Archive for Mart 2013

Lazio 2 - 1 Catania | Serie A 30.Hafta

Son Lazio değerlendirmemden dolayı çok güzel tepkiler aldım. Açıkçası beklemiyordum, blog işini de eski şevkle yapmadığımı her zaman dile getiriyorum. Dolayısıyla arada son hafta lig maçları da kaynamış oldu. Milli maç arasıyla birlikte 2 hafta gibi bir süre geçmiş olsa da; maçlarını yazıp arşivlediğim 3 takımın da maçlarını yazmayı ihmal ettim. Dün Lazio'yu ilk yarı izleyebildim. İkinci yarıyı ise özet halinde izledim. Ligde hedefinden iyice uzaklaşan Lazio, 3 hafta sonra kazandı.

Kağıt üzerinde Lazio'nun favori gösterilmesi kabul edilebilir ama puan durumuna baktığınızda Catania'nın da ligin flaş ekiplerinden olduğunu görebilirsiniz. Eğer dün kazansalardı, Lazio'nun üzerine çıkacaklardı. Mütevazı bir kadroyla, iyi sonuçlar aldılar. Sezonu iyi bir yerde bitireceklerini düşünüyorum. Lazio'da stoper sıkıntısı var. Fenerbahçe için büyük avantaj. Mevcut stoperleri de zaten ağır adamlar, bir de Lorik Cana'yı oynatmak durumunda kalıyorlar. Dün savunma hattı Gonzalez, Biava, Cana ve Radu'dan kuruluydu. Gonzalez'i hep Mehmet Topuz'a benzetiyorum. Haksız mıyım? Adamın oynamadığı mevki kalmadı. İlk yarının tamamını izledim. Lazio çok baskılı bir futbol oynadı. Onazi de bizim Salih gibi... Oynadıkça daha iyi oluyor, izlemek zevk veriyor. Lazio ve Fenerbahçe' yi gerçekten yapısal anlamda birbirine benzetiyorum. Hernanes'i Alex, Onazi'yi Salih, Radu'yu Emre, Gonzalez'i Mehmet Topuz ile eşleştiriyorum. Lazio'da dün Saha onbirde çıktı. İyileşen Klose'nin yedekte olması eyvallah da, formda Kozak'ın yedek başlaması bence sağlıklı bir müdahale değildi. Zaten Petkovic de farketti. Saha gerçekten formsuz, etkisiz. İlk yarıda Candreva atakları yöneten oyuncuydu. Lorik Cana da bir pozisyonda yaklaşık 50 metre top sürüp, iki adam çalımladı ki; sol kanattan Lulic koptu geliyor zannettim. Meğer yeteneksiz Cana'ymış. Top direkten döndü. İkinci yarıda Lazio'nun bireysel hatadan yediği gol var. Radu ağır kalıyor ve uzaklaştırmak istediği top Izco'ya çarparak ağlara gidiyor. Son 25 dakika Lazio'nun yine o korktuğum baskısı söz konusu olmuş. Mağlup duruma geçtiklerinde çok iyi bastıklarını her zaman söylüyorum. Son 20 dakika riskleri alan, golü arayan, sanki şampiyonluk maçıymış gibi baskı yapan bir Lazio oluyor. Üstelik oyunda hem Klose, hem Kozak var. Neticesinde önce Leggrotaglie'nin kendi kalesine attığı, sonra da Candreva'nın kazandırıp gol yaptığı penaltı var. Lazio 2-1 kazanarak Avrupa Ligi iddiasını sürdürdü. Şampiyonlar Ligi şansı ise çok düşük. Haftaya Derby Della Capitale...

Lazio : Marchetti, Gonzalez, Biava, Cana, Radu, Ledesma, Onazi (63' Ederson), Candreva, Hernanes (75' Klose), Lulic, Saha (62' Kozak)

Catania : Andujar, Leggrotaglie, Marchese, Bellusci, Alvarez, Izco, Lodi, Biagianti (86' Doukara), Gomez (78' Castro), Bergessio, Barrientos

Sarı Kartlar : Marchese, Ledesma, Lodi, Marchetti, Barrientos

Goller : 50' Izco, 79' Leggrotaglie (kendi kalesine), 81' Candreva (penaltı)
31 Mart 2013 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio Değerlendirmesi

Bugüne kadar Lazio'nun maçlarını hep Lazio'ya sempati besleyen bir futbolsever olarak izledim ve yazdım. Şimdi işler değişti. İstemesem de Lazio ile çeyrek finalde eşleştik. Neden istemediğim; elbette Lazio'nun bize ters geleceğini düşündüğüm oyun yapısı. Ancak İngiliz ekiplerindense Lazio çok daha iyi bir seçenek elbette... Bu sefer değişiklik yapacağım ve bir Fenerbahçe taraftarı olarak Lazio'yu ele alacağım.

Eddy Reja'dan önce Lazio kimliksiz bir takımdı. Saha dışından değil, saha içinden bahsediyorum. Saha dışını sorsanız; Lazio'nun ırkçılığı ve faşistliğine gider olay. O da değişti ama oraya sonra geleceğim. Eddy Reja, İtalya'nın "kurt" teknik adamlarından. Geldiğinde Lazio'yu küme tutma hedefi vardı, tuttu. Bir sonraki sezondan itibaren ise Lazio'yu üst sıralara oynatmaya başladı. Son 3 sezondur Lazio üst sıralara oynuyor. Geçtiğimiz sezon sonunda Eddy Reja istifa etti ve teknik direktörlüğe pek çok isim gündeme geldi. Sürpriz bir tercih ile Vladimir Petkovic'i getirdiler. Petkovic transferinde pay Sportif Direktör Igli Tare'nin... Bildiğiniz gibi Vladimir Petkovic geçtiğimiz sezon Samsunspor'u çalıştırmış, sezonu tamamlayamamıştı. Lazio'da Igli Tare'nin İsviçre ile bağlantıları sağlam. E Petkovic'i de Young Boys'un başında olduğu dönemden biliyor. Dunga gelecek gibi duruyordu. Futbolculardan Senad Lulic'in eski hocası olan Petkovic tercih edildi. Bu tercih şüphesiz ki Lazio taraftarının da kafasını karıştırmıştı.

Lazio'nun kadrosu kağıt üzerinde çok sansasyonel durmasa da; tamamen görev adamlarından kurulu, kaliteli bir kadro. Petkovic bu kadroyu lige çok iyi hazırladı ve lige çok iyi başlangıç yaptılar. Benim de Petkovic'in bu işi götürebileceğine dair şüphelerim vardı, ancak kendisi beklentilerin çok üstüne çıkan bir performans gösterdi. Ligde uzun süre zirve yarışı içerisinde mücadele verdi. Juventus'a kafa tutacak bir tempoya gelemese de, ikinciliği oldukça zorladı. Ta ki son haftalarda yaşadığı form ivmesinin düşüşüne kadar. Ligde çıta düştü, geçtiğimiz hafta Fiorentina'ya kaybederek; bu sezon ilk defa Avrupa Kupaları çizgisinin altına düştüler. Ligde son 8 haftada sadece Pescara'yı yenebildiler. Bu istatistiği muhtemelen çok okuyacaksınızdır. Ancak o 8 maça baktığımızda; haketmedikleri puan kayıplarını aldıklarını söyleyebilirim. Özellikle Napoli'yi ellerinden kaçırdılar. Napoli'yi yenselerdi ikincilik iddiaları devam edecek, ligi bu kadar boşvermiş bir görüntü sergilemeyeceklerdi. Şimdi Uefa Avrupa Ligi'nde gidişattan dolayı ligi ikinci plana atmış durumdalar. Ligdeki performans konusunu ligin büyük takımlarına karşı oynadıkları maçlar ve aldıkları sonuçlarla sonlandıralım :

Napoli 3 - 0 Lazio | Serie A 5.Hafta
Lazio 3 - 2 Milan | Serie A 8.Hafta
Lazio 3 - 2 Roma | Mavi Roma
Juventus 0 - 0 Lazio | Serie A 13.Hafta
Lazio 1 - 0 Inter | Serie A 17.Hafta
Lazio 1 - 1 Napoli | Serie A 24.Hafta
Milan 3 - 0 Lazio | Serie A 27.Hafta

Bu sonuçların yanında Lazio'nun İtalya Kupası yarı finalinde Juventus'u eleyerek finale çıktığını belirtelim. Lazio, İtalya Kupası'nda Inter ya da Roma ile final oynayacak.

Lazio'nun kadro değerlendirmesine geçelim. Herkes futbolcularını illa ki tanıyordur. Serie A "klişelerin aksine" müthiş keyifli bir lig ve bu ligi keyifli kılan takımlardan biri de ofansif oyunuyla Lazio. Her takım gibi Lazio'nun da olmazsa olmazları var elbet. Bu isimler başlıca Marchetti, Hernanes, Candreva, Ledesma ve Radu olarak sayılabilir. Radu sezonun büyük bölümünde sakattı ve sakatlıktan müthiş bir formla döndü. En son dün akşam Stuttgart maçındaki asistleri ile parladı. Tek tek bakacak olursak;

Kalede Marchetti müthiş bir kaleci. Muslera Galatasaray'ın gündemindeyken, çok iyi bir kaleci olduğunu bildiğim için Galatasaray'ın almasını istememiştim. Galatasaray iyi bir kaleci kazandı, peki Lazio iyi bir kaleci kaybetti mi ? Teoride evet, uygulamada hayır. O dönem Milli takımın üçüncü kalecisi pozisyonuna yükselen Marchetti'yi getirdiler. Federico Marchetti oldukça iyi bir kaleci. Formunda olduğu bir gün ona gol atmak çok zor. Ayrıca sadece kaleciliği değil, takıma katmış olduğu ruhla da değerli bir isim olduğunu kanıtlıyor. Dün akşam sakatlandı ve sakatlığının ne kadar süreceğini bilmiyorum. Yedeği Bizzarri de tecrübeli, zaman zaman iyi maçlar çıkaran bir oyuncu.

İdeal kadrodaki sağ bekleri Konko. Fiziğinin stoper gibi olması yanıltmasın. Komple bir bek oyuncusu ve ofansif anlamda da başarılı. Şu an sakat. Yedeği Cavanda da kadro dışı. Cavanda bu yıl şans bulmaya başladı, biraz daha ofansif bir bek olarak nitelendirebiliriz. Ocak ayında Sporting Lizbon'dan Pereirinha'yı aldılar. Hem savunmanın, hem orta alanın sağında oynayabiliyor. Bu adamın nesine bakıp aldılar bilmiyorum, çok silik bir futbolcu. Konko iyileşmezse madenimiz olabilir.

Stoperleri nispeten ağır isimler. Hani öyle seri olup da, psikopat markaj yapan oyuncular değil. Tecrübeleriyle ön plana çıkıyorlar. Biava ve Dias ideal ikili. 3 yıldır birlikte oynuyorlar, birbirlerini tamamlıyorlar. Dias biraz daha seri, hamleli bir stoper ama bu sezon eski hızını aratıyor. Hangi maçtı hatırlayamadım, bir maçta ağırlığı yüzünden rezil olmuştu. Blogda yüklenmiştim. Üçüncü alternatifleri; önceki transfer dönemlerinde bizimle de adı geçen Ciani. Adam ayaklı karizma ama onun için de birinci sınıf bir stoper diyemeyiz. Bazen kazmalıkları da olmuyor değil. Modibo Diakite biraz daha sert, sağlam bir savunmacı ama uzun zamandır kadro dışı. Burada alternatif olarak eski Galatasaraylı Lorik Cana'yı oynatıyorlar. Stoper olarak oynadığı hemen hemen her maç sarı kartı var. Stankevicius'u neredeyse hiç değerlendirmediler bu sezon.

Sol bekte sezon başında Radu'nun sakatlığından dolayı farklı alternatifler denediler. Bazen Cavanda, bazen Scaloni oynadı. İdeal seçenek ise ofansif bir tercih olan Senad Lulic oldu. Young Boys'un bizi elediği dönemde takımın en dikkat çeken oyuncularındandı. Bana göre orta sahanın solunda daha iyi oynuyor. As sol bekleri is Stefan Radu. Radu için mükemmel futbolcu tanımı yapmak yanlış olmaz. Hem savunması, hem hücumu iyi. En çekindiğim oyunculardan birisi. Ancak çok pisliktir, çok çirkeftir ve çabuk sinirlenir. Mutlaka Radu'yu sinirlendirmeli, onun üzerinden oynamalıyız. Bu işi Kuyt ile yapabilir miyiz bilmiyorum ama sağlıklı bir Krasic ile Radu'yu çok kolay etkisiz hâle getirebilirdik. Zaten Lazio forumlarından baktığım kadarıyla Krasic'ten çok çekiniyorlar. Bilseler oynamadığını...

Lazio'nun saha içi oyun dizilişi 4-2-3-1. Orta sahada pis işleri yapan 2 adam oynatıyorlar. Bunlardan birisi ikinci kaptan Ledesma. Gösterişsiz oynar ama çakaldır. Zaten tanımayan yoktur. Lazio'nun en gözde yıldızlarından birisi. Diğer isim ise Alvaro Gonzalez. Ben onu her zaman Mehmet Topuz'a benzetiyordum. Her maç Lazio'nun en çok koşan oyuncusu diyebiliriz herhalde... O da gösterişsiz oynar ama bu sezon skora katkı da veriyor. Alternatiflerinden Broochi hem sakat, hem yaşlı. Onazi ise parlayan yıldızlardan. Fiziki özellikleri kısıtlı olsa da, bir ön liberoya göre tekniği çok iyi. Stuttgart'a ilk maçta gol attı. Yobo ile Nijerya Milli takımında Afrika Kupası'nı kaldıran kadrodaydı ve finalde de oynadı. Forvete yakın 3 isim oynatıyor Petkovic. Sağ kanatta Candreva, sol kanatta Lulic ya da Mauri, forvet arkasında ise Hernanes oynuyor. Hernanes'in alternatifi de vatandaşı Ederson. Candreva ligin ilk yarısı müthiş oynadı, ikinci yarıda formu çok düştü. Zaten bir ara yedeğe de çekildi. Kaptan Mauri de benim hastası olduğum ama son haftalarda formsuzluğundan dolayı yedek kalan bir isim. Hernanes'i elbette herkes tanıyor. İstatistikleri asla bir Alex ayarında olmuyor ama tarz olarak Alex'e benzettiğim yegâne oyuncu. Zamanında herkes ön libero olarak yazıyordu. Lazio'da asla ön libero oynamadı. Gerçek bir 10 numara. Candreva ile birlikte en çok çekindiğim oyuncu. Sol kanat performansımız bazen soru işareti olduğu için Candreva'dan özellikle çekiniyorum.

Gelelim forvetlere... Miroslav Klose ligde en golcü oyuncusu. Her zamanki, bildiğimiz Klose. Bir süredir sakat, bizim maçlara iyileşeceğini söylüyorlar. Alternatifi olan Sergio Floccari ise sezonun ilk yarısında çok etkisizdi. Ancak 2013'e çok iyi başladı. Golleri atıyor şu sıralar... Ben Floccari'nin dünya futbolunun underrated isimlerinden olduğunu düşünüyorum. Adamda her türlü gol vuruşu var. Üçüncü alternatif Libor Kozak. Çek futbolcuyu yeni Koller olarak nitelendirseler de, bence çok daha fazla özelliği var. Boyu uzun olduğu için akıllara ağır bir pivot santrafor modeli geliyor ama öyle değil. Ara paslarda falan kaçabiliyor, top sürüp gol atabiliyor, ceza sahasında tek vuruşla bitiricilik gösterebiliyor. Dördüncü alternatif ise Louis Saha. Bildiğimiz, fakat gol atamayan Louis Saha. Klose sakatlandığı için alındı. Uefa listesinde ismi var mı bilmiyorum.

Petkovic'in iyi bir analist olduğunu ve Aykut Kocaman ile daha önceki karşılaşmalarında (Young Boys ve Samsunspor) yenilmediğini hatırlatarak Lazio'nun genel oyun şablonu hakkında bilgi verelim. Kurada istemiyordum, çünkü bize ters gelecek bir oyun anlayışları var. Gol yemeleri zor değil ama gol atmaları da zor değil. Özellikle mağlup duruma düştükleri maçlarda inanılmaz bir baskı kuruyorlar. Abarttığımı düşünmeyin, gerçekten inanılmaz baskı kuruyorlar. Fenerbahçe 1-0'ı oynayamıyor, zorlanıyoruz. Lazio ise tam geriye düşüp maç çevirecek takım. Bu sezon pek çok maçta bu şekilde puan aldılar. Öyle baskı kuruyorlar ki; frikik, penaltı bir şey kazanıyorlar illa ki... Mönchengladbach maçını örnek verelim. 10 kişiyle 2-1 öndeyken, 3-2 geriye düştüler. Devamında inanılmaz bir baskıyla deplasmanda 3-3 beraberliği kurtardılar. Ligde 21.haftada Palermo karşısında geriye düştükten sonra kurdukları baskıyla yine 1 puanı kurtardılar. 20.Hafta Atalanta karşısında 60'dan sonra ofansif bir anlayışı bürünerek 2-0 kazandılar. 19.Hafta son 20 dakika müthiş bir baskı kurarak 1-0 geriden gelip 2-1 kazandılar. Bunun bu sezon pek çok örneği var. Lazio'nun son dakikalardaki baskısına dikkat ! Kadıköy'de mutlaka gol arayacaklardır ve 1-0 galibiyet bile yeterli olmayabilir diyorum.

Uefa Avrupa Ligi'nde, kupanın favorilerinden Tottenham ile gruplarda iki maçta da yenişemediler. İki maç da 0-0 bitti. Roma'daki rövanş maçının seyircisiz olması çok büyük avantaj. Lazio son yıllada ırkçı kimliğinden kurtulmaya çalışsa da, NO RACISM yazılı formayla maça çıksalar da, taraftarlarının içinde ırkçı kesim var. Webo, Sow ve Yobo'ya olası hakaretler gelebilirdi. Lazio taraftarlarının deplasmana gelen Tottenham taraftarlarını öldüresiye dövdüğü gerçeğini de unutmayalım. Oraya deplase olmak dünyada yaşanması gereken bir tecrübedir belki ama riski gerçekten de büyüktür. Bizim gibi Uefa'dan çok çeken bir takım oldukları ve İstanbul'a sağlam bir deplasman tribünüyle geleceklerini de belirtelim. Olay çıkmaması ümidim... Eleyemeyeceğimiz bir takım elbette değil, ancak kesinlikle "kolay kura" değil. Taktiksel anlayış olarak bize çok yakın oynuyorlar, bizim gibi sabırlı ve organize atak yapıyorlar. Bir şansımız da fikstürlerindeki zorluk. Derby Della Capitale oynayacaklar ki; Laziolular için derbi galibiyti her şeyden önemlidir. Derbide çok eksik verip, rövanşa da eksik kadroyla çıkabilir. Şu da var; onlar da bizden çekiniyor. Kadromuzda çok sayıda yıldız olduğunu düşünüyorlar. "Kağıt üzerinde" şans olarak bence bir adım öndeler ama Kadıköy'de gol yemezsek işler değişecektir. Yarı final görmeden kupa hayali kurmayacağım ama olur da öyle bir durum söz konusu olursa Patrick Kluivert'ı kura çekimlerinden dolayı bile efsanelerim arasına yazarım.
15 Mart 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Fenerbahçe 1 - 1 Viktoria Plzen | Salih Uçan!

Bir hafta önce deplasmandaki iyi futbolumuzla zaten turu haketmiştik. O maçın 1-0 bitmesi Plzen kalecisinin başarısıydı. Seyircisiz maçlar çok çirkin olsa da, Plzen karşısında turdan emindim. Ancak tehlike elbette vardı. Plzen'in ilk maçta göremediğimiz meziyetlerinden ben de çekiniyordum.

Maçı izlerken yapılan yorumlara baktığımızda bir tedirginlik ve güvensizlik söz konusuydu. Ancak bence kötü başlamadık. Top bizdeyken oldukça istekliydik. Sorun yine topsuz oyundu. Sezon başındaki gibi topsuz oyunda çok verimsiz gözüküyorduk. Lakin mücadele 90 dakika boyunca iyiydi. Salih Uçan oyuna girer girmez pozitif etkisi kendini gösterdi ve peşinden bir de gol geldi. Salih golde hem pozisyonu hazırladı, hem de Alexvâri bir içeri koşuşla, Alexvâri bir dokunuşla bitirdi. İlk yarıda zaman zaman iyi pozisyonlar hazırladık ancak sonunu getiremedik. İkinci yarıda da 15 dakika kötü değildik. Golü yedikten sonra işi yine strese bağladık. Rajtoral iki maçta da en çok dikkatimi çeken oyuncu oldu. Söyledikleri gibi birkaç sene içinde Avrupa'nın önemli liglerinde görebileceğimiz bir futbolcu. Darida iki maçta da oyunda çok gözükmedi. Golü attıktan sonra da o kendine geldi. Maçın son bölümlerinde yaşadığımız stres bu sezon alıştığımız stresti. Kalecinin girdiği pozisyonda yüreğim ağzıma geldi. Oraya ışınlandığını düşünüyorum. Özellikle stres yaşadığımız bu dakikalarda birkaç kez yakaladığımız kontraatak fırsatlarını ise değerlendiremedik. Beşiktaş'ın bize 1 kere de attığını biz 2 kere de Plzen'e atamadık. Kontraatak konusunda çok beceriksiziz.

Çok değerlendirmeye açık bir maç olduğunu düşünmüyorum. İlk maçtaki oyunumuzla hakettik, dünkü maçın hakkı da beraberlikti. Neticede iki ayaklı bir tur, bir maçı değil; iki maçı haketmek zorundasınız. Fenerbahçe iyi-kötü; tarihinde ilk kez çeyrek finale çıktı. Bireysel performanslara bakarsak; Caner'in dün sahanın en iyilerinden olduğunu düşünüyorum. Gökhan Gönül de öyle. Kuyt yine istekli ama beceriksiz günündeydi. Volkan'ı abim gibi seviyorum ama şu hallerini aklım almıyor. Bir değil, iki değil... Salih Uçan gol attığında ise kendim atmışım gibi sevindim. Yüreğine sağlık çocuk...

