12 saat önce
Süper Kupa Şampiyonu Lazio
Üstünden bir hafta geçti ama buralarda yeri olsun. Blog artık tozlu sayfalardan ibaret zaten... Geçen sene güzel futbol izleyip çok yazamamıştık. Simone Inzaghi bir kupayı haketmişti ama alamamıştı. Takımın en önemli isimlerinden Biglia Milan'a gitti. Yerine Lucas Leiva geldi. Di Gennaro da kaliteli oyuncu. Keita Balde de büyük ihtimalle Tottenham'a gidecek. Lazio'dan bu sezon da umudum var. Ama Felipe Caicedo yerine biraz daha golcü bir isim tercih ederdim.
Finalist unvanıyla çıktığı Supercoppa mücadelesini kazandı Lazio geçen hafta. Hem de destansı bir maçla. Immobile sezona yine gole aç ve coşkulu başladı. Juventus'un son bölümdeki çabası maçı 2-0'dan 2-2'ye getirdi. Özellikle Dybala'nın frikik golü nefisti. Son dakikada sahneye Lukaku-Murgia ikilisi çıktı. Lukaku'nun müthiş çabayla ve yetenekle getirdiği topu genç oyuncu Murgia tamamladı. Destansı galibiyetin kahramanı oldu. Kupa bu sezon kaptanlık pazubandını takan Senad Lulic'in ellerinde yükseldi. Lazio için anlamlı bir kupa oldu. Simone Inzaghi'nin de geçen sene taçsız kalan başarısı taçlanmış oldu. Adil bir sonuç diyebiliriz. Bu akşam Spal maçı ile lig yarışı da başlıyor. Geçen sezona göre çok daha zor ama yarım kalan iş tamamlansın, bir Şampiyonlar Ligi vizesi gelsin.
Tottenham 2 - 0 Arsenal
Chelsea ligin ilk 19 maçının ardından bence şampiyonluğu zaten garantilemişti. Çok büyük özgüven ve istek vardı takımda. Antonio Conte ilk sezonu için büyük başarı elde etti. Bu yüzden Tottenham çok şanssız takım. Yıllardır yatırım yapıyor, ideal kadrosunu kurdu, müthiş bir menajer ile çalışıyor. Geçen sezon mucize bir şekilde Leicester City'nin arkasında kaldı. Bu sezon ise yine benzer bir ivme yakalayan ama çok daha güçlüsü Chelsea'ye yetişmesi imkansızdı. Müthiş özveri gösterdiler. Sezon başında kaybettikleri saçma puanlar olmasa şu an yarış çok daha çekişmeli olabilirdi. 4 haftada 4 puan yarışı hala heyecanlı kılabilir ama Chelsea'nin fikstürü çok kolay. Ben 12 puan çıkaracaklarını düşünüyorum.
Tottenham dün ezeli rakibini rahat yenerek White Hart Lane'de üst üste 13. galibiyetini aldı. Rahat diyorum; gerçekten Arsenal çok zorlayamadı. Mesela takımın kilit ismi Mesut Özil'in varlığı yokluğu belli değildi. Tottenham ise ilk yarıda net fırsatlar kaçırdı. Özellikle Dele Alli daha önce çok kez benzerini attığı golü dün boş kaleye atamadı. Büyük oyuncu neyse ki; ikinci yarıda sahneye çıktı. Hemen peşinden Harry Kane'in attığı penaltı golüyle Spurs rahatladı. Bir de verilmeyen penaltı var bu arada, Alexis Sanchez hakemin gözü önünde kolları açıp daldı. Spurs 23 yıl sonra ligi Arsenal'ın üzerinde bitirecek. Geçen sene bitirememiş olması da bir garipti gerçi. Bundan sonra şampiyonluk için iş biraz mucizeye kaldı. Ama sezonun anlam ve önemi açısından çok güzel bir galibiyetti.
Roma 1 - 3 Lazio | Masmavi Roma
Yazın gelişini müjdeleyen, ertesi günü tatil olan, sıcak bir Pazar gününü derbiler için evde geçirdim. En son kupadaki Roma-Lazio maçı hakkında yazmışım. Juventus'un puan kaybettiği hafta Roma umutlarını sürdürmek ve mucize kovalamak için kazanmak istiyordu. Lazio da bu sezon nefis futbolunu Şampiyonlar Ligi vizesiyle taçlandırmak için küçük çaplı bir mucize kovalıyor. Maçın başında Immobile ısınırken sakatlanmış, bu yüzden kadroya Lukaku dahil edilmiş ve haliyle dizilişte de değişiklik yapmak zorunda kalmış Inzaghi. Roma'da Spalletti'yi kupa maçında Peres yerine Rüdiger tercihinden dolayı eleştirmiştim, bu maçta da aynı yanlışı yaptı. Galibiyet gereken maça hücumcu Peres yerine stoper Rüdiger'i sağ bekte başlattı. Tıpkı kupa maçında olduğu gibi, sıkışana kadar...
Maç dengeli başlamış gibi gözükse de Lazio'da Keita Balde'nin ileri uçta her an tehlike yaratacakmış görüntüsü somut bir şekil aldı. Keita Balde, Roma derbilerindeki ilk golünü atarak Lazio'yu öne geçirdi. 1-0'da Parolo'nun kaçan iki önemli şutu var. Ayrıca Lukaku'nun sakatlanmasıyla Inzaghi cesur bir hamle yaptı ve Felipe Anderson'u oyuna aldı. Bizdeki üstat teknik adamlar olsa hemen 1-0 avantajına yeni bir savunmacı sokarlardı. Lazio'nun Lulic gibi her şeyi yapabilen bir oyuncusu var tabi. İlk yarının sonunda Roma tartışmalı bir penaltı kazandı. Müdahale yok gibi, hatta aynısı maçın başında Lukaku'ya yapılmış ve hakem devam ettirmişti. Roma penaltıdan De Rossi ile golü bularak soyunma odasına moralli giden taraf oldu.
Lazio ikinci yarıya da istekli başladı. Dusan Basta pek gol atan bir sağ bek değildir. İnanarak vurdu diyebilirim. Biraz da şansının yardımıyla Lazio tekrar öne geçti. Roma hakimiyeti alamayınca Spalletti'nin Perotti hamlesi geldi. Aslında etkili de oldu Perotti. En azından topu ileri taşıyor, takımı pozisyona sokmaya çabalıyordu. Lazio ise 2-1'in avantajıyla daha konsantre şekildeydi ve bolca kontraatak pozisyonu buldu. Maçın son bölümlerinde Felipe Anderson karşı karşıya Polonyalı kaleciyi geçemedi (İsmini yazmaya üşendim haliyle.) Ancak birkaç dakika sonra benzer pozisyonda Lulic bencillik yapmayıp Keita Balde'ye pası verince Senegalli işi bitiren golü attı. Sırf bu yüzden bile SENAD LULIC ULAN! Maçın son anlarında Rüdiger sert bir hamleyle Djordjevic'i öldürmeye teşebbüs edince kırmızı kartı gördü ve bir Derby Della Capitale geleneği de gerçek oldu.
Volkan Demirel de Francesco Totti de adam gibi adamdır. Lakin Fenerbahçe'de nasıl çok sevdiğim Volkan'ın performansını yetersiz buluyorsam, Francesco Totti de Roma için aynı. Artık vücut el vermiyor. Şutlar gitmiyor, paslar yerini bulmuyor. Bu maçta kurtarıcı olarak oyuna alınacak isim Francesco Totti değildi. Bu sezon iki takım 4 kez karşılaştı. Galibiyet sayıları eşit. Ancak Roma iki galibiyet ile sadece 3 puan kazanabildi. Lazio ise; kupada finale yükseldi, rakibinin şampiyonluk umutlarına son verdi. Dolayısıyla Roma bu sezon masmavi bir hal aldı.
Roma : Szczesny; Rüdiger, Manolas, Fazio (64' Perotti), Emerson; Strootman, De Rossi (73' Totti), Nainggolan; Salah, El Shaarawy (46' Peres), Dzeko.
Lazio : Strakosha; Wallace, De Vrij (74' Hoedt), Bastos; Basta, Parolo, Biglia, Lulic, Lukaku (43' Felipe Anderson); Milinkovic-Savic; Keita Balde (88' Djordjevic).
Sarı Kartlar : Biglia, Hoedt, Keita Balde, Parolo
Goller : 12' ve 85' Keita Balde, 45' De Rossi (Penaltıdan), 50' Basta
Kırmızı Kart : 90+3' Rüdiger.
Roma 3 - 2 Lazio | Lazio Finalde
2-0'lık Lazio galibiyetinin rövanşında Roma için çok anlamlı bir maçtı. 19 aylık direnişin sonunda CurvaSud'un tribüne geri döndüğü maçtı. Darısı elbette bizim başımıza diyerek başlayalım. Roma futbolcuları ve Spaletti maçtan önce tribünleri tek tek selamlayarak bir nevi "hoşgeldiniz" mesajı verdi. Bu durum Roma için maçı daha da anlamlı kılıyordu. Karşı tarafta ise Curva Nord da boş değildi. Lazio maça ilk maçtaki onbirinden sadece Parolo yerine Lulic hamlesiyle çıktı. 3-5-2 oynadılar. Roma ise 4-3-3 ile sahadaydı. Spaletti'den sağ bekte Rüdiger yerine Peres beklerdim. Sonradan oyuna aldı ama iş işten geçmişti.
Lazio ilk maçı Milinkovic-Savic ve Immobile ile kazanmıştı. Bu maçta da aynı tarifeyi uyguladılar. Önce Milinkovic-Savic attı. El Shaarawy çok geçmeden cevap verdi. İlk yarı bu skorla bitti. İkinci yarıda ise yine Immobile sahaya çıktı. Goldeki vuruş usta işi eyvallah ama Milinkovic-Savic'in asisti gecenin en şık hareketiydi.
2-1'den sonra Roma psikolojik olarak çöktü. Laziolu oyuncuların gol sevinçleri görülmeye değerdi. Her golde büyük bir sevinç yaşadı. Olimpiyat statlarını tribüne uzaklık olarak sevmesem de o boşlukta sevinenlerin panayır oluşturması hoşuma gidiyor. Roma 2-1'den sonra umutsuzca saldırdı. Deli fişek Salah 2 gol attı, 3-2 bitti ama yetersiz oldu. Lazio'nun da basireti bağlandı bu dakikalarda biraz kabul. Yığınla adam savunmada ama toplara kimse müdahale edemiyor. Her dönen top Romalı oyuncularda kaldı. Strakosha genç yaşına rağmen kalede güven veriyor. Kötü bir maç geçirdi, hatalı gol de yedi ama yine de sağlam duruşuyla dikkat çekiyor. Lazio için şahane geceydi. Finalde Juventus ile oynayacaklar. Kupa tek maç uzakta.
Kimse tahmin etmiyordu belki ama Simone Inzaghi bu sezon çok büyük iş yaptı. Her şeyden önce karakterli bir takım ortaya çıkardı. Zevk veren futbol oynattı. Şampiyonlar Ligi zor ihtimal ama sezonu kupayla kapatmak çok önemli başarı olacaktır. İtalya'da kupa önemli, bizim teneke parçası gibi değil. Mister Inzaghi'ye kupa yakışır.
Sassuolo 1 - 2 Lazio | Serie A 30.Hafta
Son birkaç haftadır Football Manager kariyerime devam ediyorum. PS4 aldım, oyun oynuyorum. Spor Ekstra üyeliğim bitmiş, geçen Euroleague maçında farkettim. Onu yenileyeceğim. En son Empoli maçını yazabilmiştim. O maçtan sonra Lazio hiç yenilmedi. Rakibi Sassuolo ise son haftalarda galibiyete hasret kalan ekiplerden. Lazio'nun bu sezonki büyük şansı Simone Inzaghi olurken, büyük şanssızlığı ilk 3'e kapağı atamaması ve arkasında Atalanta gibi sürpriz bir tehdit olması. Çok ilginç takım Atalanta, bugün Genoa deplasmanında 5 farklı kazandılar.
Sassuolo izlemekten keyif aldığım takımlardan. Kağıt üzerinde bana hoş gelen bir kadroları var. Karizma bir hocaları var. Bir de Serie A'da kendim bildim bileli yeşil renk taşıyan tek takım. Dünkü maçtan çekiniyordum. Milli maç arasının Lazio'yu olumsuz etkileyebileceğini düşünüyordum. Ev sahibi Sassuolo, Berardi'yle golü de bularak 1-0 öne geçti. Lazio'nun en sevdiğim özelliklerinden biri Inzaghi'nin takıma karakter kazandırması. Geriye düşse de oyunu çevirmek için çok olumlu işler yapabiliyorlar. Dün ofsayt olup olmadığı tartışılabilir bir pozisyonla Immobile golü attı ve beraberlik geldi. Lulic de acayip adam, defansif ve ofansif müthiş dinamizm katıyor takıma. Fenerbahçe'de Lulic gibi bir tane adam yok mesela. Immobile'nin bu sezon ligde 18, toplamda 20. golü oldu. Cannavaro'nun çıkardığı bir top var; aynı pozisyonu defalarca denese 2 defa çıkarması mucize olur. Cannavaro kariyer olarak belki abisi gibi değil ama muhtemelen insan olarak şanslı biri. Gol tekrarlarını açıp açıp izlersiniz ya; bu pozisyonu öyle açıp açıp izlemek istiyorum. İkinci yarıda Keita ve Lukaku hamleleri gol için yeterli olmayınca Lombardi'de çözüm buldu Inzaghi. Lombardi'yi de seviyorum, başka bir hoca olsa muhtemelen şans bulamayacaktı. Alt yapıdan hocası Inzaghi kendisine bu sezon çokça şans tanıdı. Çok dinamik oyuncu, potansiyeli yüksek. Dün galibiyetin gelmesinde önemli rol oynadı. Oyuna girer girmez pozisyon yarattı ve rakibe kendi kalesine gol attırarak galibiyeti getiren isim oldu. Dünün asıl yıldızı ise Felipe Anderson'du.
Sassuolo : Consigli; Lirola, Cannavaro, Acerbi, Dell'Orco; Pellegrini, Aquilani, Missiroli (64' Duncan); Politano (84' Ragusa), Berardi, Defrel (71' Matri).
Lazio : Strakosha; Patric, De Vrij, Hoedt (58' Lukaku), Radu; Parolo, Biglia, Milinkovic-Savic; Lulic (58' Keita Balde), Felipe Anderson (79' Lombardi), Immobile.
Sarı Kartlar : Lulic, Strakosha, Pellegrini, Hoedt, Lirola, Keita Balde.
Goller : 26' Berardi (Penaltıdan), 42' Immobile, 83' Consigli (Kendi Kalesine)
Tottenham 4 - 0 Stoke | EPL 26.Hafta
Bugün tek maç izledim, aldığım keyif fazlasıyla tatmin etti. Tek taraflı bir maç oldu. Zaten Stoke City'nin bu kadroyla karşılık verebileceğini sanmıyordum. İki yıldır Stoke City kalecileri Tottenham maçına çıktığına pişman oluyor. Tottenham yine iştahlı başladı. Stoke City'nin herhangi bir oyun planı yokmuş gibi oynaması da ekmeklerine yağ sürdü. Harry Kane sazı eline aldı ve 45 dakika yetti. Maçın henüz başlarıydı, Wanyama'nın bir adam kovalaması vardı; Stoke City oyuncusu olmak istemezdim. Stoke'un ileri uçtaki oyuncusunun Crouch olması da ne bileyim; 2017 için oldukça yetersiz gözüküyor. Crouch önce bitirici golcü vuruşuyla gol attı. Sonra mükemmel bir usta işi vole attı. Öyle bir pozisyondu ki; vurmak için ben de gerildim resmen. Üçüncü gol biraz şansın da yardımıyla frikik golüydü. 37 dakikada gelen hattrick'ten sonra Dele Alli'ye attırılan bir gol ile yapması gerekenden çok daha fazlasını yapan bir Kane vardı sahada. İkinci yarı zaman zaman iştahı artan bir Spurs vardı ama tadında bıraktılar sanki... 4-0'lık galibiyetle White Hart Lane'deki seri de devam etti.
Tottenham : Lloris; Dier, Alderweireld (49' Wimmer), Vertonghen (66' Winks); Walker, Wanyama, Dembele, Davies; Alli, Eriksen; Kane (86' Son).
Stoke : Grant; Bardsley, Shawcross, Martins-Indi, Pieters; Whelan (82' Cameron), Adam (60' Afellay); Sobhi, Allen, Arnautovic; Crouch (60' Berahino).
Sarı Kartlar : Whelan, Adam, Arnautovic, Wimmer, Wanyama.
Goller : 14', 32', 37' Kane; 45' Alli.
Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017
Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden biri de oyunun betası çıktığı an Serie B'den bir takım ile oyunu keşfetmektir. Bu yıl öyle keyif aldım ki; hala betadaki kariyerimle devam ediyorum. Son olarak 8. sezonumu bitirdim, 10 sezon tamamlayıp bir diğer geleneğim olan Championship kariyerime geçiş planlıyorum. Aklımda alternatif olarak bir de Celta Vigo var. La Liga oynamayı çok sevmem ama Celta Vigo ile keyif alacağımı düşünüyorum. Sekizinci sezon ağırlıklı yazacağım, ilk 7 sezonu biraz özetleyeyim.
- İlk sezon Serie B standartlarına göre güçlü sayılabilecek kadromuzla uzun süre zirvede kalsak da Brescia'nın arkasında ikinci olarak yükselebildik.
- İkinci sezon haliyle ligde kalma tantanasıyla geçti. Çok zorlandığım dönemler oldu, transferde istediklerimizi yapamadık. Kiralık ve bedelsiz alabildiğimiz oyuncularla ligde kalmayı başardık.
- Üçüncü sezon transfere 10 milyon euro harcadık, biraz daha istediğimiz oyunculara yakın profilde isimler aldık. Bu arada oyunda gerçekten güzel oyuncular alabiliyorsunuz. Büyük takımların gözden çıkardığı isimlere bakmak yeterli olabiliyor. Baskının çok olmadığı bir takım olunca da genç yaşta direkt 11 oynatabiliyorsunuz. Roma'dan aldığım Arturo Calabresi böyle bir adamdı. 750 bine alıp 20 küsür milyona sattım. Forvete 350 bin euroya aldığım tecrübeli golcü Lucas Viatri'yle birlikte bu sezon ligde üst sıraları zorladık ve 4. bitirerek Avrupa Ligi vizesi aldık. Benim için de erken bir gelişmeydi.
- Dördüncü yılımızda geçen sezonun etkisiyle önemli bir kaç oyuncuyu transferde kaptırdım. Yerlerini yine büyük takımların gözden çıkardığı Lucas Ocampos, Nuno Santos, Sebastiano Luperto (Buna çok para verdim ama değdi), Mario Pasalic gibi oyuncuları aldım. Geçen sezonki performansımızı sürdürdük ve ligi 5. bitirerek Avrupa Ligi vizesi aldık. İtalya Kupası'nda final oynadık ama tabi ki Juventus'a diş geçiremedik. 3-2 kaybederek kupa kazanma şansımızı yine teptik.
- Beşinci sezon planlı çalışmaların kupa karşılığını aldığımız ilk sezonumuz oldu. Sadece 8.75 Milyon harcadık. Bunun 7.75'i forvet Khouma Babacar'a. Diğer oyuncular yine büyük takımların gözden çıkardığı Boschilia, Jose Mauri, Ruben Vezo gibi oyunculardı. Büyük golcümüz Lucas Viatri ve Serie A'ya çıktığımdan beri takımda önemli bir oyuncu olan Cavallaro'yu bedelsiz gönderdik. 9 gol üzeri gol atan oyuncumuz yoktu ama yine de harika bir sezon geçirdik. Ligi Juventus'un 5 puan ardından ikinci bitirdik. Avrupa'da ise tek mağlubiyet aldık. Turnuva boyunca müthiş bir performans göstererek finale yükseldik. Cüneyt Çakır'ın yönettiği, İstanbul'daki finalde Watford'u maçın başında kaptanımız Federico Viviani'nin frikik golüyle 1-0 mağlup ederek ilk kupamızı aldık. Serie A'da da yılın menajeri ödülünü ilk defa kazandım.
- Altıncı sezon transfer gelirimiz 58 Milyon Euro oldu. 46 Milyon Euro da harcadığım para. Ligi 2. bitirince biraz gaza geldim, şampiyon olacak bir takım kurmaya çalıştım. Ancak kolay olmadı. Mario Pasalic, Khouma Babacar, Luca Bittante gibi oyuncularımı satmak zorunda kaldım. Pasalic'i bedavaya almıştım, 28 Milyona sattım. Maxi Romero, Luka Jovic gibi golcüleri ucuza kapattım. Sol bek bulamayınca Torino'nun sol beki Federico Ricca'ya 11 milyon verdim. Bir de Emre Mor'a 18 verip kulüp transfer rekorunu kırdım. Bu ikili kulüp tarihinde zarar ettiğim isimler, bunun haricinde transferde hep büyük kârlar yaparak Verona'yı büyük takım haline getirdim. Emre Mor sadece bir rotasyon oyuncusu maalesef. Şampiyonlar Ligi'nde 3. olup, Avrupa Ligi'nde ilk elemede Chelsea'ye deplasmanda 6 attık. 2. elemede Schalke'ye elendik. Ligi ise üçüncü sırada bitirerek bir kez daha Şampiyonlar Ligi vizesi aldık.
- Yedinci sezon 28,5 Milyon Euro harcarken gelirimiz sadece 3,7 Milyon Euro oldu. Artık para sıkıntımız zaten yok, bu yüzden bunu çok önemsemedim. Ancak Şampiyonlar Ligi elemesinde Manchester United çıkınca sert kayaya çarptık. 0-4 ve 1-0'lık skorlarla elenerek Avrupa Ligi'ne geçtik. Ligde şampiyon olur muyuz diye düşündüm ama maalesef Juventus'u geçmek çok zor. 8 puan geride ligi ikinci bitirebildim. PSG'den kiraladığım Tahith Chong önemli işler yaptı. Geçtiğimiz sezonun golcüsü Luka Jovic biraz suskun kaldı ama Maxi Romero sazı eline alarak toplam 16 gol attı. Ligde Fiorentina'yı 6-0 yendik. Avrupa Ligi'nde Çeyrek Final'de Leverkusen'e elendik.
Şampiyonlar Ligi'nde sert bir gruba düşünce haliyle başarılı olamadık. Grubu 3. bitirerek yolumuza Uefa Avrupa Ligi'nde devam edecek sonuçlar alabildik.
Gelelim İtalya Kupası'na. Sezonun ilk kupasını aldık. Çok önemsediğim bir kupa değildi. Üstelik hep sert eşleşmeler oldu. Buna rağmen çok iyi performans gösterdik. Roma'yı 3-0 yendiğimiz maçta bir de penaltı kaçırmıştık mesela. Rövanşta Roma dağıttı, ama attığımız tek gol ile deplasman golüyle tur atladık. Juventus'u yendik. Finalde ise Milan geldi. Burada iğrenç bir fikstür vardı. 13 Mayıs lig maçı, 15 Mayıs kupa finali oynadık. Bunun peşinden 2 finalimiz daha vardı. Milan'ı maçın başında attığımız golle yendik ve bu kupayı Verona tarihinde ilk kez kazandık.
Aşağıda da maçın genel özeti var. Çok fazla topa sahip olan bir takım değiliz. Göbekten hücum yapmayı deniyoruz. Kanat oyuncularını da mümkün olduğunca içe sokmaya çalışıyorum. Ancak oyunun kanat oyunu zaafiyeti olduğu gerçek. Kanatlardan da çok sayıda gol bulunabiliyor.
Böylelikle sezonun ilk kupasını aldık. 1 hafta içinde kazanacağımız 3 kupadan ilki ve en önemsiziydi. Yorgunluktan dolayı çok baskın bir final oynayamadık. Zaten rotasyonlu oynamaya çalıştım. En büyük avantajım defansta kim oynasa diğerini aratmıyor. Pezzella uzun süreli sakatlanıp sezonu kapatmıştı. O yüzden sol bekte Angelino'yu çok fazla kullanmak zorunda kaldım ama idare edebildi.
Gelelim lige. Juventus'un alt sıralarda nal toplamasıyla ligde başarı bir nebze daha kolaylaştı. Ancak bu sefer de Inter ve Roma belaları çıktı başıma. Uzun süre zirveye oynadık. Zirveyi ele geçirdik, anlamsız puan kayıpları oldu. Özellikle ligin son bölümünde alt sıralardaki Crotone ve Latina'yı yenemeyerek üçüncü sıraya düştü. Crotone maçında 40 şut çektik, 2-2 berabere bitti.
İlk 3 haftada 2 mağlubiyet, 1 beraberlik aldık. Bundan sonra sezon boyunca sadece 2 mağlubiyet aldık. Ligdeki en büyük rakibimiz Roma'yı yenemedik ama Roma da Inter de çok kritik yerlerde puanlar kaybettiler. Son haftalarda sadece Milan'a takıldık. Kupa finalinden sonra ligde son maçımız olan Genoa'ya karşı 1-0 kazandık ve Verona tarihinin ikinci lig şampiyonluğunu aldık. Benim de 8 yıllık kariyerimin ilk şampiyonluğu oldu.
Gelelim son final öncesi Avrupa Ligi serüvenine. Şampiyonlar Ligi'nden elendikten sonra Avrupa Ligi'nde Sporting Lizbon ile eşleştik. Her iki maçı da kazanarak turladık. Bundan sonrası biraz ilginç. Peşpeşe iki İtalyan ekibiyle eşleştik. Önce Inter'e içeride 1-0 mağlup olduk ama deplasmanda 4-1 ile şov yaptık. Sonra Atalanta ile eşleştik. Atalanta ile önceki sezonda da Avrupa Ligi'nde eşleşmiş ve elemiştik. Adamların başına bela olduk resmen, bu turu zor da olsa geçmeyi başardık. Yarı finalde Fenerbahçe çıktı. Fenerbahçe'nin başında Ali Eren Beşerler var bu arada ahahaha. İlk maçı 2-0 kazandık. İkinci maç biraz rehavetle oynadık, 1-0 olunca ciddiyet koyarak skoru korumayı bildik. Sonrasında ise Atletico Madrid finali.
Maça erken gol yiyerek başladık. Her iki takımın da çok yorgun olduğu, kondisyonların 50lere düştüğü bir maç oldu. İlk yarı bitmeden beraberliği sağladık. İkinci yarı çok düşük tempo ve az pozisyonla geçti. Uzatmaya giden maçta uzatmada 10 kişi kaldık. Buradan sonra penaltıları düşünmeye başladık haliyle. Penaltılarda son penaltılara geride girdik. Atletico son penaltıyı kaçırdı, biz attık ve seri penaltılar devam etti. Wallace'ın penaltısıyla kazandık ve kupayı ikinci kez kazandık. Sezonu da üç kupayla bitirdik.
Oyuna hala koymadıkları çok önemli bir eksiklik kupa töreni. Dünyanın kupasını kazanıyoruz, yalandan konfeti hariç bir olay yok. Şu oyuna kupa töreni ekleseler çok daha keyifli olacak.
Oyuncuların sezon istatistikleri :
Son olarak önemli ekran görüntüleriyle bitireyim.
Empoli 1 - 2 Lazio | Serie A 25.Hafta
Bu aralar ciddi anlamda Serie A ve Ligue 1'e sardım. Fransa'da Monaco ve PSG izlemek oldukça keyifli olaymış. İtalya'yı ise sevdiğimi hep söylüyorum. Lazio iyi gidince daha keyifli bir hale geliyor. Cuma Juve, dün Lazio, bugün Inter'i izledim. Napoli ve Roma'nın pozitif futbolunu da seviyorum. Bu Atalanta nasıl sinsi sinsi gelip puan durumuna buraya yerleşti onu farkedemedim. Bugün ise Zeman'la ilk maçına çıkan ligin dibindeki Pescara'nın 5-0'lık galibiyeti olağanüstü bir sonuç oldu.
Empoli ligin vasat takımlarından. Kadrosunda ortalama üzeri hiç oyuncu yok. Lazio bu deplasmanda kazanmalıydı. Empoli'de Krunic mükemmel bir gol attı. Lazio için sıkıntılı dakikalar başlayacak mı diye düşünürken santrayla birlikte Immobile'nin yanıtı geldi. Empoli savunmasının şanssızlığının yanı sıra Immobile'nin takipçiliği de önemliydi. Yine Empoli savunmasının şanssızlığını içeren bir pozisyonda Balde Keita golü atarak Lazio için kritik bir geri dönüşü tamamladı.
Empoli : Skorupski; Laurini (78' Veseli), Bellusci, Costa, Pasqual; Krunic, Diousse, Croce (74' Mauri); El Kaddouri; Pucciarelli, Maccarone (72' Thiam).
Lazio : Strakosha; Basta (86' Bastos), Wallace, Hoedt, Radu (78' Djordjevic); Parolo, Biglia, Milinkovic-Savic (57' Balde Keita); Felipe Anderson, Lulic, Immobile.
Sarı Kartlar : Costa, Biglia, Diousse, Veseli.
Goller : 67' Krunic, 68' Immobile, 79' Balde Keita.
Fenerbahçe Adamın
Beşiktaş adına;
Oğuzhan'ın tahrikleri ve bunu Van Persie'den yanıt alana kadar sürdürmesi,
Kırmızı kart gören Tosic'in başkasının akredite kartıyla saha kenarında durması,
Lig maçında yarı sahayı geçemeyip "Evimizde yenilmeyiz, 3 atarız, 5 atarız" diyen Beşiktaş'ın 11 kişiyken bile çok iyi pozisyon bulaması,
Beşiktaş taraftarının sahaya girmesi,
Şenol Güneş'in sağa sola saldırması,
Hakemin Lens'in golünü vermemesi,
Soyunma koridorlarında çıkan tartışmalar,
Yedek kulübesindeki Aras Özbiliz'in Lens'e saldırması,
Gökhan Gönül'ün goldeki çaresizliği,
Hasan Çetinkaya'nın başının yarılması,
Fikret Orman'ın süt kupası demeci,
Şenol Güneş'in yine "aşırı bilgelik" içeren filozof açıklamaları,
Beşiktaş taraftarının sus pus oturması,
Camianın hep bir ağızdan ağlayarak özüne dönmesi.
Fenerbahçe adına ise;
Robin Van Persie'nin maçı alması,
Sami Yen'de olduğu gibi Vodafone Arena'nın açılışının yapılması,
Lens'in verilmeyen golü,
Ozan'ın atamadığı pozisyonu,
Yüzde 100 pozisyonun ofsayt diye kesilmesi,
Robin Van Persie'nin dili,
Robin Van Persie'nin ayar içeren gol sevinci,
Alper'in Oğuzhan'a taraftarının önünde sus yapması (Gelenektir),
Lens'in yedek kulübesindeki Aras'ı çalımlaması,
Hepsinden önemlisi tribüne gelişte, gidişte, maç esnasında 90 dakika "Sadece Fenerbahçe" için bulunan taraftarın Arena'yı inletmesi.
Pescara 2 - 6 Lazio | Serie A 23.Hafta
Maçları izlemiyor değilim. Hayattan pek keyif almıyorum sadece. Futbol eskisi gibi günü kurtarmıyor. Belki sadece evde kalınmış, yalnız hissedilen bir haftasonunu kurtarır. Bir gün belki eskisi gibi olur bilemiyorum. Marco Parolo kardeşimiz için açtım bu sayfayı bugün. Serie A'da bir defansif orta saha deplasmanda 4 gol attı dün. Bizde önliberolar pas atamadığı için eleştiriliyor. Marco Parolo dün sürekli gol aradı, sürekli golü kokladı ve önsezileri gerçekten çok iyiydi. Biraz da şansı olduğu kabul edilebilir. Pescara'da futbolculuğunu sevdiğim bir teknik adam ve ilgilendiğim 4 savunmacı var. Haliyle hallerine biraz üzüldüm. Stendardo'yu çok severim. Zampano, Biraghi, Gyömber potansiyelli gördüğüm oyuncular. Dağıldılar dün. İlk yarı 2-0 geriden gelen, bir de penaltı kaçıran takım ikinci yarı darmadağın oldu. Ligde kalmak için şansları çok, 23 maçta 9 puan mucize peşinde koşturacak. Lazio da iki mağlubiyetten sonra yeniden kazandı. Juventus mağlubiyeti tabi ki standarttı, ancak Chievo'ya son dakikada kaybedilen maç büyük kayıp oldu. Inzaghi hala kendine ve kadrosuna inanıyor gibi gözüküyor. Üstelik devre arasında hiç oynatmadığı Leitner'i aldıkları paraya sattılar. Bu da bir transfer standardıdır. Biz o kadar gol atan Emenike ve "Yıldız" Van der Wiel'i satamadık. Inzaghi'nin dün Tounkara ve Murgia'ya şans vermesi de güzeldi. Immobile'nin 5.golden sonra sevinmemesi de öyle.
Pescara : Bizzarri; Zampano, Stendardo, Gyömber, Biraghi (74' Crescenzi); Benali, Brugman (69' Cerri), Muntari (58' Mitrita); Kastanos, Verre; Caprari.
Lazio : Marchetti; Basta, De Vrij, Hoedt, Lukaku; Parolo, Biglia (78' Murgia), Milinkovic-Savic; Felipe Anderson, Keita Balde (65' Lulic), Immobile (86' Tounkara).
Sarı Kart : Biglia.
Goller : 10', 14', 49', 77' Parolo, 29' Benali, 41' Brugman, 57' Keita, 69' Immobile.