23 Şubat 2011 Çarşamba

Blackpool 3 - 1 Tottenham

Şüphesiz ki ; Blackpool pek çok futbolseverin sempatisini kazandı bu yıl. Ligde kalmak için o hiç sevmediğimiz sümsük futbolu oynamıyorlar. Her hocanın standart demeçlerinden birisidir; "Oyunumuzu rakiplerimize kabul ettirmek istiyoruz" sözü. Ancak küçük takım hocaları bunu genelde uygulamaya alamaz. Genelde rakibin oyununu kabullenirler. Ian Holloway'de bu yok. Sezon başından beri oynamak isteyen, bol gollü maçlara imza atan, sürpriz sonuçlar alabilen; mütevazı bir takım Blackpool. Uzun yıllar sonra kazandıkları ilk Tottenham galibiyeti üstelik bu. Son 6 haftada peşpeşe 5 mağlubiyet almışlardı. Sadece son maçlarında Aston Villa ile berabere kaldılar. Tottenham cephesinde ise işler oldukça yolundaydı. Milano Fatihi olarak anılmaya başlamışlardı. Ligde 5 maçtır kaybetmemiş, son 3 maçı da kazanmışlardı. İbre Tottenham'dan yanaydı. Ancak ne yalan söyleyeyim, benim bir sürpriz beklentim vardı. Harry Redknapp'ın; "Manchester United, Arsenal ilk 2deki yerini kaybetmez. Chelsea ilk 4'e kesin girer. Biz ise Manchester City ile ilk 4'te kalabilme mücadelesi yaparız." şeklindeki açıklamaları Tottenham'ın hedefini 4.lük olarak ortaya koyuyor. Redknapp 2 sene üst üste Şampiyonlar Ligi'ne gidebilmeyi başarı olarak görüyor. Haksız da sayılmaz. Ancak hedef de büyütmek gerekir. Charlie Adam önderliğindeki Blackpool, yine Charlie Adam'ın penaltı golüyle 1-0 öne geçti. Bana göre; tartışmaya açık bir karardı. Hakemin gözü önünde gerçekleşti ve hakem tereddütsüz beyaz noktayı gösterdi. Ancak Bassong'un pek bir müdahalesi de yok gibi... DJ Campbell'ın golüyle soyunma odasına iyice gardı düşük gitti Tottenham. Assou-Ekotto saçmalığının ardından gelen Ormerod'un golü turuncu giymiş 16 bin kişiyi coşkuya boğdu. Pavlyuchenko bitime 10 saniye attığı gol Tottenham'a teselli bile olamazken; sadece Pavlyuchenko'nun bireysel istatistiğine bir artı olarak yansıyacak. Bu mağlubiyetle Tottenham Şubat ayını kapattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder