
Abdi İpekçi'de aldığımız 1 galibiyet ve serideki 1-1lik durumla saha avantajını elde etmiştik. Caferağa'daki 2 maçı kazanmak şampiyonluk demek. İlk ayağını da kazasız belasız atlatmak büyük bir avantaj demek. Maç beklediğim gibi dengeli başladı. Galatasaray iyi bir şut yüzdesiyla başlayınca; iyi oynadığımız dakikalarda bile farkı açamadık. Yalnız Galatasaray'a sınıf atlatan oyuncular belli. Fowles, Augustus ve Tamika. Bu üçlünün gününde olması, Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye karşı başa mücadele vermesi anlamına geliyor. İlk yarıda Nevriye, Matovic ve Angel'ın etkili oyunuyla skoru önde götürmeyi başardık. İkinci yarıda ise sahneye sürpriz bir isim çıktı. Avrupa Şampiyonası'nın MVP'si seçilerek Fenerbahçe kariyerine başlayan; sezon başından beri "Ha oynadı,ha oynayacak" diye iyi oyun beklediğimiz Horakova sahne aldı. Hem savunma yaptı, hem makinalı tüfek gibi skora bağladı işi. Peşpeşe sayılarla farkın açılmasını ve seri yakalamamızı sağladı. Aslında tüm takım iyiydi, haksızlık etmeyelim. Nevlin'in çok kritik müdahaleleri oldu. Anete'nin üçlükleri çok kritik anlarda geldi. Son çeyreğin başında yakaladığımız seri maçı koparmamızı sağladı. Maçın yıldızı Horakova ve Angel ikilisiydi. Angel çok istekli ve hırslıydı. Maç sonrası açıklamaları da çok aklı başındaydı. Sevinmek için erken dedi, uyardı. Taurasi ve Penny'den sonra daha fazla sorumluluk almaya başlayan Ivana Matovic'i ise ayrı bir seviyorum. Nevriye sakatlıktan yeni çıkmasına rağmen ; zaman zaman oyunda gözükmese de iyi oynuyor. Birsel bugün hücumda çok görünmese de, her zaman taraftarın sevgilisi. Şimdi şampiyonluk için tek bir adım kaldı. O maçı da kazanıp, Hacettepecilere iyi bir mesaj vermek lazım...
Bir gün, üç branş, üç galibiyet.. Yakar, yıkar geçer tüm dünyayı, Adı Fenerbahçe!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder