
Alex ile Hürriyet'in çarpışması ve ikisine dikiş atılması futbolun içinde olan şeyler. Ancak Hürriyet'in maç boyunca kasaplığı üzerindeydi yine. Sarı kart göreceği birkaç pozisyon varken, Hüseyin Göçek oldukça geç kullandı sarı kart tercihini. Niang'ın penaltı pozisyonu tam bir skandal, sarı kart tam bir emek hırsızlığı... Geçen hafta kıçıyla gol atan Semih'in Caner'in "Al da at" deyişini değerlendiremeyişini maça henüz ısınamamasına bağlıyorum. Gaziantep pek hücum yapmayı düşünmediği için Cenk Tosun ve Vagner sahada en az görünen oyuncuları oldular. İlk yarıda zaten Gaziantep'in şutu yok sanırım. İkinci yarıda biraz Olcan'ın çabasıyla hareketlenseler de baskıları 3-5 dakikalık birşeydi. Caner'in yavaş yavaş oyundan düşmesiyle taraftar Dia diye tezahürata başladı. O esnada tercüman Samet ısınan oyunculara doğru geliyordu. Dia ya da Stoch girecekti belli ki; Dia girdi. Bazıları yine "Aykut taraftarın isteğiyle Dia'yı oyuna soktu" demeye başlamış tabi. Ben katılmıyorum. Bir kaç dakikaya Dia yada Stoch'tan birisinin oyuna gireceği belliydi. Elyasa sağ tarafta gözle görülür bir şekilde aksamaya başlamıştı. Dia'nın oyuna girişi ve durduralamayan bire birleri sayesinde maç biraz daha hareket kazandı. Özellikle 30-35 metre top sürüp, adam geçip; Alex'e verdiği topun gol olmaması futbol için bir kayıptı. Alex dün hem duran toplarda, hem son vuruşlarda etkisizdi. Ancak yine her atakta Kralex'in ismi vardı. Yine çok iyiydi. Gaziantepspor'dan kart görmeyen kaç futbolcu var bakmadım. Kalecinin görmediğinden eminiz. Her sarı kartlık pozisyonda "Bunun sarı kartı var değil mi?" diye birbirimize sorduk. Vagner ve Elyasa sarı kart görürken; sarı kartları var zannediyordum mesela ben. Murat Ceylan'ın atılması Tolunay'a Zurita hamlesi yaptırdı. Zurita da girer girmez Antep kasaplığı örneklerinden sunmaya başlayarak; sarı kartı gördü zaten.
Gaziantepspor'un en önemli üç değeri; Cenk Tosun,Nounkeu ve Karczemarzskas kesinlikle. Avrupa'da oynayabilecek kalitede bu 3 isim. Nounkeu'nun sakatlanıp çıkışı bizi biraz olsun rahatlattı. Çünkü savunmada her topa en kritik müdahaleyi Nounkeu yapıyordu. Kendi adıma söyleyeceğim; maç boyunca hiç inancımı kaybetmedim. Tribündeki yüzlere baktığımda herkes aynıydı. Herkes gol yemeyeceğimizin bilincinde, atacağımız golü bekliyordu. Kimi benim gibi dua ediyordu, kimi stresten tırnaklarını yiyordu, kimi gol sevinci için sabırsızlanıyordu. O gol 94'te geldi. Tribünde en çok kendimden geçtiğim gollerden birisi oldu. İnanmışlığın golüydü. Tıpkı Luciano'nun Sakarya'da attığı kafa golü gibi, şampiyonluk habercisiydi. Tolunay'ın, Gazianteplilerin sert oyunlarına; hakem üçlüsünün kontrolsüz yönetimine rağmen unutulmayacak bir galibiyet aldık. Maçı da tıpkı başladığımız gibi; "Şampiyonluğa Yürüyerek" bitirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder