında yine "Fenerbahçe kollanıyor" havası yaratılmaya başladı. Galatasaray yine mağduru çok güzel oynuyor, helal olsun.
Yine bir kaleci, yine bir son dakika, yine bir Fenerbahçe maçı... Isaksson hücumda gol arıyor. İsveçli eldiven, Tomic kadar şanslı olamadı ve kalesinde golü gördü. Moussa Sow'un golden sonraki rahatlamış ifadesi aslında hepimizin ifadesiydi. Takımın goldeki kenetlenmiş sevinci de öyle...
Fenerbahçe canla başla mücadele ederek kazandı. 4 maç sonra gol yedi belki ama pozisyon vermedi. Webo'nun müthiş mücadelesiyle, Emre'nin hırsıyla, Kuyt'ın tekmeye kafa uzatmasıyla, Gökhan'ın çizgide siper olduğu topla, Sow'un kurtarıcılığıyla ve taraftarın coşkusuyla bir engeli daha aşarken; malum yerlere de gözdağı verdi. Beşiktaş maçı çok önemli... 2011'de İnönü'de şampiyonluğu ne kadar istediğimizi göstererek kazanmıştık. Şimdi aynısını bir kez daha yapma şansı. Saldır Fener!
Aykut Kocaman'ın Ziegler'i neden aldığı artık anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Hasan Ali de oynasa, Ziegler de oynasa oluyor. Biri diğerini aratmıyor. Rotasyonda iki iyi sol bekimiz oldu. Kasımpaşa karşısında sıra Reto Ziegler'deydi. Maçta ne olduğunu, ne olacağını anlamadan yediğimiz penaltı golüyle adeta 1-0 yenik başladık. Golün erken yenmesinin avantajı çevirmek için daha uzun bir süremiz olmasıydı. Ufak çaplı bir panikten sonra takım kendi oyununu oynamaya başladı. Stoch'un oyunda olması çok büyük etki göstermese de, yine de kendini belli ediyordu. Ancak Stoch'un belli ritüelleri var ve bunlardan vazgeçmeli. Oyunun içinde daha fazla olmalı. İlk yarının son bölümüne sıkıştırılacak bir gol takımın üzerindeki yükü alacaktı ama olmadı.
Fenerbahçe çok fazla duran top kazanıp değerlendiremeyen bir takım görüntüsünde... Sadece Alex'i değil, Lugano'yu bile arıyoruz. Emre'nin de duran top performansının düştüğü ortada. Ben kornerleri genelde Cristian, zaman zaman da Ziegler'in kullanmasından yanayım. Bir türlü gelmek bilmeyen gol takımı iyice strese soktu. Fenerbahçe taraftarını da alışmış olduğu stres ile maç izleme pozisyonuna... Sow'un oyuna girmesiyle takım hareketlendi. Sow da oldukça soğukkanlı ve istekliydi. Kilidi Webo açtı. Takımın üzerindeki galibiyet ateşini körükleyen isim oldu. Hakemin berbat yönetimi ve Kasımpaşalı futbolcuların oyunu soğutma çabaları maçı çığrından çıkarsa da; taraftarın performansı maçı kazandıran etken oldu. Duran toplarda etkili olamıyor dediğim Fenerbahçe 3 golden ikisini korner organizasyonlarıyla buldu. Penaltı pozisyonu Fenerbahçe'ye, hem de son dakikada olduğu için tartışılsa da; futbolu bilen ve vicdan sahibi herkese göre net penaltıdır diye düşünüyorum. Ayrıca o pozisyondan iki dakika önce Yalçın'ın Sow'a yaptığı hareket de öyle... Dün akşam Galatasaray'ın Orduspor'a attığı ilk golü ofsayttı, bugün kimse konuşmuyor. Basında yine "Fenerbahçe kollanıyor" havası yaratılmaya başladı. Galatasaray yine mağduru çok güzel oynuyor, helal olsun.
Yine bir kaleci, yine bir son dakika, yine bir Fenerbahçe maçı... Isaksson hücumda gol arıyor. İsveçli eldiven, Tomic kadar şanslı olamadı ve kalesinde golü gördü. Moussa Sow'un golden sonraki rahatlamış ifadesi aslında hepimizin ifadesiydi. Takımın goldeki kenetlenmiş sevinci de öyle...
Fenerbahçe canla başla mücadele ederek kazandı. 4 maç sonra gol yedi belki ama pozisyon vermedi. Webo'nun müthiş mücadelesiyle, Emre'nin hırsıyla, Kuyt'ın tekmeye kafa uzatmasıyla, Gökhan'ın çizgide siper olduğu topla, Sow'un kurtarıcılığıyla ve taraftarın coşkusuyla bir engeli daha aşarken; malum yerlere de gözdağı verdi. Beşiktaş maçı çok önemli... 2011'de İnönü'de şampiyonluğu ne kadar istediğimizi göstererek kazanmıştık. Şimdi aynısını bir kez daha yapma şansı. Saldır Fener!
Harika bir ikinci yarı oldu o maçta.
Aykut Kocaman önce düz adamlarla rakibini yordu, daha sonra Sow ve Cristian ile işi bitirdi.
Ama gözüm de sürekli Salih'i kolladı oyuna girmesi için...