4 saat önce
- Anasayfaya Dön »
- Futbol , Tottenham »
- Tottenham 2012/2013
Yazan : steven_stiffler
6 Temmuz 2012 Cuma
Tottenham son yılların en sempatik takımlarından biri. Seksi takım oluyor da sempatik neden olmasın diyor; Tottenham'ın göze hoş gelen futbolu sayesinde pek çok futbolseverin sempatisini kazandığını yineliyorum. Sportif olarak çok büyük başarılar elde etmese de; tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne katılıp Çeyrek Final görmesi, ligde sürekli zirveye oynaması ve büyük rakipleri karşısında aldığı galibiyetler akılda kalıcıydı. Manchester United'a karşı bir şanssızlık olduğu ise bariz. Bu futbol anlayışının baş mimarı tabi ki 'Kurt Hoca' Redknapp'tı. Artık Redknapp yok. "Ha gitti, ha gidecek" diye konuşuluyordu ve yeni sezonda takımda olmayacağı açıklandı.
Menajerlik koltuğuna kimin oturacağı konuşulurken, açıkçası bir Rafael Benitez hamlesinden çekiniyordum. Neyse ki çekincelerim yersiz çıktı. Tottenham'da menajerlik koltuğuna Andre Villas-Boas oturdu. Genç menajer, Porto'daki başarılarından sonra Chelsea'de göreve getirilmiş; kısa sürede hayal kırıklığı yaratmıştı. Andre Villas-Boas; başarısız bir İngiltere macerasına rağmen kariyer hedefinden vazgeçmeyerek Tottenham'ın teklifini kabul etti. Porto'daki başarıları ortada... Ancak bir futbol gerçeği var ki; Porto'daki sistemli çalışmada her hoca başarılı olabilir. Villas-Boas'ın henüz yaşı çok genç. Takımdaki William Gallas'la yaşıt. Ancak çok da büyük bir şansa sahip. Pek çok teknik direktör; genelde enkaz devralır. Harry Redknapp ise Villas-Boas'a taş gibi bir takım bıraktı. Villas-Boas'ın da böyle önemli bir kozu olacak.
Tabi Harry Redknapp'ın Tottenham'a oynattığı her sistemde başarılı olduğunu da söyleyelim. Genelde 4-4-1-1 oynayan; iç saha maçlarında klasik 4-4-2 oynayan bir Tottenham görüyorduk. Her iki sistemde de başarılı bir takım izledik. Andre Villas-Boas'ın Chelsea'de tutuk bir futbol oynatması şüphe uyandırıcı bir detay. Ancak bir başka detay ise; Chelsea'deki gibi büyük yıldızlarla çalışmayacak olması. Evet Tottenham'ın da Bale, Van der Vaart, Modric gibi yıldızları var. Ancak şu da bir gerçek ki; bu futbolcular Chelsea'den çok daha kolay idare edilebilecek isimler. Tottenham geçen sezon üçüncülüğü hakederken; dördüncü oldu. Öyle ya da böyle Şampiyonlar Ligi geldi derken; Chelsea'nin çok daha hakedilmiş bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu alması planları sekteye uğrattı. Tottenham yine Avrupa Ligi'nde oynayacak. Redknapp bu lige pek önem vermiyor, genç isimlere şans tanıyordu. Villas-Boas bu konuda farklı olacaktır ve Avrupa Ligi'ne de asılacaktır. Kısa bir Premier Lig tecrübesi olması da olumlu bir faktör. En azından "lige alışma süreci" diye bir süreç yaşanmayacak. Takıma alışma süreci ise sezon öncesinde aşılabilecek bir durum.
Gelelim takım kadrosunda olan, olacak ve olması muhtemel değişikliklere... Neden yazıya Van der Vaart fotoğrafıyla başladım ? Çünkü, yeni sezonda Van der Vaart sadece gol ayağı değil, takımın da beyni olacak. Çünkü; çok büyük ihtimalle yeni sezonda Luka Modric olmayacak. Takımın beyni olan Modric'in olmaması Tottenham'ı mutlaka ki olumsuz etkileyecek. Ama bardağın dolu tarafından bakmaya çalışalım. Modric'in ismi zaman zaman Manchester United ile, zaman zaman da Chelsea ile anıldı. İkisinde de banko oynar, ikisinde de büyük işler yapar. Ancak bu sefer ismi geçen balık daha büyük. Mourinho, Modric'i istiyor. Tottenham'ın Bale ile birlikte en çok para kazanabileceği iki futbolcusundan biri. Real Madrid ise zengin alıcı. Bu transfer olacaktır. Haa bu transferden sonra "Nuri Şahin ne olur ? Kaka ne olur ? Granero ne yapar ?" gibi konular da tartışılır. Konumuz Real Madrid olmadığına göre; o kadar detaya girmeye de gerek yok. Tottenham az transfer yapar. Çünkü oturmuş bir kadrosu vardı ve o kadro her sene üst sıralara oynadı. Şimdi ise; artık transfer zamanı... Modric'in veliahtı olarak Sigurdsson transfer edildi. Hoffenheim'dan geldiği Swansea'de gösterdiği performansla Premier Lig takımlarının dikkatini çeken Sigurdsson; ismi Liverpool ile uzun süre anıldıktan sonra Tottenham'a transfer oldu. Sigurdsson'u çok fazla izlemedim ama potansiyelinden haberim var. Ofansif özellikleri ağır basıyor. Tıpkı Luka Modric'in ilk geldiği dönemindeki gibi... Premier Lig'de geçen yıllar Modric'e günümüz modası olan oyunun iki yönünü de oynamayı öğretti. Şimdi Sigurdsson'dan da bu patlama beklenecek ve tahminimce 1-2 yıla da gelecektir.
Villas-Boas sistemi değiştirecek mi göreceğiz. Ancak bence sistemi değiştirmeyi düşünmek demek; yeni yeni transferler yapmak demek. Mevcut kadro ise kıyılamayacak kadar kaliteli. Takviye tabi ki şart... Demek istediğim; çok uçmaya gerek yok. Tottenham geçen sezon büyük piyango yakaladı. O piyangonun ismi Kyle Walker. Beklenenin çok üstüne çıkan bir performansla; satılsa Tottenham'a en çok para kazandıracak üçüncü futbolcu oldu. Dünya Futbolu'nda iyi bek çok az... Kyle Walker da istiridye içinde bir inci misali. İdeal onbirin yukarıdaki gibi olması gerektiğini düşünüyorum. Kale konusunda çok büyük şüphelerim var. Friedel geçen sezon müthiş maçlar da çıkardı, kötü maçlar da çıkardı. Her iyi kalecinin normal bir sezonu gibiydi. Gomes'i pek sevmem. Cudicini hala takımda kalacak mı onu bile düşünemiyorum. Tottenham'ın üç kalecisinden ikisi, takım menajerinden yaşlı. Hadi Friedel kalacak diyerek; kaleye Friedel'ı yazalım. Savunmanın sağında ve solunda yerler garanti. Stoperde ise kim oynasa iyi oynuyor Tottenham'da. Ancak o bölgede de bir sınıf atlatmak gerektiğini düşünüyorum. Gallas'ın bir sezon daha sözleşmesi var. Ancak ben pek sıcak bakmıyorum. Zaten geçen sezon da takıma fazla birşey vermedi. Dawson'ı müthiş beğenirim. King sakat olmadığı zamanlarda çok iyi... Sorun; genelde sakat olması. Buraya çok kaliteli bir transfer şart. Eğer Manchester City'de Kompany'nin yanına bir transfer gelirse; Lescott için fiyat yoklanabilir. Sürekli ismi geçen Jagielka transfer edilebilir. Milan'da isteneni veremediği düşünülen Philippe Mexes de bir başka alternatif olabilir. Ben stoperin tecrübeli olanını severim ama biraz daha genç bir isim düşünülürse eğer Udinese'de oynayan Benatia, Euro 2012'de iyi bir performans gösteren Simon Kjaer, Marsilyalı N'Koulou takımda görmek istediğim isimler olur.
Orta sahada çok kaliteli bir kadro derinliği var. Parker ve Sandro arasında mutlaka forma yarışı olacaktır. İkisi de çok kaliteli ama benim tercihim ofansa da katkı veren Sandro'dan yana olur. Haa Sigurdsson'dan beklenen verim alınamaz ve pişmeye bırakılırsa; Parker geride, Sandro biraz daha önde oynayabilir. Sol kanatta Bale'in, forvet arkasında Van der Vaart'ın yeri garanti. Aaron Lennon hayranlığım özellikle PES oynarken kendisini gösterse de; Lennon'ın eski performansından uzak olduğu aşikar. Bu mevkide Lennon'ı yedekleyecek kaliteli bir transfer gelmeli. Bu isim belki Milos Krasic bile olabilir. Jesus Navas mükemmel olur.
Forvette ise tek forvetli sistemi bozmamaları gerektiğini ve zayıf rakiplere karşı 4-4-2 oynayabileceklerini tekrar vurgulayayım. Defoe mutlaka takımda olacak. Ancak farklı tipte forvet oyuncuları da lazım. Adebayor belki transfer edilir. Ancak benim Tottenham fantezim Edinson Cavani. Forvet için çok daha alternatifli bir liste çıkarılabilir. Buraya en az 2 transfer gerekli.
Bu da alternatifli Tottenham kadrosu... Naughton da boş adam değil, mutlaka takımda tutulmalı. Walker'ın olası sakatlığında sağ bek Kaboul'a kalmasın. Danny Rose önemli adam, hem bek hem de açık oynar. Takımdan kesinlikle gönderilmesi gereken isimler ise; David Bentley, Gio Dos Santos, Pienaar ve çok sevdiğim Jenas.
Menajerlik koltuğuna kimin oturacağı konuşulurken, açıkçası bir Rafael Benitez hamlesinden çekiniyordum. Neyse ki çekincelerim yersiz çıktı. Tottenham'da menajerlik koltuğuna Andre Villas-Boas oturdu. Genç menajer, Porto'daki başarılarından sonra Chelsea'de göreve getirilmiş; kısa sürede hayal kırıklığı yaratmıştı. Andre Villas-Boas; başarısız bir İngiltere macerasına rağmen kariyer hedefinden vazgeçmeyerek Tottenham'ın teklifini kabul etti. Porto'daki başarıları ortada... Ancak bir futbol gerçeği var ki; Porto'daki sistemli çalışmada her hoca başarılı olabilir. Villas-Boas'ın henüz yaşı çok genç. Takımdaki William Gallas'la yaşıt. Ancak çok da büyük bir şansa sahip. Pek çok teknik direktör; genelde enkaz devralır. Harry Redknapp ise Villas-Boas'a taş gibi bir takım bıraktı. Villas-Boas'ın da böyle önemli bir kozu olacak.
Tabi Harry Redknapp'ın Tottenham'a oynattığı her sistemde başarılı olduğunu da söyleyelim. Genelde 4-4-1-1 oynayan; iç saha maçlarında klasik 4-4-2 oynayan bir Tottenham görüyorduk. Her iki sistemde de başarılı bir takım izledik. Andre Villas-Boas'ın Chelsea'de tutuk bir futbol oynatması şüphe uyandırıcı bir detay. Ancak bir başka detay ise; Chelsea'deki gibi büyük yıldızlarla çalışmayacak olması. Evet Tottenham'ın da Bale, Van der Vaart, Modric gibi yıldızları var. Ancak şu da bir gerçek ki; bu futbolcular Chelsea'den çok daha kolay idare edilebilecek isimler. Tottenham geçen sezon üçüncülüğü hakederken; dördüncü oldu. Öyle ya da böyle Şampiyonlar Ligi geldi derken; Chelsea'nin çok daha hakedilmiş bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu alması planları sekteye uğrattı. Tottenham yine Avrupa Ligi'nde oynayacak. Redknapp bu lige pek önem vermiyor, genç isimlere şans tanıyordu. Villas-Boas bu konuda farklı olacaktır ve Avrupa Ligi'ne de asılacaktır. Kısa bir Premier Lig tecrübesi olması da olumlu bir faktör. En azından "lige alışma süreci" diye bir süreç yaşanmayacak. Takıma alışma süreci ise sezon öncesinde aşılabilecek bir durum.
Gelelim takım kadrosunda olan, olacak ve olması muhtemel değişikliklere... Neden yazıya Van der Vaart fotoğrafıyla başladım ? Çünkü, yeni sezonda Van der Vaart sadece gol ayağı değil, takımın da beyni olacak. Çünkü; çok büyük ihtimalle yeni sezonda Luka Modric olmayacak. Takımın beyni olan Modric'in olmaması Tottenham'ı mutlaka ki olumsuz etkileyecek. Ama bardağın dolu tarafından bakmaya çalışalım. Modric'in ismi zaman zaman Manchester United ile, zaman zaman da Chelsea ile anıldı. İkisinde de banko oynar, ikisinde de büyük işler yapar. Ancak bu sefer ismi geçen balık daha büyük. Mourinho, Modric'i istiyor. Tottenham'ın Bale ile birlikte en çok para kazanabileceği iki futbolcusundan biri. Real Madrid ise zengin alıcı. Bu transfer olacaktır. Haa bu transferden sonra "Nuri Şahin ne olur ? Kaka ne olur ? Granero ne yapar ?" gibi konular da tartışılır. Konumuz Real Madrid olmadığına göre; o kadar detaya girmeye de gerek yok. Tottenham az transfer yapar. Çünkü oturmuş bir kadrosu vardı ve o kadro her sene üst sıralara oynadı. Şimdi ise; artık transfer zamanı... Modric'in veliahtı olarak Sigurdsson transfer edildi. Hoffenheim'dan geldiği Swansea'de gösterdiği performansla Premier Lig takımlarının dikkatini çeken Sigurdsson; ismi Liverpool ile uzun süre anıldıktan sonra Tottenham'a transfer oldu. Sigurdsson'u çok fazla izlemedim ama potansiyelinden haberim var. Ofansif özellikleri ağır basıyor. Tıpkı Luka Modric'in ilk geldiği dönemindeki gibi... Premier Lig'de geçen yıllar Modric'e günümüz modası olan oyunun iki yönünü de oynamayı öğretti. Şimdi Sigurdsson'dan da bu patlama beklenecek ve tahminimce 1-2 yıla da gelecektir.
Villas-Boas sistemi değiştirecek mi göreceğiz. Ancak bence sistemi değiştirmeyi düşünmek demek; yeni yeni transferler yapmak demek. Mevcut kadro ise kıyılamayacak kadar kaliteli. Takviye tabi ki şart... Demek istediğim; çok uçmaya gerek yok. Tottenham geçen sezon büyük piyango yakaladı. O piyangonun ismi Kyle Walker. Beklenenin çok üstüne çıkan bir performansla; satılsa Tottenham'a en çok para kazandıracak üçüncü futbolcu oldu. Dünya Futbolu'nda iyi bek çok az... Kyle Walker da istiridye içinde bir inci misali. İdeal onbirin yukarıdaki gibi olması gerektiğini düşünüyorum. Kale konusunda çok büyük şüphelerim var. Friedel geçen sezon müthiş maçlar da çıkardı, kötü maçlar da çıkardı. Her iyi kalecinin normal bir sezonu gibiydi. Gomes'i pek sevmem. Cudicini hala takımda kalacak mı onu bile düşünemiyorum. Tottenham'ın üç kalecisinden ikisi, takım menajerinden yaşlı. Hadi Friedel kalacak diyerek; kaleye Friedel'ı yazalım. Savunmanın sağında ve solunda yerler garanti. Stoperde ise kim oynasa iyi oynuyor Tottenham'da. Ancak o bölgede de bir sınıf atlatmak gerektiğini düşünüyorum. Gallas'ın bir sezon daha sözleşmesi var. Ancak ben pek sıcak bakmıyorum. Zaten geçen sezon da takıma fazla birşey vermedi. Dawson'ı müthiş beğenirim. King sakat olmadığı zamanlarda çok iyi... Sorun; genelde sakat olması. Buraya çok kaliteli bir transfer şart. Eğer Manchester City'de Kompany'nin yanına bir transfer gelirse; Lescott için fiyat yoklanabilir. Sürekli ismi geçen Jagielka transfer edilebilir. Milan'da isteneni veremediği düşünülen Philippe Mexes de bir başka alternatif olabilir. Ben stoperin tecrübeli olanını severim ama biraz daha genç bir isim düşünülürse eğer Udinese'de oynayan Benatia, Euro 2012'de iyi bir performans gösteren Simon Kjaer, Marsilyalı N'Koulou takımda görmek istediğim isimler olur.
Orta sahada çok kaliteli bir kadro derinliği var. Parker ve Sandro arasında mutlaka forma yarışı olacaktır. İkisi de çok kaliteli ama benim tercihim ofansa da katkı veren Sandro'dan yana olur. Haa Sigurdsson'dan beklenen verim alınamaz ve pişmeye bırakılırsa; Parker geride, Sandro biraz daha önde oynayabilir. Sol kanatta Bale'in, forvet arkasında Van der Vaart'ın yeri garanti. Aaron Lennon hayranlığım özellikle PES oynarken kendisini gösterse de; Lennon'ın eski performansından uzak olduğu aşikar. Bu mevkide Lennon'ı yedekleyecek kaliteli bir transfer gelmeli. Bu isim belki Milos Krasic bile olabilir. Jesus Navas mükemmel olur.
Forvette ise tek forvetli sistemi bozmamaları gerektiğini ve zayıf rakiplere karşı 4-4-2 oynayabileceklerini tekrar vurgulayayım. Defoe mutlaka takımda olacak. Ancak farklı tipte forvet oyuncuları da lazım. Adebayor belki transfer edilir. Ancak benim Tottenham fantezim Edinson Cavani. Forvet için çok daha alternatifli bir liste çıkarılabilir. Buraya en az 2 transfer gerekli.
Bu da alternatifli Tottenham kadrosu... Naughton da boş adam değil, mutlaka takımda tutulmalı. Walker'ın olası sakatlığında sağ bek Kaboul'a kalmasın. Danny Rose önemli adam, hem bek hem de açık oynar. Takımdan kesinlikle gönderilmesi gereken isimler ise; David Bentley, Gio Dos Santos, Pienaar ve çok sevdiğim Jenas.
huddelstone ve kaboul hakkında ne düşünüyorsunuz.özellikle kaboul'u hiç önemsememenize şaşırdım baya.