Kura çekiminde istemediğim 4 takım var. 3 İngiliz, bir de Lazio'yu istemem elbette. Hislerim Benfica çıkacak diyor. Tahminlerimi de şöyle yazayım :
Tottenham-Basel
Lazio-Newcastle
Fenerbahçe-Benfica
Rubin Kazan-Chelsea
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 3 - 1 Stuttgart | Kolay Tur

Lazio, Avrupa Ligi Top 16'da en kolay tur atlayan takım oldu. Stuttgart da en kolay elenebilecek takımlardandı zaten. Ne oynadıkları belli değil... İyi savunma yok, iyi hücum yok, acayip bir takım. Zaten ligdeki durumları da iç açıcı değil. Lazio ise ligde yarıştan kopmuş ve Avrupa Ligi motivasyonunu fullemiş bir takım olarak oynadım maçlarını. Tur kaçınılmazdı.

Stuttgart maçın ilk tehlikeli atağını yapan taraf olsa da, Lazio maça 2-0 önde başlayan taraf oldu. Peşpeşe geldi goller... Kozak büyük golcü olacak. Olacak ama ne zaman olacak ? Yine müthişti, girdiği ilk iki pozisyondan iki gol çıkardı. Kendisini sadece hava toplarında etkili zannedenlere bir kere daha golcülüğünü kanıtladı. Her iki golün de yardımcı rol oyuncusu Stefan Radu. İlk goldeki orta bir sol bek için olmazsa olmaz bir beceri olmalı, eyvallah. Ama ikinci goldeki pas bir sol bek pasından ziyade bir 10 numara pasıydı. Kozak'ın bitiriciliği de öyle tabi... İkinci yarı Stuttgart yalandan bir baskı yaptı, Hajnal ile golü buldu. Lazio son bölümde önce Kozak ve Ederson'la kaçırdı, sonra Kozak hattrick golünü attı. Lazio için oldukça kolay bir kura oldu. Seyircisiz maçta bu kadar pozitif futbol da ayrı keyif verici. Elbette Fenerbahçe ile Lazio eşleşsin istemem. Lazio'nun oyun yapısı bize çok ters.

Lazio : Marchetti (43' Bizzarri), Pereirinha, Biava, Ciani, Radu, Onazi, Mauri (65' Ledesma), Hernanes (74' Ederson), Candreva, Lulic, Kozak

Stuttgart : Ulreich, Sakai, Serdar, Niedermeier, Molinaro, Gentner, Holzhauser, Hajnal (74' Harnik), Okazaki, Ibisevic, Macheda (64' Traore)

Sarı Kartlar : Ibisevic, Hajnal, Biava

Goller : 6', 8', 87' Kozak, 62' Hajnal
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Inter 4 - 1 Tottenham | Ölümüne...

Ne inanılmaz maçtı ama !? Tottenham elenmek için, Inter elemek için her şeyi yaptı. Inter'in ölümüne oynadığını söylemek yanlış olmaz. Sanki maçta erken gol yiyerek 1-0 geriye düşseler, 5 atmak için saldıracak gibiydiler. Müthiş maçtı, müthiş !

Andre Villas-Boas'ı eleştirmelik maçtı. Sezon başından beri yaptıkları ortada. Sezon başında verimli değildi, takımı istediği raddeye getirdikten sonra işler değişti. Her maç üzerine koydu. Inter gibi bir devi 3-0 yenmek de bunlardan biriydi. Ancak, gel gelelim rövanştaki seçimlere. Tamam rotasyon yapılır, as oyuncuları dinlendirirsin. Maç temposu da oldukça yoğun. Ama rakip Inter ise bunu daha dengeli yapmak zorundasın. Her zaman tek forvet oynayan Tottenham, kadroda 3. bir forveti yokken; Inter deplasmanına 3-0 gibi bir skor avantajıyla da çıkmışken; çift forvet başladı. Inter maça ilk dakikadan itibaren istekli başlayınca da gol de çok gecikmedi. Cassano'nun 20. dakikadaki kafa vuruşu usta işiydi. İlk yarının son bölümünde Adebayor'un kaçırdığı gol maçın kader anlarından biriydi. Ancak başta da söylediğim gibi... Inter ölümüne oynadığı için o gol olsa da, ikinci yarı 5-1 kazanmak için oynayacaktı. Adebayor'un gol vuruşlarındaki beceriksizliği ve sıfatındaki iticiliği ise son sürat devam etmekte...

İkinci yarı Inter cephesinde değişen bir şey yoktu. Saldırdılar, saldırdılar, saldırdılar... Palacio'nun golüyle umutlar tavan yaptı. Tottenham'da elenmek için her şeyi yapanlardan birisi de Gallas'tı. Önce kendi kalesine gol atıp skoru eşitledi. Sonra Cambiasso'ya çeyrek final asisti yaptı. Neyse ki Cambiasso değerlendiremedi. Cambiasso demişken; Palacio'ya attığı gol pası muazzamdı. Inter'in üçüncü golünden sonra tribün görüntüleri müthişti. Maçta elbette Tottenham'ın kazanmasını istiyordum. Ancak Inter'in inanmış takımı ve inanmış taraftarı için de üzüldüm. Adebayor'un uzatmada attığı gol Tottenham için derin bir nefes gibi gözükse de; Alvarez'in hızlı yanıtı yine zor anlar yaşattı. Andre Villas-Boas bir daha rotasyon yapmazsa, Tottenham finale yürür. Zira bu kadar kötü bir gecede, uzatmada kaçırdıkları goller ve girdikleri pozisyonlar küçümsenecek gibi değildi. Stramaccioni'yi ise ilk defa bu kadar takdir ettim.

Inter : Handanovic, Zanetti, Jonathan (107' Ranocchia), Juan, Chivu, Gargano, Cambiasso, Guarin (71' Alvarez), Kovacic (79' Benassi), Palacio, Cassano

Tottenham : Friedel, Walker, Gallas, Vertonghen, Naughton (104' Caulker), Dembele, Livermore (70' Lennon), Parker, Sigurdsson, Adebayor, Defoe (56' Holtby)

Sarı Kartlar : Livermore, Friedel, Walker, Juan, Adebayor

Goller : 20' Cassano, 52' Palacio, 75' Gallas (kendi kalesine), 96' Adebayor, 110' Alvarez
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Ne İzledim? #27

Yine geleneksel olarak hâl, hatır konularıyla giriş yapacağım. Geçtiğimiz Şubat ayı benim için oldukça yoğun bir ay olduğu gibi, duygu dolu anlar yaşadığım zamanlar da oldu. Kâh ağladım, kâh güldüm. İzlediğim filmlere baktığımda ruh halimin tamamını yansıttığını görüyorum. Mesela Kærlighed På Film ile darmadağan olurken, Seven Psychopaths ile gülmekten dağılmışlığım var. Angel-A ile hayal alemine dalmışlığım, Road To Guantanamo ile Amerika'ya sövmüşlüğüm var. People Like Us ile gözlerimin dolduğu, Take Shelter ile tüylerimin diken diken olduğu, Submarine ile hafif tebessümlü ânlar yaşadım.

