3 gün önce
Archive for 2010
Fenerbahçe'nin Yılı Olsun

2011 yılında;
Fenerbahçe Futbol Takımı şampiyon olsun.
Fenerbahçe Bayan Voleybol takımı Avrupa'da kupayı kaldırsın. Lig Allah'ın emri...
Fenerbahçe Erkek Basketbol takımı Avrupa ve ligde kupaları kaldırsın.
Fenerbahçe Bayan Basketbol takımı Avrupa ve ligde kupaları kaldırsın.
Fenerbahçe Erkek Voleybol takımı ligi şampiyon kapatsın.
Aykut Kocaman çok başarılı ve kalıcı olsun.
Tottenham Şampiyonlar Ligi'ni kaldırsın.
Lazio Serie A'da ilk 4 yapsın.
Herkese mutlu yıllar... Güzel bir yıl, spor dolu bir yıl, hepsinden önemlisi hayat dolu bir yıl sizinle olsun...
Fenerbahçe Acıbadem 2 - 3 Vakıfbank GSTT

Setler üzerine konuşacak olursak, ilk 2 set benzer oyunlarla Fenerbahçemiz'in 25-18 ve 25-20 galibiyetleriyle bitti. Her iki sette de 2.teknik molalardan sonra oyunda üstünlüğü arttırdık. Çok ezici oynamadık ama her iki sette de baştan sona üstünlüğü koruduk. Yer yer yorgunluğun belli olmasına rağmen 2-0 çok büyük avantajdı. Ancak bu avantajı değerlendirmeyi başaramadık. Ze Roberto'nun kadro seçimini tartışmak yersiz. Naz çok kötü oynadı. Rezalet oynadı tamam ama bu kadar sert eleştirmek, Naz'ı silip atmak kabullenemeyecek bir davranış. Hele düne kadar 40 yaşındaki Fofao'nun neden alındığını, Naz gibi bir değeri değerlendirmemiz gerektiğini söyleyen renktaşlarımız; bugün Naz'ı silip atabiliyorlar. Her spor branşında en büyük sıkıntımız; bir kere de kral yapıp bir kere de silip atmak zaten... Bu sezon en zorlandığımız ve kaybettiğimiz setler hep 3.setler oluyor. 3.sette yine çok vasat bir oyun sergileyip Vakıfbank'ın umudunu arttırdık. 4. ve 5. setlerdeki sert ve dengeli oyunda Vakıfbank'ın aşırı hırsı, Fenerbahçeli oyuncuların yorgunluğuna karşı galip geldi. Hele son set 8-3'ten 8-10 geriye düşmemiz inanılacak gibi değil. Maja Poljak ilk 2 set ortalıkta gözükmezken, sonraki 3 set çok iyi bir oyun oynadı. Glinka ise maçın sonlarına damga vurdu. Fenerbahçe'de ayakta kalan tek isim Nati'ydi. Maçın sonlarındaki Nati - Glinka sayı düellosundan Glinka'nın galip çıkması maçı VGSTT takımına getirdi.
Geçen sezon Jan de Braant'ın tüm sezon boyunca aldığı 2 yenilgiyi Ze Roberto 1.5 ayda aldı. Hoca çok kaliteli şüphesiz. Ancak, oyuna müdahale etmeyişi bazen beni Avrupa için endişendiriyor. Guidetti sürekli yeni birşeyler denerken, Ze Roberto eldeki oyuncuları kullanmadı. Zülfiye'yi neden aldık hala belli değil. Kadro rotasyonu bu kadar genişken, hep aynı oyuncularla oynamak doğru seçim değil. Seda'yı kullanmayışı anlamsız. Demoralize olan Naz'ı oyunda tutması da eksi puan. 130 dakikalık bu maç zaten yorgun olan takımı iyice yordu. Neyse ki haftasonu rakip İller Bankası...
Son olarak; önceden Fenerbahçe futbolda liderken lig kalitesiz olurdu. Fenerbahçe kaptırınca lige kalite ve renk gelirdi. Şimdi voleybolda da öyle... Yorumcular hakedenin değil ; müessese takımlarının kazanmasını istiyor. Fenerbahçe üstün oynarken "bu kadar kaliteli oyuncularla oynanan kötü voleybol" diye nitelendirilen maç; Vakıfbank öne geçtiğinde "çok kaliteli,süper bir maç" olarak lanse ediliyor. Hadi ordan !
Tottenham 2 - 0 Newcastle

Aston Villa maçını izleyenler için bu maç pek farklı değildi. Orada maçın başında golü bulan Tottenham burada 2.yarı başında buldu. Ve ardından yine Aston Villa maçı gibi 10 kişi kaldı ve ardından 2.golü buldu.
İlk yarı oyunda pek etkili olamayan Tottenham zaman zaman ataklar yapsa da sonuç alamadı. Zaten bu atakların iyi bir atak olduğunu söyleyemeyiz. ilk yarı sonlarında Bale'in etkili performansı sonucunda ataklar başladı ve 45.dk vurulan kafa vuruşu önce sağ direğe ardından çizgiden giderek sol direğe çarptı. İlk yarı 0-0 sona erdi.
İkinci yarıya daha iyi başlayan Tottenham rakip kaleye gidiyordu. Ve 57.dk Kaboul'ün verdiği pasta Lennon topu sağa çekerek arka direğe yerden çok net vuruş yaptı ve Tottenham 1-0 öne geçti. Bu golden sonra iyice oyunu rolantiye alan Tottenham skoru korumaya çalışıyordu. Newcastle ise sadece duran toplarla rakip kaleye gidebiliyordu ancak o duran toplarda da maç boyunca etkili olamadı. Golden 9 dk sonra Tiote'ye kafa atan Kaboul direk kırmızı kart ile oyun dışında kalınca Tottenham geride kalan 24 dk'yı 10 kişi oynamak zorunda kalıyordu. Bu pozisyonda Tiote'nin sarı kart görüp 2.sarı karttan atılmaması da ilginçti. Newcastle o kadar kötü oynuyordu ki rakip 10 kişi olmasına rağmen gol pozisyonuna giremiyordu. Kırmızı kart sonrası hemen Pavlyuchenko oyundan çıkıyor Sebastien Bassong oyuna dahil oluyordu. Van Der Vaart ise geçen hafta olduğu gibi yine 9 numara gibi oynuyordu. 81.dk Modric'in pasında soldan fırtına gibi giden Bale rakibi çalımlayıp şahane bir vuruşu topu ağlara gönderip maçı bitiriyordu. Uzatma dakikalarında Newcastle'nin 2 topunu Bale ve Modric çizgiden çıkarıyor ve maç 2-0 sona eriyordu.
Tottenham bu sonucun ardından 33 puana ulaştı ve 4.sıraya yükseldi. Tottenham evinde ligin ilk haftası 0-0 berabere kaldığı Manchester City maçından sonra 2.kez gol yememeyi başardı. Ligde yenilmezlik serisi de 9 maça çıktı. Haftasonu rakip yine White Hart Lane'de bu sefer Fulham olacak. Tottenham özlediğim başarılı günlere geri dönüyor.
Eline sağlık, teşekkürler Yiğit...
Eline sağlık, teşekkürler Yiğit...
Aston Villa 1 - 2 Tottenham | 10 Kişiyle Galibiyet

Gururdan Öte...

Maçı dinlemek de çok ayrı bir duygu. Heyecanlanıyorsun ama tv karşısındaki gibi yansıtamıyorsun. Şampiyon olacağımızı biliyordum. Her zaman yazıyorum; bizden kolay kolay set alacak bir takım yok. Bugünkü yer yer zorlanmalarımızın sebebi de final stresi. Nati, Luba, Kasia, Fürst, Fofao gibi tecrübeli oyuncuların varlığı final stresini de minimize ediyor artık. Bu sene Avrupa'da da kupa geleceğinden şüphem yok. Dünya Şampiyonluğu bu, boru değil. Sarı meleklerimizin her biri fazlasıyla haketmişti bu gururu,duyguyu,başarıyı... Sadece bugün sahada olanlar değil; geçen sene takımda olan oyuncularımızın da şampiyonluğu bu. Sarı Meleklerimizin her birini tebrik eder, bize gururdan öte bir duygu yaşattıkları için teşekkür ederim. Yarın geliş saatleri iş saatine denk gelmeseydi; ben de karşılamaya gidecektim. Dış Hatlar yanmalı...
Fenerbahçe Acıbadem 3 - 0 Mirador | Şampiyonluğa Son Adım

Lazio 3 - 2 Udinese | Kârlı Hafta

Napoli'nin Lecce'yi 1-0 yenmesiyle; +1 averaj fazlası bulunan Napoli 2. sırada, Lazio ise 3. sırada yer alıyor. Milan ve Juventus'un puan kayıpları Lazio'nun haftayı kârlı kapamasını sağladı. 06.01.2011 tarihinde Genoa deplasmanında galibiyet arayacağız.
Fenerbahçe 1 - 0 Sivasspor | Silik Bir Hakem,Yüce Bir Kaptan

Geçtiğimiz haftalarda çok iyi hücum yapan bir takım olmamıza rağmen, savunmanın sol tarafında aksaklıklar yaşıyorduk. Hatta tek pozisyon verdiğimiz yerin savunmamızın solu olduğu maçlar vardı. Aykut hoca buna çare olarak ; Brezilya Milli Takımı'nın sol beki, bana göre takımın en yetenekli 2. oyuncusu Andre Santos'u kullanmakta çareyi buldu.Ancak ne yalan söyleyeyim, Santos'un oyunun başındaki laubali futbolu gözümü korkuttu. Ancak maç içerisinde savunmada zaman zaman yerinde hamleler yaptı. Hücumda ise çok büyük katkı sağladı. Çok kolay adam geçebilen Santos ve Dia ile bol bol pozisyon şansı bulduk. Ancak ceza sahasına yaklaştığımız an birşeyler oluyor takıma. Alex dışında pek kimse yeterli derecede sakin kalamıyor. Geçen haftaları baz alarak konuşacağım yine. Son yenildiğimiz Ankaragücü maçı dahil, ilk yarılarda bambaşka bir futbol oynadık hep. Çok arzulu, istekli, mücadele eden, zevk alan ve zevk veren bir oyun oynadık. Bazı puan kayıplarının buna rağmen gelmesi çok üzücü. Yalnız bugün oynadığımız en kötü ilk yarıyı oynadık. Sanki herşey bitmiş gibi başladık maça. Kopuk ve savruk başladık. Sivasspor'un 5 dakikalık istekli oyununu sonradan frenledik, ancak iyi başlayamadık yine de. Dia'nın çok rahat adam geçmesine rağmen, son vuruşlardaki inanılmaz beceriksizliği devam ediyor. Alex her zaman en büyük kozumuz. Alex'ten sonra Dia geliyor. Dia sahadayken içim bir rahat oluyor. Biliyorum ki; aldığı topla tehlikeli bir atak geliştirecek. O heyecanı yaşatacak. Yalnız tıpkı Mehmet Topuz gibi; Dia'da da bir şanssızlık var. İlk yarının golsüz geçilmesi, ikinci yarıda da baskılı oyuna rağmen bir türlü golü atamamak hem bizi,hem futbolcuları strese soktu tabi ki. Tribünde Fenerbahçe'ye maç kazandırabilecek taraftar potansiyeli de eskisi gibi olmadığı için saha avantajımızı da kullanamıyoruz. Saha avantajımızı kullanmamızın tek yanı; rakiplerin daha çekimser oynaması oluyor. Maç 0-0 ve stresli giderken; Aykut Kocaman'ın iki oyuncu birden değiştirerek saha içindeki taşlarla oynaması maçı bize getirdi diyebiliriz. Bir teknik direktör hamlesidir ve 3 puan için de yeterli oldu. Üzerinde fazla tartışmaya, maçı getirdi-getirmedi diye diretmeye lüzum yok bence. Niang'ı sola, Mehmet'i ortaya, Stoch'u sağa, Semih'i ileri aldı. 2 değişiklik 4 hamleyi getirdi. Dia yorulmuştu, Gökay etkisizdi. Diri bir Stoch takıma hareket getirdi. Zaten bu dakikaya kadar somut bir şey vermeyen hücumlarımız, daha somut bir hale dönüşerek ;bol pozisyonu yanında getirdi. Olayı bitirmek de Alex'in frikiğine kaldı. Büyük kaptan yine takımı ipten aldı. Yine kelimeleri kifayetsiz bıraktı. Revivo'nun Glasgow Rangers'a attığı frikik golü gözümde canlandı yine. Stefan Klos kovası da; köşeyi bomboş bırakmıştı.
Gelelim; TFF'nin en silik, en sümsük, en meymenetsiz hakemi olan Yunus Yıldırım'a. Maçın henüz başında başlayan Sivasspor kasaplıklarına kart ile karşılık vermeyerek maçın sert geçmesine davetiye çıkardı. Mehmet Nas'ın kasti faulüne kırmızı kart veremedi. Kadir Bekmezci'nin gol öncesi yaptığı harekete rağmen oyuncuyu 2. sarı kartla oyundan atamadı. Futbolcuların birbirini yemesini büyük bir keyifle izledi. Penaltıyı da es geçtiğini unutmamak gerek. Bunlar Fenerbahçe aleyhinde olduğu için çok konuşulmayacak. Mehmet Topuz'un Ceyhun'u mıncırması; Dia'nın kaleciye top atması falan konuşulacak muhtemelen. Hakem her türlü silik ve yetersizdi. Neyse ki; Yüce kaptan Alex attığı golle futbolun hakkını gereken tarafa vererek hakemin silikliğini gölgede bıraktı.
İddaa#50

Augsburg - Hertha Berlin X 2,90 (Tuttu)
Gençlerbirliği - Bursaspor 1X Çifte 1,47 (Yattı)
Wolfsburg - Hoffenheim 2-3 Gol 1,75 (Yattı)
Watford - Preston 2,5 Üstü 1,50 (Ertelendi)
Celta - Salamanca 1 1,55 (Tuttu)
Gaziantep Belediye - Diyarbakırspor 1 1,60 (Tuttu)
Excelsior - Gröningen İY2 2,15 (Tuttu)
Ac Milan - Roma İYX 1,95 (Tuttu)
4 maç seçeceğim.
Maçlardan sonra dipnot: Güzel tahminlere rağmen, kupon Augsburg-Hertha maçını X/X oynayarak şova çevirmemden dolayı tekten yattı. Diğer seçimlerim; Gaziantep Belediye ve Milan maçı gelirken; Watford ertelendiği için oranı düşürerek ikramiyeyi alacaktım. Beceremedim yine...
Tottenham'ı Milan'ı Eler !

Objektifliği, futbol severliği, hakeden kazansıncılığı bir tarafa bırakarak yazıyorum CL eşleşmelerini... Tottenham ilk kez katıldığı 1 numaralı kupada; grup maçlarında göze en hoş gelen futbolu oynayan ve maçları en akılda kalacak takımdır. Redknapp'ın oluşturduğu kadro ve takım disiplini olağanüstü bir aksilik olmadıkça; maçların oynanacağı Şubat ayında da aynı şekilde devam edecektir. Milan'ı Serie A'da takip ediyorum. Bence bu sene son yıllardaki en sağlam Milan takımı görünümü veriyor. Ancak futbolu çok da tatmin edici değil. Inter iyi olsaydı, Milan ligde bu konumda olmazdı. Üstelik Milan sansasyonel kulüptür. En ufak bir tökezlemede Berlusconi-Hoca-Futbolcular arasında sıkıntılar kendini gösterebilir. Tabi bu varsayım ve gerçekleşmesi ihtimali çok da önemli değil. Tottenham ilk maçlarda CL Heyecanını yaşayan bir takımdı. Young Boys ile deplasmanda oynadığı maçta bile zorlandı. Inter'e karşı bambaşka iki yarı ve mükemmel bir rövanş maçı oynadı. Ayrıca Redknapp'ın kadro disiplini olayı var. Genelde kadroyu bozmuyor, takımın iskeletiyle oynamıyor. Ancak Van der Vaart gibi tecrübeli ve lider özellikli bir oyuncunun katkıları Tottenham'ı Şampiyonlar Ligi'nde iyi yerlere getirebilirdi. Onu da grup maçlarında gördük Vaart Reis'ten... Milan turnuva takımıdır, tecrübe abidesi oyunculardan kuruludur. Tabi ki kalite olarak Tottenham'dan daha üst seviyede. Ancak Redknapp kurt hoca. Oynadığı lig Premier Lig. Oynadığı takımların Milan'dan aşağı kalır yanı yok. O ligin kurt hocalarından olması da, Milan'ı elemek konusunda iddialı düşünmeme katkı sağlıyor. Taktik, teknik, strateji konuları bir yere kadar. Ben iyi bir Tottenham'ın, rövanşı White Hart Lane'de oynayacak Tottenham'ın; Milan'ı eleyeceğini düşünüyor, bloga da not düşüyorum. Bu arada; gönlümden geçen Tottenham'ın Roma'yı haşat etmesiydi.
Diğer eşleşleşmeler arasında en dikkat çekici olan da şüphesiz geçen yılı finalinin rövanşının oynanacak olması. Inter çok üstün bir takımdı geçen yıl, bu yıl daha dengeli bir eşleşme olacak. Şubat'a çok var; çok şey değişir. Ancak şu haliyle Tottenham Milan'ı; Bayern Münih de Inter'i eler diye bir tahmin sallayayım.
Fenerbahçe Acıbadem 3 - 0 Sollys Osasco

İkinci sette bizi epey zorlayan bir Osasco olmasına rağmen, çok basit hatalar yaparak sette üstünlük sağlamamıza da yardımcı oldular. 20-17 lik farkı koruyamamaları setin sonunda dezavantajı da yanına getirdi. Sadece Natalia Pereira'yla direnmeye çalıştılar. Carvalho'nun skora katkı sağlayamaması(5 sayı) , Menezes'in olumlu oyunu(10 sayı), Silva Adenizia'nın etkisiz savunması Osasco adına aklımda kalan detaylar oldu. Natalia Pereira'nın Dünya Şampiyonası'nda müthiş oyunu, bu kupada da devam edecek gibi. Dinamo Moskova maçında Natalia Goncharova'dan sonra; bu maçta da Fenerbahçemize karşı ayakta kalan tek oyuncu bir başka Natalia oldu. Twitter'a yazdığım iletideki gibi; Her voleybolcunun ismi Natalia değildir. Ancak her Natalia voleybolcudur.
Fenerbahçemizde; Şaşkova ve Nati kritik sayılar kazandırdı. Eda 11 sayıyla en skorer oyuncumuz olurken ; Kasia ve Nati 10 sayıyla Eda'yı takip ettiler. Fürst'ün alışılagelmiş usta blokları da sadece Natalia ve Menezes'le direnmeye çalışan Osasco'yu bezdirmeye yetti. Dinamo Moskova maçından sonra ortalığı paniğe verenlere, takımın oturunca yine her maçı 3-0 süpüreceğini iddia etmiştim. Aradan geçen 3 günde önce Dinamo Moskova'ya; sonra Osasco'yu 3-0la üstünlük sağladık. Bu 3-0dan ziyade takım halinde oynadığımız oyun da tatmin ediciydi. Takım henüz tam rayına oturmuş değil. Ancak tekrar ediyorum; yine 3-0larla ligi süpürüp, Avrupa'da final oynayacağız. Bu kupada da en büyük favoriyiz. Yeni formalarımız da çok güzel olmuş. Arkasının sarı olması "Sarı Melekler" lakabına yakışan bir forma olmasını sağlamış.
Fenerbahçe Acıbadem 3 - 0 Dinamo Moskova | Kalite

Şimdi Dünya Şampiyonası'nı kazanmak gelme zamanı...
Ankaragücü 2 - 1 Fenerbahçe | İlk Yarı Atamayınca...

İlk yarılardaki Fenerbahçe, özlenen futbolu oynayan Fenerbahçe aslında... Güzel futbol adına herşeyi yapan, Avrupai bir futbol seyrettiren 11 futbolcu oluyor sahada. Hocanın payı büyük bunda. Cristian da son 3 maçtır çok iyi futbol oynuyor. Dün ilk yarıda mükemmel bir Cristian vardı sahada... Niang desen çok istekliydi. Gökhan Gönül çok boşluk buldu, çok top aldı, iyi değerlendiremedi. Maç boyu hiç bir ortamız yerini bulmadı. Hepsi Senecky'nin ellerine gitti. Bu da çok yakışıksız bir durum tabi ki. Ne Gökhan Gönül, ne Caner isabetli orta yapamadılar akşam. Stoch yerine Dia tercihi çok yerinde bir tercihti. Dia çok iyi top taşıyor. Biraz bitiriciliği, biraz devamlılığı olsa Avrupa'nın en büyük takımlarında oynayabilecek yetenekte bir oyuncu. İlk yarıda girdiğimiz pozisyonları değerlendirememize rağmen çok keyif veren bir futbol oynadık. Diğer maçlarda hep yaptığımız ilk yarıda golleri atıp, ikinci yarıda kötü oynayarak; ite kaka kazanma huyumuzu devam ettiremedik. Böylelikle Ümit Özat da taktik dehası bir hoca tavırlarıyla "İlk yarıda savunma yapıp, ikinci yarıda hücum düşündük. Fenerbahçe'nin ilk yarılarıyla ikinci yarıları çok farklı oluyor. Bunu biliyorduk ve değerlendirdik" tarzı konuşabildi. Akşamki mağlubiyetimizi isteksiz futbol ve biraz da şanssızlık olarak nitelendireceğim. Takımın hala kapasitesinin birazını sahaya koyduğunda 3-4 gol atabileceğini gördüğümüz için ümidim var. Ancak 9 puan çok büyük bir fark.
Juventus 2 - 1 Lazio

Tottenham 1 - 1 Chelsea | İki Takıma da Yaramayan Sonuç

Aslında maça Chelsea daha istekli başladı. Tottenham sahaya çok yayılırken, Chelseali oyuncular daha dar bir alanda taktik anlayış oluşturdular. Kameranın çektiği her yerde 5-6 Chelseali vardı. Bir kaç cılız pozisyonla etkili olmaya çalıştı Chelsea. Tottenham yavaş yavaş ağırlığını hissettirmeye başladığı anlarda çok tehlikeli bir pozisyon bulamadı. Fakat çok geçmeden Tottenham'ın şık golü geldi. Defoe'nin goldeki payı çok büyük. Defoe'nin pasında Pavlyuchenko ustaca bir kontrol ve vuruşla skoru 1-0a getirdi. Chelsea Gareth Bale'e karşı oldukça sert bir oyun oynadı. Az kalsın sakatlanıyordu Bale... Maç hiç bir zaman o Premier Lig temposunun altına düşmedi. Ancak çok net pozisyonlar da yoktu ilk yarıda. Kalou birkaç iyi pozisyondan yararlanamadı. İkinci yarı Ancelotti, Drogba'yı sahaya sürdü. İkinci yarıya Fenerbahçe maçından dolayı parça parça bakabildim. Drogba klasına yakışır bir golle skoru dengelemiş. Maçın son dakikaları ise tam bir heyecan fırtınası... Gomes yine kendine has saçmalıklarından birini yaparak penaltıya sebebiyet verdi. Penaltıda topun başına geçen Droba, son dakikada penaltıyı atamayarak Chelsea'yi düzlüğe çıkarma fırsatını tepti. Gomes penaltılarda iyi bir kalecidir. Aslında özünde de iyi bir kalecidir ama saçmalama huyu var işte. Neyse ki hatasını telafi etti.
Bu sonuç iki takıma da yaramadı. Chelsea hala galibiyet arıyor. Tottenham ise zirveden bir adım daha uzaklaşmış oldu.
İki Tavsiye Film

İlk olarak Kick Ass filmini önereceğim. Böyle tırt bir afişi olan filmi hayatta merak edip indirmem. Ancak Antu'da gördüğüm yorumlar üzerine birkaç ay önce filmi indirmiştim. Çok olumlu yorumlar ve yüksek puanlar aldığını görsem de; çocuk filmi beklentim vardı ve izlemeyi hep erteledim.. Nicolas Cage'e de özel bir hayranlığım yoktur. Üstat olduğunu kabul ediyorum ama asla favori aktörlerimden birisi olmamıştır. Bu filmde her türlü atraksiyon olduğunu söylemek lazım. Liseli gençlik filmleri gibi bir başlangıcı var. Eğlendirici bir havada başlıyor. Saf ve temiz bir ergen olan Dave'in; hayal dünyasından akıl almaz bir maceranın içine girmesi anlatılıyor. Filmde pek küçümsenmeyecek derecede şiddet sahneleri mevcut. Hatta çocuk filmi gibi gözüken bu filmin, hem kullanılan üslup bakımından, hem de şiddet sahneleri bakımından çocuk filmi olamayacağının altını çizmek lazım. Filmde Nicolas Cage yine oyunculuğunu konuşturmuş. Ancak filme damgasını vuran çok daha başka bir oyuncu. 1997 doğumlu Chloe Moretz filmde kendisine hayran bıraktıracak bir performans sergiliyor. Aksiyon sahnesi bol, başından sonuna kadar sıkmayan, mükemmel bir film. Devamı da geliyor bu arada... Zaten sonunda bir ucunu açık bıraktılar.

FM 2011 - Cardiff City Kariyeri # 3.Sezon

İngiltere'de bütçe sıkıntısı pek olmuyor biliyorsunuz. Yalnız Man.City transfer piyasasını mahvetmiş. Satılığa çıkardığı oyuncular 175,000 € haftalıktan başlıyor pazarlığa. Tabi ki veremiyoruz o parayı. Biraz serbest oyunculara da yönelip, finansı iyi kullanıyorum. Transfer ettiğim oyuncuların listesi aşağı. Rotasyonda kullanabileceğim; FM 2010'un yıldızlarından Lorenzo Crisetig'i bedavaya aldım mesela. Savunmaya Fransa'dan takviyeler yaptım. Stopere Cedric Mongongu'yu, sağ beke Jerry Vandam'ı transfer ettim. Sol beke alternatif olarak Brescia'dan serbest kalan Gaetano Berardi'yi aldım. Tavsiye ederim,iyi bir profili var. Zaten milli takıma kadar yükseldi.

Sezon içerisinde inişli çıkışlı bir performans gösterdim. Ancak takım yine oturunca, daha iyi ve seri sonuçlar almaya başladık. Bu arada fikstürün ekran görüntüsünü almayı nasıl olduysa unutmuşum. Ancak şunu söyleyebilirim ki ; büyük bir hezimet yaşamadık ve büyük takımlara karşı da çok iyi maçlar çıkardık. Lig Kupası'nda erken elensek de; FA Cup'ta finale kadar rahat bir şekilde gittik. Finalde Manchester United'a karşı maçın başında golü attım ve üstüne yattım.








