1 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Fenerbahçe 6 - 1 Gençlerbirliği | Teşekkür Pankartta Kalmadı
Yazan : steven_stiffler
4 Mart 2012 Pazar
Bu sezon ligden ve futboldan zevk almadığımı her zaman dile getiriyorum. Fakat Fenerbahçe'nin taraftarla buluşması yaşananları az da olsa unutturup, futbolu güzel kılabiliyor. Kadıköy sokakları bu sezon bir maç gününe nazaran çok daha boştu. Soğuk havanın getirdiği bu boşluk tribüne de yansır diye çekindim. Yansımadı. Tribünler yine doluydu. Benim için kale arkalarının dolu olması da yetiyor. Futbolcularımızın özellikle deplasman performansıyla taraftarı üzdüğü şu günlerde, sahaya "Teşekkür" pankartıyla çıkması güzel bir jest ve gönül almaydı. Ben futbolcumun emeğine saygı duyuyorum. Onların da taraftarın emeğine saygı duyduğunu biliyorum. Dün akşam bu pankart ile bunu hep birlikte dile getirdiler. Bu pankarta yakışacak şey ise; Gençlerbirliği maçından itibaren başlayıp, lig bitene kadar geçen sezonki gibi mücadele göstermektir.
Fenerbahçe Kadıköy'deki maçlara her zaman psikolojik üstünlükle başlamıştır. Bu psikolojik üstünlüğü kullanıp skora gitmiştir. Bu kez buna gerek kalmadan, skor üstünlüğüyle başladı. Stoch o topa vurmak için hareketlendiğinde; "Vurur ama kaleyi tutmaz" gibi bir düşünce geçti kafamdan. O kadar güzel bir gol bizim ligin kalitesine fazla gelirdi. Deivid de o yüzden hep Şampiyonlar Ligi'nde atıyordu. Stoch attı, muazzam bir gol daha izletti. Stoch'un oyun tarzı daha çok deplasmana uyuyor gibi gözükse de, kendisi evimizde en büyük kozumuz oldu. Şu an Alex ile birlikte takımın da en büyük kozu. Muhtemelen sezon sonu da pek çok transfer teklifi alacaktır. İkinci gol ise Niang'ı hatırlattı bana... Geçen sezon Mehmet Topuz sağdan ortalamış, Niang ön direkte usta bir vuruşla Trabzonspor karşısında skoru 2-0 yapan golü atmıştı. Senaryo çok benziyordu. Mehmet sağdan ortaladı, ön direkte yine bir başka Senegalli Moussa Sow usta vuruşunu yaptı. Bu kez Gençlerbirliği karşısında skor 2-0 oldu. Sonra zaten rahatladık. Sahada ne yaptığı belli bile olmayan Gençlerbirliği'ne karşı da ilk yarıyı 3-0 önde bitirdik.
İkinci yarı biraz rölanti oynarız diye düşündüm. Aslında düşünmek değil de alışmak diyelim... Emre'nin golü kaleci Ramazan'ın uykularını kaçıracak şekildeydi. Ramazan transfer sezonunda Makedonya 2. Ligi'nden bir takımla anlaşabilir. Yoksa boşu boşuna cezaevinde yatma riski var. Stoch'a doyamadık, belki hat-trick de yapacaktı. Ancak Dia'ya da hasret kalmıştık. Ben Dia'nın Niang gittikten beri, 3 Temmuz'dan beri eskisi gibi içten gülmeyen yüzünün gülmesini özlemiştim. Ayrıca topu alıp, süratiyle rakip savunmayı delmesini hepimiz özlemişizdir. Gençlerbirliği maçı olurdu da; Alex'in gol atmaması zaten düşünülemezdi. Alex 5'i, Dia 6'yı attı. Daha da fazla olabilirdi. Tadında bıraktık. En azından 6-1 göstergeli skorbord oldukça anlamlıydı. Recep Niyaz'ın ilk kez Kadıköy'de lig maçına çıkması da gecenin anlamlı ânlarından biriydi.
Bu fotoğraf da benden olsun. Maça taraftara teşekkür pankartıyla çıkan Fenerbahçeli futbolcular, bu teşekkürü pankartta bırakmadı. Oynadıkları futbolla ve attıkları gollerle de teşekkür ettiler. Ben de bir taraftar olarak futbolcularımıza teşekkür ediyorum.
Fenerbahçe Kadıköy'deki maçlara her zaman psikolojik üstünlükle başlamıştır. Bu psikolojik üstünlüğü kullanıp skora gitmiştir. Bu kez buna gerek kalmadan, skor üstünlüğüyle başladı. Stoch o topa vurmak için hareketlendiğinde; "Vurur ama kaleyi tutmaz" gibi bir düşünce geçti kafamdan. O kadar güzel bir gol bizim ligin kalitesine fazla gelirdi. Deivid de o yüzden hep Şampiyonlar Ligi'nde atıyordu. Stoch attı, muazzam bir gol daha izletti. Stoch'un oyun tarzı daha çok deplasmana uyuyor gibi gözükse de, kendisi evimizde en büyük kozumuz oldu. Şu an Alex ile birlikte takımın da en büyük kozu. Muhtemelen sezon sonu da pek çok transfer teklifi alacaktır. İkinci gol ise Niang'ı hatırlattı bana... Geçen sezon Mehmet Topuz sağdan ortalamış, Niang ön direkte usta bir vuruşla Trabzonspor karşısında skoru 2-0 yapan golü atmıştı. Senaryo çok benziyordu. Mehmet sağdan ortaladı, ön direkte yine bir başka Senegalli Moussa Sow usta vuruşunu yaptı. Bu kez Gençlerbirliği karşısında skor 2-0 oldu. Sonra zaten rahatladık. Sahada ne yaptığı belli bile olmayan Gençlerbirliği'ne karşı da ilk yarıyı 3-0 önde bitirdik.
İkinci yarı biraz rölanti oynarız diye düşündüm. Aslında düşünmek değil de alışmak diyelim... Emre'nin golü kaleci Ramazan'ın uykularını kaçıracak şekildeydi. Ramazan transfer sezonunda Makedonya 2. Ligi'nden bir takımla anlaşabilir. Yoksa boşu boşuna cezaevinde yatma riski var. Stoch'a doyamadık, belki hat-trick de yapacaktı. Ancak Dia'ya da hasret kalmıştık. Ben Dia'nın Niang gittikten beri, 3 Temmuz'dan beri eskisi gibi içten gülmeyen yüzünün gülmesini özlemiştim. Ayrıca topu alıp, süratiyle rakip savunmayı delmesini hepimiz özlemişizdir. Gençlerbirliği maçı olurdu da; Alex'in gol atmaması zaten düşünülemezdi. Alex 5'i, Dia 6'yı attı. Daha da fazla olabilirdi. Tadında bıraktık. En azından 6-1 göstergeli skorbord oldukça anlamlıydı. Recep Niyaz'ın ilk kez Kadıköy'de lig maçına çıkması da gecenin anlamlı ânlarından biriydi.
Bu fotoğraf da benden olsun. Maça taraftara teşekkür pankartıyla çıkan Fenerbahçeli futbolcular, bu teşekkürü pankartta bırakmadı. Oynadıkları futbolla ve attıkları gollerle de teşekkür ettiler. Ben de bir taraftar olarak futbolcularımıza teşekkür ediyorum.
Yorum Gönder