14 Mart 2013 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Lazio 0 - 2 Fiorentina | Serie A 28.Hafta

Bu sezon da bir Lazio klasiğine dönüşecek mi diye merak ediyordum ama Petkovic bana umut veriyordu açıkçası. Ama yine olmuyor, yine olmayacak gibi... Lazio müthiş başladı, zirveye oynadı. Sonra yavaş yavaş vites düştü, hedef küçüldü. Şimdi o hedeften de sapıldı. Lazio bunu her sezon gelenek haline getirdi. Şampiyonlar Ligi hedeflemeye başlamışken, Avrupa Ligi potasından da düştüler bu hafta... Petkovic'in artık ligden çok Uefa Avrupa Ligi'ndeki mücadeleye önem verdiğini belirtmiştim. Ancak seneye de Avrupa arenasında olmak için en azından ligde ilk 5 içerisinde kalınmalı. Kupada da finale gelindi. Rakip Inter ya da Roma olacak. Avrupa Ligi için yine bir risk olacak yani...

Lazio bu sezon Fiorentina'ya karşı her iki maçta da gol atamadı. İkisinde de 2-0 mağlup oldu. Fiorentinalı Cuadrado'nun tek dilosu ben miyim merak ediyorum ? Adam çok iyi. Vargas'ın yaptığı çıkışı o da yapacak gibi gözüküyor ama Vargas'ın yapamadığı zirveye tırmanışı yapar mı bilmiyorum. Galibiyet golleri Jovetic ve Ljajic'ten. Ljajic'in frikik golü nefis. Ronaldo-Bale tarzı bir vuruş. Yeni moda da böyle frikik atmak... Fiorentina kalecisi Viviano'nun biraz şanslı da olsa, maçtaki başarısını es geçmek ayıp olur. Maçta Radu ve Dias'ın tartışması hoş olmadı. Radu takıma hırsıyla her zaman pozitif bir etki olmuştur. Fazla hırs bazen böyle tartışmaları da getiriyor elbet... Lazio bu mağlubiyetle haftalar sonra Avrupa kupaları çizgisinin dışına çıktı. Tek şansları iyi futbolları ve rakiplerle aradaki puan farkının uçurum olmaması.

Lazio : Marchetti, Pereirinha, Dias, Cana, Radu, Ledesma (69' Mauri), Ederson (46' Kozak), Gonzalez, Hernanes (57' Onazi), Lulic, Floccari

Fiorentina : Viviano, Tomovic, Savic, Rodriguez, Pasqual, Migliaccio, Pizarro, Valero (88' Sissoko), Ljajic (67' Llama), Cuadrado (86' Romulo), Jovetic

Sarı Kartlar : Hernanes, Dias, Gonzalez, Cana, Romulo

Goller : 20' Jovetic, 49' Ljajic
12 Mart 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Fenerbahçe 4 - 1 Bursaspor | Umut yeniden...

Çok uzak değil, geçen sezondu. Her hafta umutlarımız bitti derken, ertesi hafta yeni bir umut ışığı beliriyordu. Bu sezon durum daha zor gözükse de; Fenerbahçe yine karakterini ortaya koydu ve sonuna kadar "Varım" dedi. Sezon başından beri görmek istediğimiz, zaman zaman küçük esintilerini görsek de asla tamamını göremediğimiz o umut ve inancı yeniden yaşıyoruz.

Hangi maçtan beri iyi oynuyoruz, düşündüm hatırlayamadım. Demek ki tahmin ettiğimden çok daha uzun süredir iyi futbol oynuyoruz. En azından sahaya karakter koyuyoruz. Fenerbahçe karakter takımıdır. Sahaya karakterini koyar, iş biter. Bunda en büyük pay şüphesiz Emre Belözoğlu'nun... Aykut Kocaman baştan beri sahaya yansıtmaya çalıştığı karakteri Emre olmadan yansıtamamıştı. Bunu hoca da kabul eder, takım da, taraftar da... Müthiş oynayıp da yenildiğimiz Beşiktaş maçı sonrası, Galatasaray'ın Gençlerbirliği'ne kaybettiği ekstra 3 puan Fenerbahçe'yi yeniden umutlandırmıştı. Taraftar bu sefer daha inançlıydı. Bursaspor karşısında yine 1-0 geride başlasak da, taraftarın bitmeyen inancı farkı getirdi. Futbolumuz da o kadar gelişti ve güzelleşti ki; takımda ve taraftarda "gol kesin gelecek" güdüsü var. Aykut Kocaman'ın teknik direktörlüğünü en beğendiğim yanı bu... Fenerbahçe'ye "karakter futbolu" oynatıyor. Bu sezon biraz geç oldu, inşallah sezon sonunda Elazığ, Sivas, Beşiktaş maçındaki kayıpları aramayız.

Hasan Ali'yi yeniden izlemek güzeldi. Çok iyi oynadı. Aykut Kocaman eldeki Stoch, Krasic gibi yıldızlardan bu sezon yararlanamıyor gibi gözükse de; Hasan Ali'yi Ziegler ile rotasyonlamak çok başarılı bir hamle oldu. Emre'nin tetikleyen golü devamında kaçan pozisyonları getirdi. Önce Kuyt, sonra Sow kaçırdı ama Bursaspor ikinci yarıda bu kadar şanslı olamadı. Neticesinde önce skor, sonra fark geldi. Hikmet Karaman bu sezon Fenerbahçe karşısına 3.kez çıktı ve yine kaybetti.

Bursaspor yöneticilerinin açıklamalarına istinaden; eğer Aziz Yıldırım o şekilde bir tepki verdiyse geç kalmış bir tepki olarak değerlendiririm. O tepkiyi Fırat Aydınus Caner'i atınca vermek gerekirdi. Mete Kalkavan golü vermediğinde vermek gerekirdi. Tepki haklı... Söz konusu Fenerbahçe olduğu için umudum var ama bir de öteki cepheden bakmak lazım. Giydiği formaya ne kadar kolay penaltı çalındığını gören Drogba ceza sahasına her girdiğinde kendini yere bırakır mı, bırakmaz mı ? Ayrıca 34.Hafta Fenerbahçe şampiyonluk iddiası taşırsa, Trabzonspor ile Galatasaray'ın kardeşliğine bir kez daha tanık olacağız. Sonra Fenerbahçe şikeci...

Yine de umut güzel şey...
11 Mart 2013 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Liverpool 3 - 2 Tottenham | EPL 29.Hafta

Geçen haftaki Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi tadında bir maç oldu. E sonuç da aynı... İkisinde de tuttuğum takım kaybederken, ikisinde de ev sahibi takım 3-2 galip geldi. Her an her şeyin olabileceği, karşılıklı düello şeklinde geçen bir mücadele sonucunda Liverpool kazandı.

Dünyada taraftarı olmanın en zor olduğu takımlardan biri de Liverpool... Mazide yaşıyorlar, çünkü günümüzde başarısızlar. Tamam bunlar kabullenebilir. Ancak yönetim başarısızlıkları kabullenemez. Dün baktım, sahadaki kadro kesinlikle Liverpool isminin büyüklüğüne yakışmıyor. Çok üst düzey bir çalıştırıcıları olacak ki; şu kadroyu ilk üçe sokabilsin. Şampiyonluk ihtimalleri yok, bence ilk 3 ihtimalleri de yok. Luis Suarez ve Gerardları var, o başka... Luis Suarez ile öne geçen kırmızılar, Jan Vertonghen'e engel olamadı. Vertonghen sezon başından bu yana 41 resmi maç oynayıp 7 gol atmış. Bir savunma oyuncusuna göre müthiş bir sayı. Gollerin biri milli takımda, diğer 6 gol Tottenham'da... Her iki golde de "savunma oyuncusunun ileri çıkıp gol araması" standardı dışında, bireysel marifet var. Downing'in golü ise net bir şekilde Lloris'in hatası. Zamansız bir çıkışın bedelini ağır ödedi Tottenham... Penaltı tartışmalı eyvallah... Ama Luis Suarez'in kendini yere bırakışları en az Burak Yılmaz kadar itici.

Tottenham, Gareth Bale'in gol atmadığı bir maçı kazandı. Süperstar maçı 2 asistle tamamladı. Tottenham için giden 3 puana değil de serinin bozulmasına üzüldüm. Ligde en son 9 Aralık'ta Everton'a kaybetmiş; o günden sonra oynadığı maçlarda yenilmemişti. Resmi maçlara baktığımızda ise; Avrupa maçları dahil sadece 27 Ocak'ta Leeds United'a 2-1 kaybetmişti. Tottenham'ın müthiş serisi bozuldu. Haftaya Fulham maçı yeni bir seri başlatır.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Stuttgart 0 - 2 Lazio

Gecenin sonucundan en emin olduğum maçıydı. Lazio ile Stuttgart arasında kadro olarak tartışılır ama futbol olarak gözle görülür fark var. Stuttgart çok istikrarsız takım. Almanya'nın en güven vermeyen takımlarından bence. Lazio ise ligde kötü gidişatın ardından rotayı iyice Avrupa'ya çevirmişken bariz favori olarak çıktı maça...

Petkovic ideal onbirinde değişiklikler yaptı. Ciani, Pereirinha, Ederson, Kozak, Onazi ve Cana'ya yer verdi. Her maç iki kişilik koşan, tabiri yerindeyse orta sahada tüm pis işleri yapan Gonzalez ve Ledesma dinlendirildi. Deplasmanda tartışılabilecek bir tercih olabilir ama rakibin de sert bir rakip olmamasının bunda payı elbette var. Lazio ilk yarıda Ederson'un, ikinci yarıda da Onazi'nin golleriyle 2-0 kazandı ve çeyrek final kapısını araladı. Lazio bu futbolla devam ederse yarı finali de görecektir. Özellikle Onazi'nin golüne sevindim. Tekniği çok iyi ama fiziği bir ön libero için yetersiz.

Stuttgart : Ulreich, Sakai, Kvist (55' Harnik), Serdar, Boka, Traore, Gentner, Rudiger, Okazaki, Maxim (41' Hajnal), Macheda (90+3' Holzhauser)

Lazio : Marchetti, Pereirinha, Ciani, Cana, Radu, Onazi, Ederson (64' Ledesma), Candreva, Lulic, Hernanes (72' Gonzalez), Kozak (84' Floccari)

Sarı Kartlar : Hernanes, Ciani, Serdar, Harnik, Cana

Goller : 21' Ederson, 56' Onazi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Viktoria Plzen 0 - 1 Fenerbahçe

Çok umrumda olan bir kupa değil ama hedeflerin içerisinde en güzeli gibi duruyor. Özellikle lig yarışında kaybettiğimiz avantajdan sonra en büyük tesellimiz Uefa Avrupa Ligi'nde başarı olur. Kupa çok zor ama hani olur da gelirse; rakibin şampiyonluğunu gölgede bırakır. 2008'i hatırlıyorum da; o sezon kombinem vardı. Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final görmüş, ligi kaybetmiştik. Ligi kaybederken bile takımı ayakta alkışlamış, Şampiyonlar Ligi sayesinde bir sezonu gururla geride bırakmıştık.

Hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız Çek futbolunun küçük bir stadının zemini ne kadar güzeldi değil mi ? Küçük statlarda maç izlemeyi severim. Viktoria Plzen'in stadı bana İngiltere alt lig takımlarının statlarını anımsattı. Seyir zevki olan bir maç olmasında stadın da payı var. Malumunuz orta sahada hem Emre, hem Meireles yok. E deplasmanda da olunca Selçuk-Topal ikilisiyle başlanması çok da eleştirilecek bir durum değildi. Mehmet Topuz'un da oynamasını çok istiyorum ama bu sezon Stoch ve Krasic ile birlikte hiç verim alamadığımız, mental durumu soru işareti olan bir oyuncu. Öte yandan Gökhan Gönül gerçeği var. Her maç çift ciğer, her maç aynı azimle oynuyor. Fenerbahçe'nin sezon sonunda alacağı olası başarıların en büyük mimarlarından birisi olacaktır. Başarı gelmezse de, kesinlikle sorumlulardan birisi olmamalıdır. Joseph Yobo dün topla çok sevişse de, maçın genelinde tecrübesinin katkısını verdi. Maçtan önce ve sonra Önder hocanın açıklamalarını dinledim. Yüzde yüzüne katıldığım açıklamalar yaptı. Fenerbahçe dün oynaması gereken akıllı futbolu oynadı. Fenerbahçe bu futbolla oynadığı sürece mutlaka gol atar. Dünkü sabrın sonu da selametti. İş yine son bölümlere de kalsa; Webo işi bitirmeyi başardı ve tur kapısını aralayan isim oldu. Sow-Webo ikilisinin muhteşem uyumu devam ediyor. Ayrıca Webo dünyaya kafayla gol atmaya gelmiş gibi... Sow'un solda oynamasına çok gönlüm razı olmasa da, solda oynadığı zamanlar sanki daha çok pozisyon buluyoruz. Webo'nun yarattığı boş alanları Sow çok iyi değerlendiriyor. Dün yine sahanın en iyilerindendi. FM tabiriyle DM olan Mehmet Topal ve Selçuk'tan en az biri dün MC gibi oynayınca, orta sahada diri ve sağlam bir Fenerbahçe izledik. Viktoria Plzen ile aramızdaki kalite farkı da buna sebep olan etkenlerden biri elbet...

Kalite farkı demişken; Viktoria Plzen'in tek maçlık performansına göre kısa bir değerlendirme yapayım. Çok konuşulan isimlerden Darida pek oyunda gözükmedi. Rajtoral takımın en etkili isimlerindendi ama onun da yiyeceği çok ekmek olduğu belli. Horvath'ın koşarken sallanan memeleri, geniş bir cüssesi var. İman gücüyle mi oynuyor nedir? Forvet Bakos çok etkisizdi, hiç varlık gösteremedi. Kalecileri çok istekliydi. Ayrıca Plzen'in bizden çekindiği de çok ortada. Kaleye gelmeye korktular. İç sahada ilk yenilgilerini almaları da bu korkularının bir cezasıydı. Ama korkmuş olmaları Fenerbahçe'nin isteğine ve başarısına gölge düşürmez elbet. Fenerbahçe müthiş istedi ve başardı.

Şu takım fotoğrafında Webo ve Sow'un yüzünün gülmesi beni çok mutlu etti. Her ikisi de giydiği formanın kıymetini bilerek oynuyor. Diğer oyuncuların da iyi niyetinden şüphem yok ama Webo ve Sow gerçekten başka... Kupa hayali kurmak için henüz erken ama yarı final görecek bir pozisyona gelirsek illa ki ben de hayalini kuracağım.
8 Mart 2013 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 3 - 0 Inter | UEL #Top16 1.Maç

Çıtayı yükselten bir Tottenham ile hedefleri iyice küçülen Inter, 2010'daki muhteşem maçlardan sonra bu kez Uefa Avrupa Ligi'nde karşılaştı. 2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde karşılaşan iki takımın müthiş geçen maçlarında; ilk maçı Inter 4-3 kazanmış, ikinci maçta ise White Hart Lane'de Tottenham 3-1 galip gelmişti. Özellikle 4-3'lük maçta Gareth Bale'in Maicon karşısındaki performansı dünyada yankı uyandırmıştı.

Tottenham, Inter'e 3 atma geleneğini dün akşam da sürdürdü. Maçta baştan sona müthiş bir üstünlüğü var Tottenham'ın. Inter'den daha iyi bir takım olduklarını ispatlarcasına oynamışlar. Mourinho'dan sonra çıtası iyice düşen Inter ise ne kadar sıradanlaştığını bir kez daha gösterdi. Tottenham için bir  iddiam var. Şu haliyle İngiltere ve İspanya hariç her ligde şampiyon olur. Mükemmel bir takım, bu takımda en büyük pay Harry Redknapp'ın... Andre Villas Boas daha sonra gelir. Son dönemin formda oyuncusu Bale; Inter'e karşı kaldığı yerden devam etti. Giuseppe Meazza'da hattrick yapmıştı. Bu kez White Hart Lane'de perdeyi açan golü attı. Sigurdsson'ın da son haftalardaki yükselen performansını takdir etmek lazım. Benim çok umutlu olduğum bir oyuncuydu, geç açıldı. İkinci golde İzlandalı'nın ismi vardı. Maç 2-0 iken Alvarez net bir fırsattan yararlanamayınca Inter büyük bir avantajı kaybetti. Vertonghen'in kafa vuruşu Tottenham'ın kupanın en büyük favorisi olduğunu bir kez daha tecil etti ve bu turun kapısını araladı.

Chelsea elenirse, Tottenham çok büyük favori olacak. Inter en büyük engeldi, 3-0'dan turu vereceklerini zannetmiyorum.

Tottenham : Friedel, Walker, Gallas, Vertonghen, Assou Ekotto, Parker, Dembele (64' Livermore), Lennon (82' Naughton), Bale, Sigurdsson (70' Holtby), Defoe

Inter : Handanovic, Juan (46' Palacio), Ranocchia, Chivu, Pereira, Zanetti, Cambiasso, Gargano, Alvarez (67' Jonathan), Kovacic (55' Guarin), Cassano

Sarı Kartlar : Bale, Guarin, Pereira

Goller : 6' Bale, 18' Sigurdsson, 53' Vertonghen
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Beşiktaş 3 - 2 Fenerbahçe | Düellonun Kaybedeni

Fenerbahçe'nin şampiyonlukları hep İnönü'den geçmiştir. Şampiyonluk yarışı içerisindeysek ve İnönü'de kazanıyorsak, yolun yarısından fazlasını geçmiş oluyoruz. O yüzdendir ki; Eskişehir'in Galatasaray'ı elinden kaçırdığı bu hafta İnönü'de alınacak 3 puan şampiyonluk yarışında yepyeni bir Fenerbahçe izletecekti.

Aykut Kocaman'ın gözünde Reto yüzde 51, Hasan Ali yüzde 49... Reto oynadığı zaman savunma, Hasan Ali oynadığı zaman ofans daha sağlam oluyor. Beşiktaş maçını istisna sayarsak, son haftalardaki defansif performansta bu detayı görebiliriz. Ziegler skor avantajında, Hasan Ali de son dakikalarda yapılacak ofansif baskıda tercih edilebilir isimler oluyor. Aykut hoca Beşiktaş savunmasının dağınık görüntüsünü de ele alarak, nasıl olsa gol atacağız düşüncesini de hesaba katarak Ziegler'i tercih etmiş. Yobo'nun olmayışı bu yüzden kötüydü. Bu sezon eski görüntüsünde olmasa da takımın en iyi stoperi Joseph Yobo her türlü. Beşiktaş bu sene taraftarını zaman zaman çıldırtan, izleyene ise zevk veren görüntüde. Kaybedecek bir şey yok mantığıyla oynatan Samet Aybaba, Fenerbahçe karşısında biraz daha tedbirli gözüküyordu. Maçı anlatan spiker her ne kadar 2. dakika itibariyle Beşiktaş'ın baskılı başladığını belirtse de, baskılı başlayan Fenerbahçe'ydi ve Beşiktaş boş alan bırakmamak için çaba gösteriyordu. Gökhan Süzen, İBB'de oynadığı dönemlerde genelde Fenerbahçe maçlarında iyi oynamıştır. Ancak derbide Fenerbahçe'nin bulduğu maden görüntüsünde başladı. Buna bir de istekli ve savaşçı bir Gökhan Gönül eklenince; Fenerbahçe sağ kanadı çok verimli kullandı. Meireles'in de biraz kıpırdanmasıyla Fenerbahçe orta sahada da üstünlüğü aldı. Baskı çok geçmeden golü de getirdi. Ancak tipik bir Türk hakem eyyamıyla Fenerbahçe'nin Webo'yla bulduğu gol sayılmadı. Çok geçmeden yeni bir gol atsak da; hakemin maç içerisindeki Fenerbahçe önyargılı hal ve hareketleri oyuncuları bezdirdi. Maçın başında Veli'nin ceza sahasında elini saklarken eline çarpan topan doğru bir kararla penaltı vermeyen hakemler, benzer bir pozisyonda Fenerbahçe aleyhine el kararı verdi. Ha Koskoca Fenerbahçe yanlış bir el kararını elbette bahane edemez. Ancak rakipte Manuel Fernandes gibi tehlikeli bir duran topçu olmasının da böyle getirileri oluyor. Fenerbahçe'nin en önemli sorunlarından biri duran top savunması. Galatassaray maçında Riera, Beşiktaş maçında da Fernandes müthiş bir orta kesti. İkisini de kendi kalemize attık. Bu tip ortalara hiç kimse dokunamasa da illa ki birine çarpıp kaleye girebiliyor.

İkinci yarıya iki takımın da biraz tutuk başladığını söylemek yanlış olmaz. İlk yarıda Fenerbahçe çok üstündü. Özellikle topla oynadığı zamanlarda çok iyiydi. Topsuz oyunda ise yine başarısız olduk. Topu Beşiktaş'a verdik ve hakemin hatalı kararıyla da olsa gol yedik. İkinci yarıda bir süre sonra yine görüldü ki; Fenerbahçe Beşiktaş'tan daha diri takım. Mamadou Niang hakkındaki fikirlerimi de yazayım. Fenerbahçe'de izlemeye doyamadığım golcülerden birisidir. Beşiktaş'a gittiğine çok üzülmemiştim. Çünkü geldiği ligde yaptığı antrenman düzeyi çok aşağılarda. Zaten geldiği günden beri de Beşiktaş'a katkı vermemişti. Böyle oyuncular genelde Fenerbahçe'ye patlarlar. Manuel Fernandes de buna örnek verilebilir. Bir tane iyi derbisi yokken, bizim maçta iyi oynadı. Niang'ın golünü de buna benzetiyorum. Oyunda çok yoktu ama ikinci ve üçüncü goldeki payıyla galibiyetin kahramanlarından oldu. Fenerbahçe'nin her iki yarıdaki iyi oyununun hakkı kesinlike 3 puandı ama olmadı. Aykut hocanın Mehmet Topal'ı oyuna almasını anlamadım. 4-4-2'ye döndük, galibiyet aradık ama Mehmet Topal gibi çapa dediğimiz oyuncu tabirine uyan bir oyuncuyu oyuna soktuk. 4-4-2'nin orta saha ikilisi Emre ve Meireles'tir. Nitekim Emre hem savunmada, hem hücumda iyi oynama geleneğini sürdürdü. Savunmaya yardıma gelip kaç top çıkardı sayamadım bile... Dirk Kuyt konusundaki hayal kırıklıklarım birkaç maç aradan sonra yeniden devam ediyor maalesef. Mehmet Topuz'a yeteneksiz derdim, yerini alan Dirk Kuyt bana Mehmet Topuz'u özletti. Ceza sahasından çıkaramadığı ortalar "keşke Krasic olsaydı" dedirtti. 90 dakika oyunda kalması da cabası...

Son dakikada yediğimiz gol ile düelloyu kaybettik. Bence şampiyonluk da gitti. Ligin en iyi futbolunu oynayan takım olduğumuz dönemde böyle bir mağlubiyet tüm hesapları bozdu. Takımın son nefese kadar mücadeleyi sürdüreceğine eminim ama artık iş mucizelere kaldı.
6 Mart 2013 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 2 - 1 Arsenal | EPL 28.Hafta

En sevdiğim derbinin ikinci ayağı geçtiğimiz Pazar günü oynandı. İkinci yarısı Fenerbahçe maçıyla denk geldiği için sadece ilk yarısını izleyebildim. Tottenham'ın ilk maçtaki hezimetten sonra mutlaka kazanması gerekiyordu. Derbinin de her zamanki gibi futbolseverlere keyif vermesi koşuluyla...

Tottenham 11 maçlık yenilgisizlik serisiyle çıktığı derbiye baskılı başlayan taraf oldu. İki takımın maçları genelde bol gollü geçse de Arsene Wenger'in öğrencileri bu kez daha tedbirli gözüküyordu. Oyunu biraz daha geride kabul edip, sabırlı şekilde gol arayan bir taktik anlayışla başlamış gibi gözükseler de; Tottenham rakibine yeteri kadar sabretme şansı vermedi. Hatırladığım tek etkili atakları Giroud'un cılız vuruşuyla sonuçlanan pozisyon. Tottenham ise baskısına rağmen ilk yarım saat pozisyon bulmakta zorlandı. Arsenal'in bana göre yetersiz kadrosunda bir de açık vardı. Arsenal'in slow motion stoperleri... Bunu değerlendiren Tottenham önce Gareth Bale ile golü buldu. Bu gol özellikle Türk hakemlerine "neye ofsayt çalınmaz?" dersi olarak verilebilecek bir goldü. Aradan 2 dakika geçmeden benzer bir gol bu kez Aaron Lennon'dan geldi. Lennon benim için kıymeti bilinmeyen iki kanat oyuncusundan birisidir. Diğeri Jesus Navas. Lennon'ın goldeki koşusuna dikkat... İçe müthiş bir katediş, ağır savunmayı müthiş bir deliş... Lennon'ın bireysel özellikleriyle attığı golün yanı sıra, Scott Parker'ın takımı hızlı hücuma çıkarması ve attığı ara pası da bir o kadar müthişti.

2-0 gerideki Arsenal doğal olarak ikinci yarıya hızlı başladı. İki takım arasındaki maçlar düello gibi geçtiği için Mertesacker'in farkı bire indiren golü Tottenham taraftarında soğuk bir duş etkisi yarattı. Golde yine Adebayor'un koca kafasının etkisi var. Tottenham'da oynamasına bir türlü ısınamadığım bir adam... 2-1'den sonra Gareth Bale'in arka direkte kaçırdığı gol maçın önemli pozisyonlarından biriydi. Arsenal'in son bölümlerdeki baskısı bunaltıcı olsa da, Tottenham'ın kontraatakları yine derslikti. Bir takımın her futbolcusu mu bu kadar iyi uzun top atar ? Maçın bitiş düdüğü baskıdan bunalan Tottenham'ı, özellikle menajer Andre Villas Boas'ı rahatlatırken; takımın yenilmezlik serisini de 12 maça çıkarıyordu. Üstelik lig üçüncülüğü için de önemli bir engel aşılmış oldu.

Tottenham : Lloris, Walker, Dawson, Vertonghen, Assou Ekotto, Parker, Dembele (87' Livermore), Lennon, Sigurdsson, Bale, Adebayor (67' Defoe)

Arsenal : Szczsezny, Jenkinson (60' Rosicky), Mertesacker, Vermaelen, Monreal, Ramsey, Arteta (77' Podolski), Walcott, Wilshere, Cazorla, Giroud

Sarı Kartlar : Adebayor, Vertonghen, Ramsey, Walker

Goller : 37' Bale, 39' Lennon, 51' Mertesacker
5 Mart 2013 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Milan 3 - 0 Lazio | Serie A 27.Hafta

Lazio için 1 maç aradan sonra yeni bir mağlubiyet haftası oldu. Milan karşılaşması lig üçüncülüğünü korumak adına hayati önem taşıyordu. Milan eski Milan olmasa da, arada gözle görülecek kadar net bir kalite farkı hâla mevcut. Lazio her sene tekrarladığı Uefa kupasına katılım başarısını aşıp Şampiyonlar Ligi'ne gitmek istiyor fakat bunun için nefesi yetmeyecek gibi gözüküyor.

Lazio'da Konko önemli eksik. Her ne kadar kafamdaki ideal bek profiline uymasa da müthiş bir takım oyuncusu. Fiziği de artı bir özelliği.... Pereirinha'yı nasıl beğenip de aldılar bilmiyorum ama izlediğim maçlarda henüz kafamda bir fikir oluşturmadı. Maç erken sayılabilecek bir aksiyonla başladı. Lazio aleyhine çok kolpa bir kırmızı kart çıkardı maçın hakemi Nicola Rizzoli. Beğendiğim bir hakemdir, bu kırmızı kartı imajını zedeleyecek bir hareketti. Candreva'nın çok küçük bir müdahalesi var, rakip kendini yere bırakmaya hazır... Kırmızı karttan sonra oyun disiplininden kopan Lazio birbirinin benzeri iki gol yiyerek ilk yarıda gardını düşürdü. Hem Pazzini, hem Boateng'in golü takipçilik ve şans kokuyordu. Lazio'nun ikinci yarı 10 kişiyle varlık göstermesi zordu, nitekim gösteremediler. 60'da Pazzini skora noktayı koydu. Candreva'nın 17.dakikadaki kırmızı kartı maçın kırılma anı oldu. Bu kırmızı karta Lazio taraftarlarının tepkisi ise manidardı :

Galliani mafioso...

SS Lazio : Marchetti, Pereirinha (46' Cana), Biava, Dias, Radu, Ledesma, Gonzalez, Candreva, Hernanes (70' Ederson), Lulic, Floccari (78' Saha)

AC Milan : Abbiati, De Sciglio, Zapata (46' Zaccardo), Yepes, Abate, Flamini, Ambrosini, Montolivo, Boateng (76' Robinho), El Shaarawy, Pazzini (67' Niang)

Sarı Kartlar : Pazzini, Biava, Boateng, Radu, Yepes

Kırmızı Kart : 17' Candreva

Goller : 40' ve 60' Pazzini, 44' Boateng

Hem Milan'ın, hem Inter'in kazandığı haftada Lazio 5. sıraya düşüş gösterdi. Haftaya Fiorentina maçı var. Lazio kaybederse, Fiorentina'nın da altına düşecek.
4 Mart 2013 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -