20 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Futbol »
- Serie A 2013-2014 Genel Bakış
Yazan : steven_stiffler
30 Mayıs 2014 Cuma
25 yıllık hayatımda futbola en uzak 6 ayımı geçirsem de; Serie A ve Premier Lig'i uzaktan da olsa takip etmeye çalıştım. Haliyle bir doyumsuzluk ve tatmin olmama söz konusu... Gelecek sezonu iple çekiyorum o yüzden. Lazio ve Tottenham için bu sene blogda pek yazı yazma fırsatım da olmadı tabi. Lazio'nun genel durumundan memnun olmamak bir yana, Serie A'nın genel sezon sonu puan durumundan da memnun olamadım. Özellikle Verona ve Parma için üzüldüm.
Bundesliga nasıl Bayern Münih tekeline dönüştüyse; Serie A da uzun bir süre Juventus'un tekelinde gidecektir diye düşünüyorum. Juventus'un kadro kalitesine yakın bir tek kadro bile yok. Ayrıca Juventus'un oturmuş sistemi takımı sezona direkt önde başlatıyor. Şampiyonlar Ligi'nden erken elenmeleri de; lige odaklanma konusunda oldukça kolaylık sağladı. Uefa Avrupa Ligi'nin finali Torino'da olmasaydı ona da çok fazla odaklanacaklarını zannetmiyordum. Pirlo önderliğindeki siyah-beyazlılar, hücumdaki etkili silahları; Osvaldo, Giovinco, Quagliarella'dan çok büyük skor katkısı alamasa da; Llorente ve Tevez'in golcülük performansıyla başarılı oldular. Pogba ve Vidal'in de skor katkısı müthişti. Hem gol, hem asist anlamında büyük bir yükü üstlendiler. Keza Pirlo'nun katkısı da yadsınamaz. Ligin en iyi savunma oyuncuları ve en tecrübeli kalecisine sahip olmaları da; Juventus'un dominasyonunu sağlayan etkenlerden. Belli ki yeni sezona yeni hücum oyuncuları alarak başlayacaklar. Giovinco, Quagliarella gibi isimlerle yollar ayrılacak gibi duruyor. Osvaldo'yu transfer ederler mi, ondan da emin değilim. Takımın kimyasını bozacak tipte oyuncular alınmadıkça Juventus yeni sezona da 1-0 önde başlayacaktır.
Napoli sezona flaş transferlerle başlamıştı. Gerçekten kadro kalitesi Juventus'a en yakın takım. Rafael Benitez'in tecrübesi de Conte'ye oranla bir adım öne çıkıyor. Ancak Conte'nin elinde oturmuş kadro ve düzen; Benitez'in elinde ise yepyeni bir takım vardı. Mazzarri ile 3-5-2'li yılların ardından, Benitez günümüzün en yaygın saha dizilişi olan 4-2-3-1 sistemine ağırlık verdi. İlk 7 hafta mağlubiyet yüzü görmeyen Napoli, ilk yenilgisini kendisi gibi namağlup olan Roma'ya karşı almıştı. Ligin ilk yarısını 3 mağlubiyetle geçen Napoli; sezon başında yaptığı transferlere, ara transfer döneminde yenilerini ekledi. Stopere Brezilyalı Henrique, sol beke benim çok beğendiğim Faouzi Ghoulam transferleri geldi. İzlediğim maçlarında da Ghoulam'ı yine beğendim, adam iyi. Orta sahaya ise; Verona'nın sezona harika başlangıç yapmasında büyük pay sahibi olan, yine Serie B'den beri takip ettiğim ve çok beğendiğim Jorginho'yu aldılar. Juventus'un olağanüstü performansı sayesinde, Napoli en iyi döneminde bile Juventus'a yaklaşamadı. Roma'nın bile epey gerisinde kaldılar. Ancak sezonun geneline baktığımızda; hücum oyuncularından maksimum katkı aldıklarını söyleyebiliriz. Higuain'in performansı şaşırtmadı da; Overrated olduğunu düşündüğüm Callejon bu sezon istatistiklere müthiş katkı verdi. Mertens, Pandev, Hamsik, Insigne gibi oyuncuların katkıları da üst seviyedeydi. Ligin her iki yarısında da 3er mağlubiyet alan Napoli, ligi 6 mağlubiyet ile 3.sırada tamamladı.
Rudi Garcia ile birlikte sezona rüya gibi bir başlangıç yapan Roma'nın büyüsü; peşpeşe aldığı 4 beraberlikle bozuldu. Ligin ilk yarısında aldıkları tek yenilgi olan Juventus yenilgisi ise; Roma için şampiyon olamayacağının kaderinin çizilmesiydi. Destro ligde en çok gol atan oyuncuları oldu ama ligin ilk 10 haftasında 30 puan toplarken bile forvette bir yetersizlik söz konusuydu. 4-3-3'ün en ucunda genelde Totti ile başladılar. Arsenal taraftarlarının kanser sebebi Gervinho da sezon boyunca çok iyi katkı verdi. Derby Della Capitale'de de iki maçta da kaybetmediler. İlk maçı 2-0 kazanıp, ikinci maçta 0-0 beraberlik aldılar. Yine Juventus'un olağanüstü performansının gölgesinde kalan şanssız bir takım... Şüphesiz ki Roma taraftarları bu sezondan oldukça mutludur. Gelecek sezon için ise hedefler yükselmiştir. Roma'nın iyi bir forvet transferiyle gelecek sezon +1 level atlayacağını düşünüyorum.
Inter'in Mazzarri ile birlikte çıtayı yükselteceğini düşünmüştüm. Ancak kurdukları kadro lig için yetersiz olmayı bırak, benim bildiğim Inter tarihinin en düşük kalite kadrosuydu. Napoli gibi Inter de ilk olarak Roma'ya tosladı. Sezona iyi başladıkları söylenebilirdi. Beraberlik sayısı arttıkça da üst sıralardan uzaklaşma başladı. Kazanamasa bile yenilmeyen bir takımdılar, ancak beraberlik sayısı oldukça fazlaydı. Sezon boyunca 15 galibiyet alan Inter, 15 de beraberlik aldı. Andreolli ve Campagnaro iyi stoperler olsalar da; Inter kadrosu için yetersiz isimler olduklarını düşünüyorum. Mazzarri 3-5-2 için transfer etti her iki stoperi de...Andreolli doğru düzgün şans bile bulamazken; Rolando Mazzarri için değişmez isimlerden oldu. Campagnaro ise Serie A'da 20 maça çıktı. Şüphesiz ki Mazzarri, Napoli'deki sağ beki Maggio'yu aramıştır. Inter'de Jonathan'ı oynatmak ile Napoli'de Maggio'yu oynatmak arasında oldukça fark olduğunu düşünüyorum. Sol bekte Nagatomo'dan ise çok iyi katkı aldı. Japon oyuncu ayrıca skora da 7 gol, 5 asistlik bir katkı sağladı. Inter, yine Lazio'dan oyuncu alma geleneğini sürdürdü ve devre arasında Lazio'nun en önemli yıldızı olan Hernanes'i transfer etti. Hernanes kendi kalibresindeki bir takımda forma giyiyor böylelikle... Sezona eski takım arkadaşı Maxi Lopez'in eşiyle yaşadığı aşk skandalıyla flaş bir giriş yapan Mauro Icardi ise; Inter'deki ilk sezonunda sınıfı geçti. Öyle ki; Milito ve Palacio gibi iki yaşlı oyuncunun yanında Icardi bir inci misali parlıyor. Inter'e yeni sezonda acil forvet. Hem de iki tane... Gelecek sezon sahada Interlilerin gurur duyacağı bir Javier Zanettileri de olmayacak.
Sezona büyük umutlarla başladı mı acaba Milan taraftarı ? Kadro kalitesi iki senedir yerlerde. Bu sezonu da eski kariyerinin gölgesinde oynamaya devam eden Kaka ve takımın tek yıldızı konumundaki Mario Balotelli'ye bel bağlayarak geçirdiler. El Shaarawy'nin yokluğuyla birlikte iyice sıradan bir takıma dönüştüler. Elbette Montolivo, De Jong, Poli ve Essien iyi futbolcular. Ancak nerede o eski Milan kadroları ? Nerede bu kadro ? Birsa, Constant, Taarabt, Pazzini gibi yetersizlerle geçen bir sezon... Keisuke Honda transferi ümit vermişti ama tek başına Honda değil, Tsubasa olsa kurtaramazdı Milan'ı. Üstelik teknik direktörlük koltuğunda da tecrübesiz Seedorf varken... Milan için kötü geçen bir sezon, 8.likle sona erdi. Bu sezondan akılda kalanlar; Balotelli'nin ırkçılık sebebiyle döktüğü gözyaşları, Kötü zamanındaki Sassuolo'ya 2-0 öndeyken verilen maç, Kaka'nın eski günlerini aratması ve koskoca Milan kadrosunun yetersizlerle dolu olması. Milan'ı yeni sezonda Avrupa'da izleyemeyeceğiz. Transfer döneminde yapacaklarını çok merak ediyorum.
Petkovic, Samsunspor teknik direktörlüğünden Lazio teknik direktörlüğüne geçişten sonra oldukça başarılı bir sezon geçirmişti. Reja'nın oturmuş takım savunması ve oyun düzeniyle devam etse de; lig sonunda iyi bir noktada kalmışlardı. Yeni sezonda ise istikrarsız bir başlangıç geldi. Transferde takıma level atlatacak isimler alınmadığı gibi koskoca bir sezon gol yollarında yine Klose'nin ayağına bakıldı. Takımın aldığı kötü sonuçlar nedeniyle Petkovic yerine yeniden Edoardo Reja göreve getirildi. Lazio yönetimini bazen gerçekten Fenerbahçe yönetimine benzetiyorum. FM 2014'te bile eldeki çöpleri satamıyorum. Hepsine dünyanın maaşını ödüyor galiba bunlar da ? Özellikle Ederson tam bir leş değil mi ya ? Kötü geçen sezonun genelinde Uefa Avrupa Ligi yarışının içinde yer aldı aslında Lazio... Ancak istikrarsız sonuçlarla birlikte Uefa Avrupa Ligi hedefi de gerçekleşmedi. Kadroda köklü değişiklikler şart. Allah aşkına kaç sene daha Biava-Dias oynayacak. Golleri kaç sene daha Klose atacak ? Bir de Candreva müthiş sezon çıkardı. Bu sene muhtemelen transfer olabilir ki; şimdiden PSG haberleri çıkmaya başlamış. Candreva giderse, Lazio orta sıra takımı bile olamayabilir. Sezonun en büyük kazancı Keita Balde Diao. Barcelona altyapısından gelen kavruk İspanyol, çok iyi bir sezon çıkardı. Genelde sol kanatta görev yapan Keita, 5 gol 5 asistle sezonu tamamladı. Devre arası kiralanan Postiga, Kakuta gibi isimler katkı bile yapamadı. Bir kulüp ancak bu kadar yönetilir.
Sezona flaş Mario Gomez transferiyle başladı Fiorentina. Gerçekten bu kadar üst düzey bir golcünün Fiorentina gibi bir takıma gelmesi önemli olaydı. Keza sezona da iyi bir başlangıç yaptı Gomez. Üçüncü haftada sakatlanınca sezonun da büyük bir bölümünü sakat geçirmek zorunda kaldı. Montella'nın elinde iyi diyebileceğimiz bir kadro var. Ocak ayına kadar Giuseppe Rossi ile idare etmek zorunda kalsa da; ara transferde takıma katılan Matri de takımın önemli kozlarından oldu. Bu golcülerin yanı sıra; Cuadrado gibi müthiş bir sağ kanat oyuncusuna sahipler. Tabi ki takımın saha içi şefi Borja Valero'ydu. Savunmasında olsun, orta sahasında olsun çok kaliteli isimler var. Bir Diakite, Savic, Mati Fernandez çok kaliteli futbolcular. Ocak'ta takıma katılan Manchester Unitedlı Anderson ise beklentilere karşılık veremedi. Montella elindek iyi kadroyu bana göre taşıyabileceği maksimum yere taşımayı başardı. Lig dördüncülüğü Fiorentina için büyük nimet oldu.
Bu sezon lige renk katan iki sarı lacivertli takım vardı. Biri Parma, diğeri Verona... Her ikisinin de Avrupa Ligi'ne katılmayı hakettiğini düşünsem de; ikisi de bu hedeften son haftalarda uzaklaştı. Roberto Donadoni'nin sezona 3-5-2 ile başlayıp, 4-3-3 ile devam ettiğini görüyoruz. Donadoni çok ilginç adam. Önceki deneyimlerinde defansif taktikleriyle eleştiriliyordu. Parma'da bu sezon ise genelde zevkli maçlar izletti. Bol gollü maçların sayısı azımsanamayacak kadar çok. Özellikle Milan'ı 4-2 yendikleri maç çok keyifliydi. Parma'da sezonun parlayan isimleri Biabiany ve Paletta'ydı. Paletta gösterdiği performansla İtalya Milli Takımı'na kadar yükseldi. Takımın gol yükünü ise tecrübeli golcüleri Cassano ve Amauri çekti. Ligin ilk yarısını Sassuolo'da geçiren Schelotto; ikinci yarıda katıldığı Parma'ya önemli katkıda bulundu. Sassuolo'da da bu performansını gösterebilseydi, Sassuolo ligin ilk yarısında o kadar kıvranmazdı.
Guidolin'in Udinesesi bu sene de büyük büyük golcüsü Antonio Di Natale'ye çalıştı. Serie A'nın faal golcüleri arasında en önemli isimlerinden birisi olan Di Natale, sezonu 17 golle tamamladı. Guidolin bu sezon genç transferlere yöneldi. Özellikle Bruno Fernandes bu sezon sınıfı geçen ve kendini ispatlayan gençlerdendi. Luis Muriel ise beklenen patlamayı yapamadı. Koskoca sezon sadece 1 gol atabildi. Yine de yaşı genç ve potansiyeli yüksek. Bu sezon takıma tecrübeli takviyeler yapmaları da şart.
Genoa sezonun en sefalet takımlarındandı. Sezona Fabio Liverani ile başlayan takım, berbat başlangıçtan sonra Gian Piero Gasperini'yi getirdi. Gasperini kötü gidişe ilk maçında dur demeyi başardı. Catania karşısında alınan beraberlik Genoa'yı kendine getirdi. O dönem Juventus maçı hariç diğer maçlarını kazandılar. Sezon genelinde ise deplasmanda kötü bir performans gösterdiler. Sadece 3 galibiyet alabildiler. Vasat kadronun en önemli ismi Gilardino. Tecrübeli golcü bu sezon 15 gol attı. Ben çok beğenirim reisi, bir sezon Webo'nun yerine Fenerbahçe'de olmasını isterim mesela. Hava hakimiyeti falan çok iyi. Kötü başlangıç ve vasat kadroya rağmen, Gasperini sayesinde ligi 14.sırada bitirdiler. FM efsanesi Konate ise bu sezon beklenen performansı sergileyemedi.
İtalya'da da sürekli teknik direktörler değişir. En ufak başarısızlıkta teknik direktör değişikliği gelir. Tıpkı Türkiye gibi belli başlı hocalar sürekli gider gelir. Cosmi var Cosmi, adamın küme düşürmediği takım yok neredeyse... Torino ise son yıllarda Ventura'dan hiç vazgeçmedi ve istikrar peşinde koştu. Lige istikrarsız sonuçlarla başlasalar da; Immobile-Cerci ikilisinin formlarının zirve yapmasıyla ligi iyi bir yerde bitirmeyi başardılar. Özellikle ligin son 8 haftası, yani en kritik döneminde mağlubiyet almadılar. Bu performanslarına rağmen Uefa Avrupa Ligi vizesini kaçırmaları üzücü. Cerci ve Immobile kariyerlerinin en verimli sezonlarını yaşadılar. Sanırım ikisi de transfer olacak ve seneye Torino yine ligde kalma savaşı verebilir. İkiliden Immobile 22 golle gol kralı olurken, Cerci 11 asistle Totti ile birlikte asist krallığını paylaştı. İkisinin Dünya Kupası performansını da merakla bekliyorum. Ayrıca bu ikiliyi ayırmasınlar mümkünse... Immobile'yi transfer eden, Cerci'yi de alsın.
Sezona Delio Rossi ile başlayan Sampdoria, kötü başlangıçla birlikte hoca değiştirdi. Futbolculuk döneminde de formasını giydiği Sinisa Mihajlovic ile sezonu tamamladılar. Rossi ilk 12 haftada sadece 2 galibiyet alabildi. Mihajlovic'in takımı toparlaması çok kısa sürmese de, Sırp teknik adam yine de takımını toparlamayı başardı. İtalyanların yıldız adayı Gabbiadini bu sezon da beklenen seviyede bir performans sergileyemedi. Yine de attığı 8 gol küçümsenecek bir sayı değil. Takımın gol yükünü Brezilyalı Eder yüklendi ve 12 gol attı. Pedro Obiang'ın iki yıldır hastasıyım. Takımın bu sezon parlayan isimlerinden birisi de stoper Mustafi'ydi. 22 yaşındaki oyuncu Almanya Milli Takımı ile Dünya Kupası Hazırlık kampına da çağırıldı. Sampdoria ligi 17 mağlubiyetle tamamlasa da, küme düşme korkusunu yaşamadı. Özellikle Verona'yı 5-0 yendikleri maç ise; sezonun en unutulmaz maçıydı.
Serie A'nın güzel takımlarından biri de Atalanta. Torino gibi Atalanta da istikrara önem veriyor. Colantuono 4.sezonunu da tamamladı. Takımda da çok önemli futbolcular var. German Denis ilk akla gelen isim. Benim çok beğendiğim Giacomo Bonaventura ise bence takımın en önemli yıldızı. Takımın yıldız adaylarından Livaja'dan ise bu sezon skor katkısı alamadılar. Sadece 2 gol atabilen genç yıldız, 6.5 Milyon karşılığında Rubin Kazan'a satılmış. Yeni sezonda olmayacak. Stoperde yılların underratedı Stendardo ve orta sahada yine yılların underatedı Cigarini; bu sezon da takımda önemli işler yaptılar. Atalanta aslında sezona iyi başlayamadı. Ancak 26 ve 31. haftalar arasındaki tüm maçlarını kazanmaları onlara ekstra puanlar getirdi.
Yıllar sonra Serie A'ya dönen Verona, sezona transfer şovla girdi. Mandorlini yönetimindeki sarı lacivertliler, Serie A'da tutunmak adına çok önemli transferler yaptı. Şüphesiz ki; İhtiyar Luca Toni'nin performansı Verona'yı sezonu beklenti üstü bir yere taşıdı. Lige Milan galibiyetiyle dönüş yapan ekip, sezon genelinde zaman zaman istikrarsız sonuçlar alsa da; oynadığı bol gollü maçlarla futbol severlerin sempatisini kazandı. Efsane galibiyetleri de var, efsane mağlubiyetleri de... Lazio'yu ve Bologna'yı 4-1, Catania'yı 4-0 yendiler. Fiorentina'ya 4-3 ve 5-3 yenildiler. Napoli'ye 5-1 yenildiler. Sampdoria'dan da 5 yediler. Mandorlini hücum felsefesinden hiç vazgeçmedi. Takımın Serie B'den beri önemli bir ismi olan Jorginho'yu devre arası transfer döneminde Napoli'ye sattılar. Yerine transfer yapmadılar. Orta sahada Halfredsson, Donadel, Romulo, Donati, Cirigliano ile idare ettiler. Hücumda ise; Toni'nin beklenti üstü performansı, Verona'nın beklenti üstü performansına dönüştü. Porto'dan kiraladıkları Iturbe'ye de 15 Milyon Euro verip transfer etmişler. Devre arasında da Pillud, Marquinho ve Rabusic'i almışlardı. Romulo da performansıyla milli takıma kadar yükseldi. Lakin Brezilya değil de, İtalya milli takımını seçti. Verona ligi 10.bitirse de; Uefa Avrupa Ligi'ne katılabilseydi hoş olacaktı.
Sezonun hayal kırıklıklarından biri de Catania'ydı. Tabi tecrübe olarak değerlendirirsek... Yoksa kadro kalitesi yıllardır Serie A'yı haketmiyordu. Spolli, Barrientos, Lodi, Plasil, Rolin, Leto gibi kaliteli isimlere rağmen oldukça kötü bir kadrosu var Catania'nın. Golcüsünde meymenet yok bir kere... Bergessio bu sezon 10 gol attı ama yine de yetersiz bir oyuncu. Sezona Maran ile başladı Catania. Maran'ın aldığı berbat bile denemeyecek sonuçlardan sonra De Canio ile devam ettiler. Takım düzelmeyince de Pellegrino ile sezonu bitirdiler. Son 5 maçta 4 galibiyet aldılar ama ondan önceki 6 maçın tamamını kaybetmişler. Ayrıca sezonun ilk 19 maçlık bölümünde sadece 3 galibiyet almışlardı. Haliyle Catania düşmeyi haketti. İyi de oldu tamam mı ?
Cagliari'ye ne yazsak bilmiyorum. Taraftarsız, formaları kötü, kadrosu iyi, sezonun açılış maçında maça gelen biletli taraftar sayısı 500; her haliyle ilginç bir ekip. Sezona kupada Frosinone'ye elenerek başladılar. Lig boyunca aldığı skorlar beraberlik ağırlıklı. Sezonun 32 haftasının eski futbolcuları Diego Lopez yönetiminde geçirdiler. Kötü skorlarla rağmen devam ettiler. Son 6 hafta ise Ivo Pulga göreve getirildi. Son 3 maçta mağlup olmalarına rağmen nispeten rahat bir yerde oldukları için küme düşme korkusu yaşamadılar. Kadroda sağlam golcü eksiği var. Sau iyi, Pinilla fena değil ama Ibarbo bir türlü beklenen patlamayı yapamadı. Zaten sezonun genelini sağ kanat gibi oynayarak geçirdi. Biraz da yetenek fakirliği var. Hız, fizik, koşu falan on numara ama yetenek fakirliği de mevcut. Yeni sezonda Murru'ya da dikkat etmekte fayda var.
Bu sezon ilk kez Serie A'da mücadele eden Sassuolo çok zorlansa da; ligde kalmayı başardı. Yeni bir ekip için oldukça para harcadılar. Hatta takımı bir yap-boz edasında yönettiler. Eusebio Di Francesco'da bir modacı edası olsa da, karizmatik bir teknik direktör olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sezona bolca transferle ve bolca hezimetle başlayan Sassuolo, Serie A'ya alıştıkça zevkli maçlar çıkarmaya başladı. Özellikle 7-0'lık Inter mağlubiyeti bu sezonun önemli hezimetlerindendi. Sassuolo için ilginç olan; sezona başladıkları Di Francesco ile yolları ayırıp, takımı bir süre Alberto Malesani'ye çalıştırdıktan sonra tekrar Di Francesco'yu getirmekti. Sassuolo'da Serie B'de çılgın atan isim; Richmond Boakye'ydi. Bu sezon Serie A'da bu geleneği Domenico Berardi sürdürdü. Berardi, İtalyanların önem verdiği genç yeteneklerden. Bu sezon kendisini ispatladı. En azından şu an için Gabbiadini'den bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Simone Zaza da iyi golcü. Onu da Serie B'den beridir takip ediyorum. Yine Floro Flores geldikten sonra kritik goller atarak takıma abilik yaptı. Davide Biondini de yılların underratedlarından. Sassuolo kağıt üzerinde iyi bir ekip, ama çok yap-boz şeklinde oynandığı için ligde kalmayı zor da olsa başardı. Yeni sezonda bu takımla bu kadar oynanmazsa daha iyi yerlerde olacaktır. Ancak; ben takımın böyle kalacağını düşünmüyorum. Zaza, Berardi gibi isimler yeni sezonda olmazsa işleri zor olacaktır. Bu sezon 4-3'lük maçlarla 7+'cıların gözdelerinden olan Sassuolo'da özellikle Berardi'nin tek başına Milan'ı yıkması sezonun en önemli olaylarındandı.
Diamanti'yi satan anasını avradını da satar. Bu kadar net! Yılların Bologna'sı küme düştü. Ocak'ta Diamanti'yi Çin'e sattılar, sezonun geri kalanında kimse onun istatistiklerine yetişemedi bile... 19 Maç, 5 gol, 5 asistlik performansına en yakın; 5 gol 1 asist ile Panagiotis Kone oldu. Bu işler öyle FM'de gol yağdırmakla olmuyor Cristaldo Bey! Yeni sezonda Serie A'da beklenen patlamayı yapamayan Acquafresca; belki Serie B'de kendini bulur da Luca Toni gibi geç gelen bir yıldız olur. Severiz Acqua reisi. Ama Diamanti bambaşkaydı.
Sevemediğim bir takım Chievo... Sarı Lacivert renklere rağmen sevemedim. Kötü formalarının, taraftarsızlıklarının bunda payı vardır elbet. Serie A'ya ilk çıktığı sezonun yarısına kadar "zirve mücadelesi veren köy takımı" olarak anılıyordu. Hey gidi... Sassuolo gibi kılpayı kümede kalan bir takım oldu Chievo. Yeni sezonda kadrolar bir şekillensin, yine yazacağım ama benim tahminim; seneye düşerler. Gol yükünü elbette Paloschi çekti ama bence sezonun en iyi oyuncularından biri sol bek Drame'ydi.
Sen neyine güvendin de Serie A'ya yükseldin be Livorno ? Düşeceğin en başından belliydi be asansör Livorno ? Çık,Düş,Çık,Düş bıkmadınız. Bir de bir transfer politikası var ki; aman aman... Emeghara nedir ? Adam hangi takımda oynasa küme düşüyor. En büyük yıldızları Paulinho. Küçüm küçüm küçümsedim resmen. Ulu Önder Atatürk; "Geldikleri gibi giderler" sözünü sanki Livorno için söylemiş. Hep aynı terane... Hadi geçmiş olsun.
Bundesliga nasıl Bayern Münih tekeline dönüştüyse; Serie A da uzun bir süre Juventus'un tekelinde gidecektir diye düşünüyorum. Juventus'un kadro kalitesine yakın bir tek kadro bile yok. Ayrıca Juventus'un oturmuş sistemi takımı sezona direkt önde başlatıyor. Şampiyonlar Ligi'nden erken elenmeleri de; lige odaklanma konusunda oldukça kolaylık sağladı. Uefa Avrupa Ligi'nin finali Torino'da olmasaydı ona da çok fazla odaklanacaklarını zannetmiyordum. Pirlo önderliğindeki siyah-beyazlılar, hücumdaki etkili silahları; Osvaldo, Giovinco, Quagliarella'dan çok büyük skor katkısı alamasa da; Llorente ve Tevez'in golcülük performansıyla başarılı oldular. Pogba ve Vidal'in de skor katkısı müthişti. Hem gol, hem asist anlamında büyük bir yükü üstlendiler. Keza Pirlo'nun katkısı da yadsınamaz. Ligin en iyi savunma oyuncuları ve en tecrübeli kalecisine sahip olmaları da; Juventus'un dominasyonunu sağlayan etkenlerden. Belli ki yeni sezona yeni hücum oyuncuları alarak başlayacaklar. Giovinco, Quagliarella gibi isimlerle yollar ayrılacak gibi duruyor. Osvaldo'yu transfer ederler mi, ondan da emin değilim. Takımın kimyasını bozacak tipte oyuncular alınmadıkça Juventus yeni sezona da 1-0 önde başlayacaktır.
Napoli sezona flaş transferlerle başlamıştı. Gerçekten kadro kalitesi Juventus'a en yakın takım. Rafael Benitez'in tecrübesi de Conte'ye oranla bir adım öne çıkıyor. Ancak Conte'nin elinde oturmuş kadro ve düzen; Benitez'in elinde ise yepyeni bir takım vardı. Mazzarri ile 3-5-2'li yılların ardından, Benitez günümüzün en yaygın saha dizilişi olan 4-2-3-1 sistemine ağırlık verdi. İlk 7 hafta mağlubiyet yüzü görmeyen Napoli, ilk yenilgisini kendisi gibi namağlup olan Roma'ya karşı almıştı. Ligin ilk yarısını 3 mağlubiyetle geçen Napoli; sezon başında yaptığı transferlere, ara transfer döneminde yenilerini ekledi. Stopere Brezilyalı Henrique, sol beke benim çok beğendiğim Faouzi Ghoulam transferleri geldi. İzlediğim maçlarında da Ghoulam'ı yine beğendim, adam iyi. Orta sahaya ise; Verona'nın sezona harika başlangıç yapmasında büyük pay sahibi olan, yine Serie B'den beri takip ettiğim ve çok beğendiğim Jorginho'yu aldılar. Juventus'un olağanüstü performansı sayesinde, Napoli en iyi döneminde bile Juventus'a yaklaşamadı. Roma'nın bile epey gerisinde kaldılar. Ancak sezonun geneline baktığımızda; hücum oyuncularından maksimum katkı aldıklarını söyleyebiliriz. Higuain'in performansı şaşırtmadı da; Overrated olduğunu düşündüğüm Callejon bu sezon istatistiklere müthiş katkı verdi. Mertens, Pandev, Hamsik, Insigne gibi oyuncuların katkıları da üst seviyedeydi. Ligin her iki yarısında da 3er mağlubiyet alan Napoli, ligi 6 mağlubiyet ile 3.sırada tamamladı.
Rudi Garcia ile birlikte sezona rüya gibi bir başlangıç yapan Roma'nın büyüsü; peşpeşe aldığı 4 beraberlikle bozuldu. Ligin ilk yarısında aldıkları tek yenilgi olan Juventus yenilgisi ise; Roma için şampiyon olamayacağının kaderinin çizilmesiydi. Destro ligde en çok gol atan oyuncuları oldu ama ligin ilk 10 haftasında 30 puan toplarken bile forvette bir yetersizlik söz konusuydu. 4-3-3'ün en ucunda genelde Totti ile başladılar. Arsenal taraftarlarının kanser sebebi Gervinho da sezon boyunca çok iyi katkı verdi. Derby Della Capitale'de de iki maçta da kaybetmediler. İlk maçı 2-0 kazanıp, ikinci maçta 0-0 beraberlik aldılar. Yine Juventus'un olağanüstü performansının gölgesinde kalan şanssız bir takım... Şüphesiz ki Roma taraftarları bu sezondan oldukça mutludur. Gelecek sezon için ise hedefler yükselmiştir. Roma'nın iyi bir forvet transferiyle gelecek sezon +1 level atlayacağını düşünüyorum.
Inter'in Mazzarri ile birlikte çıtayı yükselteceğini düşünmüştüm. Ancak kurdukları kadro lig için yetersiz olmayı bırak, benim bildiğim Inter tarihinin en düşük kalite kadrosuydu. Napoli gibi Inter de ilk olarak Roma'ya tosladı. Sezona iyi başladıkları söylenebilirdi. Beraberlik sayısı arttıkça da üst sıralardan uzaklaşma başladı. Kazanamasa bile yenilmeyen bir takımdılar, ancak beraberlik sayısı oldukça fazlaydı. Sezon boyunca 15 galibiyet alan Inter, 15 de beraberlik aldı. Andreolli ve Campagnaro iyi stoperler olsalar da; Inter kadrosu için yetersiz isimler olduklarını düşünüyorum. Mazzarri 3-5-2 için transfer etti her iki stoperi de...Andreolli doğru düzgün şans bile bulamazken; Rolando Mazzarri için değişmez isimlerden oldu. Campagnaro ise Serie A'da 20 maça çıktı. Şüphesiz ki Mazzarri, Napoli'deki sağ beki Maggio'yu aramıştır. Inter'de Jonathan'ı oynatmak ile Napoli'de Maggio'yu oynatmak arasında oldukça fark olduğunu düşünüyorum. Sol bekte Nagatomo'dan ise çok iyi katkı aldı. Japon oyuncu ayrıca skora da 7 gol, 5 asistlik bir katkı sağladı. Inter, yine Lazio'dan oyuncu alma geleneğini sürdürdü ve devre arasında Lazio'nun en önemli yıldızı olan Hernanes'i transfer etti. Hernanes kendi kalibresindeki bir takımda forma giyiyor böylelikle... Sezona eski takım arkadaşı Maxi Lopez'in eşiyle yaşadığı aşk skandalıyla flaş bir giriş yapan Mauro Icardi ise; Inter'deki ilk sezonunda sınıfı geçti. Öyle ki; Milito ve Palacio gibi iki yaşlı oyuncunun yanında Icardi bir inci misali parlıyor. Inter'e yeni sezonda acil forvet. Hem de iki tane... Gelecek sezon sahada Interlilerin gurur duyacağı bir Javier Zanettileri de olmayacak.
Sezona büyük umutlarla başladı mı acaba Milan taraftarı ? Kadro kalitesi iki senedir yerlerde. Bu sezonu da eski kariyerinin gölgesinde oynamaya devam eden Kaka ve takımın tek yıldızı konumundaki Mario Balotelli'ye bel bağlayarak geçirdiler. El Shaarawy'nin yokluğuyla birlikte iyice sıradan bir takıma dönüştüler. Elbette Montolivo, De Jong, Poli ve Essien iyi futbolcular. Ancak nerede o eski Milan kadroları ? Nerede bu kadro ? Birsa, Constant, Taarabt, Pazzini gibi yetersizlerle geçen bir sezon... Keisuke Honda transferi ümit vermişti ama tek başına Honda değil, Tsubasa olsa kurtaramazdı Milan'ı. Üstelik teknik direktörlük koltuğunda da tecrübesiz Seedorf varken... Milan için kötü geçen bir sezon, 8.likle sona erdi. Bu sezondan akılda kalanlar; Balotelli'nin ırkçılık sebebiyle döktüğü gözyaşları, Kötü zamanındaki Sassuolo'ya 2-0 öndeyken verilen maç, Kaka'nın eski günlerini aratması ve koskoca Milan kadrosunun yetersizlerle dolu olması. Milan'ı yeni sezonda Avrupa'da izleyemeyeceğiz. Transfer döneminde yapacaklarını çok merak ediyorum.
Petkovic, Samsunspor teknik direktörlüğünden Lazio teknik direktörlüğüne geçişten sonra oldukça başarılı bir sezon geçirmişti. Reja'nın oturmuş takım savunması ve oyun düzeniyle devam etse de; lig sonunda iyi bir noktada kalmışlardı. Yeni sezonda ise istikrarsız bir başlangıç geldi. Transferde takıma level atlatacak isimler alınmadığı gibi koskoca bir sezon gol yollarında yine Klose'nin ayağına bakıldı. Takımın aldığı kötü sonuçlar nedeniyle Petkovic yerine yeniden Edoardo Reja göreve getirildi. Lazio yönetimini bazen gerçekten Fenerbahçe yönetimine benzetiyorum. FM 2014'te bile eldeki çöpleri satamıyorum. Hepsine dünyanın maaşını ödüyor galiba bunlar da ? Özellikle Ederson tam bir leş değil mi ya ? Kötü geçen sezonun genelinde Uefa Avrupa Ligi yarışının içinde yer aldı aslında Lazio... Ancak istikrarsız sonuçlarla birlikte Uefa Avrupa Ligi hedefi de gerçekleşmedi. Kadroda köklü değişiklikler şart. Allah aşkına kaç sene daha Biava-Dias oynayacak. Golleri kaç sene daha Klose atacak ? Bir de Candreva müthiş sezon çıkardı. Bu sene muhtemelen transfer olabilir ki; şimdiden PSG haberleri çıkmaya başlamış. Candreva giderse, Lazio orta sıra takımı bile olamayabilir. Sezonun en büyük kazancı Keita Balde Diao. Barcelona altyapısından gelen kavruk İspanyol, çok iyi bir sezon çıkardı. Genelde sol kanatta görev yapan Keita, 5 gol 5 asistle sezonu tamamladı. Devre arası kiralanan Postiga, Kakuta gibi isimler katkı bile yapamadı. Bir kulüp ancak bu kadar yönetilir.
Sezona flaş Mario Gomez transferiyle başladı Fiorentina. Gerçekten bu kadar üst düzey bir golcünün Fiorentina gibi bir takıma gelmesi önemli olaydı. Keza sezona da iyi bir başlangıç yaptı Gomez. Üçüncü haftada sakatlanınca sezonun da büyük bir bölümünü sakat geçirmek zorunda kaldı. Montella'nın elinde iyi diyebileceğimiz bir kadro var. Ocak ayına kadar Giuseppe Rossi ile idare etmek zorunda kalsa da; ara transferde takıma katılan Matri de takımın önemli kozlarından oldu. Bu golcülerin yanı sıra; Cuadrado gibi müthiş bir sağ kanat oyuncusuna sahipler. Tabi ki takımın saha içi şefi Borja Valero'ydu. Savunmasında olsun, orta sahasında olsun çok kaliteli isimler var. Bir Diakite, Savic, Mati Fernandez çok kaliteli futbolcular. Ocak'ta takıma katılan Manchester Unitedlı Anderson ise beklentilere karşılık veremedi. Montella elindek iyi kadroyu bana göre taşıyabileceği maksimum yere taşımayı başardı. Lig dördüncülüğü Fiorentina için büyük nimet oldu.
Bu sezon lige renk katan iki sarı lacivertli takım vardı. Biri Parma, diğeri Verona... Her ikisinin de Avrupa Ligi'ne katılmayı hakettiğini düşünsem de; ikisi de bu hedeften son haftalarda uzaklaştı. Roberto Donadoni'nin sezona 3-5-2 ile başlayıp, 4-3-3 ile devam ettiğini görüyoruz. Donadoni çok ilginç adam. Önceki deneyimlerinde defansif taktikleriyle eleştiriliyordu. Parma'da bu sezon ise genelde zevkli maçlar izletti. Bol gollü maçların sayısı azımsanamayacak kadar çok. Özellikle Milan'ı 4-2 yendikleri maç çok keyifliydi. Parma'da sezonun parlayan isimleri Biabiany ve Paletta'ydı. Paletta gösterdiği performansla İtalya Milli Takımı'na kadar yükseldi. Takımın gol yükünü ise tecrübeli golcüleri Cassano ve Amauri çekti. Ligin ilk yarısını Sassuolo'da geçiren Schelotto; ikinci yarıda katıldığı Parma'ya önemli katkıda bulundu. Sassuolo'da da bu performansını gösterebilseydi, Sassuolo ligin ilk yarısında o kadar kıvranmazdı.
Guidolin'in Udinesesi bu sene de büyük büyük golcüsü Antonio Di Natale'ye çalıştı. Serie A'nın faal golcüleri arasında en önemli isimlerinden birisi olan Di Natale, sezonu 17 golle tamamladı. Guidolin bu sezon genç transferlere yöneldi. Özellikle Bruno Fernandes bu sezon sınıfı geçen ve kendini ispatlayan gençlerdendi. Luis Muriel ise beklenen patlamayı yapamadı. Koskoca sezon sadece 1 gol atabildi. Yine de yaşı genç ve potansiyeli yüksek. Bu sezon takıma tecrübeli takviyeler yapmaları da şart.
Genoa sezonun en sefalet takımlarındandı. Sezona Fabio Liverani ile başlayan takım, berbat başlangıçtan sonra Gian Piero Gasperini'yi getirdi. Gasperini kötü gidişe ilk maçında dur demeyi başardı. Catania karşısında alınan beraberlik Genoa'yı kendine getirdi. O dönem Juventus maçı hariç diğer maçlarını kazandılar. Sezon genelinde ise deplasmanda kötü bir performans gösterdiler. Sadece 3 galibiyet alabildiler. Vasat kadronun en önemli ismi Gilardino. Tecrübeli golcü bu sezon 15 gol attı. Ben çok beğenirim reisi, bir sezon Webo'nun yerine Fenerbahçe'de olmasını isterim mesela. Hava hakimiyeti falan çok iyi. Kötü başlangıç ve vasat kadroya rağmen, Gasperini sayesinde ligi 14.sırada bitirdiler. FM efsanesi Konate ise bu sezon beklenen performansı sergileyemedi.
İtalya'da da sürekli teknik direktörler değişir. En ufak başarısızlıkta teknik direktör değişikliği gelir. Tıpkı Türkiye gibi belli başlı hocalar sürekli gider gelir. Cosmi var Cosmi, adamın küme düşürmediği takım yok neredeyse... Torino ise son yıllarda Ventura'dan hiç vazgeçmedi ve istikrar peşinde koştu. Lige istikrarsız sonuçlarla başlasalar da; Immobile-Cerci ikilisinin formlarının zirve yapmasıyla ligi iyi bir yerde bitirmeyi başardılar. Özellikle ligin son 8 haftası, yani en kritik döneminde mağlubiyet almadılar. Bu performanslarına rağmen Uefa Avrupa Ligi vizesini kaçırmaları üzücü. Cerci ve Immobile kariyerlerinin en verimli sezonlarını yaşadılar. Sanırım ikisi de transfer olacak ve seneye Torino yine ligde kalma savaşı verebilir. İkiliden Immobile 22 golle gol kralı olurken, Cerci 11 asistle Totti ile birlikte asist krallığını paylaştı. İkisinin Dünya Kupası performansını da merakla bekliyorum. Ayrıca bu ikiliyi ayırmasınlar mümkünse... Immobile'yi transfer eden, Cerci'yi de alsın.
Sezona Delio Rossi ile başlayan Sampdoria, kötü başlangıçla birlikte hoca değiştirdi. Futbolculuk döneminde de formasını giydiği Sinisa Mihajlovic ile sezonu tamamladılar. Rossi ilk 12 haftada sadece 2 galibiyet alabildi. Mihajlovic'in takımı toparlaması çok kısa sürmese de, Sırp teknik adam yine de takımını toparlamayı başardı. İtalyanların yıldız adayı Gabbiadini bu sezon da beklenen seviyede bir performans sergileyemedi. Yine de attığı 8 gol küçümsenecek bir sayı değil. Takımın gol yükünü Brezilyalı Eder yüklendi ve 12 gol attı. Pedro Obiang'ın iki yıldır hastasıyım. Takımın bu sezon parlayan isimlerinden birisi de stoper Mustafi'ydi. 22 yaşındaki oyuncu Almanya Milli Takımı ile Dünya Kupası Hazırlık kampına da çağırıldı. Sampdoria ligi 17 mağlubiyetle tamamlasa da, küme düşme korkusunu yaşamadı. Özellikle Verona'yı 5-0 yendikleri maç ise; sezonun en unutulmaz maçıydı.
Serie A'nın güzel takımlarından biri de Atalanta. Torino gibi Atalanta da istikrara önem veriyor. Colantuono 4.sezonunu da tamamladı. Takımda da çok önemli futbolcular var. German Denis ilk akla gelen isim. Benim çok beğendiğim Giacomo Bonaventura ise bence takımın en önemli yıldızı. Takımın yıldız adaylarından Livaja'dan ise bu sezon skor katkısı alamadılar. Sadece 2 gol atabilen genç yıldız, 6.5 Milyon karşılığında Rubin Kazan'a satılmış. Yeni sezonda olmayacak. Stoperde yılların underratedı Stendardo ve orta sahada yine yılların underatedı Cigarini; bu sezon da takımda önemli işler yaptılar. Atalanta aslında sezona iyi başlayamadı. Ancak 26 ve 31. haftalar arasındaki tüm maçlarını kazanmaları onlara ekstra puanlar getirdi.
Yıllar sonra Serie A'ya dönen Verona, sezona transfer şovla girdi. Mandorlini yönetimindeki sarı lacivertliler, Serie A'da tutunmak adına çok önemli transferler yaptı. Şüphesiz ki; İhtiyar Luca Toni'nin performansı Verona'yı sezonu beklenti üstü bir yere taşıdı. Lige Milan galibiyetiyle dönüş yapan ekip, sezon genelinde zaman zaman istikrarsız sonuçlar alsa da; oynadığı bol gollü maçlarla futbol severlerin sempatisini kazandı. Efsane galibiyetleri de var, efsane mağlubiyetleri de... Lazio'yu ve Bologna'yı 4-1, Catania'yı 4-0 yendiler. Fiorentina'ya 4-3 ve 5-3 yenildiler. Napoli'ye 5-1 yenildiler. Sampdoria'dan da 5 yediler. Mandorlini hücum felsefesinden hiç vazgeçmedi. Takımın Serie B'den beri önemli bir ismi olan Jorginho'yu devre arası transfer döneminde Napoli'ye sattılar. Yerine transfer yapmadılar. Orta sahada Halfredsson, Donadel, Romulo, Donati, Cirigliano ile idare ettiler. Hücumda ise; Toni'nin beklenti üstü performansı, Verona'nın beklenti üstü performansına dönüştü. Porto'dan kiraladıkları Iturbe'ye de 15 Milyon Euro verip transfer etmişler. Devre arasında da Pillud, Marquinho ve Rabusic'i almışlardı. Romulo da performansıyla milli takıma kadar yükseldi. Lakin Brezilya değil de, İtalya milli takımını seçti. Verona ligi 10.bitirse de; Uefa Avrupa Ligi'ne katılabilseydi hoş olacaktı.
Sezonun hayal kırıklıklarından biri de Catania'ydı. Tabi tecrübe olarak değerlendirirsek... Yoksa kadro kalitesi yıllardır Serie A'yı haketmiyordu. Spolli, Barrientos, Lodi, Plasil, Rolin, Leto gibi kaliteli isimlere rağmen oldukça kötü bir kadrosu var Catania'nın. Golcüsünde meymenet yok bir kere... Bergessio bu sezon 10 gol attı ama yine de yetersiz bir oyuncu. Sezona Maran ile başladı Catania. Maran'ın aldığı berbat bile denemeyecek sonuçlardan sonra De Canio ile devam ettiler. Takım düzelmeyince de Pellegrino ile sezonu bitirdiler. Son 5 maçta 4 galibiyet aldılar ama ondan önceki 6 maçın tamamını kaybetmişler. Ayrıca sezonun ilk 19 maçlık bölümünde sadece 3 galibiyet almışlardı. Haliyle Catania düşmeyi haketti. İyi de oldu tamam mı ?
Cagliari'ye ne yazsak bilmiyorum. Taraftarsız, formaları kötü, kadrosu iyi, sezonun açılış maçında maça gelen biletli taraftar sayısı 500; her haliyle ilginç bir ekip. Sezona kupada Frosinone'ye elenerek başladılar. Lig boyunca aldığı skorlar beraberlik ağırlıklı. Sezonun 32 haftasının eski futbolcuları Diego Lopez yönetiminde geçirdiler. Kötü skorlarla rağmen devam ettiler. Son 6 hafta ise Ivo Pulga göreve getirildi. Son 3 maçta mağlup olmalarına rağmen nispeten rahat bir yerde oldukları için küme düşme korkusu yaşamadılar. Kadroda sağlam golcü eksiği var. Sau iyi, Pinilla fena değil ama Ibarbo bir türlü beklenen patlamayı yapamadı. Zaten sezonun genelini sağ kanat gibi oynayarak geçirdi. Biraz da yetenek fakirliği var. Hız, fizik, koşu falan on numara ama yetenek fakirliği de mevcut. Yeni sezonda Murru'ya da dikkat etmekte fayda var.
Bu sezon ilk kez Serie A'da mücadele eden Sassuolo çok zorlansa da; ligde kalmayı başardı. Yeni bir ekip için oldukça para harcadılar. Hatta takımı bir yap-boz edasında yönettiler. Eusebio Di Francesco'da bir modacı edası olsa da, karizmatik bir teknik direktör olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sezona bolca transferle ve bolca hezimetle başlayan Sassuolo, Serie A'ya alıştıkça zevkli maçlar çıkarmaya başladı. Özellikle 7-0'lık Inter mağlubiyeti bu sezonun önemli hezimetlerindendi. Sassuolo için ilginç olan; sezona başladıkları Di Francesco ile yolları ayırıp, takımı bir süre Alberto Malesani'ye çalıştırdıktan sonra tekrar Di Francesco'yu getirmekti. Sassuolo'da Serie B'de çılgın atan isim; Richmond Boakye'ydi. Bu sezon Serie A'da bu geleneği Domenico Berardi sürdürdü. Berardi, İtalyanların önem verdiği genç yeteneklerden. Bu sezon kendisini ispatladı. En azından şu an için Gabbiadini'den bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Simone Zaza da iyi golcü. Onu da Serie B'den beridir takip ediyorum. Yine Floro Flores geldikten sonra kritik goller atarak takıma abilik yaptı. Davide Biondini de yılların underratedlarından. Sassuolo kağıt üzerinde iyi bir ekip, ama çok yap-boz şeklinde oynandığı için ligde kalmayı zor da olsa başardı. Yeni sezonda bu takımla bu kadar oynanmazsa daha iyi yerlerde olacaktır. Ancak; ben takımın böyle kalacağını düşünmüyorum. Zaza, Berardi gibi isimler yeni sezonda olmazsa işleri zor olacaktır. Bu sezon 4-3'lük maçlarla 7+'cıların gözdelerinden olan Sassuolo'da özellikle Berardi'nin tek başına Milan'ı yıkması sezonun en önemli olaylarındandı.
Diamanti'yi satan anasını avradını da satar. Bu kadar net! Yılların Bologna'sı küme düştü. Ocak'ta Diamanti'yi Çin'e sattılar, sezonun geri kalanında kimse onun istatistiklerine yetişemedi bile... 19 Maç, 5 gol, 5 asistlik performansına en yakın; 5 gol 1 asist ile Panagiotis Kone oldu. Bu işler öyle FM'de gol yağdırmakla olmuyor Cristaldo Bey! Yeni sezonda Serie A'da beklenen patlamayı yapamayan Acquafresca; belki Serie B'de kendini bulur da Luca Toni gibi geç gelen bir yıldız olur. Severiz Acqua reisi. Ama Diamanti bambaşkaydı.
Sevemediğim bir takım Chievo... Sarı Lacivert renklere rağmen sevemedim. Kötü formalarının, taraftarsızlıklarının bunda payı vardır elbet. Serie A'ya ilk çıktığı sezonun yarısına kadar "zirve mücadelesi veren köy takımı" olarak anılıyordu. Hey gidi... Sassuolo gibi kılpayı kümede kalan bir takım oldu Chievo. Yeni sezonda kadrolar bir şekillensin, yine yazacağım ama benim tahminim; seneye düşerler. Gol yükünü elbette Paloschi çekti ama bence sezonun en iyi oyuncularından biri sol bek Drame'ydi.
Sen neyine güvendin de Serie A'ya yükseldin be Livorno ? Düşeceğin en başından belliydi be asansör Livorno ? Çık,Düş,Çık,Düş bıkmadınız. Bir de bir transfer politikası var ki; aman aman... Emeghara nedir ? Adam hangi takımda oynasa küme düşüyor. En büyük yıldızları Paulinho. Küçüm küçüm küçümsedim resmen. Ulu Önder Atatürk; "Geldikleri gibi giderler" sözünü sanki Livorno için söylemiş. Hep aynı terane... Hadi geçmiş olsun.
Yorum Gönder