1 gün önce
- Anasayfaya Dön »
- Fenerbahçe , Futbol »
- Galatasaray 2 - 1 Fenerbahçe
Yazan : steven_stiffler
19 Ekim 2014 Pazar
Birkaç haftadır Fenerbahçe maçlarıyla ilgili yazmıyordum. İzlemek bile içimden gelmiyordu. Aslında bu genel olarak futbolun geldiği durumdan kaynaklanıyor. Dün de derbi heyecanı azdı, her iki takım taraftarında da bu durum aynı şekildeydi. Bana kalırsa yine iyi maç izlemedik. Ama beklentiden daha iyiydi. İki takımın da oynadığı futbol yüzünden beklenti çok düşüktü. Galatasaray yine kötüydü, Fenerbahçe biraz daha iyiydi. Galatasaray'ın farkı takımı ipten alacak Sneijder olması, Fenerbahçe'nin farkı ise takımı yalnız bırakacak Bruno Alves olmasıydı. Galatasaray'ın lehine olan bu durum maçı kazandırırken, Bruno Alves'in sorumsuzluğu Fenerbahçe'ye kaybettirdi. İsmail Kartal ile en "ne yaptığını bilen" oyunumuzu oynadığımız maçta Alves'in ihaneti yüzünden kaybetmek üzücü.
Dün Fenerbahçe'yi beğendim. Çok üstün oynamadık ama çok istekliydik. Maça iyi başladık, top bizdeydi ve 45 dakika boyunca kontrolü vermedik. Galatasaray da çok kötüydü, bunun payı da var elbette. Dünün genel anlamda bireysel performanslarına bakınca zaten Fenerbahçe'de iyi oynayan oyuncu sayısının daha fazla olduğunu ve Sneijder'ın 3 dakikasının fark yarattığını söylemek yanlış olmaz. Alves-Kadlec ikilisi güven veriyordu. Özellikle karşılarında Burak olunca... Ben Prandelli kesinlikle Pandev'i kullanır diye düşünüyordum ama Alves atılınca gerek de kalmadı aslında. Burak silik oyunuyla bile 90 dakikayı tamamlayabildi. Fenerbahçe'nin ilk yarıda çok iyi oynadığı bölümde gol atamaması tamamen forvet beceriksizliği. Aslında Emenike gol atabilecek kadar fırsat buldu. Emenike dünün kötülerindendi, bunu sadece kaçırdığı pozisyonlara bağlı söylemiyorum. Chedjou, Emenike'ye adam adama markaj uyguladı. Bazı pozisyonlarda ise sanki Chedjou Emenike'yi değil de, Emenike Chedjou'yu marke ediyor gibiydi. Geçen sezon Ersun Yanal ile deplasmanda çok kötü oynamıştık. Emenike o maçta da dökülmüştü. Mesela bir kere bile savunma arkasına kaçamadı. Dün kaçabilmesine rağmen pozisyonları değerlendiremedi. Emre-Selçuk değişikliği de bizim adımıza maçın kalanının daha zor olacağını gösteriyordu. O yüzden iyi oynarken gol atabilmek çok önemli. Emre çıkınca üretkenlik azalıyor. Diego, Emre'nin rolünde oynatılmaya çalışıldığı için yetersiz kalıyor. Emre hem formda, hem de sistemin önemli bir parçası. Yerine giren Selçuk ise daha çok Mehmet Topal'ın rolünde oynamaya alışık bir oyuncu olduğu için orta sahada bir kademe aşağı düştük. Buna rağmen Meireles'in hakkını vermek lazım. Dün yeri geldi 10 numara rolünü üstlendi, yeri geldi Emre oldu, yeri geldi Topal'a müthiş bir partner oldu. Dünün en iyi isimlerindendi Raul Meireles. İlk yarıda gelmeyen golün bizi sıkıntıya sokacağı açıktı. Bir de Galatasaray ikinci yarıya hareketli başlayınca zor bir yarı olacağı belliydi. En felaket senaryo gerçekleşti; Bruno Alves'in anlamsız kırmızı kartı geldi. Böyle bir ihanet olmaz, resmen takımı sabote etmek. Bu dakikadan sonra işler zorlaştı, İsmail Kartal'ın gol aramak için oynayacağı hamle sayısı azaldı. Eksik kalınca ileride hızlı bir oyuncu ararsınız. Uzun topları alacak, kontralarla rakip savunmayı hızlıca geçecek bir oyuncu ararsınız. Bizde de bu isim Emenike'ydi, gününde değildi ve 10 kişi kaldıktan sonra tek gol ümidi olmuştu. Yine de maçın ikinci bir kırılma anı var. Kadlec'in boş kaleye gönderemediği kafa vuruşu maçın kırılma anıydı. 10 kişi kaldıktan hemen sonra kaçan bu pozisyon önemliydi. Fenerbahçe 1-0'ı oynayabiliyor. Taraftarı sinir krizleri geçirse de oynayabiliyor. Aykut Hoca ile de bunu iyi yapardık, Ersun Yanal ile de...
Dün İsmail Hoca; 10 kişi kaldıktan sonra yerinde hamleler yaptı. Eleştirilecek çok şeyi yokken maç sonundaki "Haddimizi bilerek oynadık" sözü ile yine eleştirileri üzerine çekti. Hasan Ali hamlesi bile yerinde bir hamle olduğunu gösterdi. Hasan Ali'yi de tebrik etmek gerek; uzun zamandır maça çıkmamasına rağmen dün sanki sürekli oynuyormuş gibi hazır gözüktü. İstekliydi, azimliydi. Beceriksiz de değildi. Alper Potuk da dünün iyi isimlerindendi. Mesela ben Gökhan ve Caner'in; Veysel ve Tarık'a üstünlük kurmasını beklerdim. Galatasaray'da bu ikili yetersizliğini bir kez daha gösterdi. Ama Dzemaili, Burak, Selçuk da kötüydü. E bu kadar kötü oynayanı olan Galatasaray'a kaybedince de insan ekstradan üzülüyor. Ha 85 dakika takıma mırıldanıp, son 5 dakika baş tacı yapan Galatasaray taraftarının ağzına da laf vermiş oluyorsun. Kuyt'ın da hakkını yememek lazım, dün özellikle forvete geçtikten sonra her kafa topunu aldı. Zaten 10 kişi kalan takımın Kuyt'a sahip olması küçük bir avantaj ama Kuyt forvete geçtikten sonra gollerin gelmesi de bir şanssızlıktı. Volkan'ın her iki golde de kötü yer tuttuğunu, Selçuk'un ise Sneijder'e şut açısı vererek hatalı olduğunu düşünüyorum.
Dünün kaybedeni Fenerbahçe oldu ama mücadelesiyle değil. Takım protesto edilir ama bu maçtan sonra değil. Ha bir de; İsmail Hoca maalesef yerinde hamlelerine rağmen açıklamasıyla kredisini iyice azalttı. Bruno Alves ise kredisini tüketti. Fenerbahçe'yi zor günler bekliyor.
Yorum Gönder