Dinamo Moskova 3 - 0 Fenerbahçe Acıbadem

Ondan dolayıdır ki; bu akşam Dinamo'nun sert bir oyunla bizi mağlup etmesi benim biraz şevkimi kırdı. Kadro kalitesi tartışılmaz her Dinamo Moskova'nın. Geçen sezon orada rahat yenmiş, burada da 2-0 geriden gelip efsane bir maçla mağlup etmiştik. Ancak bu yıl Costagrande ile çok daha güçlü bir takımlar. Geçen yıla oranla daha pişmiş bir Goncharova var. Parkhomenko gibi ortalamanın üstünde bir pasör Ve tabi ki yılların tecrübesi Gioli ile çok daha güçlüler. Grup liderliğinde çekişeceğimizi; hatta Dinamo Moskova'nın Final Four'a kadar gidebileceğini düşünüyorum. Yine de bugün ne onların bu kadar iyi olmasını ne de bizim bu kadar kötü oynamamızı beklemiyordum. İlk set başlar başlamaz oyunun uzun bir süre durması nedeniyle oyuncular oyundan soğudu. Bu bizim için de; Dinamo için de dezavantaj olabilirdi. Maalesef bize dezavantaj getirdi. Yeni bir takım olmamızın, bu yıl erken başlayan Şampiyonlar Ligi maçlarında bize dezavantaj getirebileceğini daha önce belirtmiştim. Onun da etkilerini gördük bugün. Zaman zaman inanılmaz direndik. Adeta topla savaştık. Uzun ralliler sonucu sayı aldık, sayı verdik. Ancak oyun genelinde çok basit sayılar yedik. 1 ve 2 numara arasına atılan pek çok top sahamızda öldü maalesef. Bunun yanında sezonun ilk maçı olan Vakıfbank maçından beri dikkat ettiğim birşey var. Dünyanın sayılı voleybolcularından Luba Şaşkova, gereğinden fazla plase atış deniyor. Tamam bu da bir tekniktir, bazen inanılmaz plase sayılar da alıyor. Ancak bugün birkaç sert smaç vurabileceği topta plase tercihi yaptı yine. Dünyanın en iyi blokörü Chris Fürst'ü de henüz tam olarak kullanamadığımızı düşünüyorum. Dinamo Moskova'nın blokları da çok iyiydi bugün.
Pazartesi Dinamo'yu taraftar desteğiyle, en kötü 3-1 yeneriz diye düşünüyorum. Ondan sonra da Katar'dan kupayla döneceğimiz hissi var içimde...
Twente 3 - 3 Tottenham | Lider Tottenham

Twente'nin 40lık kalecisi Boeschker'ın maçın henüz başında geri pası ıskalayarak içeriye alması bir kalecinin başına gelecek en kötü şeylerden birisidir. Hele ki 40 yaşına gelmiş bir kalecinin kariyerinin sonunda bir Şampiyonlar Ligi maçında bu hatayı yapması biraz tirajikomik gözüküyor. Golü yedikten sonra Boeschker'ın yüz ifadesinde de şaşkın bir gülümseme vardı. Assou-Ekotto'nun rakibin şutunda yüzünü korumak için kolunu kullanmasını hakem penaltı olarak değerlendirdi. Landzaat ile eşitliği yakalayan Twente oyunda hakimiyeti sağlayamadı. İkinci yarıda goller yağmur gibi gelmeye başladı. Tipik zevkli geçen bir Tottenham maçıydı. Redknapp'ın ilk yarıda bir hamlesi oldu oyuna. 32'de Sarı kart gören Jenas'ı; 34.dakikada Lennon ile değiştirdi. Lennon ikinci yarıda ilk tehlikeli gelişinde Defoe'ye gol attırdı. Ardından Gomes'in klasına yakışmayacak bir şekilde yediği kafa golü skoru dengeledi. Tottenham Defoe'yle 3. golü attı atmasına ama burada değinmek istediğim başka bir olay. İkinci golü izlerken; Lennon'ın getirdiği topta görüyoruz ki Twenteli oyuncular şut bekliyorlar. Lennon usta ve seri bir hareketle Defoe'ye asisti yapıyor. Üçüncü golde Palacios topu kapıyor,yoktan var ediyor. Herşey mükemmel buraya kadar. Ancak yanında bomboş olan Defoe'ye pası verse gol garanti. Palacios şut vuruyor o açıdan. Neyse ki top dönüyor ve Defoe tamamlıyor. Palacios ve Lennon arasındaki ince ayardaki klasman farkına değinmek istedim. Palacios mükemmel bir ön libero, ancak bir o kadar düz bir futbolcu.
Werder Bremen'in Inter'i geçmesi, Tottenham'ın aldığı 1 puan ile birlikte grupta liderliği getirdi. İkinci tur kurasında kim gelirse gelsin, en zevkli maçları yine Tottenham çıkaracaktır.
Dado Prso

Bu akşam Tottenham maçında goller peşpeşe geldikçe, gollü Şampiyonlar Ligi maçları gözümün önünden film şeridi şeklinde geçti. 8-3'lük Monaco-Deportivo maçını ve dolayısıyla Dado Prso'yu hatırladım. Bir daha kolay kolay hatırlayacağımı düşünmediğimden; hatırlamışken yazayım dedim.



Martin Jol Boşa Çıktı

Fenerbahçe 2 - 1 Karabükspor

Lugano ve Yobo'lu savunma merkezinin dönüşü iyi haber. Ancak Emenike'nin bugün her ikisini de çok zorladığını gördük. Fizikli forvetler, her savunmacıyı bir nebze zorluyor. Ancak klas farkı önemli. Bizim oyuncularımız zaman zaman klas farkını gösteremediler bugün. Erken bir duran top golü, ardından çok şık atılmış bir Alex golü; maçın gollü geçeceğini işaret etti yine. Emre'nin iyileşmesi, Cristian'ın 2 maçtır istekli oynamasıyla orta sahada da iyi bir form grafiği sergiledik bugün. Çok üst düzey değildi ama diğer maçlara nazaran iyi oynadık. En azından eksik oynamadık. Emre zaman zaman oyunun içinde gözükmese de; bugün maçın kahramanlarından birisiydi. Mehmet Topuz hala şanssızlığını kıramasa da bugün çok iyi bir oyun sergiledi. İkinci yarıya yediğimiz golle başlamamız olumsuz bir havayı getirdi. Karabükspor istekli hücum yapmaya, biz de halsiz bir savunmaya büründük. Neyse ki Stoch--Selçuk değişikliği geldi. Selçuk oyuna girdiğinden beri topa hakim olan taraf biz olduk. Çok memnun kalmadım aslında bu değişiklikten ama kısa bir süre sonra Niang-Dia değişikliğinin yapılması durumu dengeledi.
Stoch'un biraz kendini toplaması lazım. Şutları çok cılız... Niang sertlikten yakındığından beri toplara eskisi gibi dirençli girmiyor gibi geliyor bana. Çekimser giriyor. Niang'ın bize en faydalı olduğu özelliği her topu güçlü fiziğiyle kullanabilmesiydi. İki maçtır çekimser oynadığı için fayda sağlayamıyor. Alex'e diyecek söz yok. Bugünkü jestlere, galibiyette pay sahibi olarak karşılık verdi. Zor da olsa, stresle de olsa; 3 puanı almak önemliydi.
İstiklal Marşı'mızın okullarda zorunluluğunun kaldırılması ve Alex'in kızı Maria'nin İstiklal Marşı'mızı okurken kameralara takılması manası derin bir durum diyerek yazıyı kısa keselim bu akşamlık.
Birmingham 1 - 1 Tottenham

Önce Twente, sonra içeride Chelsea maçları var. Chelsea iyiden iyiye düşüşe geçti, kurtuluş maçı gözükecek onlar için. Arsenal-Tottenham maçı kadar çılgın bir maç daha izleyebiliriz.
Alex !
Alex'le sonsuza...
Lazio 3 - 1 Inter




Etti 30 puan... Şimdi Milan'ın puan kaybını bekleme zamanı....
Fenerbahçe 3 - 0 Beşiktaş | Ter Attık
Maç sayısını videoya alabildim bu sefer...
Maç kısa bir sürede bitmesine rağmen, yarın yolculuk olduğu için Basketbol maçına geçemedim. O maçın tvde 2. yarısına yetiştim. Geriden gelip maçı kazanmamız çok güzel bir akşam yaşattı bize. Galatasaray'a kaybettiğimiz erkek voleybol maçı dışında aldığımız 2 güzel galibiyetle güzel bir Fenerbahçe Günü'nü daha geride bıraktık.
Tottenham 2 - 1 Liverpool | Geri Dönüşe Devam

Ek olarak ; Chelsea'nin kötü gidişi devam ediyor. Bugünkü puan kaybı beni şaşırttı. Zirve yarışı önümüzdeki haftalarda kızışabilir, Premier Lig de çok daha zevkli bir hâl alabilir.
Lazio 1 - 1 Catania | Kaçan Fırsat

El Classico Hissizliği
